Uzun yıllardan bu yana devrimci hareket
dağınık ve yığınlardan kopukluğunu aşmada başarılı çıkış yaptığı söylenemez. 12
eylülün ideolojik-politik saldırılarının yarattığı öz güven eksikliği ve
kitlelerden yabancı hali hala aşılabilmiş değil. Bunda nesnel koşulların
yanında elbette devrimci hareketin kadroların yetersiz ve yetmezlikle içinde
olmasının önemli etkisi vardır.
Var olanla yetinen ve koşullara boyun
eğen bir kadro tipiyle mevcut olumsuzlukları yarıp çıkmak ve buz kıran rolü
oynama güçtür.
Çok konuşan ama az iş yapan, önünü
koymuş olduğu görevleri yerine getirmeyen, eleştiri-özeleştiriyi yozlaştırıp
ayağa düşüren bir
önderlik ve bu önderliğin yönettiği
kadro tipinde iktidarı alma kararlığı içinde tutkuyla mücadeleye sıkıca sarılma
ve yalnız kalsa bile bir örgüt gibi davranan kadrola kuşağı yetiştirmeden
faşizmin, gericiliğin ve oportünizmin legalist var olanla yetinen ve kendi
çalıp kendi oynayan durumunu aşmak mümkün olmaz. "Daha az devrimci
gevezelik, daha fazla günlük iş. İşte şu anda, komünizmi hayata geçirme uğraşı
içinde olduğumuz şu anda, yapmamız gereken temel şey" diyordu, Lenin
yoldaş . Yani Lenin yoldaşın yüzyıl önceden söylemiş olduğu bu söz, günlük
politik görevlerimize sıkıca sarılmayı, işimizi hiç aksatmadan kitlelere
gitmememiz salık veriyor. Örgütsel pratik çalışmalarda geri durduğumuz anda
(hani halkımız da bir özdeyişte dile getirir ya: "işleyen demir
ışıldar"), paslanmaya başlarız. Haliyle teoriyi pratiğe sürmüyorsak burada,
devrimci kişiliğimiz de erezyon kapıyı çalar Bir bilim adamının da, bir
sporcunun da, bir sanatçının da sürekli kendisini geliştirmesi için ne yapması
gerekir? Elbette araştırması, incelemesi ve çalışması gerekir. Üretmesi
gerekir. Çalışmayı bıraktığı anda, bilimde yeni buluşlar yapabilir mi, bir
bilim adamı? Yapamaz. Sanatçı yeni eserler ortaya koyabilir mi? Koyamaz. Tıpkı
bunun gibi devrimcilik de bir güzel sanattır yoldaşlar, yeniyi bulmak ve eskiyi
aşmaktır. Haliyle sıkıca hem de planlı olarak 24 saat dur durak n bilmeden
çalışmamız gerekir her şeyden önce.
Demek ki hareketli, değişim ve dönüşüne
önderlik eden dinamik karakterin birincil özelliği, ya da kuralı, ya da ilkesi
diyelim: günlük iş. Günlük görevlere hep gönüllü olacağız yoldaşlar. İşte İbrahim, İrfan ve diğer yoldaşların başarıya
yürümede temel özelliklerinden biriydi bu i.
Yine biliyoruz ki devrimcilik risk almak
demektir. Haliyle devrimci bir önder ve kadro her daima riskli görevlere hazır
olmalı ve bu zorlu görevleri omuzlamakta, hiç tereddüt göstermemelidir Devrimci
savaşımda kadrolar bakımından ikinci
kapıyı çalıyor; girişken ve yaratıcılık.
Yani koşulları en iyi şekilde
kavrayacak, somut durumun somut tahlilini yaparak, en doğru şekilde maddi
olguları, emekçilerin içinde bulunduğu gerçekliği ve karşı devrimin durumunu
olduğu gibi tahlil edip kavrayacak ve onları devrimci dönüşüme uğratmak için en
doğru öneri ve taktikleri getirecek. Elbette öneri ve taktikler belirlemekle
sınırlı kalmayacak, o öneri ve taktiklerin yoldaşları tarafından da kabul
edildiği anda, hayata geçirilmesi için en önde yer alacak. mücadeleye tün
benliğiyle katılacak.
Demek ki, her devrimci kadro devrimci
görevlere hazır olmalı ve aldığı görevleri yerine getirmede inay tçı ve ısrarlı
olmalıdır. Verilen görevlerle kendisini sınırlayan devrimci başarılı olamaz. Bu
da yetersiz devrimcilik demektir. Yani girişken ve yaratıcı devrimci
kişiliğimizi a tam olarak geliştiremeyiz. Hep görevi başka yoldaşlardan,
önderlerden, kadrolardan beklersek, gerçek devrimci olamayız .. Elbette
önderlerimiz, deneyim ve tecrübe sahi olan yoldaşlarımız gelişmeleri ve
süreçleri bizden daha önceden ve doğru görebilirler ama biliyoruz ki yanılmaz
insan yoktur. Hepimiz, herkes zaman zaman hatalara ve yanılgıya düşebiliyoruz. En
büyük Usta'larımız bile bunu itiraf etmişlerdir. Hatta açıkça söylemekten
çekinmemiştirler. O zaman hepimiz, girişken ve yaratıcı olacağız, üretken
olacağız inisiyatifli olacağız, üretici olacağız. Devrimci bir görevin
başarılması için neler yapmamız gerekir, nasıl çalışmamız gerekir, kimlerle
bağlar kurmamız gerekir? Bunlara hep kafa yoracağız ve üretken olacağız. Eğer
bunu yapmazsak komünist önderlerin sıklıkla eleştirdikleri bir yön, yahut da
kötü devrimciler için bir nitelemesi var: geveze ve İşgüzar olmak. İşte o
duruma düşebilir insan. O zaman bilinçlice somut durumu tahlil edeceğiz, ona
uygun öneri ve çözümler üreteceğiz. Bu hepimizin, her devrimcinin görevi.
Sadece başkasından beklemeyeceğiz. Önderlerimizden, deneyim sahibi kadrolardan
,beklemeyeceğiz. Hepimizin bu işle birincil derecede yükümlü, devrimciler
olduğumuzu hissedeceğiz, yürekten duyacağız. İşte devrimci yaratıcılıktır ve
devrimci girişkenlik budur..
Devrimci dinamik karakterimizin ikinci
önemli özelliği de budur,
Devrimi dinamik karakterimizin üçüncü
özelliği için; kavganın her cephesinde ön görülü ve uyanık olmak.
Uyanık olmak. Devrimci kavga, adı
üstünde bir kavga, bir savaş. Sınıflar arasında savaş demektir devrimcilik.
Sınıflar savaşı... O savaşın emekçi halk tarafında, halk safında yer almak ve
onları devrim ve sosyalizm savaşımına kazanmaktır devrimciliktir. İşte yeni bir
yıla girerken kendisine devrimci sosyalist diyen kadrolar, şapkalarını önlerine
koyup bir yıl içinde ne kadar başarılı olup olmadıklarının muhasebesini
yaparak, hata ve yetmezliklerden gereken devrimci dersleri çıkararak yeni yıla
her bakımdan bilenmiş olarak girmelidirler.