
Şeflik rejiminin önünün açılması hedefli
16 Nisanda referandum günü yaklaşırken, Hitler taslağı şeflik rejimi
yanlılarının hazırlık çalışmaları da hız kazanıyor. Sarayın şefi Erdoğan
referandum çalışmaları için sahaya indi, mitinglerine başladı. “Evet” cephesi,
çalışmalarını faşist ırkçı-şoven söylemlerle kurmakta ve özellikle Kürt özgürlük hareketi ve HDPyi hedef koymaktadır. , Erdoğan bu zehri en etkin şekilde
kullanıyor . Bu amaçla yığınların geri yanlarına hitap ederek yeniden idam
tartışmalarını gündemleştirdi. Tahmin edildiği gibi, idam konusu, kirli ittifak
halinde bulundukları MHP Başkanı Devlet Bahçeli’nin “Getirin Meclis’e,
geçirelim” çağrısıyla gündeme geldi.
Nitekim Erdoğan da Manisa’da katıldığı
bir mitingde, “Ben şuna inanıyorum, idam talebi parlamentoya gelecek. Temennim
odur ki parlamentodan geçtiği anda bana geldiğinde ben bunu onaylarım. Fakat
bir sıkıntı, anayasa değişikliği gerektiriyor. İşte ayın 16’sı aynı zamanda
bunun da bir cevabı olacak. Gerekirse, şimdiden bir şey daha söylüyorum, bunun
için de bir referandum yolu açabiliriz. Eğer parlamentodan bu çıkmıyorsa,
anayasa değişikliği için bir referandum talebini şimdiden hatırlatıyorum.
İnşallah onun için de ne yaparız, yine millete gideriz. Millet idam diyorsa
mesele bitmiştir” dedi. Yani şimdilerde aralarından su sızmayan dinci-gericiler
ile ırkçı-şovenler, “terör” demagojisini dillerine dolayarak, meydanlarda idam
tartışmaları açarak, referandumda “evet” oylarını arttırma hesabıyla hareket
ediyorlar.
Hatırlanacağı üzere Türkiye’de idam 2004
yılında Erdoğan başbakanken kaldırıldı ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin
(AİHS) ilgili protokolü onaylandı. Yine Erdoğan, 2010 yılında gerçekleştirilen
anayasa referandumu öncesinde de 12 Eylül darbecileriyle hesaplaşıyor
görüntüsüyle, “ Referandumda, gencecik bedenlere yağlı urgan çeken anlayışla
hesaplaşılacak” demişti. Hatta genç devrimci Erdal Eren’in yaşının büyütülerek
idam edildiğini “üzüntü” ile anmaktan geri durmamıştı. Şimdi yine bir
referandum öncesi, kendisinin kaldırdığı idamın tekrar getirilmesi için
ırkçı-şoven çığlıklar atıyor.
15 Temmuz darbe girişiminin ardından,
böylesi bir “lütfun” yarattığı atmosferi canlı tutmak amacıyla ve AKP’lilerin
özel bir çabasıyla, meydanlarda “idam isteriz” çığlıkları attırılmıştı. O zaman
bunu, “millet istiyor” söyleminin ardına sığınarak savunmuşlardı. Şimdi ise
“Millet isterse mesele bitmiştir” diyerek tekrar bu tartışmayı alevlendirilmek
istiyorlar. Esasında kendileri de farkında ki idam hukuk mevzuatına tekrar
getirilse dahi geriye dönük işletilmeyecek. Ancak onlar idam söyleminin
ırkçı-şoven propagandada işe yaradığını düşünüyorlar. Korkunun dozunu idamla
daha da artıracaklarının hesabını yapıyorlar. Böylesi faşist yöntemlerle ülke
yönetmeyi umanlar, tüm gücü tek elde toplamak istedikleri “yeni Türkiye” için
sandıkta “evet” çağrısı yapıyorlar.
Bu türden faşist yöntemlerle zehirlenmiş
ve idamı destekleyen belli bir kesim kuşkusuz ki vardır. Yakın dönemde
görüldüğü üzere, küçük çocuklara elinde idam ipiyle poz verdiren “öğretmenlere”
sahipler. Bu gerici düzenden nemalanan, böylesi bir düzenden medet umanlar da
vardır. Toplumun hak ve özgürlüklerini yok sayarak kendi çıkarlarını dayatmayı
kendilerine “iş” edinmişler de vardır. Bunları herhangi bir toplumsal muhalefet
eylemine –şimdilerde “hayır” çalışmalarına– karşı ellerinde palalarla,
bıçaklarla, silahlarla görmeye alışkınız.
Mafyatik yöntemlerin prim yaptığı, “Oluk
oluk kan akıtacağız” söylemlerinin alkışlandığı karanlık zamanlardan geçiyoruz.
Ne istediklerinin bile farkında olmadan, bir “güruh” haline sokulmuş, faşizmin
bekçiliğine soyunmuş bu kesimlerin meydanlarda “idam isteriz” çığlıkları
atmalarının hiçbir şekilde halk iradesi, onların söylemiyle “milli irade” olduğu
iddia edilemez. Böylesi bir ülke hayali kuranların sonu, tarihten örnekleri
olduğu üzere, hüsranla sonuçlanmaya mahkûmdur. Eşitlik temelinde hak ve
özgürlükler mücadelesi verenler er ya da geç kazanmış, zorbalıklarını dayatan
diktatörler ve bu ruha sahip müritleri ise, insanlığın ilerici değerlerini
savunanların haklı nefretinin hedefi olmaktan kurtulamamıştır.