1 Şubat 2017 Çarşamba

Almanya’da tehlikeli kamplaşma

Türkiye’deki iç siyasi gerginlikler, Almanya’da yaşayan Türkiye kökenliler arasında da kutuplaşmayı tırmandırıyor, iç barış konusunda endişelere yol açıyor.
Alman iç güvenlik uzmanı Dr. Bernd Liedtke, son dönemdeki gelişmelerin kaygı verici olduğunu belirtirken, “Almanya’da bir tarafta AKP’liler, diğer tarafta CHP’liler, bir diğer yanda Kürtler gibi gruplaşmalar keskinleşiyor, kamplaşmalar artıyor. Kutuplaşmanın fiziksel şiddetle sonuçlandığı olaylara da tanık oluyoruz.” dedi.
Türkiye kökenlilerin yoğun olarak yaşadığı Kuzen Ren Vestfalya eyaletinde 40 yıldan uzun süre polis teşkilatında görev yapan, emekli olduktan sonra uyum ve güvenlik konularında akademik çalışmalarını sürdüren Dr. Liedtke, son dönemde kutuplaşmanın kahveler, iş yerleri ve sokakları da aşıp, ailelere kadar herkesi etkilediğine dikkat çekiyor.
Alman uzman, son dönemdeki gözlemlerini aktarırken, “Çocuğu için bir doğum günü kutlaması yapmak isteyen bir anne, AKP’li olan kocasının ailesiyle, CHP’li olan kendi ailesi arasında bir kavga çıkmaması için öncesinde her iki tarafla da konuşmak, yatıştırmak zorunda kalıyor” örneğini anlatıyor.
Birçokları için farklılıkların bir kenara bırakılarak bir araya gelinen düğünler ya da acının paylaşıldığı cenazeler bile siyasi kutuplaşmanın bir kenara bırakılmasına vesile olamıyor. Alman uzmanların dikkat çektiği bu kutuplaşma, Almanya’daki göçmen dernekleri arasında da kaygılara yol açıyor.
Avrupa Türk İslam Birliği (ATİB) Başkanı İhsan Öner, yaşanan gerginlikler konusunda endişelerini, “Acı ama gerçek. Gerginliğin ulaştığı boyutu görmezden gelemeyiz. Maalesef okullarda kendi çocuklarımız arasında bile bu tür sürtüşmeler olduğu kulağımıza geliyor” sözleriyle ifade ediyor.
Gerilimde siyasetçilerin rolü
Türkiye’deki siyasi üslubun Almanya’daki Türk toplumu içerisindeki kamplaşmanın derinleşmesine yol açtığını söyleyen Öner, “Söylemlerinizi çok sivri noktalara taşırsanız kamplaşmalara vesile olursunuz. Siyasiler kadar Türk medyasının da bu konuda rolü var” görüşünü kaydetti.
Öner bir taraftan tırmanan yabancı ve İslam düşmanlığına karşı mücadele ederken diğer taraftan Türkiye kaynaklı kamplaşmanın karşılıklı suçlamaları beraberinde getirdiğine, bunun demokratik tartışma ortamına zarar verdiğine işaret ederek, “Türkiye’deki siyasi akımlarda da maalesef şöyle bir yaklaşım var: Ya Erdoğancısınız ya da FETÖ’cüsünüz veya şucu bucu…. Hem Türkiye’de hem burada ya siyahsınız ya da beyaz. Bütün renkler hükmünü yitirmiş durumda. Oysa iktidar kadar muhalefetin varlığı demokrasilerin vazgeçilmezi, olmazsa olmazıdır” şeklinde konuştu.
“Aklı başında insanların Türkiye’de yaşananları Almanya’ya taşımama konusunda hassasiyet göstermeleri gerekir” diyen Öner gerilimin aşılmasında Türkiye’deki siyasetçilere görev düştüğünü vurguladı:
“Kamplaşma çok tehlikeli bir duruma doğru gidiyor. Bunun önüne geçilmesi Türkiye’deki siyasi sürtüşmelerin dengeli bir şekilde yürütülmesine bağlı. Türkiye’nin siyasete bir seviye kazandırması gerektiği kanaatindeyim.”
Merkel’in Türkiye ziyareti
Almanya’da federal hükümet, özellikle Türkiye’deki Anayasa referandumu öncesinde, gelecek haftalarda, siyasi kutuplaşmanın daha da tırmanmasından, bunun Almanya’ya da yansımasından endişe ediyor.
Almanya Başbakanı Angela Merkel’in bu hafta Ankara’ya yapacağı ziyarette bu konuyu da gündeme getirmesi bekleniyor.
Son aylarda Almanya’da yaşanan gerilim dönem dönem radikal gruplar arasında sokak kavgalarına, şiddet eylemlerine yol açmış, çeşitli cami derneklerini hedef alan saldırılar düzenlenmişti. Avrupalı Türk Demokratlar Birliği’nin (UETD) bazı şubeleri de taşlı ya da molotof kokteylli saldırılara hedef olmuştu.
Alevi toplumu da endişeli
Berlin Alevi Toplumu Başkanı Halit Büyükgöl, bu ay içerisinde Baden-Württemberg eyaletindeki bir cemevinin kapısına kırmızı boya ile X işareti çizildiğini, Türkçe hakaret ve tehdit içeren yazılar yazıldığını belirterek, bu gelişmelerden kaygılı olduklarını ifade etti.
Türkiye’deki gelişmelerin Almanya’ya olumsuz bir şekilde yansıdığını, bundan üzüntü duyduklarını dile getiren Büyükgöl şunları anlattı:
“Her ne kadar doğduğumuz topraklardan binlerce kilometre uzakta da olsak orada olumlu ya da olumsuz gelişmeler bizi burada etkiliyor. Yüreğimiz yurdumuzda atıyor, acı olaylar bizleri üzüyor. Buradaki demokrasilerden nasiplenmemiş gruplar, kişiler var. Ancak ister Kürt, ister Türk, ister Çerkez ister Alevi ya da Sünni olalım ortak gerçekliğimiz Almanya’da göçmen oluşumuz. Ama bunu hiçbir zaman bir araya gelerek konuşamıyoruz.”