25 Ekim 2016 Salı

GAZİ HALKI: MAHALLEMİZİ TERK ETMEYECEĞİZ, SAVUNACAĞIZ..!

Yıllardır devlet baskısının hedefinde tutulan İstanbul’un Sultangazi ilçesine bağlı Gazi Mahallesi’nde, OHAL ilanıyla birlikte yoğun bir abluka yaşanıyor.
Sokaklarda zırhlı polis araçları sürekli dolaşırken, sık sık gerekçesiz biçimde evler basılıyor, insanlar gözaltına alınıyor. Devrimci demokrat kimliğiyle tanınan Gazi Mahallesi’nde devlet terörü ile halk sokağa çıkamayacak ve nefes alamayacak duruma getirilmeye çalışılıyor.
Son olarak dün Cemevi’nde halk toplantısı yapılacağı saatlerde mahalle gaza boğuldu, halkın toplantıya katılımını engellemek için keyfi biçimde zırhlı araçlarla saldırılar gerçekleştirildi.
Mahalle halkı polis ablukası ve saldırılardan rahatsız. Yaşananları ETHA’ya değerlendiren mahalle halkı aynı zamanda, bu zulmün son bulması için birlikte mücadele edilmesi gerektiğini vurguladı.
‘ÇOCUĞUMU CEMEVİ’NE GÖNDEREMİYORUM’
Büro emekçisi Alican Sezer, mahallede yaşayan herkesin devlet teröründen nasibini aldığını belirtti. İş dönüşü mahallede mutlaka gaz kokusu aldıklarını, her sokağın başında Akrep veya Ural gibi zırlı polis araçları olduğunu vurguladı.
Gazi Mahallesi’nde geçmişten bu yana sürekli baskı olduğunu hatırlatan Sezer, son bir yılda baskının çok yoğun bir şekle dönüştüğünü ve mahallede park işgaliyle karakol sayısının ikiye çıkartıldığını kaydetti.
Sezer şöyle konuştu: “Çocuğumu Cemevi’nde baleye göndermek istiyorum, fakat gönderemiyorum. En ufak bir şeyde polis cemevini işgal ediyor, oraya gaz atıyor. Çocuklarımı haftasonu parka götürmek istiyorum, bu kadar doğal bir isteği bile yapamıyorum. Bu durumundan esnaf da çok rahatsız, neredeyse bir yıldır iş yapamıyor.”
OHAL uygulamalarının ülkenin doğusunda daha derinden yaşadığını dile getiren Sezer, Batı’da ise kendilerinin yaşadığını söyledi. Sezer, “Mahalledeki yöre derneklerinden, siyasi partilere kadar tüm kurumlar bir araya gelmeli, bu ablukayı delmek için ortaklaşmalı. Aslında tüm bunlar yaşanmadan bu ortaklaşma meydana gelmeliydi, herkes ‘bana dokunmayan yılan bin yaşasın’ görüşüyle baktı ve bunun sonucunu yaşıyoruz” diye konuştu.
‘KENDİ SAVUNMAMIZI YAPMAK ZORUNDAYIZ’
Sağlık emekçisi Berna Güzelgündüz, bir kadın olarak ciddi baskı ve zulüm altında olduklarını kaydetti. Mahallede her an bir katliam girişimi olabileceğine dikkat çeken Güzelgündüz, çok kaygılı olduklarını, yarının ne getireceğini bilmediklerini ifade etti. Halkın ablukadan rahatsız olduğunu vurgulayan Güzelgündüz, “Mahallenin dört bir tarafı kuşatıldı, herkes her an devlet güçleri tarafından vurulabilir. Hak, hukuk, adalet hiçbir şey yok. Kimi kimi şikayet edeceğiz” dedi.
Mahalledeki abluka ve keyfi uygulamalara karşı çıkılması gerektiğinin altını çizen Güzelgündüz, “Ciddi bir birliktelikle kendi kendimizi korumak, kendi savunmamızı yapmak zorundayız” diye vurguladı.
‘GÜN BOYU EVLER BASILIYOR, İNSANLAR ALINIYOR’
Emekli Alican Şimşek, halk toplantısı yapıldığı gün polisin Cemevi’ni kuşatmasına ve sürekli gaz atmasına dikkat çekti. İktidarın kendisinden görmediği tüm kesimleri hedef aldığına işaret eden Şimşek, “Gün boyu evler basılıyor, insanlar evlerinden alınıyor. Devletin iç savaş çıkarma olasılığı çok yüksek. Bu yüzden tüm muhalif, duyarlı insanlar birlik olarak Gazi Mahallesi’ne sahip çıkmalı” diye belirtti.
‘TERK ETMEYECEĞİZ, MAHALLEMİZİ SAVUNACAĞIZ’
Gülçin Aykul da çocukluğunu geçirdiği mahallede, yıllardır insanlara zulmedildiğine tanık olduğunu dile getirdi. 15 Temmuz darbe girişimi sonrasında mahallede yaşamın giderek daha da zorlaştığını belirten Aykul, evindeyken polis kurşunuyla öldürülen Pınar Gemsiz’i hatırlattı. Aykul, Gazi Mahallesi’nde ablukada tutan polislerin cinsiyetçi bir baskı da kurduklarını kaydetti, “Kadınlar düzenli olarak zırhlı araçlardan yapılan cinsiyetçi küfürlerden rahatsız” diye konuştu.
İşten eve dönerken sürekli “olay var” denilerek otobüslerin mahalle içerisine girmediğini anımsatan Aykul, insanların evlerine dahi gidemediklerini söyledi. Aykul, bu tür yöntemlerle halka muhalif kesimlere yönelik bir tepki örgütlenmeye çalışıldığını vurguladı.
Aykul, “Mahallede ciddi bir rant planı var, konumuna bakıldığında İstanbul’un birçok yerine eşit uzaklıkta. Bu da sistemin çıkarlarına uyum sağlayan bir yerde, bu yüzden burayı emekçilerden arındırarak sermayeye açmak istiyorlar. Bunu ancak, halkın örgütlü gücünü kırdıkları zaman başarabileceklerini bildikleri için yoğun bir baskı uyguluyorlar” dedi.

Aykul, mahalle halkının yaşanan bu baskılardan kurtulmasının tek yolunun antifaşist mücadele olduğunu farkında olduğunu belirtti. Aykul, “İnsanlar kendi aralarında sürekli bu ablukayı kırmanın yollarını tartışıyor. Buradayız, mahallemizi terk etmeyeceğiz. Mahallemizi savunacağız” şeklinde konuştu. ((Havva Cuştan-Ulaş Sezgin- ETHA)