İzmir Karaburun'daki Furma Çiftliği'nde kolektif ve ekolojik bir yaşam inşa ediliyor. Çiftliğe gelen gönüllüler bostanda meyve-sebze topluyor, çiftliğin inşasında yer alıyor, kolektif bir çalışma ortaya koyuyor.
İzmir’in Karaburun ilçesine bağlı Bozköy’de 12 dönümlük araziye kurulan Furma Çiftliği’nde doğa ile iç içe inşa edilen kolektif yaşam dikkat çekiyor. Burada, üst düzey yöneticiliği bırakıp çiftliğinde Babu adındaki köpeğiyle birlikte yaşayan Şadan Tütüncü yaşamını ikame edecek kadar üretim yapıyor. Japon Masanobu Fukuoda’dan etkilenen Tütüncü, çiftliğin etrafını pasif iklimlendirme ile çevrelemiş durumda.
Bu bostanda her şey ücretsiz
Çiftliğe gelen gönüllüler bostanda meyve-sebze topluyor, çiftliğin inşasında yer alıyor, güneş yoluyla doğal nar eksisine kadar kolektif bir çalışma ortaya koyuyor. Bostanda elde edilen ürünlerin çoğu kış için güneş ve gölge yoluyla kurutulurken, bostandan çıkan ürünler ücretsiz şekilde gönüllülerle paylaşılıyor.
Gönüllüler günde çiftlikte 5-6 saat ücretsiz çalışırken, çiftlikte hiçbir ücret ödenmeden kalınıyor. Toprağın işlenmediği, suni gübrelemenin ve kimyasal maddenin kullanılmadığı bostan ve arazide, sadece arazide yer alan otlar kesilip yere yatırılıyor. Yere yatırılan otlarla da arazide su kaybı önleniyor.
Ürünlerin kabukları gübre olarak kullanılıyor
Toprakta su kaybını önlemek için maç tabakasının oluşturulduğu çiftlikte, minimum enerji ile bir bahçe yaratmak isteniyor. Mutfak ve banyo suyunun bahçede yapılan kuyularda toplanırken bu kuyularla arazinin taban suyu sağlanıyor. Elde edilen ürünlerin kabukları toprak ile karıştırıldıktan sonra doğaya gübre olarak bırakılıyor. Bostanda bulunan ürünlerin arasına çiçek ekilerek, bu şekilde de tozlaşma sağlayarak verim artırılıyor.
Ekolojik dengeyi biyoçeşitlilik sağlıyor
Azot bağlayıcı akasya, İzmir mimozası, iğde gibi ağaçları ürünlerinin arasına bilinçli bir şekilde ektiğini belirten Tütüncü, “Bu ağaçlar doğal azottur. Havadaki hidrojeni alıp köklerindeki yumrulardan toprakta biriktirerek diğer bitkilerin ondan yararlanmasını sağlıyor. Bu şekilde gübre ve su ihtiyacı da gideriliyor. Bu topraklarda böceğiyle, solucanıyla biyoçeşitliliğin devamı sağlanıyor” diyor.
‘Ekoloji sürdürülebilir bir yaşamı destekliyor’
Furma’ya doğanın yapısına uygun ağaçlar diktiğini vurgulayan Tütüncü, ağaçları ilk diktiğinde su verdiğini amacının zamanla suyu ve gübreyi kesmek olduğunu belirterek, “Ben zorlamamalıyım bensiz bu sistem yürümeli burada” diyor. Kooperatifleşmeyle yerel kalkınmanın çözülebileceğine inandığını ifade eden Tütüncü, “Devlet gelsin kurtarsın deniliyor ama olmuyor öyle. Kendi alternatifimizi kendimiz yaratacağız. Kapitalist üretim sistemi, tüketim sistemidir. Tüketmek sürdürülebilir bir yaşam değildir. Ekoloji sürdürülebilir yaşamı destekliyor” diye belirtiyor.
‘Alternatif bir yaşam mümkün’
Ekolojik köyler ile kapitalizmin tüketiciliğinin engellenebileceğini dile getiren Tütüncü, şöyle devam ediyor:
“Alternatif bir yaşam mümkün. Var olan sistemin dışına çıkılabilir. Sistem tüketmek üzerine biz ise üretmek üzerine kuruluyuz. Gönüllülerimize sürdürülebilir bir yaşam konusunda farkındalılık yaratmak istiyoruz.”