6 Şubat 2017 Pazartesi

Varlık Fonu Saray’a Yeni Hazinemi?

Ziraat Bankası, TPAO, Türksat, BOTAŞ, BİST, Eti Maden, Çaykur, PTT, Halkbank, THY ve Türk Telekom’un hazineden Varlık Fonu’na devredilmesi, sıradan bir ekonomik değişim hamlesi ya da devletin bir kurumundan başka bir kurumuna aktarılması olayı değildir.
Olay, aslında “Saraya hazine yaratılmasıdır.
Bir kere Varlık Fonu, bu tür fonların kuruluşuna temel dayanak oluşturan esastan yoksun kurulmuştur. Çünkü konunun uzmanlarının da belirtiği gibi bu tür fonların kuruluşuna dayanak olan ekonomik unsur, gelir fazlasıdır.
Yani kamu elinde birikmiş gelir fazlalığı olmalı ki, o fazlalık bu tür fonlar eliyle değerlendirilsin!
Oysa Türkiye ekonomisinde böyle bir gelir fazlalığı yani bütçe fazlalığı yok! O zaman neden böyle bir fona ihtiyaç duyuldu? Neden tek bir hazinesi olan devlete ikinci bir hazinesi oluşturuldu?
Hatırlanacağı üzere Varlık Fonu 16 Ağustos 2016’da, yani 15 Temmuz darbe girişiminde hemen sonra kuruldu ve o ağır gündem nedeniyle de kamuoyunun gündemine hiç gelmedi, tartışılmadı…
Yani Varlık Fonu, Saray ve AKP Hükümeti’nin darbe girişimini fırsat bilerek yaptığı işlerden biriydi…
Dahası, Saray’ın ekonomi başdanışmanı Yiğit Bulut da Varlık Fonu’na yönetici atanmış durumda!
Yani Varlık Fonu ile devlete paralel ikinci bir hazine kurulmuş ve Yiğit Bulut üzerinden bu hazine Saray’a bağlanmış durumda!
Ve Saray’ın yeni hazinesi, Saray’a uygun yöntemlerle “güvenceye” alınmış durumda! Varlık Fonu bünyesindeki şirketler Sayıştay’ın denetimine tabi değil! Ayrıca gelir ve kurumlar vergisinden de muaflar!
Yani denetlenmeyen başkanlık isteyen Saray, şimdiden denetlenmeyen hazine inşa etmiş durumda!

Sırf bu gelişme bile, emekçi halkların başkanlığa hayır demesi için yeterlidir.