Gözaltında Cinsel Taciz ve Tecavüze Karşı Hukuki Yardım Bürosu’na 1997’den bu yana 561 kadın ve kız çocuğu başvurdu. Bu kadın ve kız çocuklarının yüzde 18’i gözaltında tecavüze, yüzde 82’si ise cinsel tacize uğradığını belirtti.
Taciz veya tecavüze uğrayan kadınların yüzde 79’u siyasi, yüzde 21’i ise adli nedenlerle gözaltındaydı.
Gözaltında tacize tecavüze uğrayanların yüzde 12’si 18 yaş altındaki kız çocuklarıydı.
Taciz veya tecavüze maruz kalan başvurucuların yüzde 74’ünü Kürtler, yüzde 23’ünü Türkler, geri kalanını ise Süryani, Arap, Almanya, Roman, Avusturya, Özbekistan veya Moldova’dan kadınlar oluşturdu.
Tecavüze uğrayan kadınlardan biri, tecavüzün ardından intihar etti. 14 yaşındaki bir kız çocuğu tecavüze uğradıktan sonra akrabaları tarafından öldürüldü.
180 dava açıldı
Gözaltında Cinsel Taciz ve Tecavüze Karşı Hukuki Yardım Bürosu’na 1997’den bu yana yapılan başvurular sonucu 180 dava açıldı.
Bu davalardan 46’sı AİHM’de sonuçlandı, üçü ise sürüyor. AİHM’de Türkiye aleyhine sonuçlanan bir dava dosyası şu an Yargıtay’da.
Başvurucu kadınların yüzde 40’ı (229 kadın) korktukları için hukuki işlem başlatmak istemedi. Buna rağmen, bir olayda fail olan asker görevden alındı.
14 kadın ise dava devam ederken, hukuki mücadeleden vazgeçti. Bunlardan biri dava nedeniyle gördüğü baskılardan dolayı vazgeçerken, bir diğeri ise dava beraatle sonuçlanınca dosyayı Yargıtay’a taşımaktan vazgeçti.
Gözaltında Cinsel Taciz ve Tecavüze Karşı Hukuki Yardım Bürosu, bu seneki raporunda vakalardan ayrıntılar da paylaştı:
Mardin Derik, Haziran 2016: Askerler 12 yaşındaki kızını soydu
13 Haziran 2016'da gece yarısı saatlerinde evlerinin önünde bir çatışma çıkar ve çatışmada 2 asker yaşamını yitirir. Olayın ardından askerler başvurucunun evine operasyon yaparlar ve evlerine çok sayıda polis ve özel tim girer. Eşi kaçar. Diğer aile bireylerini polisler dövmeye başlarlar.
Başvurucunun aldığı darbe ile kulak zarı patlar ve kulağından yoğun kanama olur. Aynı esnada 21 yaşındaki oğlunu darp ederek burnunu kırarlar. Bir grup polis ise 17 yaşındaki kızını döverek kolunu kırar ve vajinasını defalarca tekmelerler. Başvurucu bir ara 12 yaşındaki küçük kızını çırılçıplak olarak görür; 6 asker vücudunu elemektedirler.
Bu arada sürekli cinsel içerikli küfürler ve hakaretler etmektedirler. Başvurucu ve yakınları olayla hiçbir ilgileri olmadığı halde, yoğun baskı, saldırı ve işkenceye maruz kalmışlardır. Yoğun darp uygulamasının ardından Derik jandarma karakoluna götürürler. 4 gün karakolda kalırlar. Hepsi yaralıdır. Karakol’da da yoğun tehdit, hakaret ve küfürlere maruz kalırlar. Savcılığa çıkarılırlar. Savcı da başvurucuya hakaret eder ve çok kötü davranır. Bu arada hakime çıkmayı beklerken polisler başvurucuya sürekli, "kahpe, orospu, sen de kızların da teröristlerin altına yatıyorsunuz"diye hakaret etmektedirler. Başvurucu en çok karakolda iken çocuklarının işkence sesinden etkilenmiştir. Kızları serbest bırakılır, oğlu denetimli serbestlikle serbest bırakılır. Kendisi ise tutuklanır. Çocuklarının her biri bir yana dağılmıştır. Evleri yakılıp yıkılmıştır.
