18 Ekim 2016 Salı

ÖLÜM ORUCU SAVAŞÇISI ALİ EKBER BARIŞ YOLDAŞ ÖLÜMSÜZDÜR..!


“ Varsın sussunlar yine
Seslerini kuyuya gömenler.
Bu kör gece
Işığı sönen gözlerimizle yırtılacak.
Şakşakçılar,
Cellatlar,
Ölüm seyircileri susun,
Artık ölülerimiz konuşacak.!”
Seninle ilgili olarak ne anlatsak azdır Ali Ekber yoldaş.Çünkü KP-İÖ’nün bir sıra neferi olarak omuzlamış olduğun ağır ama bir o kadarda önemli ölüm orucu görevini tüm olumsuzluklara ve saldırılara karşı tereddütsüzce taşıyarak ölümü usulca kucaklayarak bayrağı yoldaşlara devretmenin çoskusunu ve mutluluğunu yaşadın.Bir çoğu büyük lafların altında ezilirken ve verdikleri söze bağlı kalmazken sen bir dava adamı olarak öne atılarak teori ile pratiğin birlikteliği oldun.Faşizmin tek tipleştirme ve zindanları ihanet yuvalarına dönüştürme saldırısının boşa çıkarılmasında bedenini ölümü yatırmakta tereddüt duymadın.Hatta neden Ö.O eyleminin ilk grubunda yer almadığını bile eleştirmekten geri kalmadın.Bu bakımdan seni her zaman feda ruhu kuşanması içinde savaşmaya hazır bir yoldaş olarak genç kuşaklara anlatacak ve senden öğrenmeye devam edeceğiz.
Ölüm Orucu şavaşcısı Ali Ekber Barış yoldaş 1970 yılında Dersimin Mazgirt ilçesi Çat köyünde yoksul bir kürt ailesinin çocuğu olarak dünyaya gözlerini açtı ve yoksulluk nedeniyle çok sevdiği eğitimini yarıda keserek çalışmak zorunda kaldı.Yaşamı yokluk ve yoksulluk içinde geçen yoldaş geçimini sürdürebilmek için İstanbula geldi.Küçük yaşlarda devrimci mücadelede etkilendi ve 1996 yılında KP-İÖ ile tanıştı ve kısa bir sürecin ardında KP-İÖ’nün bir militanı olarak örgütlü mücadeleye katıldı.1997 yılında bir operasyonda yakalandı ve ağır işkencelerden geçirilerek tutuklanarak Gebze zindanına kapatıldı.Polislere yönelik askeri eylemlere katıldığı gerekçesiyle idam cezasıyla yargılanan AliEkber yoldaş zindan sürecinde kendisini geliştirmeye ve örgütün sorunlarına daha bir hakim olmaya yöneldi.Oldukça sağlıksız, kariyerist ve devrimcileşme de problem yaşayan insanlarla aynı ortamı paylaşmasına ve sorumlusu olan insanların rezilce tutumlarına karşın yinede o bu olumsuzluklardan etkilenmeden devrimci görevlerine sıkıca sarılarak yerine getirmeye ve KP-İÖ’ye balılığını pekiştirmeye çalıştı.
Nitekim devrim ve sosyalizme olan yüksek bağlılığı ve örgüt için kendini feda etme kararlılığı Ali Ekber yoldaşı Ölüm Orucu direnişinin ön saflarına itti.Tarih yaprakları 19 Aralık 2000’i gösterdiğinde faşist diktatörlüğün uzun bir zamandır hazırlığını yaptığı,özgürlük tutsaklarını teslim alma ve ihanet merkezlerine dönüştürme amacıyla zindanlara yönelik başlattıği teslim alıp boyu eğdirme ‘Şevkat Operasyonu’nun ardında kapıyı çalan Ölüm Orucu feda eyleminin direnişçilerinden oldu.
Unutulmayan zindan katliamlarından birisi olarak tarih sayfalarında yerini alan 19 Aralık F Tipi Hücreye geçiş operasyonu aslında devrimci tutsakların zorlu mücadele ile katetmiş olduğu mesafeyi darbelemek ve zindanlarda devrimci kazanımları ortadan kaldırarak intikam almayı amaçlıyordu.Bunun içindir ki faşist diktatörlük,SAG ve ÖO eylemlerini bahane ederek dışarıda artan politik duyarlılığın önünü kesmek ve içte kaybetmiş olduğu denetimi yeniden kazanmak hedefiyle 19 aralıkta aynı anda 21 cezaevin de operasyon başlatarak F Tipi Hücre cezaevine geçiş hazırlığını pratikleştiriyor du. Bu kanlı operasyonda her türlü kesici,delici,yakıcı ve parçalayıcı silah kullanılarak devrimci tutsakların dize getirilmesi için 12 eylül faşist darbesinin aratmayan saldırlarda 31 devrimci katledilirken,yüzlercesi yaralandı ve sakat kaldı.
Faşist diktatörlük devrimci tutsaklardan intikam almak için 19 Aralık operasyonuyla zindanlarda baskı,işkence,tecrit,izolasyon ve zulüm dayatmalarıyla F Tipi Hücre Cezaevi uygulamasını egemen kılmak istiyordu.
