
DİSK, KESK, TMMOB ve TTB başkanları
Siirt’in Şirvan ilçesine bağlı Madenköy’de açık işletme yöntemi ile işletilen
bakır madeninde, 17 Kasım’da meydana gelen ve 16 kişinin yaşamını yitirdiği
faciayla ilgili olarak bölgede yapılan inceleme sonrası oluşturulan ön inceleme
raporunu açıkladı.
BirGün’ün aktardığına göre TMMOB genel
merkez binasında gerçekleşen basın toplantısına DİSK Genel Başkanı Kani Beko,
KESK Eş Başkanı Lami Özgen, TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Emin Koramaz ve TTB
Merkez Konseyi Başkanı Raşit Tükel katıldı.
Heyetin 23 Kasım’da facia bölgesinde
yaptığı incelemeler sonrasında hazırladığı raporu kamuoyu ile paylaşan TMMOB
Yönetim Kurulu Başkanı Emin Koramaz, bilirkişi raporunun incelenmesi sonrası
daha kapsamlı bir raporun da hazırlanacağını belirtti.
Facia yaşanan madenin 2004 yılında
yapılan özelleştirme ile Ciner Grubu bünyesinde faaliyet gösteren Park Elektrik
Üretim Madencilik Sanayi ve Ticaret AŞ’ne devredildiğini söyleyen Koramaz,
800’ün üzerinde işçi çalışan madende faaliyetlerin dört ayrı taşeron firma
eliyle yürütüldüğünü söyledi.
Rapordan önemli satır başları şu
şekilde:
–İşletmede 25 Temmuz’da benzer bir
kaymanın daha meydana geldiği ve bu olayda can kaybı yaşanmadığı, ancak iş
makineleri ve kamyonların göçük altında kaldığı öğrenildi.
–Sahada yapılan gözlemlerde, maden
sahasında alttan üste doğru bazalt, yeşil renkli kiltaşı ve kireçtaşı birimleri
tespit edildi. Sahada çok eski tarihlerde, maden sahası işletmeye açılmadan
önce bir heyelan meydana geldiği gözlemlendi, bu heyelanın en üstteki zayıf
birimlerde oluştuğu tespit edildi.
–Faciaya neden olan kaymanın, saha
üzerinde bulunan eski heyelan içerisindeki birimlere doğru yapılan genişleme
kazıları sonucu meydana geldiği; yapılan genişleme kazılarının zayıf birimlerde
basamak açmak amacıyla yapıldığı, ancak bu kazıların bölgedeki dengeyi bozduğu
tespit edildi. Bozulan denge nedeniyle, çalışma basamaklarının üzerinde oluşan
çatlakların kopması nedeniyle kaymanın yaşandığı gözlendi. Bu olay, zayıf
zeminde kontrolsüz ve hızlı yapılan genişleme çalışmaları nedeniyle meydana
gelmiştir. Hızlı ve yeterli etüt yapılmayan çalışma biçimi, özel sektör için
yüksek kâr anlamına gelmekte ve tüm faaliyetler bu eğilimle
gerçekleştirilmektedir.
–Heyetin yaptığı bilgi alışverişinde;
olay bölgesinin üst kesimlerinde ve kaymanın gerçekleştiği bölgede denetimlerde
rahatça görülebilecek, kaymanın habercisi olan çatlakların gözlemlendiği
bilgisine ulaşılmıştır. Ocak içerisinde, kayma öncesi oluşan çatlakların kil
ile doldurulduğu ve meydana gelen çatlakların önemsenmediği öğrenilmiştir. Bu
bilgiler, şirket tarafından yapılan gözlem ve denetimlerin doğruluğu ve
niteliği hakkında soru işaretleri oluşturmuştur.
–Uzmanlık alanlarımıza yönelik
yaptığımız gözlemler ve incelemeler sonucu, bu facianın büyük ve önemli ihmaller
nedeniyle meydana geldiği kesindir. Emniyet tedbirleri gerektiği gibi
alınmamış, basamakların açıları ve yükseklikleri doğru belirlenmemiş, üretim
hızını artırmak için işçilerin hayatı tehlikeye atılmıştır.
–İşveren yetkilileri ve ilgili
bakanlıklar yaşanan facianın öngörülmeyen doğal etkenlere bağlı olduğu algısını
yaratmaya çalışmaktadır. Bu ön gözlem aşamasında dahi, kazanın kamuoyuna
sunulduğu gibi doğal afet olmadığını söylemek mümkündür. Ocak içerisinde
yapılan hareket izleme çalışmalarında, altı dakikada bir ölçüm alındığı
söylenmektedir. Eğer zeminde hareket tespit edilememişse ya ölçüm aleti
arızalıdır ya da alınan ölçümler doğru değerlendirilmemiştir.
