Uluslararası Af Örgütü, 2016 yılında 159
ülke ve bölgede insan haklarının durumunun incelendiği raporunu açıkladı.
Örgüt, raporda uluslararası alanda günden güne güçlenen “Ötekilere karşı biz”
politikalarına karşı uyararak, bunun insan hakları üzerindeki olumsuz
etkilerine dikkat çekti.
Almanya Af Örgütü Genel Sekreteri Markus
N. Beeko, rapora ilişkin değerlendirmesinde, "Çok sayıda hükümet ve siyasi
grup muhalifleri topyekün düşman ilan edip, haklarının elinden alınabileceğini
düşünüyor" dedi. Toplumdaki küçük grupların günah keçisi haline
getirildiğini belirten Beeko, bu grupların dışlandığına dikkat çekti. Her
insanın eşit haklara sahip olduğu ilkesinin çiğnendiğini dile getiren Beeko,
ABD'deki tartışma yaratan seyahat yasağı kararnamesini, Türkiye'deki kitlesel
tutuklamaları, Honduras'ta çevrecilerin kovuşturmaya uğramasını, Hindistan’da
farklı etnik kökendeki insanlara yönelik ayrımcılık ve Filipinler Devlet
Başkanı Rodrigo Duerte’nin uyuşturucuyla mücadele kapsamında başlattığı
operasyonlarda hayatını kaybeden 7 bine yakın kişiyi buna örnek gösterdi.
Raporda Türkiye
Örgütün yıllık raporunda Türkiye’deki
gelişmeler, ifade özgürlüğü, toplanma özgürlüğü, işkence ve diğer kötü
muameleler, aşırı güç kullanımı, cezasızlık, silahlı gruplar tarafından
gerçekleştirilen ihlaller, mülteciler ve sığınmacılar ile ülke içinde yerinden
edilen kişiler başlıkları altında incelendi.
Özellikle 15 Temmuz darbe girişimi
sonrası yaşanan gelişmelerin ele alındığı raporda, "Darbe girişiminin
ardından hükümet memurlar ve sivil toplum üzerinde büyük baskı oluşturdu.
Fethullah Gülen hareketiyle bağlantılı olmakla suçlananlar bu baskının ana
hedefiydi" değerlendirmesi yer aldı.
15 Temmuz’da başarısızlıkla sonuçlanan
darbe girişimi sonrası ilan edilen OHAL kapsamında Kanun Hükmünde
Kararnamelerle (KHK), aralarında öğretmeni doktor, hakim, savcı, askerlerin
bulunduğu yaklaşık 90 bin kişinin “terör örgütleriyle bağlantılı oldukları” ya
da “ulusal güvenliğe tehdit oluşturdukları” gerekçesiyle meslekten ihraç
edildiği belirtlen raporda, "Yüzlerce medya kuruluşu ve sivil toplum
örgütü kapatıldı, gazeteciler, aktivistler ve milletvekilleri tutuklandı"
ifadelerine yer verildi.
Raporda ayrıca Güneydoğu’da 49’u
Demokratik Bölgeler Partisi’nden olmak üzere 53 belediyenin seçilmiş belediye
başkanlarının yerine kayyum atandığı, Halkların Demokratik Partisi’nden
seçilmiş dokuz milletvekilinin yargılanmak üzere tutuklandığına dikkat çekildi.
Raporda 2016 yılında Türkiye
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, yıl boyunca gücünü sağlamlaştırdığı ve
Cumhurbaşkanlığına yürütme yetkisini veren anayasal değişikliği TBMM’ye
sunulduğu da belirtildi.
“İşkence ve kötü muamelede artış”
Türkiye’deki insan hakları durumunun
yıllık bilançosunun aktarıldığı raporda, Güneydoğu’da terörle mücadele
kapsamında sokağa çıkma yasaklarının olduğu bölgelerde ve özellikle 15 Temmuz
sonrası Ankara ve İstanbul’da "polis gözetiminde rapor edilen işkence ve
kötü muamele"de artış yaşandığı vurgulandı. Ayrıca OHAL’de tutukluların
korunmasını sağlayan uygulamaların kaldırıldığı ve kötü muameleyi kolaylaştıran
yasaklı uygulamaların önünün açıldığına dikkat çekildi.
Gözaltı yerlerini izleyen hiçbir ulusal
mekanizma kalmadığı belirtilen raporda, tutukluların avukatlarıyla görüşme
haklarının ortadan kaldırıldığı, sürenin uzatıldığı belirtildi.
