Ankara Arena’da AKP’nin “Evet”
kampanyası başlıyor.
Kürsüde Başbakan Binali Yıldırım var.
Tribünlere “yapay bir coşku” hakim.
Amigolar “kitleyi” pek ateşleyemiyor.
Salonun zeminindeki protokol bölümü
tribünlerden de beter.
Sanki yeni bir referandum için kampanya
başlatmıyorlar da bir “taziyeye” gitmiş gibiler.
Yıldırım madde madde anlatıyor
referandumda değiştirilmesi planlanan anayasa maddelerini. Ancak belli ki
sözleri salondakilere “avara kasnak” gibi tatsız geliyor.
Ancak bütün bu “boşa dönen” konuşma
sırasında öyle bir yere getiriyor ki sözü özellikle protokol bölümünden kuşku
dolu bakışlar artıyor.
Sanki kurulduğundan beri “Osmanlı
sevdası”nı her fırsatta dile getiren AKP’nin başbakanı değil de yeminli bir
“Kemalist” konuşuyor.
“Gazi Mustafa Kemal, Samsun’a giderken
ona da karşı çıkanlar, ‘Hayır’ diyenler oldu. Mütareke basını hep bir ağızdan
‘Hayır’ diyordu. Gazi Mustafa Kemal bunların hiçbirine aldırış etmedi. Geldi
Anadolu’da yeni bir ruh inşa etti.”
“Mütareke basını” diyerek kimi
eleştiriyordu Başbakan Yıldırım?
Ali Kemal’leri, Refi Cevat Ulunay’ları,
Mehmet Asım’ları, Sait Molla’ları, Mustafa Sabri Efendi’leri yani milli
mücadele karşıtı gazeteci ve yazarları…
Başbakan Yıldırım’ın eleştirdiği
‘Mütareke basını’nı sadece milli mücadeleye değil aynı zamanda İttihat ve
Terakki karşıtıydı, Hürriyet ve İtilaf Fırkası’nı destekliyordu.
Hani bugünkü partilerin bir soy ağacı
yapılsa nasıl ki CHP’nin kökleri İttihat ve Terakki’yle ilişkilendirilirse,
AKP’nin dedesi de Osmanlı’nın Hürriyet ve İtilaf Fırkası çıkar.
Kendilerine “saray” yaptırmaya
bayılıyorlardı. Üniversite kampüslerine “külliye” demeye bayılıyordu.
Osman Gazi’den Yavuz Sultan Selim’e
köprülere Osmanlı padişahlarının adını koyan, Suriye topraklarında Osmanlı
dedeleri gibi at koşturma hayali kuran, hatta GATA’nın Haydarpaşa Eğitim
Hastanesi’nin adını bile “Sultan Abdülhamid Eğitim ve Araştırma Hastanesi”
olarak değiştiren AKP anlayışı niye bu kadar deforme olmuştu?
Neden Başbakan Yıldırım “Evet”
kampanyasını başlatırken Osmanlı dedelerini reddedip Kemalizm’e sığınmıştı?
Yanıtı çok basit; “Hayır” korkusu.
Bu korku öylesine büyük ki…
“Hayır”cıların simgesine dönüştü İzmir
Marşı.
Basketbol salonlarının, futbol
sahalarının tribünlerinde, şehir hatları vapurlarında, her fırsat buldukları
yerde “Hayır”cılar başlıyorlar İzmir Marşı söylemeye:
“Adın yazılacak mücevher taşa
Yaşa Mustafa Kemal Paşa yaşa”
İster misiniz, bu “Hayır” korkusuyla
AKP’nin reklamcıları referandum kampanyası için Cumhurbaşkanı Erdoğan’a da
çakma bir “İzmir Marşı” yapsınlar:
“Osmanlı yazacak Türk bayrağına
Yaşa Recep Tayyip Erdoğan yaşa”
artı-gerçek