25 Mart 2017 Cumartesi

Cumartesi Anneleri 626. haftada Ahmet Sanır’ın akıbetini sordu..!

Cumartesi Anneleri, kayıpların akıbetini sormak ve faillerin yargılanması talebiyle 626’ıncı kez İstanbul Galatasaray Meydanı’nda bir araya geldi. Eylemde, üzerine kırmızı karanfillerle ‘barışı’ simgeleyen beyaz tülbentlerin bırakıldığı “Failler belli kayıplar nerede” pankartı açıldı, kayıpların fotoğrafları taşındı.
Eyleme HDP İstanbul Milletvekili Filiz Kerestecioğlu, HDP İstanbul Milletvekili Pervin Buldan, HDP İstanbul Milletvekili Hüda Kaya, kayıp yakınları ve çok sayıda yurttaş katıldı. Bu haftaki eylemde 23 yıl önce 15 yaşında gözaltında kaybedilen Ahmet Sanır’ın akıbeti soruldu. Eylem bittikten sonra Cumartesi Anneleri ve HDP Milletvekilleri Galatasaray Meydanı’nda ‘Hayır’ eylemi yaptı, bedenleriyle ‘Hayır’ yazdı.
“Sorumluların yargılanması için mücadele edeceğiz”
Eylemde ilk sözü alan HDP İstanbul Milletvekili Pervin Buldan, “Bugün bir kez daha adalet çığlığımızı bizleri yönetenlere duyurmaya çalışıyoruz” dedi. Buldan, bugün de Şırnak’ta katliamların, faili meçhul cinayet ve zulmün sürdüğünü belirterek, Şırnak halkının son 2 yıl içerisinde yaşamadığı baskı ve zulmün kalmadığını söyledi. Buna rağmen halkın nasıl ayakta kaldığını 21 Mart’ta yapılan Newroz kutlamasında gösterdiğini hatırlatan Buldan, “Şırnak halkı, Ankara’ya ‘sizin yıkım ve yakım politikalarınızı tanımıyoruz’ mesajı verdi. Ancak Ankara her zamanki gibi yine üç maymunu oynadı” diye konuştu.
Halkın, her şeye rağmen barış ve kardeşlik mücadelesinden taviz vermeyeceğini söyleyen Buldan, dünden bugüne kaybedilenlerin bulunması ve sorumluların yargılanması için mücadelelerini sürdüreceklerini söyledi.
“’Hayır’ diyoruz bu anayasa da biz yokuz”
Kenan Bilgin’in kardeşi İrfan Bilgin, ülkedeki adaletsizliğe dikkat çekti. Onlarca çocuğun, kadının, yaşlı insanın sokak ortasında öldürüldüğünü hatırlatan Bilgin, kayıpların, kadınların, emekçilerin haklarının olmadığı Anayasa’yı kabul etmeyeceklerini vurguladı. Bilgin, şunları söyledi:
626 Haftadır adalet istiyoruz. Ama bizim sesimizi asla duymadılar. Biz insanlara yaşananları anlatmak istiyoruz. Sorgusuz sualsiz insanları katlettiler. 15 yaşındaki çocukları katlettiniz. Ahmet Sanır ne suç işledi. Adalet bizim mücadelemizle sağlanacak.
Erdoğan kendisi için bir Anayasa hazırlıyor. Kürtler, kadınlar, emekçiler, ezilenler için bir şey yok bu Anayasa’da. Hayır diyoruz çünkü bu Anayasa’da biz yokuz.
Şırnak’ta gözaltında kaybedilen İbrahim Demir’in kızı Deniz Demir, “Babamı da Şırnak’ta kaybettiler. Ahmet Sanır’ı kaybettikleri dönem kaybettiler. Ahmet’in de Babam’ın da ne suçu vardı. Biz sadece adalet ve barış istiyoruz. Şırnak’ta onlarca böyle kayıplar var” diyerek, halklara yönelik baskılara son verilmesini istedi.
“Ahmet Sanır Dosyası’nda hakikat açıklansın”
Haftanın basın açıklamasını Cumartesi insanlarından Ümit Tekay Dişli okudu. Ahmet Sanır için adalet istediklerini söyleyen Dişli, “Ahmet’in hikayesi, hakkı ve hukuku askıya alan bir yönetim anlayışının ve onun yarattığı vahşetin de hikayesidir. 15 yaşındaki Ahmet Sanır, ailesi ile birlikte Şırnak merkezine bağlı Araköy’de yaşıyordu. 1994 yılının Mart ayında Ahmet ve arkadaşları Şırnak merkezden köye yürürken yolda beyaz Toros marka bir araçla karşılaştılar. Beyaz Toros’un içindeki silahlı üç kişi Ahmet’i döverek zorla araca bindirip götürdü” diye konuştu.
Dişli, “Olayı öğrenen Sanır Ailesi Ahmet’in akıbeti hakkında bilgi almak amacıyla köy muhtarıyla birlikte Şırnak Jandarma Merkez Komutanlığı’na bağlı Milli Özel Tip Jandarma Karakol Komutanlığı’na müracaat etti. Yetkililerden alabildikleri tek yanıt Ahmet Sanır’ın orada olmadığıydı. Kendi imkanlarıyla Ahmet’i arayan aile beyaz Toroslu ve silahlı şahısların genç birini Silopi-Cizre Karayolu üzerindeki Sinan Lokantası’na sürükleyerek soktuklarını ve orada infaz ettiklerini duydu. Olaya tanık olan köylülerle görüşen aile, köylülerin bu genci meçhul kişi olarak Doruklu Mezarlığı’na defnettiklerini öğrendi” dedi.
Dişli son olarak şunları söyledi:

Sanır Ailesi 16 Mart 2009 tarihinde Silopi Cumhuriyet Başsavcılığı’nda verdiği ifadede olayı anlattı ve söz konusu mezarın açılmasını, kimliği belirsiz olarak defnedilen kişinin Ahmet Sanır olup olmadığının DNA testiyle tespit edilmesini talep etti. Başvurunun üzerinden sekiz yıl geçti. Bu süre zarfında maddi gerçeği açığa çıkartacak ve faillerin tespit edilip cezalandırılmasını mümkün kılacak etkin bir soruşturma yürütülmedi.