Diyarbakır, Aralık 2016: Kadın polis parmakla tecavüz etti
Başvurucu, 16 yaşında çocuk yaşta ailenin isteği üzerine evlendirilmiştir. Bu evlilikten 5 ve 10 yaşlarında 2 çocuğu bulunmaktadır. Kocasından boşanmıştır. Annesi ve çocuklarıyla birlikte Diyarbakır’da oturdukları eve 19 Aralık 2016 tarihinde gece yarısı 01.50 saatlerinde maskeli timler tarafından operasyon yapılır.
Timler kapıyı kırarak eve girerler. Annesi ve çocukları çok korkmuşlardır. İçeri girer girmez başvurucuyu cinsiyetçi küfürler ederek dövmeye başlarlar. Ellerini arkadan ters kelepçeleyip yere yatırırlar. Yerdeyken, tekmelemeye devam ederler. Bir kadın polis sürekli saçlarını kökünden çekmektedir. Parça parça saçları yolunur (saçların kökünden yolunduğu görülmüştür). Bir polis başvurucuyu ters çevirir ve ayak tırnaklarını ve parmaklarını ezmeye başlar, (bir süre sonra tırnakları dökülmüştür.) cinsiyetçi küfürler eşliğinde kalçasına ve vajinasına tekme atarlar.
Uzun bir sure dövdükten sonra bir araca bindirirler Sürekli başka kişilerin ismini vermesini istemektedirler. Silah çıkarıp başına dayarlar ve silahın ucunu bütün vücudunda gezdirirler. Bir taraftan da, “söyle bakalım seni arabada mı öldürelim, yoksa Sur’a götürüp de mi öldürelim? Böylece şehitlerimizin öcünü alırız” demektedirler.
3-4 saat, değişik arabalara konulmak suretiyle gezdirilir. Bu arada başvurucu çok bitkindir. Vücudunda kanama ve morluklar vardır. Bu haldeyken devlet hastanesine götürülür. Doktorun karşısına kelepçeyle çıkarılır. Doktor çok gençtir ve hiçbir şey yapmaz. Polislerden biri, doktora, ‘temiz raporu yazacaksın’ diye emreder. Doktor da, ‘darp ve cebir izi yoktur’ diye rapor yazar ve imzalar.
Ardından Terörle Mücadele Şubesi’ne götürülür. Bir odaya alınır. Herkesin ‘abla’ diye hitap ettiği bir kadın polis onu çırılçıplak soyar. Makatına ve vajinasına parmak sokmak suretiyle arama yapar. Başvurucu itiraz etmeye çalışsa da, kadın polis, ‘siz her yerinize her şeyi sokarsınız’ diyerek cevap verir. Geceleri hücrede tek başına tutulur. Her gece komiser, hücreye girer ve onu tacizkar sözlerle, tehditlerle itirafa zorlar. Gözaltında iken, sürekli vajinal kanama geçirir. Bu arada annesini Terörle Mücadele Şubesi’ne getirerek, başvurucuyu annesinin karşısına bitkin bir şekilde çıkarırlar. Annesine de işkence yapmakla tehdit ederler. Ancak annesi çok dik durur. Bu arada, gözaltında kaldığı sure boyunca sürekli onun duyacağı şekilde ‘bunu ablaya teslim edelim o öldürsün’ derler. Kadın polis, gözaltında iken her yanına geldiğinde sürekli kollarını çimdikler. Kollarının her yeri mosmor olur. 11 gün sonra, savcılığa ve hakimliğe çıkarılarak tutuklanır ve cezaevine konulur.