18 Ekim 2016 Salı

Köprüde linç edilen askerin ailesi: Sopalarla parça parça edilmiş çocuğum

Fotoğraflar: ReutersDarbe girişimi gecesi Boğaziçi Köprüsü’ne götürülen ve köprüdeki yurttaşlar tarafından öldürülen askeri okul öğrencisi Murat Tekin’in ailesi sorumluların yargılanmasını istiyor.
Rütbeli asker ve erlerin yanısıra birçok askeri okul öğrencisi de darbe girişimininde yer almaları için komutanları tarafından sokağa çıkarılmıştı. Bastırılan darbe girişiminin ardından Boğaziçi Köprüsü’nde silah bırakıp teslim olan askerler, 16 Temmuz sabahı linç edilircesine dövülmüştü.
OHAL kapsamında çıkarılan bir kanun hükmünde kararnameyle de askeri okullar kapatılmış, askeri okulların Gülen Cemaati’nin güdümünde öğrenci yetiştirdiği sıkça dile getirilmişti.
Askeri okul öğrencileri okullarda ‘FETÖ’nün baskısına maruz kaldıklarını ifade etmiş, aileler de öğrencilerin masum olduğunu, kandırıldıklarını belirtmişti.

Kapı kapı dolaştı, adli tıpta buldu

Hava Harp Okulu’ndan 21 yaşındaki Murat Tekin de o öğrencilerden biriydi. Yalova’da diğer öğrencilerle birlikte 1,5 aylık kampa giren Tekin, 15 Temmuz günü komutanları tarafından köprüye götürüldü.
Tekin, ailesine göre komutanların, “Yurttaşların arasında canlı bomba var” demesine rağmen ateş etmedi.

‘Teslim ettiğiniz kişiler hain çıktı biz bilgi veremeyiz’

Cumhuriyet’ten Yusuf Özkan’a konuşan Tekin’in annesi Şevkiye Tekin, oğluyla en son 13 Temmuz’da görüştüğünü, oğlunun kendisine, telefonunun kapalı olduğu için ulaşamaması durumunda endişe etmemesi gerektiğini söylediğini anlattı.
İzmir Osmangazi’de yaşayan Şevkiye Tekin, darbe girişimi sırasında, oğlunun Yalova’da bulunduğunu zannettiği için rahat olduğunu, ancak daha sonra gerçeği öğrenince yola çıktığını ifade etti.
Okuldan emniyete, Silivri Cezaevi’nden hastanelere kadar birçok yere baktığını anlatan Tekin, “Teslim ettiğiniz kişiler hain çıktı biz bilgi veremeyiz”cevabını aldıktan sonra, bir umut, Adli Tıp Kurumu’na gittiklerini kaydetti.Tekin, önce Yalova’ya gitmiş, daha sonra İstanbul’a.

‘Tırnağını yerdi, oradan tanıdım’

Anne Tekin, ağabeyi ve eşi Sedat Tekin’in oğlunu nasıl teşhis ettiğini anlattı: “Orada oğlumun cansız bedenini görmüşler ama tanıyamamışlar. Eşim saçını benzetmiş sadece. Ağabeyime, ‘Murat kaygılandığında, başparmağının ortasını kemiriyordu, oyuk kalmıştı. Parmağına bakın’ dedim. Öyle teşhis ettiler. Tırnağını yememesini söylerdim. O da ‘Belki şehit gelirim, oradan tanırsın beni’ derdi. Öyle de oldu.”
Baba Sedat Tekin’se “Ayrıca yüzünde üç ben vardı. Oradan çıkardım o olduğunu. Sonra saçları, ayakları tanıdık gelmeye başladı. Dayanılacak gibi değildi. Kesici aletlerle, sopalarla parça parça edilmiş çocuğum” diye konuştu.
Daha sonra oğullarıyla birlikte İzmir’e dönen aile, Müslüman olduklarını, ancak camiden oğulları için sela bile verilmediğini ifade etti.

‘Hiç değilse yavrumun şehitliği verilsin’

Baba Tekin, İzmir valiliğe dilekçe verdiklerini ve darbeci askerler hakkında suç duyurusunda bulunduklarını kaydetti: “Teröre karşı insanlar olduğumuz halde bu damgayı yemiş olduk. Acımızdan daha üstün acı oldu bunlar. Çocuğum da orada rahat değil eminim, biz de değiliz. Devletimizden tek isteğim bunları yapanların ortaya çıkarılması. Çocuklarımızı o gece tatbikat deyip de köprüye götüren komutanların, onları korumayıp kalabalığın arasında bırakıp linç ettirenlerin hesap vermesini istiyoruz. Büyüklerimizden, devletimizden tek dileğim bizi duymaları. Bize bir şekilde el uzatsınlar. Cezaevlerinde yatan diğer askeri okul öğrencileri de masum, günahsız. Bunlar bir şekilde temize çıksın. Bir daha o hainlerin eline düşmesinler. Bizimki gitti, geri gelmeyecek. Ama hiç değilse yavrumun şehitliği verilsin.”
Anne Tekin de okulu bitirince çocuğunu evlendirmeyi planladığını belirterek, “Düğün parasını cenazesine harcamak zorunda kaldık” dedi.