Raporda yine 15 Temmuz sonrası polis
gözetimindeki birçok kişinin, ciddi derecede dayak, cinsel saldırı, tecavüz
tehdidi ve tecavüze maruz kaldıklarının rapor edildiğine yer verdi. Af Örgütü
en kötü fiziksel şiddete askeri personelin maruz kaldığı bilgisine yer verdi.
“Muhalif görüşlere şiddet ve ceza”
Af Örgütü 2016 yıllık raporunda
Türkiye’de ifade özgürlüğünün “keskin biçimde kötüye gittiği” belirtildi. OHAL
ilanının ardından 188 gazetecinin yargılanmak üzere tutuklandığı ve 184 medya
kuruluşunun KHK’larla keyfi olarak kapatıldığı vurgulandı. Örgüt raporunda
özellikle Kürt meselesine dair muhalif görüşler ifade eden kişilerin şiddet ve
cezai kovuşturmaya maruz kaldığına yer verirken, aralarında kadın hakları
grupları, avukat dernekleri ve insani yardım örgütlerinin de bulunduğu en az
375 sivil toplum örgütünün KHK’larla kapatıldığı belirtildi.
Raporda yine ifade özgürlüğündeki keskin
kötüye gidişe dair Barış için Akademisyenlerin maruz kaldığı idari
soruşturmalar ve cezai kovuşturmalara yer verildi. Barış müzakerelerine geri
dönülmesi ve Kürt siyasi hareketinin taleplerinin tanınması için çağrıda
bulunan bildiriyi imzalayan akademisyenlerden 490’ı hakkında yılsonuna kadar
idari soruşturma yürütüldüğü ve 142’sinin işlerine son verildiğine yer verildi.
Raporda darbe girişiminden bu yana bin 100’den fazla imzacının cezai soruşturma
altında olduğu hatırlatıldı.
“İnternet sansürü arttı”
Af Örgütü 2016 yılında insan hakları
durumuna ilişkin raporunda, Türkiye’de hükümetin darbe girişiminden sorumlu
tuttuğu Fethullah Gülen yapılanmasına yakın medya kuruluşlarına kayyum atandığı
ve bu kuruluşlara hükümet yanlısı yayın çizgisi empoze edildiğine dikkat çekildi.
Yıllık raporda Türkiye’de internet sansürünün arttığına yer verildi.
Yetkililerin yargının incelemeden onayladığı ve temyiz etmenin mümkün olmadığı
kararlarla birlikte internet siteleri, sosyal medya hesapları dahil içerikleri
engelledikleri ifade edildi. Raporda, 2016 yılı Ekim ayında güneydoğuda
internet hizmetlerinin kesildiği ve sosyal medyaya kısıtlama getirildiği örneği
aktarıldı.
“Düzmece sebeplerle toplanma özgürlüğü
engellendi”
Af Örgütü 2016 yılı raporunda,
İstanbul’da arka arkaya dördüncü kez olmak üzere 1 Mayıs yürüyüşü ve ikinci kez
olmak üzere Onur Yürüyüşü’nün düzmece sebeplerle yasaklanmasının, toplanma
özgürlüğü hakkı ihlali olduğuna yer verdi. Hükümetin OHAL kanunlarından
yararlanarak, tüm şehirlerde gösterileri engelleyecek genel yasaklar
çıkardıklarına, hakkını kullanmak isteyen vatandaşlara da aşırı güç
kullanıldığına dikkat çekildi.
Uluslararası Af Örgütü Raporu’nda 2016
yılında aradan geçen üç yıla karşın Gezi parkı eylemlerinde polis tarafından
güç kullanılan soruşturma ve davalarda yol kat edilemediğine dikkat çekildi.
Yine 2016 Şubat ayında sokağa çıkma yasağının uygulandığı Cizre’de
çatışmalardan kaçmak için bodrum katına sığınan ve hayatını kaybeden 130 kişiye
ilişkin soruşturmalarda da ilerleme kaydedilmediğine yer verildi.
Avrupa ülkelerinin durumu
Uluslararası Af Örgütü raporunda, Avrupa
ülkelerindeki durum da incelendi. Avrupa ülkelerinin çoğunda hayata geçirilen
güvenliğe ilişikin yasaların bireysel özgürlükleri kısıtladığı vurgulanan
raporda, AB'nin hala ortak bir mülteci politikası olmadığına yer verilirken,
Libya ile planlanan anlaşma ile AB ülkelerinin insan hakları ihlallerini göze
aldığı ifade edildi.
Raporda dünya genelinde insan haklarının
durumu açısından kritik bir dönemden geçildiği vurgulandı.