Seda Kaya (23), Bandırma Üniversitesi
Gıda Teknikerliği bölümü mezunu. Okuduğu dönemde bir diyaliz merkezinde hemşire
olarak çalışıyordu. Nisan 2016’da gözaltına alındı ve ‘örgüt üyeliği’, ‘örgüt
propagandası’ iddiasıyla tutuklandı. İki buçuk ay cezaevinde kaldı. Tahliye
edildikten 10 gün sonra, Bakırköy İncirli’de yeniden gözaltına alındı. İstanbul
3. Sulh Ceza Hakimliği’nce, 2 Temmuz’da, “birden fazla kişi tarafından cebir ve
tehdit kullanarak kişiyi hürriyetinden yoksun kılma”, “suç örgütü yararına
yağma” ve “örgüt üyeliği” iddiasıyla tutuklandı. Kaya, mahkemede ve savcılıkta
iddiaları reddetti. “Armutlu’ya kahvaltı yapmaya gitmiştik. Saat 10.30’da
mahalle abluka altına alındı. Cemevinde mutfakta kahvaltı hazırlıyorduk.
Polisle karşı karşıya gelmedim. Uzun süre mahalleden çıkmadım” dedi.
Ben de hissediyorum
Kaya’nın ikiz kardeşi Eda Kaya, 31
Ocak’tan beri kardeşinin özgürlüğü için nöbet tutuyor. Şişli’de, her hafta
Cuma, Cumartesi ve Pazar günleri, Cevahir Alışveriş Merkezi önüne geliyor.
Eyleme başlar başlamaz, darp edilerek gözaltına alınıyor. Her alındığında,
‘çevreye gürültüyle zarar verdiği’ gerekçesiyle 109 TL para cezası kesiliyor.
En uzun eylemi bir saat 50 dakika sürmüş. Kardeşinin suçsuz olduğunu söylüyor.
Kardeşinin vücudundaki darp izlerini görünce nöbet tutmaya karar vermiş. İkizi
özgür kalana dek mücadeleye, direnişe kararlı. ‘Tek başına sesini nasıl
duyuracaksın’ diyenlere, KHK’yle ihraç edilen akademisyenleri, Nuriye Gülmen’i
örnek gösteriyor. Gülmen’den cesaret almış. “Yıllardır duyduğumuz hapishane
gerçekliğini ilk kez yaşadık. Tek bir isteğim var. İddianame hazırlansın.
Kardeşimi neyle suçladıklarını bilelim. ‘İkizlerden biri acı çektiğinde,
diğerinin de acı çektiğini’ söylerlerdi. İnanmazdım. Kardeşim işkence
gördüğünde benim de kaslarım ağrıyor. Bir canım içerde, ben de aynı acıyı
çekiyorum” diyor. Mahkemenin kaçma ve delilleri karartma şüphesiyle tutuklama
kararı verdiğine dikkat çekerek, şunları söylüyor: “Kardeşim için iki saat
oturma eylemi yapıyorum. Ankara’dan bu eylem için geldim. ‘Tecrit işkencedir’,
‘adalet istiyorum’, ‘devrimcilik yapmak suç değildir’ sloganları atıyorum.
Kardeşimin tutuklanma nedenlerini anlatıyorum. Şimdiye dek iki saat oturamadım.
Her seferinde gözaltına alınıyorum. ”
‘İşkence sürüyor’
Kardeşine yönelik işkencenin sistematik
bir hal aldığını öne süren Kaya, “Hücreler aranacak denilerek domuz bağıyla
bağlanıp bekletiliyorlar. Yasak olmasına rağmen 15 erkek gardiyan hücreleri
basıyor. Ellerine taktıkları, eldiven gibi olan, üzeri iğne dolu bir alet var.
Onu, kardeşimin ve diğerlerinin vücuduna batıyorlar. Vücudundaki işkence izleri
yok olsun diye de sürekli süngerli oda cezası veriyorlar. Cezalı olduğu için
görüş günlerinde görüşemiyoruz. Görüşebildiğimiz günlerde de 1 saatlik hakkımız
var. 40 dakika dolunca, telefon aniden kesiliyor. Konuşacaklarımız yarım
kalıyor. Birbirimize doyamıyoruz” diyor.