Cumartesi Anneleri, kayıpların akıbetini
sormak ve faillerin yargılanması talebiyle 626’ıncı kez İstanbul Galatasaray
Meydanı’nda bir araya geldi. Eylemde, üzerine kırmızı karanfillerle ‘barışı’
simgeleyen beyaz tülbentlerin bırakıldığı “Failler belli kayıplar nerede”
pankartı açıldı, kayıpların fotoğrafları taşındı.
Eyleme HDP İstanbul Milletvekili Filiz
Kerestecioğlu, HDP İstanbul Milletvekili Pervin Buldan, HDP İstanbul
Milletvekili Hüda Kaya, kayıp yakınları ve çok sayıda yurttaş katıldı. Bu
haftaki eylemde 23 yıl önce 15 yaşında gözaltında kaybedilen Ahmet Sanır’ın
akıbeti soruldu. Eylem bittikten sonra Cumartesi Anneleri ve HDP
Milletvekilleri Galatasaray Meydanı’nda ‘Hayır’ eylemi yaptı, bedenleriyle
‘Hayır’ yazdı.
“Sorumluların yargılanması için mücadele
edeceğiz”
Eylemde ilk sözü alan HDP İstanbul
Milletvekili Pervin Buldan, “Bugün bir kez daha adalet çığlığımızı bizleri
yönetenlere duyurmaya çalışıyoruz” dedi. Buldan, bugün de Şırnak’ta
katliamların, faili meçhul cinayet ve zulmün sürdüğünü belirterek, Şırnak
halkının son 2 yıl içerisinde yaşamadığı baskı ve zulmün kalmadığını söyledi.
Buna rağmen halkın nasıl ayakta kaldığını 21 Mart’ta yapılan Newroz
kutlamasında gösterdiğini hatırlatan Buldan, “Şırnak halkı, Ankara’ya ‘sizin
yıkım ve yakım politikalarınızı tanımıyoruz’ mesajı verdi. Ancak Ankara her
zamanki gibi yine üç maymunu oynadı” diye konuştu.
Halkın, her şeye rağmen barış ve
kardeşlik mücadelesinden taviz vermeyeceğini söyleyen Buldan, dünden bugüne
kaybedilenlerin bulunması ve sorumluların yargılanması için mücadelelerini
sürdüreceklerini söyledi.
“’Hayır’ diyoruz bu anayasa da biz
yokuz”
Kenan Bilgin’in kardeşi İrfan Bilgin,
ülkedeki adaletsizliğe dikkat çekti. Onlarca çocuğun, kadının, yaşlı insanın
sokak ortasında öldürüldüğünü hatırlatan Bilgin, kayıpların, kadınların,
emekçilerin haklarının olmadığı Anayasa’yı kabul etmeyeceklerini vurguladı. Bilgin,
şunları söyledi:
626 Haftadır adalet istiyoruz. Ama bizim
sesimizi asla duymadılar. Biz insanlara yaşananları anlatmak istiyoruz.
Sorgusuz sualsiz insanları katlettiler. 15 yaşındaki çocukları katlettiniz.
Ahmet Sanır ne suç işledi. Adalet bizim mücadelemizle sağlanacak.
Erdoğan kendisi için bir Anayasa
hazırlıyor. Kürtler, kadınlar, emekçiler, ezilenler için bir şey yok bu
Anayasa’da. Hayır diyoruz çünkü bu Anayasa’da biz yokuz.
Şırnak’ta gözaltında kaybedilen İbrahim
Demir’in kızı Deniz Demir, “Babamı da Şırnak’ta kaybettiler. Ahmet Sanır’ı
kaybettikleri dönem kaybettiler. Ahmet’in de Babam’ın da ne suçu vardı. Biz
sadece adalet ve barış istiyoruz. Şırnak’ta onlarca böyle kayıplar var”
diyerek, halklara yönelik baskılara son verilmesini istedi.
“Ahmet Sanır Dosyası’nda hakikat
açıklansın”
Haftanın basın açıklamasını Cumartesi
insanlarından Ümit Tekay Dişli okudu. Ahmet Sanır için adalet istediklerini
söyleyen Dişli, “Ahmet’in hikayesi, hakkı ve hukuku askıya alan bir yönetim
anlayışının ve onun yarattığı vahşetin de hikayesidir. 15 yaşındaki Ahmet
Sanır, ailesi ile birlikte Şırnak merkezine bağlı Araköy’de yaşıyordu. 1994
yılının Mart ayında Ahmet ve arkadaşları Şırnak merkezden köye yürürken yolda
beyaz Toros marka bir araçla karşılaştılar. Beyaz Toros’un içindeki silahlı üç
kişi Ahmet’i döverek zorla araca bindirip götürdü” diye konuştu.
Dişli, “Olayı öğrenen Sanır Ailesi
Ahmet’in akıbeti hakkında bilgi almak amacıyla köy muhtarıyla birlikte Şırnak
Jandarma Merkez Komutanlığı’na bağlı Milli Özel Tip Jandarma Karakol
Komutanlığı’na müracaat etti. Yetkililerden alabildikleri tek yanıt Ahmet
Sanır’ın orada olmadığıydı. Kendi imkanlarıyla Ahmet’i arayan aile beyaz
Toroslu ve silahlı şahısların genç birini Silopi-Cizre Karayolu üzerindeki
Sinan Lokantası’na sürükleyerek soktuklarını ve orada infaz ettiklerini duydu.
Olaya tanık olan köylülerle görüşen aile, köylülerin bu genci meçhul kişi
olarak Doruklu Mezarlığı’na defnettiklerini öğrendi” dedi.
Dişli son olarak şunları söyledi:
Sanır Ailesi 16 Mart 2009 tarihinde
Silopi Cumhuriyet Başsavcılığı’nda verdiği ifadede olayı anlattı ve söz konusu
mezarın açılmasını, kimliği belirsiz olarak defnedilen kişinin Ahmet Sanır olup
olmadığının DNA testiyle tespit edilmesini talep etti. Başvurunun üzerinden
sekiz yıl geçti. Bu süre zarfında maddi gerçeği açığa çıkartacak ve faillerin
tespit edilip cezalandırılmasını mümkün kılacak etkin bir soruşturma
yürütülmedi.