23 Şubat 2017 Perşembe

'O işkence görünce benim canım yanıyor'..!

Seda Kaya (23), Bandırma Üniversitesi Gıda Teknikerliği bölümü mezunu. Okuduğu dönemde bir diyaliz merkezinde hemşire olarak çalışıyordu. Nisan 2016’da gözaltına alındı ve ‘örgüt üyeliği’, ‘örgüt propagandası’ iddiasıyla tutuklandı. İki buçuk ay cezaevinde kaldı. Tahliye edildikten 10 gün sonra, Bakırköy İncirli’de yeniden gözaltına alındı. İstanbul 3. Sulh Ceza Hakimliği’nce, 2 Temmuz’da, “birden fazla kişi tarafından cebir ve tehdit kullanarak kişiyi hürriyetinden yoksun kılma”, “suç örgütü yararına yağma” ve “örgüt üyeliği” iddiasıyla tutuklandı. Kaya, mahkemede ve savcılıkta iddiaları reddetti. “Armutlu’ya kahvaltı yapmaya gitmiştik. Saat 10.30’da mahalle abluka altına alındı. Cemevinde mutfakta kahvaltı hazırlıyorduk. Polisle karşı karşıya gelmedim. Uzun süre mahalleden çıkmadım” dedi.
Ben de hissediyorum
Kaya’nın ikiz kardeşi Eda Kaya, 31 Ocak’tan beri kardeşinin özgürlüğü için nöbet tutuyor. Şişli’de, her hafta Cuma, Cumartesi ve Pazar günleri, Cevahir Alışveriş Merkezi önüne geliyor. Eyleme başlar başlamaz, darp edilerek gözaltına alınıyor. Her alındığında, ‘çevreye gürültüyle zarar verdiği’ gerekçesiyle 109 TL para cezası kesiliyor. En uzun eylemi bir saat 50 dakika sürmüş. Kardeşinin suçsuz olduğunu söylüyor. Kardeşinin vücudundaki darp izlerini görünce nöbet tutmaya karar vermiş. İkizi özgür kalana dek mücadeleye, direnişe kararlı. ‘Tek başına sesini nasıl duyuracaksın’ diyenlere, KHK’yle ihraç edilen akademisyenleri, Nuriye Gülmen’i örnek gösteriyor. Gülmen’den cesaret almış. “Yıllardır duyduğumuz hapishane gerçekliğini ilk kez yaşadık. Tek bir isteğim var. İddianame hazırlansın. Kardeşimi neyle suçladıklarını bilelim. ‘İkizlerden biri acı çektiğinde, diğerinin de acı çektiğini’ söylerlerdi. İnanmazdım. Kardeşim işkence gördüğünde benim de kaslarım ağrıyor. Bir canım içerde, ben de aynı acıyı çekiyorum” diyor. Mahkemenin kaçma ve delilleri karartma şüphesiyle tutuklama kararı verdiğine dikkat çekerek, şunları söylüyor: “Kardeşim için iki saat oturma eylemi yapıyorum. Ankara’dan bu eylem için geldim. ‘Tecrit işkencedir’, ‘adalet istiyorum’, ‘devrimcilik yapmak suç değildir’ sloganları atıyorum. Kardeşimin tutuklanma nedenlerini anlatıyorum. Şimdiye dek iki saat oturamadım. Her seferinde gözaltına alınıyorum. ”
‘İşkence sürüyor’
Kardeşine yönelik işkencenin sistematik bir hal aldığını öne süren Kaya, “Hücreler aranacak denilerek domuz bağıyla bağlanıp bekletiliyorlar. Yasak olmasına rağmen 15 erkek gardiyan hücreleri basıyor. Ellerine taktıkları, eldiven gibi olan, üzeri iğne dolu bir alet var. Onu, kardeşimin ve diğerlerinin vücuduna batıyorlar. Vücudundaki işkence izleri yok olsun diye de sürekli süngerli oda cezası veriyorlar. Cezalı olduğu için görüş günlerinde görüşemiyoruz. Görüşebildiğimiz günlerde de 1 saatlik hakkımız var. 40 dakika dolunca, telefon aniden kesiliyor. Konuşacaklarımız yarım kalıyor. Birbirimize doyamıyoruz” diyor.