Doğu Perinçek Her Daima Faşist
İktidarların Akıl hocalığına soyundu. Neki kullanılıp kullanılıp limon gibi
sıkılıp çöpe atıldı. 12 Eylülde Türkeş faşist cuntacılara; biz içerdeyiz ama
düşüncelerimiz iktidarda, neden içerdeyiz" diye serzenişte bulunmuştu.
Bugünde Perinçek aynı serzenişte bulunuyor; kimse bizi adam yerine koymuyor ama
Vatan partisinin düşüncesi iktidarda" diyerek Erdoğan’a daha çok zulüm
yapması için telkinde bulunuyor. İşte doğu Perinçekin Erdoğan önderliğindeki
AKP güzellemesi:
"Erdoğanın Akıl Tayyip Erdoğan
yeniden ABD’ye dönebilir mi..!
Cumhurbaşkanı Sayın Tayyip Erdoğan, üç
gün önce Tunus’ta Suriye Devlet Başkanı Sayın Beşar Esad için “terörist”
suçlamasında bulundu. Dün Türkiye ile Rusya arasında S 400 füzeleri sözleşmesi
imzalandı. İlk teslimat 2020 yılında.
Bu süreç böyle işte!
Hangi süreç diyeceksiniz. Yanıt:
Türkiye’nin Atlantik denetiminden kurtulup Avrasya’daki bağımsız konumuna
yerleşmesi süreci.
Türkiye, 1945 yılından, özellikle
1980’den bu yana devam eden 70 yılın zincirlerini kırıyor. Öyle Tayyip
Erdoğanların dudaklarının ucundaki bir olay değil yaşananlar. Önce bunun
anlaşılması gerekiyor.
YENİ DÜNYANIN KURUCULARI
Yeni bir dünya kuruluyor ve Türkiye bu
sürecin önde gelen ülkeleri arasında. Yeni dünyanın kuruluşunda üç etken göze
çarpıyor.
Ekonomide Çin ve Hindistan.
Silahlı direnişte Batı Asya ülkeleri.
Tek tek sayarsak Rusya, Türkiye, Suriye, Irak, İran, Filistin ve Yemen.
Siyasal düzlemde ABD’ye kafa tutma
eğilimine giren Almanya ve Fransa, hatta İngiltere.
SÜRECİN ZİKZAKLI KARAKTERİ
Türkiye, 2014 baharında Silivri
duvarlarını yıkarak ABD denetiminden çıkmaya başladı. ABD’nin piyonlarını
temizleyerek, Gladyosunu bastırarak, sözde “Kürdistan” planlarını bozarak
buraya geldik. Bir tür Türkiye-Amerika Savaşı yaşanıyor.
Kolay değil ve iniş çıkışlı bir süreç.
Bu süreç, AKP iktidarının başarıyla
yönetebileceği bir süreç değil. Türkiye’nin mecburiyetleri ve dinamikleri, AKP
iktidarını önüne katmış sürüklüyor.
Bu sürecin asıl sahibi ve yöneticisi
Vatan Partisi’dir.
Ancak Vatan Partisi şu anda hükümette
değil.
Tarihin zorunlulukları bu durumlarda
sürecin asıl hükümetinin yönetime gelmesini beklemiyor. Şöyle de söylenebilir:
Zorunlu olan programın kendisini dayatması, o programın asıl sahibini de
iktidar sürecine sokmaktadır.
BOP DA KALMADI EŞBAŞKANI DA
Dünyadan bakanlar Türkiye’yi daha iyi
anlıyorlar. Çünkü Türkiye’nin içindeki mevzilenmelerin dışında, küresel
konumdalar. Örneğin ABD, Alman, Rus basınında hiç kimse yaşanan zikzakları
şaşkınlıkla karşılamıyor, çünkü sürecin doğasını biliyorlar. Ancak Türkiye’de
süreci görmeyen hayli yaygın bir kesim var. Bunlar, Tayyip Erdoğan yönetiminin
her yalpalamasında, “ABD’nin BOP Başkanından ne beklenir ki” türünden
saplantılarını hemen piyasaya sürüyorlar.
Bunlara göre, her şey yerinde durur,
hiçbir şey değişmez.
Şu Batı Asya’ya bir göz atalım, BOP mu
kaldı ki, Tayyip Erdoğan’ın BOP Eşbaşkanlığı kalsın.
Türkiye ekonomisinin en büyük ortakları
artık Çin, Rusya ve Almanya. Türkiye’nin büyük sermayesinin gözü Avrasya’da.
Doğru Perinçek
Aydınlık"