19 Aralık 2016 Pazartesi

Aydınlardan ‘Ama’sız 'fakat'sız mücadele çağrısı..!

Türkiye’de yaşanan OHAL süreci ve uygulamaları herkesi derinden etkiledi. Bir yandan demokrasi talebini yükseltme çağrısı yapılırken, diğer yandan anayasa değişikliği ve Başkanlık sistemi tartışılıyor. Türkiye’nin içerisinde bulunduğu sürece ilişkin Evrensel'e değerlendirmelerde bulunan aydınlar, başkanlık sistemiyle OHAL’in kalıcı hale geleceğini belirterek, korkuya teslim olmama ve mücadele çağrısını yaptılar.
Akademisyen Sibel Özbudun yürürlükte olan OHAL’in, 15 Temmuz darbe girişimi faillerini tasfiye etmek için uygulamaya sokulan “sınırlı amaçlı ve süreli” ya da “rutin” bir olağanüstü önlemler demeti olmadığına dikkat çekti. Özbudun, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve çevresinin rejim değişikliği tasarımlarının nihai adımlarını hayata geçirmek için OHAL’e başvurduklarını ve her şey bittiğinde “olağan hal” olarak baş başa kalınacak olanın “Yeni Türkiye normali” olduğunu söyledi.
AKP ile MHP’nin üzerinde mutabakata vardıkları başkanlık sistemi tasarısının, OHAL kapsamında kullanılan yetkilerin neredeyse tümünün tek bir kişinin eline verilmesi anlamına geleceğini kaydeden Özbudun şunları söyledi: “Bir kötülüğü (FETÖ, “terör”, vb. ) önlemeye, gidermeye yönelik geçici bir tedbirler kümesini değil, Başkanlık sistemi provasını yaşıyoruz. Tam da bu nedenledir ki, referanduma OHAL koşullarında gidilecek olması, AKP iktidarını hiç rahatsız etmiyor. Nihayetinde, tasarladıkları ve kotardıkları rejim, emekçiler, Aleviler, Kürtler, devrimciler, sosyalistler, kadınlar, laikler… yani tüm muhalif kesimler için kalıcılaştırılmış bir OHAL’dir”.

Özbudun, herkesin “başkancı sistem” ve OHAL’e karşı “ama”sız, “fakat”sız, pazarlıksız bir mücadele yürütmesi gerektiğini sözlerine ekledi. 
‘DAHA ÇOK ŞİDDETE BAŞVURACAKLAR’
Yazar Fikret Başkaya da, Türkiye’nin bugün içerisine sürüklendiği çıkmazın gerisinde geçmişte yaptığı iki tercihin olduğunu belirterek, bunların 24 Ocak kararları ve 1960’lı yıllardan itibaren dinci gericiliğin önünün açılması olduğunu söyledi. Başkaya, bu iki tercihin arkasında Türkiye’deki mülk sahibi sınıfların yanında ABD ve bir bütün olarak NATO’nun olduğunu belirtti. Başkaya sözlerini şöyle sürdürdü: “İşte bu günün iflas tablosunun gerisinde bu iki tercih var ve artık yönetemiyorlar. Aksi halde “olağanüstü hal” diye bir şeyi dayatmaya gerek olmazdı. Bu yola güçlü oldukları için değil, zayıf oldukları, yönetme yetenekleri aşındığı için başvuruyorlar. Bundan sonra baskıya, şiddete, devlet terörüne daha çok başvuracaklardır. Zira, başka türlü yapmaları mümkün değil”.
Başkaya, bundan sonraki süreçte ülkenin ilerici güçlerinin basiretinin önemli olduğunu vurgulayarak, genel bir sürdürülemezlik tablosunun ortada olduğunu ve mücadele edilmezse Suudi Arabistan tipi bir faşizme mahkum olunabileceğini söyledi.
‘KARŞI ÇIKMAKTAN BAŞKA YOL YOK’
Şair Ahmet Telli de OHAL uygulamalarıyla insanların işten atılarak ya da tutuklanarak engellenmeye çalışıldığını söyledi. Telli, karşı çıkmaktan başka bir yol olmadığını belirterek, “Aydınlar da kendi yaratıcı güçlerine dayanarak bir karşı duruş sergilemeliler. Bu karşı duruşu birlikte oluşturmak lazım. Her açıdan bulunduğu yerden kendi davranışıyla göstermeli bunu. Sivil toplum örgütleri, sendikalar içinde bulunan aydınlar, yazarlar bir çığlık olarak duyurmalılar seslerini. Muhalif olmanın bedeli ne ise ödeyeceğiz” dedi.
MUSSOLİNİ HATIRLATMASI
Temel Demirer de, OHAL’in egemenlik klikleri arasında hesaplaşmada “Allah’ın lütfu” olarak Türkiye’nin karşısına dikildiğini söyledi. Demirer, OHAL’i savunan ve uygulayanlar için hedef ne denli büyük ise şiddetin giderek tırmandığını ve keyfi özellikler kazanarak korkunçlaştığını dile getirdi. Demirer, “İş böyle olunca da OHAL denilen şey vasıtasıyla ‘Zat-ı Şahaneleri’, yeni bir sermaye düzenlemesi ve rejimi için olağanüstünü olağanlaştıran OHAL sopası ve imkanlarıyla 1930 Mussolini’sini anımsatarak tarih sahnesine çıkıyor. O günkü ‘Duçe’, bugünkü referandumlu başkanlıktır” dedi. Başkanlık’a hayır denmesinin önemine işaret eden Demirer, ‘Hayır’ diyenler için kilit önemde olanın korkmamak olduğunu söyledi.
Evrensel