19 Şubat 2017 Pazar

Nusaybin Koruköy'de kadınlar cinsel işkenceye maruz kaldı..!

2 gündür haber alınamayan ve askerlerin abluka altına aldığı Koruköy'den (Xerabe Bava) çıkabilen kadınlar yaşananları anlattı. Köyde 3 kişinin öldürüldüğü söylenirken gözaltına alınanlara işkence yapıldığı belirtiliyor.
Nusaybin Koruköy'de kadınlar cinsel işkenceye maruz kaldı
Mardin’in Nusaybin ilçesine bağlı Koruköy (Xerabe Bava) 11 Şubat’ta ilan edilen bir günlük “sokağa çıkma yasağı” sonrası abluka altına alındı. Köye askeri uçaklarla yüzlerce asker indirilirken, 2 gündür de özel harekatçılar sevk edilmiş durumda. Giriş çıkışların tutulduğu, şebekelerin kesildiği köyde 50 kişi gözaltına alınırken, köyde kalanlara işkence ediliyor. Dün gece köyde 3 kişinin öldürüldüğü haberleri alınırken sosyal medyada da 3 kişiye ait olduğu belirtilen işkence fotoğraflar paylaşıldı.
Köydeki bazı evlerin yakıldığı belirtilirken köyden 16 Şubat’tan bu yana da neredeyse hiç haber alınamıyor.
Köyde yaşananları anlatan kadınlar cinsel işkence yapıldığını belirtirken dışarı çıkartılıp saatlerce bekletildiklerini, zorla belge imzalatıldığını belirtiyor. Kadınlar özellikle çocuklarının köyden çıkarılmasını istiyor.
Koruculuk ve ihbarcılık için bu işkencelerin yapıldığını belirten kadınlar, “Ne korucu oluruz ne de ihbarcı” diyor.
Cinsel işkence
Necla Doğan tüm bu baskı ve işkencelerin yanında bir kadına zorla çıplak arama yapılarak cinsel işkence yapıldığını da ekledi. Amcasının oğluna da işkence yapıldığında müdahale eden Necla, “Ona işkence ettiklerinde çığlıklarından bayıldım, burnumdan kan akmaya başladı, ambulans çağıracağız dediler, ben istemedim. Babam beni hastaneye getirdi. Şimdi iki kızım 12 yaşındaki Menice ve 14 yaşındaki Tuba onların yanında. Çocuklarımın hayatından endişe duyuyorum” dedi.
"Evden dışarıya çıkartıp beklettiler"
Hasta olduğu için köyden çıkan kadınlar, yüzlerce asker ve özel harekâtçılar tarafından ablukaya alınan köyde işkence, zorla belge imzalatma, cinsel işkence ve hak ihlallerinin yapıldığını söyledi. Askerlerin evini karargah olarak kullandığını söyleyen Neca Doğan, “Evimin bir odasında askerler kalıyor, bir odasında iki kızım kalıyor. Askerlerin oradan çıkmasını ve kızımın onların elinden alınmasını istiyorum” dedi. Necla köyün ablukaya alınmasını da şöyle anlattı: “Gece yemek hazırlıyordum, yerde sofra kurmuştum. Dışarıdan ses geldiğini duydum, başımı çıkardığımda, uçaklar köyün etrafında dolaşıyordu. Daha biz içerdeyken, evimize baskın yapıldı. Evin altını üstünü getirdiler, yemek yapıyordum, bana ‘Sen onlara yemek yapıyorsun’ dediler, bizi dışarı çıkardılar. Dışarıda iki saat bekletildik. Bize, ‘Siz teröristleri görmüşsünüz, onlara yemek yapıyorsunuz’ dediler. Ben kimseyi görmediğimi söyledim. Askerlerin komutanı, benim evimde oturdu ve şimdi benim evimi karargâh olarak kullanıyor. Sabahtan akşama kadar ayaktaydık, uyuyamıyorduk. Evimdeki yatakları üç evi gezdirip, dağıttılar, hayvanlarımız içerde aç bırakıldı.”
"Kızımı öldürmekle tehdit ettiler"
Askerlerin 14 yaşındaki kızını öldürmekle tehdit ettiklerini belirten Doğan, “Sana para vereceğiz, bize teröristlerin yerlerini söyle dediler. 14 yaşındaki kızımı çekip, ‘alıp öldüreceğiz’ dediler. Kızım bir haftadır onların elinde. İşkence altındaydık, kendilerine hizmet etmemizi istiyorlardı.
"Bilmediğimiz bir belge imzalatıldı"
Çıplak aramaya maruz bırakılan Fesla Doğan da şunları söyledi: “Dördüncü günde evime baskın yapıldı, arandı. Eşime işkence yaptılar. Bana askerler, ‘konuşursan bir bombayla seni havaya uçururuz’ dediler. Ben ve eşim okuma yazmamız yok, bize bilmediğimiz bir belge imzalatıldı. Köye biber gazı atıldı, gözlerimizi açamıyorduk. Hayvanlara hiç bilmediğim bir şey sıktılar, biber gazı gibi bir şey. Hayvanlarımızın bulunduğu ahırı ateşe verdiler, köyde su olmadığı için ateş söndürülmedi, belki halen yanıyordur. Üzerimi çıkararak çıplak aramaya maruz bıraktılar.”
‘Biz ne korucu oluruz ne de ihbarcı’
Köylerinden çıkmayacaklarını, koruculuğu ve ihbarcılığı kabul etmeyeceklerini vurgulayana Fesla Doğan, “Şuan Köyde 10 yaşında bir kızım var, orada kaldı, onu buraya getiremiyorum. 30 asker benim evime girdi, köyde de ondan daha faza asker var şuanda. Köyden 50 kişiye yakın gözaltı var, aralarında yaşlı olan da var, çocuk olan da, hasta, engelli olan da var. Türkün zulmü böyledir. 1990’larda da bize bunu yaptılar, o zamandan bugüne kadar zulüm ve zorbalık devam ediyor. Bize koruculuk ve ihbarcı olmayı dayatıyorlar, ne korucu oluruz ne de ihbarcı” diye konuştu.
"Evi karargah olarak kulanıyorlar"
Köyden iki gün önce çıkan Adile Bal ise şunları söyledi: “Köye gelen askerler, evimize baskın yaptılar, iki saat dışarıda beklettiler. İçeriye aldılar daha sonra, tuvalete gitmemize izin verilmiyordu. Çocuklar bir tabağın içine işiyorlardı. Evi karargâh olarak kullanıyorlar. Aynı evde yatıyorduk. 7 gün boyunca gözüme uyku girmedi, bayıldım, ambulans çağırıldı, öyle köyden çıktım.”
"Kafama silah dayadılar"
Gözaltına alınıp daha sonra serbest bırakılan 14 yaşındaki çocuk ise, “Bana çıplak arama yaptılar, kafama silah dayayıp tehdit ettiler” dedi.

(ŞUJİN)