Henüz adı bile konmamış başkanlık
referandum videoları “orantısız” biçimde dolaşıma çıktı. “Evet” diyenlerin
pasladıkları kişiler de mecburen konvoya katılıyor, katılmayan taşlanıyor.
Halkın vergileriyle yayın yapan devlet televizyonu bunları klip yapıp tek yanlı
propagandaya dönüyor. “Hayır” diyenler öyle yada böyle hayali gerekçelerle
soluğu nezarette alıyor, “tutuklanma” talebiyle. O da 6-7 yıl önceki tweet’lere
dayanarak..
Niye? Başka şey bulamıyorlar da ondan.
“Hayır” videosundaki en ileri ifade “Korkmuyoruz, biz kazanacağız.” Ne var
bunda? Çünkü karşı taraf yaptıkları kirlikiklerden, katliamlarda ve faşist
baskılardan dolaı acayip korkuyor.
Halk hareketi olmasın, insanlar bir
fikir etrafında toplanamasın diye, devrimciler ve emekçiler polis-jandarma teöröü,
savcı hakim zindan tehdidiyle torpilleniyor. Yolu yok ne yapmasanız Sarayınızla
birlikte yıkılıp gideceksiniz. Emekçiler Hayır diyerek Hitler taslağı şeflik
rejimine geçit vermeyeceklerdir.
Rapora göre “özgür” kategorisinde
dünyada 87 ülke var. Özgürlükler açısından Türkiye bu ilk 87’ye girmiyor.
İkinci ligde yani “kısmen özgür” 49 ülke arasında yer alıyor. Böyle giderse
üçüncü lige düşüp 49 ülkenin bulunduğu “özgür değil” kategorisine düşecek 50.
ülke olarak.
AKP sözcülerine göre Olağanüstü Hal
koşullarında “demokratik anayasa” referandumu yapacak Türkiye. Kendilerinin
bile bu söylediklerine inanmaları zor.
AKP iktidarının “medyayı susturma”
harekatı referandum öncesi “HDP’yi diskalifiye etme” operasyonuyla birlikte
yürütülüyor.
Son üç ayda 30 HDP milletvekili
gözaltına alındı. Şu anda 13’ü tutuklu. Aynı süre içerisinde il, ilçe
başkanları, yönetim kurulu üyeleri, belediye başkanları, meclis üyeleri başta
olmak üzere tutuklanan HDP’li sayısı 1500’ü buldu.
HDP’lilerden sonra, referandum tarihi
yaklaştıkça sıra CHP’lilere geliyor.
Hala basın açıklamasının, yürüyüş ve
mitinglerin OHAL’den dolayı bir ay yasaklandığı kentler var.
“Hayır” diyenler gözaltına alınıyor,
“Hayır” pankartı asan partilerin binaları basılıyor, etkin “Hayır” kampanyası
yürüten CHP’liler bile uyduruk gerekçelerle gözaltına alınıyor.
Referandum için yapılan araştırmalarda
“Hayır” oyları “Evet”lerden yüksek çıktıkça panik artıyor AKP cephesinde.
7 Haziran seçimlerinde aleyhlerinde
çıkan tabloyu hangi yöntemlerle 1 Kasım seçimlerinde lehlerine çevirdilerse,
şimdi de aynı oyunu sahneye koyacaklarının işaretleri var.
faşist katliam, yasaklar ve demagojik
yöntemler devreye sokulacak.
Her terör eylemi ve cinayetten sonra
teker teker getirilen yayın yasakları şimdi önceden ve toplu halde konuluyordu.
Buna göre muhabirlerin anlatımından olay
yeri görüntülerine, ambulans sesinden olayla ilgili yapılan yorum ve
eleştirilere kadar haberciliğin olmazsa olmazları arasında yer alan pek çok
konu yasaklanıyordu.
Özellikle terör olaylarında sadece
Cumhurbaşkanı ve Başbakan gibi resmi yetkililerin açıklamaları yasak kapsamı
dışında tutulacaktı. Muhalefet partileri, liderleri de bu karara göre yasak
kapsamına giriyordu.
Yani tıpkı Ankara’daki Gar katliamında
olduğu gibi bir terör olayı meydana gelse, iktidar sözcüleri olayla ilgili
istedikleri açıklamayı yapacaklar, kamuoyunu istedikleri gibi yönlendirecekler.
Bu üç olguyu bir araya getirince insanın
düşünmek bile istemediği kanlı senaryolar geliyor akla.
Bütün bu yaşadıklarımız bir telaşın
ifadesi. Referandumda “Hayır” çıkma olasılığının korkusu.
Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en ilginç
süreçlerinden birine daha tanık oluyoruz. Ama aynı zamanda kaybedeceğini
anlayan zorbaların da telaşına tanık olacağız.
Yeter ki zorbalığa karşı olanlar
kazanacaklarına inansınlar!