2 gündür haber alınamayan ve askerlerin
abluka altına aldığı Koruköy'den (Xerabe Bava) çıkabilen kadınlar yaşananları
anlattı. Köyde 3 kişinin öldürüldüğü söylenirken gözaltına alınanlara işkence
yapıldığı belirtiliyor.
Nusaybin Koruköy'de kadınlar cinsel
işkenceye maruz kaldı
Mardin’in Nusaybin ilçesine bağlı
Koruköy (Xerabe Bava) 11 Şubat’ta ilan edilen bir günlük “sokağa çıkma yasağı”
sonrası abluka altına alındı. Köye askeri uçaklarla yüzlerce asker
indirilirken, 2 gündür de özel harekatçılar sevk edilmiş durumda. Giriş
çıkışların tutulduğu, şebekelerin kesildiği köyde 50 kişi gözaltına alınırken,
köyde kalanlara işkence ediliyor. Dün gece köyde 3 kişinin öldürüldüğü haberleri
alınırken sosyal medyada da 3 kişiye ait olduğu belirtilen işkence fotoğraflar
paylaşıldı.
Köydeki bazı evlerin yakıldığı
belirtilirken köyden 16 Şubat’tan bu yana da neredeyse hiç haber alınamıyor.
Köyde yaşananları anlatan kadınlar
cinsel işkence yapıldığını belirtirken dışarı çıkartılıp saatlerce
bekletildiklerini, zorla belge imzalatıldığını belirtiyor. Kadınlar özellikle
çocuklarının köyden çıkarılmasını istiyor.
Koruculuk ve ihbarcılık için bu
işkencelerin yapıldığını belirten kadınlar, “Ne korucu oluruz ne de ihbarcı”
diyor.
Cinsel işkence
Necla Doğan tüm bu baskı ve işkencelerin
yanında bir kadına zorla çıplak arama yapılarak cinsel işkence yapıldığını da
ekledi. Amcasının oğluna da işkence yapıldığında müdahale eden Necla, “Ona
işkence ettiklerinde çığlıklarından bayıldım, burnumdan kan akmaya başladı,
ambulans çağıracağız dediler, ben istemedim. Babam beni hastaneye getirdi.
Şimdi iki kızım 12 yaşındaki Menice ve 14 yaşındaki Tuba onların yanında.
Çocuklarımın hayatından endişe duyuyorum” dedi.
"Evden dışarıya çıkartıp
beklettiler"
Hasta olduğu için köyden çıkan kadınlar,
yüzlerce asker ve özel harekâtçılar tarafından ablukaya alınan köyde işkence,
zorla belge imzalatma, cinsel işkence ve hak ihlallerinin yapıldığını söyledi.
Askerlerin evini karargah olarak kullandığını söyleyen Neca Doğan, “Evimin bir
odasında askerler kalıyor, bir odasında iki kızım kalıyor. Askerlerin oradan
çıkmasını ve kızımın onların elinden alınmasını istiyorum” dedi. Necla köyün
ablukaya alınmasını da şöyle anlattı: “Gece yemek hazırlıyordum, yerde sofra
kurmuştum. Dışarıdan ses geldiğini duydum, başımı çıkardığımda, uçaklar köyün
etrafında dolaşıyordu. Daha biz içerdeyken, evimize baskın yapıldı. Evin altını
üstünü getirdiler, yemek yapıyordum, bana ‘Sen onlara yemek yapıyorsun’
dediler, bizi dışarı çıkardılar. Dışarıda iki saat bekletildik. Bize, ‘Siz
teröristleri görmüşsünüz, onlara yemek yapıyorsunuz’ dediler. Ben kimseyi
görmediğimi söyledim. Askerlerin komutanı, benim evimde oturdu ve şimdi benim
evimi karargâh olarak kullanıyor. Sabahtan akşama kadar ayaktaydık,
uyuyamıyorduk. Evimdeki yatakları üç evi gezdirip, dağıttılar, hayvanlarımız
içerde aç bırakıldı.”
"Kızımı öldürmekle tehdit
ettiler"
Askerlerin 14 yaşındaki kızını
öldürmekle tehdit ettiklerini belirten Doğan, “Sana para vereceğiz, bize
teröristlerin yerlerini söyle dediler. 14 yaşındaki kızımı çekip, ‘alıp
öldüreceğiz’ dediler. Kızım bir haftadır onların elinde. İşkence altındaydık,
kendilerine hizmet etmemizi istiyorlardı.
"Bilmediğimiz bir belge imzalatıldı"
Çıplak aramaya maruz bırakılan Fesla
Doğan da şunları söyledi: “Dördüncü günde evime baskın yapıldı, arandı. Eşime
işkence yaptılar. Bana askerler, ‘konuşursan bir bombayla seni havaya uçururuz’
dediler. Ben ve eşim okuma yazmamız yok, bize bilmediğimiz bir belge
imzalatıldı. Köye biber gazı atıldı, gözlerimizi açamıyorduk. Hayvanlara hiç
bilmediğim bir şey sıktılar, biber gazı gibi bir şey. Hayvanlarımızın bulunduğu
ahırı ateşe verdiler, köyde su olmadığı için ateş söndürülmedi, belki halen
yanıyordur. Üzerimi çıkararak çıplak aramaya maruz bıraktılar.”
‘Biz ne korucu oluruz ne de ihbarcı’
Köylerinden çıkmayacaklarını, koruculuğu
ve ihbarcılığı kabul etmeyeceklerini vurgulayana Fesla Doğan, “Şuan Köyde 10
yaşında bir kızım var, orada kaldı, onu buraya getiremiyorum. 30 asker benim
evime girdi, köyde de ondan daha faza asker var şuanda. Köyden 50 kişiye yakın
gözaltı var, aralarında yaşlı olan da var, çocuk olan da, hasta, engelli olan
da var. Türkün zulmü böyledir. 1990’larda da bize bunu yaptılar, o zamandan
bugüne kadar zulüm ve zorbalık devam ediyor. Bize koruculuk ve ihbarcı olmayı
dayatıyorlar, ne korucu oluruz ne de ihbarcı” diye konuştu.
"Evi karargah olarak
kulanıyorlar"
Köyden iki gün önce çıkan Adile Bal ise
şunları söyledi: “Köye gelen askerler, evimize baskın yaptılar, iki saat
dışarıda beklettiler. İçeriye aldılar daha sonra, tuvalete gitmemize izin
verilmiyordu. Çocuklar bir tabağın içine işiyorlardı. Evi karargâh olarak
kullanıyorlar. Aynı evde yatıyorduk. 7 gün boyunca gözüme uyku girmedi, bayıldım,
ambulans çağırıldı, öyle köyden çıktım.”
"Kafama silah dayadılar"
Gözaltına alınıp daha sonra serbest
bırakılan 14 yaşındaki çocuk ise, “Bana çıplak arama yaptılar, kafama silah
dayayıp tehdit ettiler” dedi.
(ŞUJİN)