4 Ekim 2016 Salı

Demirtaş: OHAL darbecilere değil halka karşı uygulanıyor..!

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, Muharrem ayı orucunu açmak için düzenlenen lokma dağıtımına katıldı. Pir Sultan Abdal Kültür Derneği tarafından Batıkent Cemevi’nde düzelenen lokmaya Demirtaş’ın yanı sıra HDP’li vekiller Müslüm Doğan, Nimetullah Erdoğmuş ve Gülser Yıldırım ile Alevi örgütü temsilcileri de katılırken, yüzlerce yurttaş da hazır bulundu. ‘KERBELA GÜNÜMÜZDE DE DEVAM EDİYOR’ Burada kısa bir açıklama yapan Demirtaş, 1400 yıllık bir acının, adaletsizliğin bütün tarih boyunca devam ettiğini belirterek, şunları söyledi: “Kerbelâ’da Yezid anlayışı ile haktan ve hakkaniyetten yana olan anlayışlar karşı karşıya geldi. Bugün dünyanın her yerinde halen devam eden asıl mesele budur. İktidarı uğruna haktan ayrılmak ve adaletten ayrılmak ve kendi hırsları adına masum insanların ölümüne fetva vermek büyük bir trajedi olarak günümüzde de devam ediyor. Fakat Yezidler var diye bizler de Kerbela şehitlerinin onurlu duruşu gibi kendi duruşumuzu sürdürmeyeceğiz diye bir şey yok. Yezidler her dönem var, gelecekte de olacak ama Kerbelaâ’da her şeye rağmen bir öğreti, bir anlayış bir duruş hayata geçirildi: Zulüm ne kadar büyük olursa olsun teslim olmamak. Aynı zamanda karşıdaki zalim ne kadar zalim olursa olsun diyalog kapısını kapatmamak. İnsanlar yaşamını yitirmesin diye barış elini bir an olsun indirmemek ve çözüm arayışını sürdürmek.” ‘İNSANLARIN İNANCINI SORGULAMAK DEVLETİN İŞİ DEĞİL' Demirtaş, Türkiye’de farklı inançlara mensup milyonlarca yurttaşın olduğuna ve her inanca mensup yurttaşların yaşam tarzları ve ibadetleri olabileceğine işaret ederek, “Kim neye nasıl inanıyorsa onun gibi yaşar, ona uygun bir şekilde yaşamını sürdürür. Bu aynı zamanda demokratik bir çerçevede laikliğin uygulanmasıdır. Onu uygulamayan toplumlar ve ya laiklik adı altında tekçiliği dayatan toplumlar birbiri ile iç savaş yaşayan toplumlardır. Türkiye gibi çok dinli, çok inançlı bir toplumda bizim için hem radikal demokrasi hem de laiklik olmazsa olmazdır. Çünkü Muherrem Orucu nedeniyle bir kez daha Türkiye’deki tekçi anlayış bariz bir şekilde ortaya çıkıyor. Devlet dini ve devlet dayatması çok net bir şekilde ortaya çıkıyor. Muharrem Orucu 12 gün boyunca devam edecek, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın Ramazan orucu gibi bir programı var mı? Yok. 20 milyondan fazla Alevi yurttaş yaşıyor bu ülkede. Yurttaşlarımızın inançları böyle ve bu yurttaşlarımız vergi de veriyor. O halde Alevi yurttaşlara da hizmet edin. Herkese eşit adil bir hizmet üretin ya da ‘biz adaleti yaymaya çalışıyoruz’ demeyin. Bu büyük bir hatadır. İnsanların inancını sorgulamak devletin işi değildir” diye konuştu. Alevi yurttaşların ikinci sınıf yurttaş olarak görülmesinin kabul edilir olmadığına vurgu yapan Demirtaş, “Devlet kurumlarında kendinden olmayan herkese tasfiye operasyonu, yok etme anlayışı kaosu büyüten budur” dedi. ‘OHAL DARBECİLERE DEĞİL HALKA KARŞI UYGULANIYOR’ Bakanlar Kurulu’nca OHAL’in 3 ay uzatılmasına tepki gösteren Demirtaş, “Amacı ne? Darbe ile mücadele ise parlamento açık, getir darbe ile ilgili kanunları birlikte çıkaralım. Derdin başka, senin derdin darbe ile mücadele değil. Darbeciler 12 yıl senin kol kola yürüdüğün arkadaşlarındı. HDP’de darbeci yok ama OHAL’i bize karşı, halka karşı uyguluyor. Tek bir gösteri yapılamıyor. Sadece Erdoğan’ı övücü gösterilere izin veriliyor. Muhalefetin sokağa çıkması yasak. Cenaze töreni, anma yapmak yasak. Suruç’ta DAİŞ barbarlarının katlettiği gençleri anmak yasak. Ama bugün çıkan Tayyip Erdoğan posterini elinize alın polisler sizi omuzlarında taşır. OHAL’i de bize muhalefete karşı, bu düzene boyun eğmeyen adaletten barıştan yana olanlara karşı uyguluyorlar. Bu da kabul edilir değildir” diye kaydetti. ‘YEZİD ANLAYIŞINA BOYUN EĞEN, ZULME ORTAK OLUR’ Demirtaş, şöyle devam etti: “İnsanlar ölümü göze alarak seni protesto ediyorlar. Buna karşı sokaklarda haklarını arıyorlar. Adil bir düzen kurmadığınız için arayacaklarda. Geçmişte var olan adaletsizliğin adaletsizlik bindirdiniz. Zulmün üstüne zulüm bindirdiniz. Bizler toplumun ezilen kesimleri bir arada mücadele etmek zorundayız. Bu gibi durumlarda mevcut ezen Yezid anlayışına boyun eğen zulme ortak olur. Direnmek lazım. Kimin elinden ne geliyorsa; hiç değilse bütün yaptıklarını kabul etmediğimiz, doğru bulmadığımız her fırsatta göstermek zorundayız. Toplum üzerinde korku ve panik havası yaymaya çalışıyorlar. Doğru koşullar kolay değil ama ben buradan tekrar çağrımı yeniliyorum: Biz halk olarak Türk, Kürt, Alevi Sunni demeden kim ki vicdanlı ve ahlaklı kim ki şu düzen iyi bir düzen değil diyorsa elini taşın altına koyup direnmelidir. Direnişi de kimsenin öyle sağa sola çekmesine gerek yok zulme karşı direniş her yerde dimdik durmaktır. Onurlu bir ülke için bedel ödeyenlerden daha kıymetli değiliz. Yezid anlayışını da hiçbir ideolojisine hiçbir kimliğe dayatamayacaklarını gösterdik, bu defa da bunu ispatlayabiliriz.” (DİHA)