“Yurttaşlarım,
Sonunda size ne bırakabilirim?
Son saatimde, şerefle olan sıkı
ilişkinin beraberinde getirdiği sıkıntı ve yükümlülüklerle dolu uzun yıllar
boyunca en çok özlediğiniz şeyi sizlere hediye etmeye karar verirsem sanırım ki
hepiniz onaylayacaksınız. Çok basit:
Sizlere miras olarak önemsiz olmayı
bırakıyorum. En adi, en değersiz, en yavan önemsizliği.
Artık unutmanın yumuşacık tüylerinin
içine gömülün. İçiniz rahat olarak tarihin akışını dikkate almayın ve bize
dünyayı nükleer soykırımın kıyısına sürükleten, güneyimizdeki koca bir kıtayı
yangın yerine çevirten, Küba’nın kuzey sahilinden ancak 160 kilometre uzakta
bulunan, bildiğimiz en eski çağlardan beri dünyanın en güçlüsü olan
imparatorluğu diz üstü çöktürten ve birliklerimizi zafer yürüyüşüyle Afrika’nın
güneyinin tamamından geçirten büyüyü lanetleyin.
Ama sizi anlıyorum.
Siz şimdi barış, mutluluk ve refahın
canlandırıcılığına ihtiyaç duyuyorsunuz; Hegel, tarih kitabında boş bir sayfa
olarak kalan halklardan söz ederken bunu düşünmüştü. İşte sizin istediğiniz de
bu! Bunun özlemini çekiyorsunuz!
Çok yakında kavuşacaksınız buna, çünkü
ben öleceğim. Bu yüzden size onu bırakıyorum.
Önemsizliği. Mutlak önemsizliği.
Zafere kadar daima.”
Kaynak: ‘Die Autobiographie des Fidel
Castro”, “Fidel Castro’nun Otobiyografisi.”
Norberto Fuentes
(s.672)