
Ever bugün adeta davul zurna eşliğinde
başkanlık için anayasa değişikliği için uzun süreden bu yana devam eden
pazarlık AKP ile MHPnin ortaklaştığı 21. maddelik anayasa değişikliğinin
meclise sunulmasıyla .Tümkara propoganda ve yalana rağmen, AKP-MHPnin
ortaklaştığı anaysa değişikliğin özünü Erdoğanın başkan olması ve MHPnin
devletin yeniden inşasında kadro paylaşımı ve mevcut MHP merkezinin seçimler
olmadan 2019'a kadar yoluna devam etmesidir. Kuşku yok ki AKPnin MHPlileşmesi
ve MHP'şeflik rejiminin önünü açması anlaşması basit sıradan ui bir anlaşma
değil, aksine Hitle taslağı faşizm yolunda dolu dizgin yürüyen faşist bir
Bu başkanlık yolunun döşenmesinde
anlaşmasıyla birlikte ‘AKP-MHP 3.M.C Koalisyonu’ kurulmuş görünüyor.
Anayasa ve Başkanlık meselesindeki yasa
taslaklarına en son halini Devlet Bahçeli vermiş...
Başkanlık sistemi takla attırılarak ve
düzenlenip ayarlanmış ve olması gereken hale getirilmiştir. Cumhurbaşkanı Erdoğan
durumdan oldukça memnun. dese de bu
anayasa değişikliği paketinin özünü tek kişilik şef diktatörlüğü oluşturuyor.
Bu bakımdan MHP Başkanlık sistemini takla ata ata desteklemiş ve bir kaç
göstermelik maddeyle yada anayasasın ilk dört maddesine dokunulmayacağı
sözleriyle Cumhurbaşkanı Erdoğanın yedek lastiği rolünü omuzlamıştır. AKP ve
Erdoğan’ın bu durumda oldukça memnun olması da,aslında MHP'nin nasıl AKP'nin
hattında durduğunu ve Ona payanda olduğunu gösteriyor.
Nitekim bu ittifakın ilanının ardından
Saray’da hummalı bir çalışma başlatılmış; milletvekilleri grup grup, komisyon
komisyon, olmadı tek tek çekiliyorlar. Fire vermesin, 330 bulunsun diye
görüşmeler konuşmalar, hesaplar, pazarlıklar her türlü ikna yolu ve yöntemi
deneniyor.
Mecliste öncelikle başkanlık için
anayasa değişikliği görüşülecek ve hızla yasallaşması için çalışılacak. ..
7 Haziran seçimleri sonrasında CHP’nin
başbakanlık önerip, koalisyon teklif ettiği Bahçeli’nin bunu neden elinin
tersiyle itip, bugün AKP ile başka bir cephe, başka bir koalisyon kurmuş olması
ise Bahçeli’nin hesap ve politik dehasını aşan bir şey olarak üzerinde durmaya
değer bir konu.
7 Haziran’ın sarsıcı sonuçları
karşısında devletin geliştirdiği refleksin birleştirdiği güçler şimdi artık
cepheleşiyor.
Türkiye’nin ekonomik, sosyal ve siyasal
bir krize doğru yol aldığı bu aşamada böylesi bir hamlenin, faşist AKP-MHP
Koalisyonunun kurulması hiç şaşırtıcı değil.
İçeride savaş, dışarıda savaş
politikasında MHP-AKP koalisyonu aciliyet kazanmıştı...
Artık bu anlaşmayla birlikte fiili
başkanlık hali yasal bir zırha bürünecek.Son bir buçuk yılın ağırlığı altında
ezilenlerin sırtına daha büyük bir yük binecek.
Faşist baskı, şiddet, sömürü artacak...
OHAL olağanlaşacak... KHK başkanlık zırhına bürünmüş Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın
kararnameleriyle sürdürülecek. Savaş politikaları derinleştirilerek
yaygınlaştırılacak. Dahası şef diktatörlüğüyle faşizm daha da pekiştirilecek ve
göstermelik olan TBMM fiilen devre dışı kalacak... TBMM’nin yapamadığını Saray
iki dakikada çözecek!
Erdoğan bu, yol yordam bilir, her türlü
arabayı yürütür!
Önümüzdeki birkaç hafta içinde Türkiye
yeni bir faşist cepheyle sarmalanmış olacak...
MHP için canıma minnet bir durumdur
iktidarın yönetim biçimi... Adeta Türkeş’in bir dönemin darbeci faşist
generallerinin iktidardaki hali için “Biz içerideyiz, ama fikirlerimiz
iktidarda” dediği durumdur yaşanan. Madem fikirleri iktidardadır e o zaman
neden koalisyon yapmasınlar ki...Devletin yeniden reorganize edildiği bu
süreçte MHP AKP’nin yedek lastiği rolünü üstlenerek ‘tarihsel bir sorumluluk’ almış . Böylece MHP
AKP ile ittifak yaparak faşist diktatörlüğün gediklerini kapatma ve
devrimci-demokrat ve Kürt direnişini ezip dağıtma yolu tutulmuştur. Bu faşist tek şef
diktatörlüğüne geçit vermek için işçi,emekçi, Kürt,devrimci,demokrat,ve ilerici
güçlerin birleşik bir hatta buluşarak direnişi örmesi ve faşizmin
pekiştirilmesine geçit verilmemesi gerekiyor.