Cumartesi Anneleri, 605’inci haftada 25 yıl önce Mehmet Ağar döneminde kaybolan Hüseyin Toraman’ın akıbetini sordu.
Galatasaray Meydan’ında 605 hafta önce adalet arayışına çıkan Cumartesi Anneleri, bu hafta 27 Ekim 1991’de Kocamustafapaşa’daki evinden ekmek almaya çıktığı sırada silahlı ve telsizli kişilerce kaçırılan ve bir daha ulaşılamayan Hüseyin Toraman’ın dönemin İstanbul Emniyet Müdürü Mehmet Ağar’a nerede olduğu soruldu. Bu haftaki basın açıklamasına Halkların Demokratik Partisi (HDP) İstanbul Milletvekili Hüda Kaya, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu ve kayıp yakınları katıldı.
Basın açıklamasından önce Rıdvan Karakoç’un ağabeyi Hasan Karakoç söz aldı. 21 yıldır meydanlarda olduklarını belirterek her gün yeni katliamlara tanık olduklarını ve Şırnak, Cizre’de yaşanan katliamları hatırlatarak “Bin yıl da olsa bu mücadeleyi bırakmayacağız” dedi.
Kaya: Hakikatin sesi olmaya devam edeceğiz
HDP İstanbul Milletvekili Hüda Kaya darbe komisyonunda yaşanan itirafları dehşet ile dinlediklerini ifade ederek Mehmet Ağar’ın söylediği sözlerine yönelik “Ne diyor: ‘Biz zannediyorduk ki Solcular şiddetin içindeler ve bizim düşmanımız. Bunlar hep dışarıdan desteklenen insanlar sanırdık. Halbuki bunlar temiz fikirli insanlar, ellerine silah dahi almamışlar.’ Aradan 30 yıl geçtikten sonra bunu itiraf ediyorlar. Hakikatten korkuyorlar. Ama biz hakikatin sesi olmaya devam edeceğiz” diye ekledi.
Tanrıkulu: Bu Cumhuriyet, bu annelerle barışmadığı sürece eşit olamayacak
CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, cumhuriyeti, herkesin insan haklarını savunan, laik ve demokratik cumhuriyet yapana kadar mücadele edeceklerini belirterek “Bu Cumhuriyet bu meydandaki annelerle barışmadığı sürece eşit olmayacak, demokratik olmayacak ve herkesin cumhuriyeti olamayacak. Biz herkesin birlikteliği ve barışı için bu meydanda olmaya devam edeceğiz” diye ifade etti.
Anne Toraman: Bu ülkede barış için uçacak güvercin bırakmadılar
HDP ve CHP milletvekillerinin konuşmaların ardından Galatasaray Meydan’ına gelemeyen Hüseyin Toraman’ın annesi Hatice Toraman'ın gönderdiği mektubu Mine Naziri okudu.
"25 yıldır kurban olduğum yavrumu arıyorum. Yaşadığım sürece de onu aramaktan asla vazgeçmeyeceğim. Devletin bunca yıldır yaptığı yetmiyor mu ki çıkıp Mehmet Ağar katilini konuşturuyorlar.
"Yezid kendi ağzıyla bizim çocuklarımızın elinde bıçak dahi olmadığını itiraf ediyor. Bu devletin savcısı hakimi yok mu niye bir şey yapmıyorlar. Yoksa solcuları öldürmek sizin kanunlarınızda suç değil mi?
"Ellerinden kan damlıyor, o kanlı ellerinle ekmeği nasıl tutuyorsun? Birde Hasan Ocak'ı sorduklarında 'bilmiyorum' diyorsun. Oğlum Hüseyin kaçırıldığında, üzerindeki sahte kimlikteki adını milletvekiline söyleyen sen değil miydin? Bu ne demek biliyor musunuz? Bu canımızı yakıp yakıp karşımıza geçip gülmektir. Sana ölüm bulmaya, Allah'tan ölüm dilenesin de Kenan Evren gibi ölmeyesin.
"Çeyrek asır olmuş yavrumu benden alalı. 'Git yavrum git buralardan git' dedim 'seni öldürecekler' dedim. 'Yok annem' dedi 'gitmem gidemem. Ben bütün insanların barış için yaşayacağı bir memleket için mücadele ediyorum. Zalimler gitsin, korkma anam sen bana bir şey olmaz' dedi. Ah oğul yüzüne bakmaya kıyamadığım oğlum. Bir bilsen bu ülkede barış için uçacak güvercin bırakmadılar."
Abla Toraman: Kanla bu örülmüş tarihi okuyun
Toraman’ın ablası Sakine Toraman da Mehmet Ağar’a tepki göstererek ülke tarihinin kanlı katliamlarını sıraladı.
“Senin Emniyet Müdürü olduğun dönemde bir sürü insan gözaltında kaybedildi. Hangi birini sayayım! Biz senin yaptıklarını iyi biliyoruz” diye konuştu.
Cumhuriyet Bayramı kutlamalarına da değinen Toraman,
“Ben öğretmenim. Cumhuriyeti çocuklarıma nasıl anlatayım. Cumartesi meydanına bakın tarih burada yazılı. Kurulduğundan beri kanla örülmüş bu tarihi okuyun bu meydanda. Bir uçtan bir uca toprakları faili meçhullerin kanıyla örülmüş. Elimiz hep yakanızda olacak. Kuşaktan kuşağa devam edecek” dedi.
Pamuş: Hüseyin Toraman beyaz Toros'a bindirilerek kaçırıldı
Bu haftaki basın açıklamasını da Ayşe Pamuş yaptı. Pamuş, “Marmara Üniversitesi’nden yeni mezun olan 24 yaşındaki Hüseyin Toraman sosyalist kimliği nedeniyle polisin hedefindeydi.
“Hüseyin Toraman, 27 Ekim 1991 sabahı evinin önünden mahallelinin gözü önünde silahlı, telsizli, sivil giyimli kişiler tarafından 34 ATZ 56 plakalı beyazToros’a zorla bindirilerek kaçırıldı.
“Her 27 Ekim’de ısrarla söyledik, söylemeye devam edeceğiz; Hüseyin Toraman’ın kaybedilmesinden, başında Mehmet Ağar’ın bulunduğu İstanbul Emniyeti ve başında Orhan Kaya’nın bulunduğu Gebze Emniyeti sorumludur.
“Mesut Yılmaz Başbakanlığındaki 48. Hükümet ve Süleyman Demirel Başbakanlığındaki 49. Hükümet sorumludur.
“Her 27 Ekim’de ısrarla söyledik, söylemeye devam edeceğiz; 25 yıldır Hüseyin’in akıbetini açığa çıkarmayan, faillerini yargılamayan tüm hükümetler bu insanlığa karşı suçtan sorumludur.
“Hatice Toraman’ın, “ 25 yıl önce bize ‘oğlunuz emniyettedir, merak etmeyin, evinize gidin’ diyen Mehmet Ağar cevap ver; oğlum nerede?” diyen sesi bugün bizim de sesimizdir. Cevap ver Mehmet Ağar Hüseyin Toraman nerede?” diyerek basın açıklamasını sonlandırdı.