25 Ekim 2016 Salı

AKP Demek Emekçiler İçin Yoksulluk ve Sefalet Demektir..!

AKP kurmayları sıklıkla Türkiye ekonomisinin çağ atladığını ve aç ve açıkta kimsenin kalmadığı, aksine Avrupa ekonomisinden bile Türkiye ekonomisinin iyi olduğu ve haliyle de herkesin herşeye kolayca ulaştığı yalanını pompalıyor.
Neki tüm çarpıtma,abartma ve istatistik verilerle oynamalara rağmen AKP'nin 15.yıllık iktidarı döneminden sermayenin karı katlanırken, emekçilerin durumunun dahada yoksullaştığını görüyoruz.
Keza Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), 2015 yılına ilişkin açıkladığı Yoksulluk Çalışması araştırmasında Satın alma Gücü Paritesine (SGP) göre kişi başı günde 4,3 dolar ve altında harcayan kişi oranı yüzde 1,58 imiş. Yani TÜİK’in hesabına göre yaklaşık 1 milyon 500 bin kişi yalnızca yoksul ! Haliyle de 76 milyonluk Türkiye de yalnızca 1.5 milyon yolsulun olması doğal saylıyor.
Kuşku yok ki AKP'nin talimatları doğrultusunda hareket eden TUİK yoksulluğu belirleme de yalınızca bir yol kullanmıyor. TUİK aynı zamanda ülkedeki ortanca gelirin yüzde 50’si ve aşağısını alanların yoksul kabul edildiği bir yönteme dayanıyor. Yani eğer bir ailenin toplam kazancı 1106 TL’nin altındaysa o aile yoksul sayılıyor. Bu hesaba göre yoksul oranı ise yüzde 14,7 yani yaklaşık 11 milyon 500 bin kişi yoksul!
Peki hangisi doğru? 1,5 milyon mu, 11,5 milyon mu?
İkisi de değil. Bu rakamların ikisi de ülkedeki mevcut yoksulluğu niceliksel olarak ölçebilecek yöntemlere dayanmıyor. Zira asgari ücretin bir kişiyi bile geçindiremediği günümüzde, günde 4,3 dolar (yaklaşık 13 TL) harcama kriteri de, “aile olarak” aylık 1106 TL kazanabilme kriteri de değil yoksulluğun, açlığın bile kriteri olamaz.
O halde gerçek rakamlar ne?
Dahası yoksulluğun ölçülmesi sorunu ideolojik bir sorundur. Egemen devletler ve onların uluslararası koordinasyon kurumları bu rakamların olduğundan çok daha düşük gözükmesi için ellerinden gelen istatistiki cambazlığı tüm maharetleriyle sergilerler.
Yoksulluğu ölçmede en doğru hesaplama yöntemi, sendikaların belirlediği açlık ve yoksulluk sınırlarını öğrenip, bunun altında kalan nüfusu hesaplamaktır. Sendikalar söz konusu açlık ve yoksulluk rakamlarını bilimsel değerlere, günlük alınması gereken kalori miktarına ve asgari insani yaşam faaliyetlerine göre belirlerler. Bu rakamlarda istatistiksel bir cambazlık değil, maddi yaşamın maddi ihtiyaçları belirleyici olur.
Rakamları internetten öğrendikten sonra yoksul sayısını öğrenmek için yapmamız gereken ikinci ve son adım da TÜİK'in hane halkı gelir dağılımı verilerinden bu rakamların altında kalan nüfusu basitçe hesaplamak olacaktır. Bu verilerin zenginlere dair olan kısımları, yani en zengin yüzde 20’lik kesimin rakamları gerçeği yansıtmaz, zira bu kesim gelirinin tamamını beyan etmekten çekinir. Ancak alttaki yüzde 80’lik kesimin saklayacağı bir gelir olmadığı için, TÜİK’in anket ölçümleri teorik olarak doğru kabul edilebilir.
2015 rakamlarına gör: Türkiye'de ailelerin yüzde 23-24'ü açlık sınırı olarak belirlenen aylık 1.385 TL'nin altında gelire sahiptir.
Yoksulluk sınırı altında yaşayan, yani aylık 4.512 TL olarak belirlenen gelire sahip aile oranı da yüzde 85’tir. Yani resmi verilere göre yaklaşık 18 milyon kişi aç, 60 milyon kişi de yoksuldur. Doğru olan rakamlar bunlardır.

Kuşku yok ki çeşitli ulus ve ulusal azınlıklardan emekçi halkların kaderi açlık ve yoksulluk değil, faşist sermaye düzenini taş üstünde taş bırakmadan yıktığı,yoksullaştırarak şükürü dayattığı koşullarda . istatistikler oynayarak durumu toz pembe göstermesi hiçte anormal bir durum değildir. AKP’de gerçekleri çarpıtarak bunu yapıyor. cambazlıklarına ihtiyaç duymayacaktır.