11 Kasım günü İçişleri Bakanlığı’nın
OHAL kapmasında 370 derneğin faaliyetlerini üç ay süre ile durdurmasının
ardından kadınlar bugün (16 Kasım) Kadıköy’de sokağa çıktı. Faaliyetleri
durdurulan derneklerin arasında pek çok kadın derneğinin de olmasına tepki
gösteren kadınlar “Kadın mücadelesi mühürlenemez” diyerek Kadıköy çarşısında
bir basın açıklaması gerçekleştirdi.
Kadınların yaptığı açıklama şöyle:
Kadınların her gün şiddete uğradığı,
öldürüldüğü bir coğrafyada yaşıyoruz. Bunu engellemek adına biz kadınlar
yıllardır mücadele veriyoruz; yasaların değişmesini, uluslararası sözleşmelerin
imzalanmasını, uygulanmasını sağlamak için, birbirimizi ve kendimizi hayatta ve
şiddetten uzak tutmak için her alanda sesimizi yükseltiyoruz. Dernek ve
kurumlarımız tam da böylesi bir mücadele üzerine kurulu. Bu biz kadınlar için
bir hayat mücadelesi. Ama 11 Kasım Cuma gecesinden itibaren, Olağanüstü Hal
kapsamında İçişleri Bakanlığı genelgesiyle mühürlenmeye başlanan dernekler
arasında çocuk hakları, insan hakları, hukuk ve demokrasi için mücadele eden
kurumların yanı sıra birçok kadın kurumu da bulunuyor.
Medyada çıkan haberler üzerinden tutulan
çetelelere göre yalnızca Ekim ayında erkekler 25 kadın ve kız çocuğu öldürdü,
bu yılın ilk on ayındaysa bu sayı en az 220. Bir yıldan az bir sürede 220 kadın
öldürülüyor; ama kadınların şiddete uğradıklarında başvurabilecekleri, destek
alabilecekleri kadın kurumları kapatılıyor! Devlet kadınlara şiddet ve
ayrımcılığı önlemek yerine bu şiddetle mücadele edilmesini, kadınların
güçlenmesini önlemeyi seçiyor. Hem de bunu şiddetin, şiddet dilinin, savaşın
yükseldiği bir zamanda, kadınların erkek ve devlet şiddetine iyice hedef
kılındığı bir dönemde yapıyor.
Basın, belediyeler ve meclise
müdahalelerden sonra mühür vurulan 370 sivil toplum kurumunun arasında Adıyaman
Kadın Yaşam Derneği, Anka Kadın Araştırmaları Derneği, Bursa Panayır Kadın
Dayanışma Derneği, Gökkuşağı Kadın Derneği, Kongreya Jinen Azad, Muş Kadın
Çatısı Derneği ve Muş Kadın Derneği, Selis Kadın Derneği, Van Kadın Derneği ve
Ceren Kadın Derneği de var.
Van Kadın Derneği (VAKAD) 2004 yılında
Van’da kadına yönelik ayrımcılık ve şiddetle mücadele amacıyla kurulmuş bir
dernek. Kadınların güçlendirilmesi, toplumsal yaşama etkin katılımı, kadın
sorunlarının görünür hale gelmesi ve zor durumdaki kadınlarla dayanışma
amacıyla yürütülen çalışmalar arasında Kadın Danışma Merkezi de var. Ceren
Kadın Derneği 2008 yılında kurulmuş olan ve Diyarbakır’da Kadın Sığınakları ve
Danışma/Dayanışma Merkezleri Kurultayı’nın 17.sine ev sahipliği yapan
kurumlardan. Kürt kadınlarının 40 yıllık mücadelesinin mirası olan Kongreya
Jinen Azad kadın iradesini yaşamın her alanında var edebilmek adına
eşbaşkanlık, kota ve kadın kooperatiflerini hayata geçiriyor; kadın hareketi ve
jineoloji tartışmaları yürütüyor; kamusal alanların kadınlara açılması için
alternatif politikalar üretiyor. Gökkuşağı Kadın Derneği İstanbul’da 2003’ten
beri şiddete karşı mücadele ediyor ve kadınlardan başvuru alıyor. Bu
derneklerin en eskilerinden biri olan Selis Kadın Derneği ise tam 14 yıldır
şiddetle mücadele ve kadın dayanışmasını, örgütlülüğünü güçlendirme alanında
deneyim biriktiriyor. Kadına yönelik şiddet, kadın hakları, çocuk gelişimi, kadın
sağlığı gibi konularda eğitimler düzenliyor. Sivil Düşün AB Programı’nın destek
verdiği STK’lardan biri olan Muş Kadın Çatısı amaçlarını “ulusal ve
uluslararası düzeyde, kadınların demokratik, eşitlikçi ve barışçı bir toplum
düzeninin kurulması ve korunması sürecine özgür bireyler ve eşit yurttaşlar
olarak etkin ve yaygın katılımını desteklemek; kadınların ve kız çocuklarının
eşit eğitim ve eşit iş olanaklarına ulaşmalarını sağlamak” olarak listeliyor.
İşte bu ve bunun gibi dernekler mühürlenenler..
Elbette ki kadın mücadelesi bina veya
masadan ibaret değil ve bunca yılın kazanımlarını, deneyimlerini, hayallerini
bir mührün silmesi, yok etmesi mümkün değil. Ancak, bu kurumlar erkek egemen
zihniyete karşı biz kadınların verdiği mücadelenin kazanımları. Derneklerimizin,
şiddete uğradığımızda bizleri “bir şey olmaz kocandır” diyerek şiddet ortamına
geri gönderen zihniyete karşı mücadelemizin sonucu olduğunu biliyoruz. 3 çocuk
5 çocuk diyerek biz kadınların hayatına müdahale eden, yaşam alanı tanımayan,
kararlarımıza saygı duymayan, bedenlerimizi savaş meydanı olarak görenlere
karşı mücadelemizden vazgeçmeye hiç niyetimiz yok.
Şiddet karşısında yalnız olmadığımızı
biliyoruz. Kurumların bizlerin mücadelesiyle var olduğunu biliyoruz. Bugün
burada hep birlikte bu kazanımlarımıza sahip çıktığımızı beyan ediyoruz. Erkek
egemen sisteme karşı mücadelemiz hep sürecek; ve ilk etapta derneklerimiz
acilen açılıncaya, bu KHK’ler iptal edilinceye kadar sokaklardayız. Ve
susmuyoruz korkmuyoruz itaat etmiyoruz!