
DİSK Beşiktaş’ta çifte bombalı saldırı sonucu yaşanan
katliamı protesto etmek ve yaşamını yitirenleri anmak için katliamın
gerçekleştiği yerdeydi.
DİSK Genel Sekreteri Arzu Çerkezoğlu, DİSK eski Genel
Başkanı Rıdvan Budak, DİSK İstanbul Bölge Temsilcisi Adil Çiftçi, DİSK’e üye
sendikalarımızın merkez ve şube yöneticileri ile DİSK’li işçilerin katıldığı yürüyüş
12.30’da Dolmabahçe Camii önünde toplanılmasıyla başladı.
Katliamın gerçekleştiği alana yürüyen ve burada saygı
duruşunda bulunan DİSK’liler adına açıklamayı DİSK Genel Sekreteri Arzu
Çerkezoğlu yaptı. “Bu ülke bu tabloyu hak etmiyor” diyen Çerkezoğlu, barışa her
zamankinden çok ihtiyacımız olduğunu vurguladı. Çerkezoğlu konuşmasının
devamında “Bu ülkeyi yönetenler; kendi çocuklarını askere göndermeyip şehitliği
kutsayanlar, kendileri zırhlı araçlarla dolaşırken halka ‘bombalardan
korkmayın’ diyenler, bu sürecin siyasi sorumluluğunun kendilerinde olduğunu
görmek zorundadır” dedi.
DİSK Genel Sekreteri Arzu Çerkezoğlu’nun yaptığı
açıklamanın tam metni şöyle:
İstanbul Dolmabahçe’deki insanlık dışı katliamda 44
insanımızı yitirdik. Öncelikle bu katliamı şiddetle lanetliyor, hayatını
kaybedenlerin yakınlarına başsağlığı, yaralılara acil şifalar diliyorum.
44 insanın yaşamını yitirdiği yerde çok uzun söze
gerek yok.
Bu ülke bu tabloyu hak etmiyor. Haziran 2015
seçimlerinin ardından Diyarbakır’dan Suruç’a, 10 Ekim Mitinginden
Sultanahmet’e, Güvenpark’tan Gaziantep’e yirminin üzerinde saldırıda yüzlerce
insanımızı yitirdik. Yaşar Kemal’in deyimiyle, ölüm bile yoruldu bu ülkede. Bu
ülkenin işçileri, emekçileri, gençleri, kadınları bu tabloyu hak etmiyor. Artık
görüldü ki, baskı, şiddet, OHAL, gazete kapatmak,
akademisyenleri-siyasetçileri-gazetecileri tutuklamak bu ülkeye huzur ve
istikrar getirmiyor.
Bu ülkeyi yönetenler; kendi çocuklarını askere
göndermeyip şehitliği kutsayanlar, kendileri zırhlı araçlarla dolaşırken halka
“bombalardan korkmayın” diyenler, bu sürecin siyasi sorumluluğunun kendilerinde
olduğunu görmek zorundadır.
Devlet olmak, devleti yönetme iddiasıyla hükümet
olmak, yangına körükle gitmeyi ve intikam yeminleri etmeyi değil; başta yaşam
hakkı olmak üzere halkın tüm haklarını güvence altına alma sorumluluğunu
gerektirir.
Bu ülkenin savaşa, bombalara, ölüme değil demokrasiye,
adalete, eşitliğe, özgürlüğe, barışa, kardeşliğe ihtiyacı var. Bizler bu
ülkenin tüm değerlerini, tüm güzelliklerini üretirken her gün inşaatlarda,
madenlerde, tersanelerde ölen işçiler, emekçiler olarak bedeli ne olursa olsun
ölümü değil yaşamı savunacağız. Bedeli ne olursa olsun bu topraklarda emeğin,
barışın, demokrasinin mücadelesini vermeye devam edeceğiz.