Çünkü devrimci muhalefetin ve emekçilerin tepkilerinin gelişip eylemlere dökülmesini önlemek,darbelemek aynı zamanda devrimci öncülerin kapatıldığı zindanlarda yükselen devimci sesin boğulması ve etkisiz kılınması ve böylece TC devletinin gücünü gösterilmesi gerekiyordu.Egemen sınıflar bakımında zindanlarda yükselen devimci sesin boğulması aynı zamanda demokratik halk muhalefetine karşıda devletin demir yumruğunu göstererek susku kumpasının sürdürülmesi bakımından da önem taşıyordu.
İşte tamda faşist diktatörlükle devrimci iradenin hesaplaştığı 19 Aralık 2000 operasyonu devrimci ve komünistlerin omuzlarına ağır ama bir o kadarda büyük devrimci görevler yüklüyordu.Ya faşist diktatörlüğün zindanları teslim alarak F Tipi Hücre uygulamasıyla yeni Mamaklar, Diyarbakırlar yaratarak ihanet ve boyun eğme amacına yol açılacak,devrimci irade ve değerler bir yana bırakılarak kölece yaşam kabul edilecek yada her zaman olduğu gibi devrimin onuru ayakta tutularak teslimiyet ve hiçleştirme saldırısı devrimci direnişle boşa çıkarılarak ve bir kez daha faşist diktatörlüğün zindanları ihanet yuvaları haline getirme planı darbelenecek ve geri püskürtülecekti.
Buradan olarak, Büyük Ölüm Orucu eylemi faşist diktatörlüğün zindanlarda devrimci tutsaklara ihaneti ve boyun eğmeyi dayattığı koşullarda ortaya çıktı ve kısa sürede dalga dalga yayılarak binlerce devrimci tutsağı direniş içine çekti.F Tipi Hücre uygulamasıyla devrimci tutsaklara dayatılan teslimiyet ve izolasyon politikasını boşa çıkarmak ve teslimiyeti yere çalarak devrimci onuru bayraklaştırmak o koşullarda ancak kitlesel Ölüm Orucu ve SAG direnişleriyle mümkündü. Burada devrimci irade bir kez daha deneniniyor ve gerçek devrimciler ile sahteleri ayrışıyordu..Ya faşizmin devrimci tutsakları ehlileştirerek birer hiç durumuna getirme amacıyla gündemleştirilen F Tipi Hücre Cezaevi saldırısına boyun eğilecek yada devrimci direnişle bu ihanet dayatması boşa çıkarılacaktı.
Örgütümüz KP-İÖ’nünde içinde yer aldığı devrimci tutsaklar faşist diktatörlüğün bu teslimiyet ve ihanet dayatmasına karşı topyekün devrimci direnişi örgütlemeye yöneldiler.KP-İÖ savaşçıları kendi gerçekliğinden hareketle gücü ve olanakları ölçüsünde SAG ve Ölüm Orucu eylemine katıldılar.İki grup olarak seçilmiş yoldaşlarla Ö.O feda eylemine katılan KP-İÖ direnişçilerinden biriside ölüme hazır olduğunu ilan ederek kızıl bandı kuşanan Ali Ekber Barış yoldaştı.Ali Ekber yoldaş direnişin zaferine kilitlenerek hücresinde milim milim bedenini eriterek feda eyleminde bayrağı kale burçlarına dikmede en önde koştu ve Ö.O eyleminin 180.gününde yani direnişe başlamasının 6.ayında 18.Ekim 2001 yılında onlarca ölüm Orucu direnişçisi gibi ölümü gülerek kucaklayarak kavga bayrağını yoldaşlarına devretti.
Mevsimlerin bir birini kovaladığı ve beşinci yılını geride bırakan büyük ölüm orucu eylemidir ki zindanların Mamaklaşmasının-Diyabakırlaşmasının önünü aldı ve devrimci irade karşısında ihanet ve teslimiyet kar gibi eridi.Büyük ölüm orucu eyleminde bugüne kadar 122.devrimci ölümü gülerek kucakladı ve yüzlercesi gazi olarak faşizmin saldırılarının karşısına dikilerek devrimci tutsakların ihanete ve teslimiyete asla geçit vermeyeceklerini haykırdılar.
Ölüm Orucu feda eylemcisi Ali Ekber Barış yoldaş,bir komünist gibi düşündü,öyle mücadele etti ve ölümü de aynı kararlıkla karşıladı.Yoldaş vasiyetine bağlı kaldı,az konuştu ve çok iş yaparak bizlere yürünmesi gereken devrimci yolu gösterdi.Bugün Ö.O direnişinde ölümü gülerek kucaklayan Ali Ekber yoldaşı 14.yılında anarken,onun bizlere bırakmış olduğu, devrim ve sosyalizm bayrağını lekesizce taşıyıp zafer burçlarına dikeceğimize söz veriyoruz.
Ö.O Direnişçisi Ali Ekber Barış Yoldaş Ölümsüzdür!
Yaşasın Büyük Ölüm Orucu Direnişimiz!