–Soma ve Ermenek maden facialarındaki
kurtarma faaliyetleri sırasında yaşanılan organizasyon ve koordinasyon
sorunları bu faciada da gözlenmiştir. Kurtarma faaliyetlerinin sağlıklı
yürütülememesinin en önemli nedeni, kadrosunda yeterli sayıda ve uzman mühendis
bulunmayan AFAD’dır. AFAD bu anlamda hızla yeniden yapılandırılmalıdır.
‘Zemin hareketlerini ölçen cihazın uyarı
verdiği doğru mudur?’
Heyet, yapılan gözlem ve alınan bilgiler
ışığında acilen cevaplanması gereken soruları şöyle sıraladı:
–İlk çatlak oluşumları ne zaman
gözlenmiştir?
–Hareket izleme ölçüm aleti kalibre
edilmekte midir?
–Gözlenen çatlak oluşumları için ne tür
önlemler alınmıştır?
–Çatlak oluşumlarının gözlenmesi
sonrasında deneyimli bir ekip tarafından şev stabilitesi (duraylılığı)
çalışmaları yapılmış/yaptırılmış mıdır?
–Eğer bu çalışmalar yapılmışsa, eski
heyelan malzemesinin varlığı saptanmış mıdır?
–Bilimsel ve teknik veriler toplanmadan,
yapılan ölçümler ve arazi gözlemleri uzman gözüyle değerlendirilmeden madende
çalışma yapılmasına neden izin verilmiştir?
–Daha önce yer altı işletme yöntemi ile
çalışan sonra açık işletmeye dönüştürülen ocağın işletme projesi uygun mudur?
–Eğer uygun ise projeye uygun
çalışılmakta mıdır?
–Hazırlanan ÇED raporunda; yer altı
suyu, yağış miktarı, kayaç yapısı, topoğrafik durum vb. gibi parametreler
dikkate alınmış mıdır?
–Temmuz ayındaki basamak kaymasında
zemin hareketlerini (kayma, çatlak) ölçen cihaz raporları detaylı incelenmiş
midir?
–İncelendi ise buna uygun tedbirler
alınmış mıdır?
–Olay günü saat 16.00’da zemin
hareketlerini ölçen cihazın uyarı verdiği doğru mudur?
–Doğru ise olayın olduğu saat 20.30’a
kadar ne gibi önlemler alınmıştır?
–Ocakta en son ne zaman müfettiş
denetimi yapılmıştır. Denetim raporlarında bu durumlar belirtilmiş midir?
–Olayın gerçek sorumluları araştırılacak
mıdır, yoksa geçmiş olaylarda yaşandığı gibi mühendisler günah keçisi ilan
edilerek bu olay da kapatılacak mıdır?
‘İşveren kadar hükümet de sorumludur’
“Soma, Ermenek, Çöllolar, Zonguldak ve
benzer diğer toplu cinayetlerin nedeni, özelleştirmeye bağlı hizmet alımı ve
taşeronlaştırma uygulamalarıdır” diyen Koramaz, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Facianın sorumluğunun, diğer facialarda
ve iş cinayetlerinde olduğu gibi çalışan birkaç mühendise yıkılması doğru
değildir. İşletmenin sorumluluğu kadar, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı,
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile siyasi iktidarın da sorumluluğu
vardır. Madencilik hizmetleri mühendislik bilim ve tekniğine uygun olarak
planlanmalı ve bu planlamalara uygun üretim yapılmalıdır.
Ölümlere, yaralanmalara ve maddi
kayıplara neden olan kazaların, faciaların ve meslek hastalıklarının
önlenebilmesi amacıyla, gerekli olan düzenleme, araştırma ve geliştirme
programlarının doğru şekilde yapılandırılabilmesi için, ilgili bakanlıkların,
madencilik kurum ve kuruluşlarının, üniversitelerin, sendikaların ve madencilik
sektörünün, bilgi ve birikimini bünyesinde taşıyan Ulusal İşçi Sağlığı ve
Güvenliği Kurumu kurulmalıdır.DİSK, KESK, TMMOB ve TTB insani gerekleri
sağlayan bir çalışma yaşamı oluşturulması için yasal düzenlemelerde yapılacak
iyileştirme ve önleme çalışmalarında aktif olarak yer almaya devam edecektir.”