Dün birçok gazetenin arka sayfasını bu başlıkla verilen ilan kaplıyordu.
İlana göre...
‘Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği’ (TOBB) ile Çalışma Bakanlığı el ele
istihdam seferberliği başlatmıştı.
İlanın sadece başlığına bakan biri için takdire şayan bir girişim. Zira
işsizliğin kol gezdiği bir dönemde ‘istihdam seferberliği’ olumlu bir adım.
Lakin...
İlanın devamını okuyunca takdir duygusu birden yok oluyor. Hatta ilanın
devamını okuyunca yerini öfkeye bırakıyor. Çünkü, ilk başta, “milli bir
fedakarlık” yapmak için seferber olmuş algısı yaratan ilan sürekli birilerinin
kazanmasından bahsediyor.
“Türkiye’nin gücüne ve geleceğine güvenen iş dünyasını kazanmaya davet
ediyoruz.”
İlandaki bu ilk cümleden sonra insanın aklına direkt şu soru geliyor:
“Kazanma partisi mi yapılıyor yoksa seferberlik mi?”
Hele şu ikinci cümleyi okuyunca...
“Dünün en çok kazananları, Türkiye’ye yatırım yapanlar, Türkiye’de istihdam
sağlayanlar oldu. Yarının en çok kazananları da bugün Türkiye’ye yatırım
yapanlar, insanımıza istihdam sağlayanlar olacak.”
Doğru! Dün en çok patronlar kazandı. O dönem işsizlik azalmadı. O parlak
dönemde ekonomi yüzde 10 büyüme rekorları kırarken bile... İşsizlik oranı hiç
2001 krizi öncesindeki yüzde 5’ler düzeyine inmedi.
İşçi hep kaybetti.
İş kazaları ve işçi ölümleri arttı.
Geçici işçilik yaygınlaştı.
Taşeron işçi sayısı milyonları buldu.
Ucuz işçilik yaygınlaştı.
Bugün ise işsizlik resmi rakamlara göre 3 milyon 600. DİSK’in açıkladığı
gerçek işsizlik rakamı ise 6.5 milyon.
Bu tablo bakıp bir de ilanı okuyunca insan ister istemez soruyor: Bugünde
mi patronlar kazanacak?
AÇIK SÖZLÜ DAVRANMIŞLAR
2009 yılında, kapitalizmin ekonomik krizinin etkileri ülkeye yansıyınca...
Hiç olmazsa, lafın gelişi de olsa, niyet işçiyi kandırmak da olsa... TOBB o
zamanki kampanyasında patronları şu sözle kârdan az da olsa feragat etmeye
çağırmıştı: Şimdi kâr değil ar zamanı!
Bu sefer açık sözlü davranarak ilanda şöyle demişler: “Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanlığı ile TOBB iş dünyasına yeni fırsatlar sunuyor.”
İlanda da fırsatları sıralamışlar: İşbaşı eğitimi adı altında ‘stajyer’
alırsanız 1 yıla kadar net asgari ücret tutarındaki maaşı İşsizlik Sigortası
Fonu’ndan. İş kazası, meslek hastalıkları ve genel sağlık sigortası primleri
de... Ayrıca eğitim verilen kişi istihdam edilirse, bu kişinin 42 aya kadar SGK
‘işveren primi’ de İşsizlik Sigortası Fonu’ndan karşılanacak.
Milyonlarca işsizin faydalanamadığı işsizlik sigortası patronlara tahsis
edilecek. Gerçekten büyük fırsat!
‘Seferberlik’ dedikleri işte bu fırsatçılık: İşçiden kesilerek biriken
paranın patronlara iç ettirilmesi!
Dönemin Başbakanı, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan TOBB’nin bir kongresinde
demişti ki... “TOBB’nin 1 milyon üyesi var. Üyesi olan her oda 1 kişi alsa 1
milyon kişinin işsizlik sorunu çözülür.”
Kimse bu laflara kulak asmamıştı.
O zaman kulak asılmayan çağrı şimdi “Verilen fırsatlarla 1 kişi istihdam
et” çağrısına dönüşmüş durumda.
İŞSİZLİĞİ AZALTMIYOR İŞÇİYİ VURUYOR
“İyi de patron kazanırken işsizler de istihdam edilmiş olacak. İşsizler de
kazanacak. Ülkenin bir sosyal yarası az da olsa kapanacak” diye düşünülebilir.
Durum hiç de öyle masum değil.
Ortada bir fedakarlık yok!
Her ay 400 ile 500 bin arasında kişi işsiz kalıyor. İşsizliğe savaş
açtığını söyleyenler bu tablo karşısında neden şöyle demiyor: “Patronlar
kârlarından feragat etsin. Çalışanını işten atmasın. Aylık işten atma sayısı
400 binden 100 bine inerse 300 bin kişi işsiz kalmaz. Bu nedenle hiçbir üyemiz
kimseyi işten atmayacak.”
Böyle yapmak yerine teşvikle işe alınca sadece işsizlik fonunu yağmalamıyor
aynı zamanda ucuz işçilik fırsatçılığı yapıyor.
Bedava stajyer sömürüsü yapıyor. Stajyerlik bitince istihdam zorunluluğu
yok. “Üç yıl istihdam şart denmiyor” mesela. Bu nedenle stajyerlerin sadece bir
kısmı işe alınıyor. Gerisi tekrar işsizler ordusuna dahil oluyor.
Yüz binlerce insan 1 yıldan uzun süredir iş arıyor. Bu insanların eğitime
ihtiyacı yok. İŞKUR ilanlarına bakarsanız bunların deneyimli olduğunu
görürsünüz.
Peki deneyimli işçileri neden işe almıyorsunuz?
Stajyerler eğitimden sonra işe alındıkça eski deneyimli işçilerin alanı
daralıyor, ucuz işçiliğin önü açılıyor. Zamanla yüksek ücretli işçiler
kovulduğu için orta ve uzun vadede işsizliğe çözüm getirmiyor.
Fondan işsizler değil patron yararlanıyor. Deneyimli işsiz işçiler yerine
stajyer sömürüsünün önünü açıyor. Orta vadede işsizliği çözmediği gibi ucuz
işçiliğin önünü açıyor.
O zaman soruyoruz: Seferberlik milli ise faturayı neden işçiler, emekçiler
ödüyor? Seferberliği başlatan bedel ödemiyor da kazanıyor!