Sevdiğiniz için yeteneğiniz varsa şiir
yada yazılar yazarsınız. Olmazsa örneğin evde yemek yada çay/kahve yaparsınız.
Yada bir küçük hediye alırsınız. Veya mektup/kart yazar gönderirsiniz. Yani
sonuçta emek harcarsınız, özellikle onun için bir şeyler yaparsınız. Bunları
uzun süre tek taraflı yapamayacağınız gibi, siz emek harcadığınız da
sevdiğinizin de emek harcadığını görmek istersiniz. Boşuna “sevgi emektir” diye
söylenmemiştir. Sevgi emektir ama karşılıklı emektir. Karşılıklı emek
harcandığında sevgi serpilir güzelleşir. (Ne yazık ki günümüzde emek harcamadan
yada az emekle çok sevilmek isteyen -karşıdakinin daha çok emek sarfetmesini
isteyen- insanlar çok. Bu da onların suçu değil, kapitalist sistem insanları
böylesine bencil olarak şekillendiriyor.)
Sevgi duyguların da paylaşımıdır. O sevindiğinde siz de sevinir, o
üzüldüğünde siz de üzülürsünüz. Sizin duygularınızı paylaşamayan/paylaşmak
istemeyen birinin duygularını da paylaşamazsınız. Bu durumda sevgi/aşk yoktur.
Bu durumda tek taraflı olarak “seviyorum, aşığım” demek de bir tuhaflıktır.
Gerçek yaşamla, gerçek aşk ve sevgiyle çelişir.
Sözün kısası; özel sevginin temelinde
sevdiğini görmek istemek, yanında olmak istemek ve onunla yaşamı paylaşmak
isteği yatar. Bu istek bir insanda yoksa onun “sevgisi”de yoktur ya da
zayıftır. Ve o insanı -deli gibi- sevseniz de, bu tek taraflıdır ve pratikte
yok olmaya mahkumdur. Bu yüzden seven insanın sevilmeyi beklemek hakkıdır. Siz
sevdiğiniz halde o sizi sevmiyor mu? O halde yanlış insanı seviyorsunuz. Emek
dünyadaki en değerli şeydir ve sizi sevmeyen bir insanı sevmekle emeğinize
yazık ediyorsunuz. Emeğin değerini bilen, sevgiyi hisseden insanlar az da olsa
hala var çevremizde. Umutlu kalalım. :)