Fizikte, matematikte, kimyada, edebiyatta, yabancı dil öğreniminde… Dünya sıralamalarında en gerilerdeyiz.
Kendi dilinde okuduğunu anlamada bile 65 ülke arasında 41. sıradayız.
Yani çocuklarımıza Türkçeyi bile öğretemiyorlar.
Bu ülkede eğitim yok denecek duruma gelmiş.
Dünyada en iyi ilk 500 üniversite arasında tek bir üniversitemiz yok.
Sadece bizim değil, tek bir Müslüman ülkeden de tek bir üniversite yok.
Bu eğitim sistemiyle gelişen dünya şartlarına ayak uydurabilecek, topluma, ülkeye, dünyaya değer katacak nesiller yetiştirmek imkansız.
Hal böyleyken iktidarın tek bir gündemi var: Dindar nesil yetiştirmek.
Dindar nesil yetiştirerek nereye varacaklar, ne elde edecekler kimse bilmiyor. Kendilerinin bildiğini de sanmıyorum.
Fakat dindar nesil yetiştirme saplantısı öyle bir noktaya vardı ki, eğitimdeki içler acısı tabloyu görmelerini de engelliyor.
Bu saplantı yüzünden bütün bir eğitim sistemini felç ettiler. Birkaç eli yüzü düzgün okul vardı, bu saplantı yüzünden o okulları bile yok ediyorlar.
Beyler, hanımefendiler, ağabeyler, ablalar…
Sayın iktidar mensupları, lütfen bu ülkenin çocuklarını rahat bırakın. Onların geleceklerini heba etme, onları sefil bir hayata mahkum etme çabasından vazgeçin.
Çocuklarımızın yakasından düşün. Bırakın dindar olup olmayacaklarına, neye inanıp neye inanmayacaklarına bu çocuklar kendileri karar versinler.
Özgür iradeyle, akılla, mantıkla seçilmemiş bir din anlayışı kime ne fayda sağlayacak?
Akıllarını kullansınlar. Mantık süzgecinden geçirsinler. Düşünerek, sorgulayarak, araştırarak kendi iç dünyalarındaki ihtiyaçlarına göre bir tercihte bulunsunlar.
Zaten Kur’an özgür iradeyle, akılla bir tercihte bulunmayı yüceltmiyor mu?
İnanç böyle bir şey değil mi?
Allah, herkesin dindar olmasını isteseydi, herkesi dindar olarak yaratmaz mıydı? O’nun yapmadığını yapmayı siz hangi mantıkla kendinize hak görüyorsunuz?
O’nun insanlara bahşettiği özgür iradeyi bu çocukların elinden almaya niçin kalkışıyorsunuz?
Derdiniz ne? Herkesi dindar yaparak nereye varacaksınız? Sizin yönteminizle, zorla empoze edilen dindarlık bu çocukların hayatlarına nasıl bir değer katacak?
Gelişen günümüz dünyasında değer üretip, yaşanabilir hayatlar kurmaları için, verili dindarlık onlara ne sağlayacak?
“Matematik öğretemiyoruz. Fizik, edebiyat, felsefe, yabacı dil, hatta Türkçe öğretemiyoruz ama dindarlık öğretelim” diyorsunuz.
Bütün bunları öğretmeyip din öğrettiğin zaman hayatın temel vazgeçilmezi olarak dini görüyorlar.
Böyle bir dindarlık onların neyine yetecek? Onların dindarlığından bir ülke bir toplum ne yarar sağlayacak?
Hiç. Çünkü dindarlığın, bireyin kendinden başka kimseye bir faydası yok. Ülkeler dünyada ürettikleri değerler sayesinde var olurlar. Güç kazanırlar.
Düşünmeyi, sorgulamayı, çalışmayı, her alanda iyi eğitim almayı, değer üretmeyi değil, dindar olmayı yüceltiyorsunuz.
Dindarlığı bir parola, bir sembol haline getirerek tembelliğe, riyakarlığa, ikiyüzlülüğe teşvik ediyorsunuz.
Hiç mi düşünmüyorsunuz?
“Biz ne yapıyoruz? Bu yaptığımızla ülkeyi nereye taşıyacağız?” diye kendinize hiç mi sormuyorsunuz?
Sadece Müslümanlık için değil, bütün dinler için geçerli.
Günümüz dünyasında dindarlıkla bilimde, sanatta, edebiyatta, teknolojide mesafe kat etmiş, değer üretmiş, insanların yaşamlarını kolaylaştırmış tek bir ülke var mı?
Var mı, söyleyin. Yoksa niye bu saçma sapan takıntınız yüzünden ülkeyi sefil bir geleceğe mahkum ediyorsunuz?
Çocukların eğitiminde ve toplumun bilinçlenmesinde dini birinci sıraya almak, bizi asalak, riyakar, yalancı, ikiyüzlü, suçlu kimseler üretmekten başka bir yere götürmüyor.
Bunu görmüyor musunuz?
Yaşadığımız son olaylar bize bunu bir kez daha göstermedi mi? Sizin dindar nesil dediğinize bir başkası ‘Altın nesil’ dedi.
