Cumartesi Anneleri, Galatasaray’da gerçekleştirdikleri 613. buluşmalarında
22 yıl önce gözaltında kaybedilen İsmail Bahçeci’nin akıbetini sordu.
Her hafta açılan “Failler belli, kayıplar nerede?” pankartının üzerine bu
hafta İsmail Bahçeci’nin kazağı, çizdiği karikatürler ve yazdığı şiirler
konuldu.
Ocak: “İşlediğiniz suçların hesabını verin”
Eylemde ilk sözü gözaltına kaybedilen Hasan Ocak’ın ağabeyi Ali Ocak aldı.
Şari ve karikatürist olan Bahçeci’nin kaybedilmesiyle bu ülkenin aydınlık
geleceğinin karartılmak istendiğini belirten Ocak, “Hâlâ aynı zihniyet
sürdürülüyor. Biz de bu zihniyete karşı, aydınlığı inşa etmek için buradayız”
dedi. İktidarın, 100 yıl önceki İttihat Terakki politikalarını sürdürdüğünü
kaydeden Ocak, şunları söyledi: “İşlediğiniz suçlara son verin, yüzleşin.
Hakikat ve adaleti ortaya çıkarın, işlediğiniz suçların hesabını verin.”
CHP Milletvekili ve kayıpların avukatı Sezgin Tanrıkulu, 2016 yılının,
ülkenin en karanlık tarihi olduğunu belirtti, onlarca siyasetçinin
tutuklandığını, insanların katledildiğini, insanlık onurunun defalarca ayaklar
altına alındığını hatırlattı. Tanrıkulu, IŞİD çetelerinin iki askeri diri diri
yaktığı vahşeti hatırlattı, “2017 yılı savaşların sona erdiği, insanların özgür
olduğu bir yıl olsun. Bunun için burada olacağız” dedi.
HDP Batman Milletvekili Ayşe Acar Başaran, son bir yıldır ’90’lı yılları
anımsatan bir sürecin yaşandığını belirterek, “Önümüzdeki dönem kayıplarımızı
bulduğumuz, faillerin cezalandırıldığı bir süreç olsun” diye kaydetti.
İsmail Bahçeci’nin kardeşi Umut Bahçeci, son 15 yılın ülkenin en kötü
dönemi olduğunu söyledi, milyonlarca insanın oyunu alan HDP’nin eş genel
başkanlarının tutuklu olduğunu hatırlattı. Ağabeyinin kaybediliş hikayesini
hatırlatan Umut Bahçeci, “Aramıza başka ailelerin katılmasını istemiyoruz. Son
kaybımız Müjgan Ekin. Devlet, Müjgan Ekin’in nerede olduğunu açıklamalı” dedi.
“Kutuplaştırıcı, intikamcı politika bize yalnızca kan ve ölüm getiriyor”
Haftanın açıklamasını Maside Ocak okudu. Ölümler üzerinden yürütülen
siyasetin yarattığı ağır travmalar yaşandığını kaydeden Ocak, “Kutuplaştırıcı
ve intikamcı politika, şehit edebiyatı, hamaset siyaseti bize yalnızca kan ve
ölüm getiriyor” dedi.
Ocak, iktidarın kanlı ve büyük sorunlar yaratan politikaları sonucunda, bu
coğrafyadan gelen ölüm haberlerine, başka bir devletin toprağında süren savaşta
öldürülen askerlerin haberlerinin de eklendiğini belirtti. Ocak, şunları
söyledi:
Köklü sorunların bulunduğu ülkemizde ve bölgemizde sorunların çözümü hak ve
özgürlükler eksenli, barışçı bir siyaset ile mümkündür. İhtiyacımız olan, tüm
farklılıkların kendilerini ifade edebildiği, demokratik bir ülke ve demokratik
bir bölgedir. Bu topraklarda eşit yurttaşlar olarak, özgürce, barış ve güven
içerisinde yaşamamız mümkündür. Bunun için ihtiyacımız olan, varlık ve
meşruiyetini hukuk ve adaletten alan hukuk devletidir.
“22 yıldır söylüyoruz: Devlet sorumluluğu kabul edene kadar bu dosya
kapanmayacak”
Ocak, 22 yıl önce İsmail Bahçeci’nin kaybedilmesinden, dönemin Emniyet
Genel Müdürü Mehmet Ağar, İstanbul Emniyet Müdürü Necdet Menzir, İstanbul
Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdürü Reşat Altay, DGM İstanbul
Başsavcısı Ahmet Köksal ve İstanbul Valisi Hayri Kozakçıoğlu, başbakanlığını
Tansu Çiller, İçişleri Bakanlığını Nahit Menteşe’nin yaptığı 50. DYP – SHP
Hükümeti ve dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in sorumlu olduğunu söyledi
ve ekledi:
22 yıldır söylüyoruz, söylemeye devam edeceğiz: İsmail Bahçeci dosyasındaki
cezasızlık son bulana kadar, akıbeti açıklanana, devlet İsmail Bahçeci’nin
kaybedilmesindeki sorumluluğunu kabul edene kadar bu dosya bizim için
kapanmayacak.
Ne olmuştu?
Marmara Üniversitesi Basın Yayın Yüksek Okulu öğrencisi ve Türkiye Öğrenci
Dernekleri Federasyonu başkanı olan İsmail Bahçeci, sürekli olarak polisin
hedefindeydi. Defalarca gözaltına alınan, işkence gören Bahçeci, 1991’de
Adana’da gözaltına alındı ve 8 gün boyunca gözaltına alındığı inkar edildi. Bu
onun ilk kaybedilme girişimiydi.
Bahçeci, Son olarak 24 Aralık 1994’te gözaltına alındı, İstanbul Emniyet
Müdürlüğü Terörle Mücadele Şubesi’ne götürüldü. Emniyete başvuran ailesine “Biz
almadık, bizde yok!” denildi. Başvuru yapılan tüm devlet kurumlarından aynı
yanıt verildi. 22 yıldır etkin soruşturma yapılmadı. İsmail Bahçeci’nin akıbeti
karanlıkta bırakıldı. Ondan geriye yazdığı şiirler, çizdiği karikatürler, sazı
ve fotoğraflardaki gülüşü kaldı.