4 Temmuz 2017 Salı

Sevgi emektir, üretmektir.

Sevdiğiniz için yeteneğiniz varsa şiir yada yazılar yazarsınız. Olmazsa örneğin evde yemek yada çay/kahve yaparsınız. Yada bir küçük hediye alırsınız. Veya mektup/kart yazar gönderirsiniz. Yani sonuçta emek harcarsınız, özellikle onun için bir şeyler yaparsınız. Bunları uzun süre tek taraflı yapamayacağınız gibi, siz emek harcadığınız da sevdiğinizin de emek harcadığını görmek istersiniz. Boşuna “sevgi emektir” diye söylenmemiştir. Sevgi emektir ama karşılıklı emektir. Karşılıklı emek harcandığında sevgi serpilir güzelleşir. (Ne yazık ki günümüzde emek harcamadan yada az emekle çok sevilmek isteyen -karşıdakinin daha çok emek sarfetmesini isteyen- insanlar çok. Bu da onların suçu değil, kapitalist sistem insanları böylesine bencil olarak şekillendiriyor.)
Sevgi duyguların da paylaşımıdır. O sevindiğinde siz de sevinir, o üzüldüğünde siz de üzülürsünüz. Sizin duygularınızı paylaşamayan/paylaşmak istemeyen birinin duygularını da paylaşamazsınız. Bu durumda sevgi/aşk yoktur. Bu durumda tek taraflı olarak “seviyorum, aşığım” demek de bir tuhaflıktır. Gerçek yaşamla, gerçek aşk ve sevgiyle çelişir.

Sözün kısası; özel sevginin temelinde sevdiğini görmek istemek, yanında olmak istemek ve onunla yaşamı paylaşmak isteği yatar. Bu istek bir insanda yoksa onun “sevgisi”de yoktur ya da zayıftır. Ve o insanı -deli gibi- sevseniz de, bu tek taraflıdır ve pratikte yok olmaya mahkumdur. Bu yüzden seven insanın sevilmeyi beklemek hakkıdır. Siz sevdiğiniz halde o sizi sevmiyor mu? O halde yanlış insanı seviyorsunuz. Emek dünyadaki en değerli şeydir ve sizi sevmeyen bir insanı sevmekle emeğinize yazık ediyorsunuz. Emeğin değerini bilen, sevgiyi hisseden insanlar az da olsa hala var çevremizde. Umutlu kalalım. :)