24 Aralık 2016 Cumartesi

Bab’da TC darmadağın

Rusya ve İran’la yaptığı protokolde Esad rejimini tanıyan Türkiye, sürüklendiği Bab savaşında kayıp üstüne kayıp veriyor. 
Rusya’nın Ankara Büyükelçisi Andrey Karlov’un çevik kuvvet polisi tarafından suikasta uğradığı günün ertesinde Rusya, İran ve Türkiye arasında imzalanan Suriye protokolü, Türkiye’nin Suriye politikasında Rusya ve İran’ın çizgisine geldiğini gösteriyor. Protokolde Suriye devletinin meşruluğunu tanıyan Türkiye, hükümetinin Suriye topraklarındaki iktidarına da “Evet” dedi. 7 maddelik protokolün tüm maddelerinde DAİŞ ve El Nusra ile mücadele vurgulanırken, Esad iktidarı ve toprak bütünlüğü kabul gördü.
Kürt düşmanlığının sürüklediği bataklık
Böylelikle Türkiye, iç savaşın başladığı 2011 yılından beridir hedef aldığı Esad iktidarını kabul etmiş oldu. Türkiye’nin bu değişiminin sebebi olarak da Rojava’da 1960’lı yıllarda Hafız Esad tarafından oluşturulan “Arap Kemeri” halkalarının önemli oranda kırılması ve Kürtlerin Şehba ile de son halkayı kırma arayışı olarak gösterildi. Girê Spî (Til Ebyad) halkasının kırılması ile Cizîr ve Kobanê kantonlarını birleştiren Kürtler, Minbic’ı alarak Şehba halkasını da kırıp Efrîn’i diğer kantonlarla birleştirmek istedi. Türkiye, güney sınırları boyunca Kürtlerin varlığını tehdit olarak algılayıp, Suriye politikalarını belirlemeye başlayınca da önce eski Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun “Stratejik derinliğinden” vazgeçti, sonra yeni politikasıyla Şehba bölgesine ordusuyla girerek, Rusya’ya yakınlaştı. Karlov’un öldürülmesi ile de Rusya ve İran’ın çizgisine hapsoldu.
Rejim ve ittifakları yem olarak sürdü
ABD ve Uluslararası Koalisyon’dan giderek uzaklaşan Türkiye, savaş deneyimleri fazla olmayan bünyesindeki çetelerle Bab’a kadar indi. Halep’ten tahliye ettiği grupların El Nusra öncülüğünde olduğunu bilen Rusya ve İran, Türkiye’nin bu gruplar ile Bab’a saldırmasına sesiz kaldı. Çünkü bir taraftan rejimi güvenceye alan bu devletler, kurtulmak istedikleri grupları da DAİŞ‘in önüne Bab etrafında “yem” olarak sürdü. Bab etrafında yaşanan savaşta kim kaybederse kaybetsin, sonunda kazananın rejim olacağı açık. Çünkü protokolle, Bab dahil tüm Suriye toprakları rejime bırakıldı. 
ABD destek vermiyor vazgeçmesini istiyor
ABD’nin izlemekle yetindiği Bab savaşında, Türkiye’nin ağır fatura ödeyeceği görülüyor. Türk ordusu bünyesindeki çetelerden edinilen bilgilere göre, önceki gün Türk ordusu ve bağlı çeteler, Cebel Akil Dağı’ndaki hastaneye girebilmek için 150 tankla saldırdı. Yine 80 uçak bombardımanı yaşanırken, sınırın üst tarafından Bab’a 400 füze atıldı. Ancak saldırı gücü, DAİŞ’in direnişiyle karşılaştı. DAİŞ, Zerka köyünde asker ve ÖSO grubunun içinde bomba yüklü araç patlattı. Zorlanan Türkiye’nin, ABD ve Uluslararası Koalisyon’dan yardım talebi karşılanmadı. Hatta ABD’nin operasyonu sonlandırmak için 48 saat süre tanıdığı iddia edildi. 
Kayıpları açıkladığından çok daha fazla
Türk ordusu, 16 askerinin öldüğünü, 35’inin yaralandığını açıklarken daha önce duyurusunu yaptığı çetelerinden söz etmedi. Ancak DAİŞ, tankların nasıl patlattığını, intihar saldırılarını, el koyduğu askeri araçları yayımladı. Yerel kaynaklar, Türk ordusu ve çetelerinin can kaybının çok daha fazla; 171 ölü, yaralı ve esir olduğunu aktardı.
Hepsi Kürt kentlerini yıkan bordo bereli ve komando
Türk ordusun kimliklerini açıkladı askerleri arasında bordo bereli binbaşısından komandolara kadar özel savaş elemanları var. Hemen hepsi Kürt kentlerine yönelik yakım ve katliamda yer alarak ‘deneyim kazanan’ askerler. 
Yeni Özgür Politika