2 Ekim 2016 Pazar

Redhack'ın ele geçirdiği belgelerde kritik yazışmalar..!

Redhack'ın ele geçirdiği Berat Albayrak belgelerinde çok kritik yazışmalar ortaya çıkıyor. Yazışmalardan önemli olanı Okan M. adlı biri tarafından gönderiliyor. Bu Okan M;Sabahda kçşe yazarı olan Okan Müderrisoğlu- muderrisokan@yahoo.com adresinden serhatalbayrak@yahoo.com, serhatalbayrak@yahoo.com maillerine gönderilen bir mailde çok kritik bilgiler var. 19 Mart 2016'da gönderilen belgede " Sn Serhat ALBAYRAK’ın nazik dikkatine… Serhat Bey… Özel çerçevede sohbet ettiğim askeri yetkiliyi biliyorsunuz. Bu nedenle kişi ve kurum belirtmeden kritik bazı hususları size yansıtmak istiyorum. Haber amaçlı olmadığı için muhatabımıza, kurumsal bazda size bilgi amaçlı aktarımda bulunacağımı ifade etmiştim." deniliyor ve şu bilgiler rapor ediliyor: " Sn Serhat ALBAYRAK’ın nazik dikkatine… Serhat Bey… Özel çerçevede sohbet ettiğim askeri yetkiliyi biliyorsunuz. Bu nedenle kişi ve kurum belirtmeden kritik bazı hususları size yansıtmak istiyorum. Haber amaçlı olmadığı için muhatabımıza, kurumsal bazda size bilgi amaçlı aktarımda bulunacağımı ifade etmiştim. Sohbetin kapsamı - Terörle Mücadele ve gelinen son nokta, - Artan terör saldırılarının arka planı ve genel gidişat, - Çözüm Süreci boyunca yaşananlar ve askerin konumu, - Dolmabahçe’deki açıklamaya bakış, - Teröre karşı alınan önlemler ve yaza kadar yaşanabilecek olaylar, - Terörün batıya kayma riski, - Asker-polis-MİT işbirliğinin düzeyi, - Askerin kent içi operasyonlar nedeni ile istediği yasal güvence, - Askerin sistemdeki yeri ve rolü, “darbe senaryoları” (ki bu başlığı kendisi açtı), - Suriye’deki gelişmeler, Azez-Cerablus hattının kontrolü, - Kobani olayları sonrası neden Suriye’ye girilmediği, - Rus uçağının düşürülmesi ve bu olayın arkasında paralel yapı unsurlarının rolünün olup olmadığı, - Rus uçağı düşürülmeseydi, Mare hattında gerçekleşecek güvenli bölge operasyonu ve TSK’nın katkısı, - Ergenekon ve Balyoz vb davalarda ismi geçen, ancak beraat eden askeri personele özlük haklarının iadesi, - TSK’daki paralel yapı unsurları, gelen ihbarlar, yapılan işlemler, - Askerin, Cumhurbaşkanı’na bakışı ve verdiği önem, - ABD askeri makamları ile ilişkiler ve onların talepleri, - YPG konusunda ABD’lilerin ne dedikleri, - Terör örgütü PKK’da ele geçirilen ABD ve Alman silahları, - Rusların, PYD unsurlarına lojistik desteği, - İsraille normalleşme süreci, - Musul’daki Başika Kampı’nın son durumu ve oynayacağı rol, - Suudi Arabistan’ın başını çektiği, Türkiye ve Katar’ın da dahil olduğu askeri işbirliğinin kapsamı, - TSK’nın 2033 yeniden yapılanma çalışmaları, - Şehir merkezlerindeki askeri tesislerin boşaltılması vb… Sohbet oldukça geniş yelpazede gerçekleşti. Zaman sınırlaması nedeni ile muhatabımızın anlatımlarını dinlemekle yetindim, anlatılanları ayrıca sorgulama yaklaşımı içinde olmadım. Ortamın gereği bu zaten mümkün değildi. Önemli olan nabzı tutmaktı. Kritik konuları, izlenimlerle aktarayım: 1- Çözüm Süreci başlarken siyasi otorite tarafından bize (TSK’ya) ne yapılmak istendiği açıklandı. Biz de “Hedef bu ise merak etmeyin sonuna kadar yanınızdayız” dedik. Hatta önemli bir resmi toplantıda, “Süreci bozan taraf biz olmayacağız” güvencesi verdik. Süreci biz bozmadık. 2- Süreç içinde, valilerin ve AK Parti içindeki çekirdek bir kadronun, “Asker, Ergenekoncu, darbeye zemin hazırlar” şeklindeki bilinç altı yaklaşımı ve kemikleşen kanaatleri nedeni ile hassas aşamalardan geçildi. Bazı valiler, “Asker kontrol altında, jandarma kıpırdayamıyor” diye övündü. 3- Cumhurbaşkanı herhangi bir aşamada, “Operasyon yapmayın” diye talimat vermedi. Ancak, sahada durum farklı idi. Örneğin, Bingöl-Diyarbakır yolu 20 gün kapalı kaldı. Vali ve kaymakamlar, çözüm süreci ile eli silahlı unsurlara yönelik önlemler arasındaki kesin çizgiyi çekemedi. 4- Asker de Uludere olayından alınan derslerle, özellikle alt kademede aşırı ihtiyatlı hareket etti. Bilhassa kırsalda gördüklerini vali ve kaymakamlara bildirdi. Onlardan gelen yazıları dosyalamakla yetindi. Buna rağmen üs bölgelerinin çevre güvenliğini alma noktasında TSK emirlerini yeniledi. 5- Bugün gelinen noktada, TSK terörle mücadele son derecede kararlı. Bu yaz “terör belası bitecek” şeklinde hedefleri var. Örgütün gerek Kuzey Irak gerekse ülke içinde kırsaldaki kapasitesinin kırıldığını, son çırpınış içinde kentlerde canlı bomba türü eylemlere yöneldiği görüşünde. 6- Askerle polisin ortak operasyon kabiliyeti ise 35 yıldır benzeri görülmemiş işbirliği ve kurumsal güven ilişkisi biçiminde anlatılmakta. 7- (Oldukça mühim bir husus da güvenlikçi politikaları fırsat bilerek veya olası iç savaş senaryosuna göre askerin darbeye uygun şartlar bulduğu iddiası.) Çok net olarak söylenen şu: (İfade orijinal hali ile ve sertliği ile) “Askerin aklında, fikrinde darbe marbe diye bir kavram yok. İç savaş bile çıksa askerin de sivilin de kanı akar. Asker asli görevini yerine getirir. Siyasi otorite ile koordine hareket eder. Kenan Evren’in akıbetini gören, küresel şartları bilen hiçbir asker darbe kelimesi ile bile yan yana gelmez!!!