Yıllardır devlet baskısının hedefinde
tutulan İstanbul’un Sultangazi ilçesine bağlı Gazi Mahallesi’nde, OHAL ilanıyla
birlikte yoğun bir abluka yaşanıyor.
Sokaklarda zırhlı polis araçları sürekli
dolaşırken, sık sık gerekçesiz biçimde evler basılıyor, insanlar gözaltına
alınıyor. Devrimci demokrat kimliğiyle tanınan Gazi Mahallesi’nde devlet terörü
ile halk sokağa çıkamayacak ve nefes alamayacak duruma getirilmeye çalışılıyor.
Son olarak dün Cemevi’nde halk
toplantısı yapılacağı saatlerde mahalle gaza boğuldu, halkın toplantıya
katılımını engellemek için keyfi biçimde zırhlı araçlarla saldırılar
gerçekleştirildi.
Mahalle halkı polis ablukası ve
saldırılardan rahatsız. Yaşananları ETHA’ya değerlendiren mahalle halkı aynı
zamanda, bu zulmün son bulması için birlikte mücadele edilmesi gerektiğini
vurguladı.
‘ÇOCUĞUMU CEMEVİ’NE GÖNDEREMİYORUM’
Büro emekçisi Alican Sezer, mahallede
yaşayan herkesin devlet teröründen nasibini aldığını belirtti. İş dönüşü
mahallede mutlaka gaz kokusu aldıklarını, her sokağın başında Akrep veya Ural
gibi zırlı polis araçları olduğunu vurguladı.
Gazi Mahallesi’nde geçmişten bu yana
sürekli baskı olduğunu hatırlatan Sezer, son bir yılda baskının çok yoğun bir
şekle dönüştüğünü ve mahallede park işgaliyle karakol sayısının ikiye
çıkartıldığını kaydetti.
Sezer şöyle konuştu: “Çocuğumu
Cemevi’nde baleye göndermek istiyorum, fakat gönderemiyorum. En ufak bir şeyde
polis cemevini işgal ediyor, oraya gaz atıyor. Çocuklarımı haftasonu parka
götürmek istiyorum, bu kadar doğal bir isteği bile yapamıyorum. Bu durumundan
esnaf da çok rahatsız, neredeyse bir yıldır iş yapamıyor.”
OHAL uygulamalarının ülkenin doğusunda
daha derinden yaşadığını dile getiren Sezer, Batı’da ise kendilerinin
yaşadığını söyledi. Sezer, “Mahalledeki yöre derneklerinden, siyasi partilere
kadar tüm kurumlar bir araya gelmeli, bu ablukayı delmek için ortaklaşmalı.
Aslında tüm bunlar yaşanmadan bu ortaklaşma meydana gelmeliydi, herkes ‘bana
dokunmayan yılan bin yaşasın’ görüşüyle baktı ve bunun sonucunu yaşıyoruz” diye
konuştu.
‘KENDİ SAVUNMAMIZI YAPMAK ZORUNDAYIZ’
Sağlık emekçisi Berna Güzelgündüz, bir
kadın olarak ciddi baskı ve zulüm altında olduklarını kaydetti. Mahallede her
an bir katliam girişimi olabileceğine dikkat çeken Güzelgündüz, çok kaygılı
olduklarını, yarının ne getireceğini bilmediklerini ifade etti. Halkın
ablukadan rahatsız olduğunu vurgulayan Güzelgündüz, “Mahallenin dört bir tarafı
kuşatıldı, herkes her an devlet güçleri tarafından vurulabilir. Hak, hukuk,
adalet hiçbir şey yok. Kimi kimi şikayet edeceğiz” dedi.
Mahalledeki abluka ve keyfi uygulamalara
karşı çıkılması gerektiğinin altını çizen Güzelgündüz, “Ciddi bir birliktelikle
kendi kendimizi korumak, kendi savunmamızı yapmak zorundayız” diye vurguladı.
‘GÜN BOYU EVLER BASILIYOR, İNSANLAR
ALINIYOR’
Emekli Alican Şimşek, halk toplantısı
yapıldığı gün polisin Cemevi’ni kuşatmasına ve sürekli gaz atmasına dikkat
çekti. İktidarın kendisinden görmediği tüm kesimleri hedef aldığına işaret eden
Şimşek, “Gün boyu evler basılıyor, insanlar evlerinden alınıyor. Devletin iç
savaş çıkarma olasılığı çok yüksek. Bu yüzden tüm muhalif, duyarlı insanlar
birlik olarak Gazi Mahallesi’ne sahip çıkmalı” diye belirtti.
‘TERK ETMEYECEĞİZ, MAHALLEMİZİ
SAVUNACAĞIZ’
Gülçin Aykul da çocukluğunu geçirdiği mahallede,
yıllardır insanlara zulmedildiğine tanık olduğunu dile getirdi. 15 Temmuz darbe
girişimi sonrasında mahallede yaşamın giderek daha da zorlaştığını belirten
Aykul, evindeyken polis kurşunuyla öldürülen Pınar Gemsiz’i hatırlattı. Aykul,
Gazi Mahallesi’nde ablukada tutan polislerin cinsiyetçi bir baskı da
kurduklarını kaydetti, “Kadınlar düzenli olarak zırhlı araçlardan yapılan
cinsiyetçi küfürlerden rahatsız” diye konuştu.
İşten eve dönerken sürekli “olay var”
denilerek otobüslerin mahalle içerisine girmediğini anımsatan Aykul, insanların
evlerine dahi gidemediklerini söyledi. Aykul, bu tür yöntemlerle halka muhalif
kesimlere yönelik bir tepki örgütlenmeye çalışıldığını vurguladı.
Aykul, “Mahallede ciddi bir rant planı
var, konumuna bakıldığında İstanbul’un birçok yerine eşit uzaklıkta. Bu da
sistemin çıkarlarına uyum sağlayan bir yerde, bu yüzden burayı emekçilerden
arındırarak sermayeye açmak istiyorlar. Bunu ancak, halkın örgütlü gücünü
kırdıkları zaman başarabileceklerini bildikleri için yoğun bir baskı
uyguluyorlar” dedi.
Aykul, mahalle halkının yaşanan bu
baskılardan kurtulmasının tek yolunun antifaşist mücadele olduğunu farkında
olduğunu belirtti. Aykul, “İnsanlar kendi aralarında sürekli bu ablukayı
kırmanın yollarını tartışıyor. Buradayız, mahallemizi terk etmeyeceğiz.
Mahallemizi savunacağız” şeklinde konuştu. ((Havva Cuştan-Ulaş Sezgin- ETHA)