26 Ekim 2016 Çarşamba

Gültan Kışanak: 'Co'nun kulübesi'nden 'Milli İrade'nin nezarethanesine

Gültan kışanak ile ilgili görsel sonucu
Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Eşbaşkanı Gültan Kışanak, dün Meclis’teki ‘Darbe Komisyonu’na konuştuktan sadece birkaç saat sonra, bu görüşme için bulunduğu Ankara’dan dönerken Diyarbakır Havalimanı’nda gözaltına alındı. Aynı dakikalarda çevik kuvvet polisleri tarafından kuşatılmış Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi’nde de ‘arama’ yapılıyordu. Diyarbakır Belediyesi’nin diğer eşbaşkanı Fırat Anlı’nın da gözaltında olduğu ve her iki başkanın evinde de arama yapıldığını biliyoruz, bu yazının yazıldığı saat itibariyle.
Gültan Kışanak ve Fırat Anlı’nın gözaltına alınması, elbette çok önemli ve bundan sonra da siyasetin seyri açısından belirleyici olacak bir gelişme; ama maalesef “çok şaşırtıcı” değil. Zira Meclis’te birçok HDP’li vekilin dokunulmazlıklarının kaldırılması ve haklarında mahkemelerce ‘zorla getirme’ kararlarının çıkarılması, bunlarla ilgili -en tepeden başlayarak- iktidar odaklarından gelen açıklamalar, bu konuda özellikle kasım ayında bazı “gelişmeler” olacağı beklentisini doğurmuştu. OHAL kapsamında birçok HDP/DBP’li belediyeye kayyum atanmaya başlaması nedeniyle de “sıranın Diyarbakır’a gelebileceği” konuşuluyordu. Konunun bu yanına, yani siyasi saikleri ve sonuçlarına ilişkin kapsamlı değerlendirmelere ihtiyaç olduğu muhakkak.
Ancak, Gültan Kışanak’ın gözaltına alındığı ilk dakikalarda yazılan bu yazıda, yakın geçmişten bir başka olayı hatırlatmak istiyorum ben.
Tarih 15 Aralık 2012… Dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’ın yardımcısı ve iktidardaki AKP’nin kurucusu, bir dönem TBMM Başkanlığı da yapmış olan Bülent Arınç, birkaç yıl sonra “liderliğini Fetullah Gülen’in yaptığı FETÖ/PDY terör örgütüne mali kaynak aktardığı” gerekçesiyle kayyum atanacak ve sonra da kapatılacak olan Kanaltürk TV’de canlı yayın konuğu…
Arınç “Ankara’nın Nabzı” isimli programda “gündeme ilişkin soruları” yanıtlıyor. Soruları soran ise yine birkaç yıl sonra hakkında “FETÖ/PDY terör örgütüne üyelik” suçlamasıyla yakalama kararı çıkartılacak olan Faruk Mercan.
2012 sonunda ülkenin gündemindeki önemli konulardan biri de KCK operasyonları ve tutuklamaları. Yüzlerce Kürt siyasetçi tutuklanmış. Bu konu konuşulurken Bülent Arınç şu çok konuşulacak sözleri söylüyor:
“Ben bir BDP’li kadın milletvekiline çok kızıyordum, çok beddua ediyordum. Halen milletvekili bu insan… Ama onunla ilgili bir hatırayı dinledim, şimdi artık kızmıyorum. Çünkü 17 yaşında bir genç kız iken Diyarbakır Cezaevi’nde o kadar ahlaksızca bir işkenceye maruz kalmış ki, o kadar kendisini zorlamışlar ki, ben de aklıma gelse dağa çıkardım.”
Arınç’ın bahsettiği bu kadın siyasetçi o dönemin BDP Eşbaşkanı ve Siirt milletvekili Gültan Kışanak’tı; 1980’de 18 yaşındayken Diyarbakır zindanına girmiş ve toplam 4.5 yıl hapis yatmıştı.
Ertesi gün gazeteler Kışanak’ın cezaevi yıllarıyla ilgili ayrıntıların peşine düştüler. Öyle ya, devletlu büyüklerin bile canını sıkan ve söylemekte beis görmedikleri bir olay gelmişse Kürdün başına, bu yazılabilir!
Gültan Kışanak’la konuşmak için birbiriyle yarıştı medya. Kışanak kendisini arayan Ahmet Hakan’a şöyle söyleyecekti, “Size sadece şu kadarını anlatayım: Cezaevi Müdürü Binbaşı Esat Oktay Yıldıran vardı… Bir gün bizim kadınlar koğuşuna girdi… Herkes ayağa kalktı, ben kalkmadım… Sırf içeri girdiğinde ayağa kalkmadım diye, sırf bu gerekçeyle beni köpeği Co’nun kulübesine tıktırdı. Köpeğinin bile kalmak istemediği, pislik içinde, küçücük bir kulübeydi bu… Bir gün değil, iki gün değil, bir ay değil, iki ay değil, tam altı ay orada kaldım. Nefes almanın bile zor olduğu o kulübede bana her gün dayak attılar, her gün işkence yaptılar.”
Cezaevi müdürünün köpeğine ait bir kulübede 6 ay boyunca işkence edilen bir genç kadın, şimdi Kürt siyasetinin en büyük partisinde eşbaşkandı… Kısa bir süre sonra büyük bir oy farkıyla Diyarbakır’ın belediye başkanlığına da seçildi.
Şimdilerde Meclis’te oluşturulan Darbe Komisyonu’nda başkanlık falan yapanların besmele çeker gibi “Muhterem Hocaefendi” diye söze başladığı günlerdi. Ve şimdilerde bu elebaşısının bu ‘muhterem’ olduğunu söyledikleri örgütten tutuklanan, aranan, kaçan savcılar yüzlerce Kürt siyasetçiyi KCK dosyasından tutukluyordu. Kışanak da, Arınç’ın sözleri üzerine kendisine uzatılan mikrofonlara şöyle söylemişti: “Sayın Arınç sadece benimle değil, KCK tutukluları, köyleri boşaltılanlar ve cezaevlerinde mağdur edilenlerle de empati kurmalı…”
Aynı Kışanak, dün Meclis Darbe Komisyonu’na, yanılmamış ve “kandırılamamış” olmanın özgüveniyle konuştu. “2009’da, çözüm sürecinin konuşulduğu dönemde KCK operasyonları başlatıldı. Paralel devlet yapılanmasının gerçek yüzünü ortaya çıkarmak istiyorsak başlamamız gereken yerlerden biri de KCK operasyonlarıdır. ‘Bu operasyonları kim yaptı, nasıl yaptı’, sorgulanması gerekir. O dönem hükümeti defalarca uyardık, yaşananın darbe olduğunu söyledik. Ama iktidar bizi dinlemedi, tam tersi operasyonlara sahip çıktı” dedi.
Ardından aynı özgüven ve en üzgün olduğu anlarda dahi, belki kızgınlıktan gözleri seyirdiğinde bile dudaklarının iki yanında beliren ve neredeyse bir yüz çizgisine dönüşmüş olan o mağrur gülümsemesiyle çıkıp Diyarbakır’a hareket etti. Diyarbakır’da onu “darbeyi alt etmiş Milli İrade’nin polisleri” bekliyordu…
HakkiÖzdal
Duvar