Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile mesleğinden ihraç edilen akademisyen Nuriye Gülmen’in “İşimi geri istiyorum” diye başlattığı daha sonra kendisine Semih Özakça ve Acun Karadağ’ın da destek verdiği Yüksel Caddesi İnsan Hakları Anıtı önündeki oturma eylemin 100’üncü günü dolaysıyla düzenlemek istenen etkinliğe polis sert şekilde müdahale ederek 11 kişiyi gözaltına almıştı.
‘SEMBOLİK HALAY ÇEKİLSİN’ DENİLDİ
Gözaltına alındıkları sırada darp edildikleri görüntüleri sosyal medyadan yayınlayan Nuriye Gülmen, “Çektiğimiz halay da suç unsuru oldu” diyerek direnişin 100’üncü gününe özenle hazırlanmış olduklarını söyledi. Saat 17.00’ye kadar etkinliklerinin sorunsuz devam ettiğini belirten Gülmen, “Alana destek ziyareti için CHP’li vekil Veli Ağbaba geldi. Polisler bir görüşme yaptı. Polis, Ağababa’ya ‘sembolik bir halay çeksinler, dağılsınlar’ dedi. Biz de halay çekmeye devam ettik. Kısa bir süre sonra anons yaptılar. Bizler devam ederken çevik kuvvet polislerini üzerimize sürdüler ve etrafa gaz sıkmaya başladılar. Hepimiz gaz yedik. Kısa süre sonra çekildiler. Biz de tekrar alana döndük” dedi.
İlk müdahalede polisin gözaltı işlemi yapmadığını belirten Gülmen, ikinci müdahalenin çok sert olduğunu ve gözaltıların yaşandığını söyledi. “Bize hiç dokunmadan, yanımızdan çevikler koşarak kaçanları kovaladılar” diyen Gülmen, cafelerden insanların gözaltına alındığını söyledi. Gülmen, dün yaşananları şöyle anlattı: “Sonrasını anlayamadım. Acun Karadağ’ın sesini duydum, ‘ölüyorum’ diye bağırıyordu. Birbirimizi tutmaya çalıştık. Bende birilerinin koluna girdim. Birbirimizi korumaya çalışırken hepimizi gözaltına aldılar. Yüzümüze yakın mesafeden gaz sıktıkları için neler olduğunu göremiyordum. Sonra zorla araca kadar götürdüler. Ama Semih ve Veli’yi çok kötü yerlerde sürükleyerek, gözaltına aldılar. Semih’i yere yatırdılar ve üzerinde köpekler gezdirdiler.”
‘DÖVİZ YASAĞIYLA BAŞLADILAR…’
Gülmen, gözaltına alındıktan sonra da şiddetin devam ettiğini ve saatlerce gözaltı aracında keyfi şekilde bekletildiklerini belirtti. Gülmen, “Direnmemiz onları rahatsız ediyor. ‘Dağılın, yapmayın’ diyorlar ama biliyorlar ki bu eylem devam edecek. Direniş kendini ispatladı. Destekleyen insanlar için de bu çok net. Saldırılar insanları daha çok birbirine kilitliyor. Direniş azmini güçlendiriyor” dedi. Gülmen, eylemlerinin ilk günlerinde polisin “döviz açmanın yasak” olduğunu şimdi ise “halay çekmenin yasak” olduğunu söylediğini belirterek, “Halay çekmeye devam edeceğiz. Bizim için ne yasallık ne meşruluk onların sınırları içinde belirlenen bir şey değil. Daha büyük halaylar kuracağız emin olsunlar. Zafer halayımızı o kadar büyük kuracağız ki o zaman çaresizlikleri çok daha büyük olacak.”
‘KÖPEKLERİ ÜZERİMDE GEZDİRDİLER’
dihaber.org’a Semih Özakça ise, yaşadıklarını şöyle anlattı: “Yerlerde sürüklenirken darp ettiler ve bir yanda da yüzüme gaz sıktılar. Vücudumun birçok yerine tekme attılar. Yerlerde sürüklerken ekip aracının önünde yerde yatırdılar ve köpekleri üzerimde gezdirdiler. Kendi iradelerini kanıtlamak istiyorlardı, Bizim irademizi sınamaya çalışıyorlar. Eylemi bitirmemiz gerektiğini yoksa müdahale edeceklerini söylediler. Bu bir dayatmadır. Ve biz kendi irademiz dışında gerçekleşen bir durumu kabul etmiyoruz. Çevredeki insanlara da gözdağı vermek istediler ancak insanlar bizi yalnız bırakmadı. Yenildiler. Onlar yenilmeye bizler ise kazanmaya mecburuz.”