Sorgulamayan, düşünmeyen o nesil bugün ne halde? Neler yaptılar?
Bir başkasının yetiştirdiği ‘dindar nesli’ bütün devlet kadrolarından adeta kazıyorsunuz. Açlığa mahkum ediyorsunuz. Hapse atıyorsunuz.
Bütün bunlara rağmen hâlâ dindar nesil saplantınızdan vazgeçmiyorsunuz.
Bu takıntınız yüzünden bütün eğitim sistemini felç ettiniz.
Bu yetmezmiş gibi şimdi de camilerde gençlik örgütlenmesi gibi akla mantığa sığmayacak işlerden bahsediyorsunuz.
Aklınızı mı kaçırdınız? Nedir derdiniz anlamıyoruz ki.
Gençler camilerde örgütlenince ne olacak? Bundan ülke olarak ne yarar sağlayacağız? Ülkede yüzlerce sorun var. Aklınız dinden başka hiç bir şeye çalışmıyor.
Her konuyu getirip dine, dindarlığa bağlama çabanız yüzünden onurlu, haysiyetli değer üreten, çalışarak, üreterek var olmaya çalışan insanları dinden, dindarlıktan soğuttunuz.
Dindarlık üzerinden başkasına üstünlük taslayan yaklaşımınız yüzünden insanların kalbindeki o temiz inancı sarstınız.
Kaldı ki çocukları dindar yapamazsınız. İletişim çağında buna gücünüz yetmez.
İnternet var. Dünya artık o çocukların avuçlarının içinde.
Onlar sizden daha akıllılar. Neye inanıp neye inanmayacaklarını veyahut nasıl inanacaklarını sizden daha iyi biliyorlar
Bu çağda çocukları sizin anladığınız, anlamda dindar yapamazsınız. Yapamıyorsunuz da. Kendi çocuklarınızı bile yapamıyorsunuz.
İnanç, yaşam tarzı, giyim kuşam gibi tercihler konusunda kendi çocuklarınıza bile sözünüz geçmezken, toplumsal mühendislikle milyonlarca çocuğu dindar yapacağınızı sanıyorsunuz.
Çocuklar üzerinde bu şekilde baskı kurar ve onları ablukaya alır; bilimden, sanattan, felsefeden uzak tutarsanız, sonuçta hepsini çaresizliğe, utanca, zavallılığa sürüklersiniz.
İleri yaşlarda, isteseler de hayata uyum sağlayamazlar.
Bilgisiz, yetersiz, ona buna ‘Eyvallah’ eden tiplere dönüşürler.
Ellerine para geçse bile, sahte bir itibar elde etseler bile, dünyaya yön veren kişiler arasında yer bulamaz, saygınlık kazanamazlar.
Olmayacak bir şey için bütün eğitim sistemini felç ettiniz. Milyonlarca çocuğun geleceğini yaktınız. Yakmaya da devam ediyorsunuz.
Toplum mühendisliği yapan hangi devlet bu işlerde başarılı oldu ki siz başarılı olasınız?
Diğer taraftan son zamanlarda dindar neslin yanında bir de vatansever nesil saçmalığı attınız ortaya.
Bu ülkenin çayını içmiş, türküsünü dinlemiş, havasını solumuş, ruhu tüm bunlarla şekil almış hangi insan ülkesini sevmez ki?
Vatan sevgisi iktidarların telkinleriyle edinilen bir duygu mudur?
Öyle olsaydı bunca kötülüğünüze, bunca kabalığınıza, berbat yönetiminize, ölümlere, yıkımlara, kötü yaşam koşullarına rağmen imkanı olan, gücü yeten insanlar bu ülkeyi niçin terk etmiyorlar? Edemiyorlar?
Bir düşünün ele geçirdiğiniz güçle, nobranca aşağıladığınız, dışladığınız insanlar niçin gitmiyorlar bu ülkeden?
Ülkeyi sevmeseler, sizin bu akıl dışı uygulamalarınıza niye tahammül ediyorlar?
Ülkeyi bizden daha çok seviyorsunuz ve bizim çocuklarımıza da ülke sevgisi öğreteceksiniz öyle mi?
Sevdiğiniz ülkeye bu kadar kötülük yapıyorsunuz, ya sevmeseydiniz daha neler yapardınız doğrusu büyük merak konusu.
“Bayrağını alıp sokaklara çıkan nesiller yetiştireceğiz” türü akıl mantık dışı cümleler kuruyorsunuz.
Ne işi var insanların sokaklarda? Sokaklara çıkarak mı sorunları çözecekler?
Bu mudur ülke yönetme mantığınız?
Ezan, bayrak, din hamasetinden bıkmadınız mı? Yoksa hamasetten başka şey bilmiyor musunuz?
Yoksa asıl maksadınız, sizin yörenizden, kafeslerinizden kurtulmayı beceremeyecek, cahil ve kişiliksiz nesiller yetiştirmek mi?
Siz bu ülkeyi insan gibi yönetin, biz de inanıp inanmama özgürlüğümüzle insan gibi yaşayalım. Bize huzur vermediniz bari çocuklarımızı rahat bırakın.
Bari onların geleceğini karartmayın.
LEVENT Gültekin
Diken.com