15 Temmuz darbe girişimi sonrası
başlatılan soruşturmalar kapsamında yaşanan tutuklamalarla beraber cezaevleri
kapasitelerinin üzerine çıktı.
Burcu Karakaş'ın Diken'de yer alan
haberine göre, İnsan hakları aktivistleri, artan sayıyla beraber hijyen
sorunlarının ciddi boyutlara ulaştığına ve bu durumun salgın hastalık riski
oluşturduğuna dikkat çekiyor.
"ÜÇ KİŞİLİK F TİPİNDE 6 KİŞİ
KALIYOR"
Ceza İnfaz Sisteminde Sivil Toplum
Derneği’nden (CİSST) Berivan Korkut, koğuşlardaki kalabalığın sağlık
sorunlarını tetikleyebileceği konusunda endişeli: “Şu an eski sayıya yeni
tutukluluları da ekleyerek mahpus sayısının 200 binin üzerinde olduğunu
söyleyebiliriz. Cezaevlerinden aldığımız bilgi, doluluğun çok fazla olduğu
yönünde. Bazı başvurularda 12 kişilik koğuşlarda 28, üç kişilik F tiplerinde
ise altı kişinin kaldığını ifade ediliyor.
Kış koşulları ile birlikte daha zorlu
bir sürece girildi. Bolu’da soğukta yerlerde uyumak zorunda kalan mahpuslar
var. Mektuplarda, koğuşların aşırı kalabalık olduğu, nöbetleşe uyudukları,
yerlere yatak atıldığı, artan sayıya rağmen dolap sayısının aynı kaldığı dile
getiriliyor. Kişi başına düşen temiz hava oranının azaldığını, fiziksel ve
ruhsal kişisel alanların tamamen ortadan kaldırıldığını söyleyebiliriz.
Cezaevlerinde hijyen konusunda zaten ciddi sorun vardı, bir de üzerine insan
sayısının artmasıyla hijyen sorunu üst seviyeye çıktı. Bu durum, salgın
hastalık riskini de beraberinde getiriyor.”
"HASTANEYE SEVKLER NEREDEYSE
DURDU"
Berivan Korkut, mahkumların eğitim ve
sağlık haklarından yoksun bırakıldığını savunarak, sözlerine şöyle devam etti:
“Adli mahpuslar arasında intihar eden, açlık grevine giren insanlar var. Mevcut
durumun insan psikolojisi üzerindeki yansımalarını görebiliyoruz. Ortak
kullanım alanları da ortadan kaldırılmış durumda. Kurs ve aktivitelerde
sorunlar yaşanıyor. Cezaevleri kapasitelerinin üzerine çıkıyor ama gardiyan ya
da doktor sayısında artış yok. Orada çalışan personelin de iş yükü artıyor.
Kapasitenin artmasıyla insanların doktora çıkması ve sevk edilmesi neredeyse
durmuş vaziyette. Sevk konusunda ciddi şikayetler alıyoruz, doluluk oraya da
yansıyor. Terörle mücadele kanunu kapsamında içeride bulunan mahpusların eğitim
hakları ellerinden alındı, bu da ciddi sorunlardan bir diğeri. Mektuplarda da
sorun yaşıyoruz. Bazılarının verilmediğini duyuyoruz. Disiplin suçlarında da
patlama var. Ayrıca, dilekçelerin işleme koyulmadığını ifade edenlerde de artış
var.”
"AYLARDIR RADYOTERAPİ İÇİN BEKLEYEN
VAR"
İnsan Hakları Derneği (İHD) Cezaevi
Komisyonu üyesi avukat Gülizar Tuncer de F tipi cezaevlerindeki duruma dikkati
çekiyor.
Tuncer, bazı hasta mahkumların
tedavilerine devam edemediğini belirtiyor: “Tekirdağ ve Edirne F tipi
cezaevlerinde 2-3 kişilik hücrelerde 5 kişi kalınıyor. Bazı 10 kişilik
koğuşlarda 30 kişi kalıyor. İnsanlar yerlerde ya da ranzalarda nöbetleşe
yatıyorlar. Hijyen durumu çok kötü. O kalabalıkta aynı havayı soluyorlar. Hasta
mahpuslar hastaneye götürülmüyor. Örneğin Edirne’de bir kanser hastası aylardır
radyoterapi için bekletiliyor. Öte yandan, savunma hakkı ortadan kaldırılmış
durumda. Görüşmeler kameraya ve dinlemeye alınıyor. Konuşurken müdahalede
bulunabiliyorlar. Savunma hakkı, adil yargılanma hakkı ortadan kalkmış durumda.
Bu duruma tutuklama bile diyemeyiz.”
"KİM NEREYE GÖTÜRÜLÜYOR,
ÖĞRENEMİYORYUZ"
Avukat Tuncer, başka cezaevlerine
gönderilen mahkumların sayısında da artış yaşandığını, bu kişilerin ailelerin
yakınlarının bilgi almakta zorlandığını ifade ediyor: “Ring araçlarında
insanlar saldırıya uğruyor. Kadınlar çıplak arama sırasında tacize uğruyor.
Cezaevlerine giriş çıkış problemli, bu da bir cezalandırmaya dönüşmüş durumda.
Bazı cezaevlerinde kitap sınırlaması var. Mektuplar karalanıyor, kesiliyor.
Yetki belgelerine bile el konuluyor. Mahkumların sohbet hakları da kısıtlı.
OHAL nedeniyle arkadaş ziyareti de ortadan kalktı. Bir de sürekli yer
değiştirme hali var. Aileler bizi, cezaevi idaresinin arayarak yakınlarının
nereye götürüldüğünü öğrenmeye çalışıyor. Kim nereye götürülüyor, bunu
öğrenemiyoruz.”
"ŞİDDETTEN BAYILDILAR"
Son dönemde CİSST’e yapılan bazı
başvurularda yer alan şikayetler şöyle:
* Bolu F Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu:
Mahkumların koğuşta bulundurabilecekleri kitap sayısının beşe düşürüldüğü,
diğer kitapların depoya kaldırıldığı, ortak kullanım alanlarını kullanmalarının
kısıtlandığı, oda değiştirme taleplerinin karşılanmadığı, oda aramalarında
eşyalarının bilinçli olarak dağıtıldığı, bazı mahkumların yerde yattığı
belirtildi.
* Manisa T Tipi Ceza İnfaz Kurumu:
Mahkumların kötü muameleye maruz kaldığı, durumlarını çeşitli kurumlara
aktarmak için yazdıkları birçok mektuba el konulduğu, darp sebebiyle hala ciddi
sağlık problemleri yaşayanlar olduğu ifade edildi.
* Ödemiş T Tipi Ceza İnfaz Kurumu:
Mahkumların istemleri dışında Ödemiş T Tipi Ceza İnfaz Kurumu’na sevk
edildikleri, cezaevi girişinde küfürlerle birlikte çıplak arama dayatıldığı,
bazı mahkumların yoğun şiddetten ötürü bayıldıkları ve baygın halde yerlerde
sürüklendikleri iddia edildi.