Gazeteci Engin Aydın, MHP Genel Başkanı
Devlet Bahçeli’nin, Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek’e yönelik, “Eğer
Doğu Perinçek ile Tayyip Erdoğan arasında bir tercih hakkımız olursa,
kesinlikle Sayın Erdoğan’ı tercih edebileceğimizi herkes bilmelidir”
açıklamasını köşesine taşıdı. Bahçeli ve Perinçek’i ‘askersiz general’ olarak
niteleyen Engin, MHP tabanının Bahçeli’nin arkasında olmadığını ifade ederek,
“Referandum seçmen niteliğine sahip yurttaşların oyları demek.
Peki, Bahçeli’nin dediğine “Hı” diyecek
kaç seçmeni kalmıştır dersiniz? Olağanüstü kurultaya gidilseydi Bahçeli’yi
oturduğu iskemleden aşağı indireceği hemen hemen kanıtlanmış olan delegeler
partinin tabanı demek. O tabanın eğilimi de belli. Bu durumda Devlet Bahçeli
bir “askersiz general”den öte nedir?” diye sordu. Aydın Engin’in Cumhuriyet’te
yayınlanan, “İki askersiz general: Perinçek ve Bahçeli” başlıklı yazısı şöyle:
Dün MHP’nin başbuğu Devlet Bahçeli partisinin referandumda neden “evet”
diyeceğini, galiba kendisinin bile inanmadığı gerekçelerle savunurken önemli
bir vurgu yaptı: “Eğer Doğu Perinçek ile Tayyip Erdoğan arasında bir tercih
hakkımız olursa, kesinlikle Sayın Erdoğan’ı tercih edebileceğimizi herkes
bilmelidir.”
Doğu Perinçek’in Devlet Bahçeli’ye
cevabı gecikmedi: “Erdoğan’ı da tercih etseler Doğu Perinçek’i tercih etmiş
olurlar. Çünkü Sayın Erdoğan’ın başında bulunduğu Adalet ve Kalkınma Partisi,
birçok konuda Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek’in savunduğu siyasetlere
gelmiştir.” Acaba hangisi haklı? Doğu Perinçek mi, Devlet Bahçeli mi? Bence her
ikisi de haklı. *** Önce Bahçeli cephesine bakalım. Yazının başlığında
“Askersiz generaller” dendi. Siyaseti biraz yakından izleyenler
hatırlayacaktır. Başbuğ’un başbuğluğu beceremediğini ileri süren MHP
muhalifleri birkaç ay önce partili delegelerin çoğunluğunu kendi saflarına
çektiler ve olağanüstü kurultay çağrısı yaptılar.
Eğer Bahçeli parti içi demokrasinin
gereğine uyup da kurultay toplansaydı, şimdi kendisi “mütekait siyasetçiler”
müzesinde yerini alacak; MHP yeni bir liderle yoluna devam edecekti. Gel gör ki
“bağımsız” (Efendim?) yargı olağanüstü kurultayın önünü kesti. Bağımsız
(Efendim dedik di mi?) yargının bu hizmetini Bahçeli ve kendisine bağlı kalmış
bir grup (“Bir avuç” mu deseydim acaba?) Tayyip Erdoğan’a başkanlık yolunu açan
bir anayasa değişikliğine canla başla destek vermeyi kabul ederek Meclis’te
ödedi. Referandumda da ödeyecek(miş). Peki, ödeyebilecek mi? Referandum seçmen
niteliğine sahip yurttaşların oyları demek. Peki, Bahçeli’nin dediğine “Hı”
diyecek kaç seçmeni kalmıştır dersiniz? Olağanüstü kurultaya gidilseydi
Bahçeli’yi oturduğu iskemleden aşağı indireceği hemen hemen kanıtlanmış olan
delegeler partinin tabanı demek. O tabanın eğilimi de belli. Bu durumda Devlet
Bahçeli bir “askersiz general”den öte nedir? Sorunun cevabı bugünden belli
gibi. Referandumdan sonra Bahçeli için de “belli” olacak...
*** Gelelim Doğu Perinçek’e... 15 Temmuz
öncesinden de yeterince kanıt vardı. Darbe girişiminden sonra kanıtlar hem
arttı, hem de “kuvveden fiile” geçmeye başladı; yani somut sonuçlar vermekte...
2002 öncesinde iktidara yürürken de 2002’den sonraki tek başına iktidar
dönemlerinde de Tayyip Erdoğan’ın AKP’si ile Fethullah Gülen’in “Cemaat”i
resmen değil ama fiilen birer koalisyon ortağı idiler. Cemaat AKP için kamu
kuruluşlarına yerleştirilecek kadroların “kaynağı” idi. Gülen’in 70’li yıllarda
verdiği siyasal vaazını hatırlayın. Kendi tayfasına dönmüş “Maliye’ye,
Adliye’ye, Hariciye’ye, Dahiliye’ye, Harbiye’ye gireceğiz. Hedefimiz budur”
buyurmuştu. Öyle de oldu. Öyle olduğu 15 Temmuz darbe girişiminden sonra
devletin bütün kurumlarında yürütülen dev çaplı “FETÖ operasyonu” bunun kanıtı.
Cemaat 17/25 Aralık’ta başlayan ve 15 Temmuz sonrasında çok keskinleşen bir ayıklama
süreciyle devletten uzaklaştırıldı. Büyük koalisyon bozuldu ve siyasal İslamın
bu iki gücü arasındaki köprüler bir daha kurulmasına olanak kalmamacasına
atıldı... Şimdi yeni bir koalisyon kurulmakta. Siyasal İslamın partisi AKP ile
Türk milliyetçiliğinin devlet deneyimli kadrolarını saflarına katan bir başka
askersiz general’in, Doğu Perinçek’in partisi arasındaki bu koalisyon “Sırtı
AB’ye, yüzü Avrasya’ya, Şanghay Beşlisi’ne dönük” bir siyasal çizgide
buluşuyorlar. Neden ve nasıl? Yerim bitti. Cevabı yarına kalacak...