17 Aralık 2017 Pazar

Bahçeli MHP’nin Kanlı Tarihi Unutturarak Deniz Gezmiiş Terörist Diyor..!


MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ” Erdoğan’a baktığımda parkasız Deniz Gezmiş görüyorum” diyen futbol yorumcusu Rıdvan Dilmen’e tepki gösterdi. Bahçeli, “Cumhurbaşkanı bir dönemin teröristinin özdeşi olarak takdim edilemez” diyerek Deniz Gezmiş’i terörist ilan etti.
Son süreçte anti-emperyalizmi keşfeden AKP ve siyasal islamcılar, Rıdvan Dilmen benzeri sözler dillendirerek tartışmalar yapıyorlar. Amerikan emperyalizmine hayır diyen Deniz Gezmiş ile bir Amerikan Projesi olan AKP ve Recep Tayyip Erdoğan’ın isimlerinin birlikte zikredilmesi bile abesle iştigaldir.
Milli Türk Talebe Birliği, İslamcı Akıncılar cephesi (Abdullah Gül’ünde içinde bulunduğu grup), “Amerika’yı sevmeyen komünisttir”, “Kızılları boğmanın vakti geldi” derken Deniz Gezmiş ve yoldaşları, solcu öğrenciler “6. Filo Defol” mitingleri yapıyordu.
Amerikan Emperyalizmine karşı mücadele edilen solcular, işkencelerden geçirildi, onlarca yıl hapis yattı, yargısız infazlarda öldürüldü. Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan, Hüseyin İnan’a darağacı kuruldu, idam edildiler. Tam Bağımsız Türkiye diyen ve Amerikan Emperyalizmine karşı mücadelede canlarını feda eden, Türkiye’nin bu güzel, onurlu evlatları bir de terörist, vatan haini ilan edildiler. Oysa ki onlar, Türkiye’nin aydınlık, güneşli geleceğiydiler. İşte o geleceğe saldırdılar.
Şimdi biraz MHP’nin tarihine de bakalım… Hangi maskeyi takarlarsa taksınlar asla silinmeyecek olan o kanlı tarihe…
MHP, siyasi misyonu gereği her dönem, emperyalizme karşı ülkemizin bağımsızlık kavgasını yürüten güçlere yönelik katliamlar ve saldırılar örgütlemiştir. Emperyalist tekellere ülkeyi parsel parsel pazarlayan pek çok anlaşmaya imza atmışlardır. Askeri açıdan ise, ordunun NATO’ya bağımlı kılınmasıyla yetinmemiş, emperyalizmin bölgesel çıkarlarına hizmet edecek tarzda savaş kışkırtıcılığı ve Sovyetler Birliği’ne karşı “beşinci kol” faaliyetleri yürütmüştür. Balkanlarda, Kafkaslarda, Ortadoğu’da CIA’nin bir şubesi gibi çalışmıştır.
MHP, hiçbir dönem dünyanın en büyük, en güçlü zalimleri olan emperyalistlere karşı çıkmamış, karşı çıkanları da katletmiş bir partidir. Lakin ikiyüzlüce, utanmadan, arsızca hala halkın duygularını sömürmeye devam etmektedir. Oysa MHP, “Milli bir ekonomi” nin değil, bağımlı bir ekonominin, “Milli bir devletin” değil, emperyalizmin kuklası, uşağı bir devletin savunucusudur.
MHP’nin kanlı tarihi, terör eylemleriyle dolu… Amerika’nın gayri meşru çocuğu MHP, kurulduğu 1960’lı yıllardan bugüne kadar düşman ilan ettiği sosyalistlere, halklara, mezheplere dönük katliamlar tertip etti. Solcular, Aleviler, Kürtler ve tüm ötekileştirilenler her daim MHP’nin hedef tahtasındaydı.
1968 yılında Alparslan Türkeş’in Komando Kampları basına yansıdığında Türkeş şu açıklamayı yapar: “Komünistler memleketi sahipsiz sanıpta sokak hakimiyeti kuramazlar. Memleketimizde onların anladığı dilden konuşacak milliyetçi çocuklar var. Bunun için gençlerimizi mücadeleci olarak yetiştiriyoruz.”( Reis- Soner Yalçın)
Türkeş’in konuşulacak dil dediği nasıl bir dildir? Amerikan emperyalizmine karşı çıkan, işçilerin hakkını savunan, ezilenlerden yana olan, demokrasi isteyen, eşitlik isteyen herkese karşı konuşulacak bu dil, kanlı, katliamcı bir dildi. Amerikan emperyalizminin çocuğu MHP, Komando Kamplarında yetiştirdiği militanlarını sokağa sürecekti. Sonrası o zor yıllar…
Türkeş’in komando kamplarında yetişen çocukları, cinayet, sabotaj, insan kaçırma, baskın yapma üzerine kurs görmüşlerdi.
31 Aralık 1968’de Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi öğrenci yurdunu bastılar.
“Kampta her çeşit silah vardı. Bir kaleşnikofun yanısıra çeşitli otamatik silahlar bulunuyordu.” (itiraflar- Ali Yurtaslan)
Önce Vedat Demircioğlu’nu vurdular. Sonra Kanlı Pazar… Amerikan 6. Filosu’nun İstanbul’a demirlemesini protesto için “emperyalizme ve sömürüye” karşı yapılan mitingde, Ali Turgut Aytaç ve Duran Erdoğan öldürüldü, 200 kişi yaralandı. Bu mitinge karşı çağrıyı yapan, katliamı tertip edenler, Milli Türk Talebe Birliği, Komünizmle Mücadele Dernekleri. Türkeş’in Komando Kamplarında yetişen çocukları, “Komünizme Ölüm” sloganıyla çağrı yaparken; “Biz bu mitingte savaşağız. Silahı olan silahıyla, olmayan baltasıyla gelsin” çağrıları yapılıyordu.
Çorum Katilamı
Türkiye tarihine Kanlı Pazar olarak geçen, asla unutulmayacak olan o kara günün sorumluları daha sonraları devlet yönetiminde önemli yerlere geldiler. Amerika kendi çocuklarını, Türk halkının ve Türkiye halklarının düşmanı olan bu katil hainleri, döktükleri kan oranında mükafatlandırıyordu.
1970 öncesi partileştiler, CMKP’den MHP’ye, Komando Kamplarından, TİT’e ETKO’ya kadar örgütlendiler.
16 Mart 1978 Beyazıt Katliamı. “16 Mart günü Eczacılık Fakültesi’nin önünde patlayan bombalar gök gürlemesini andırıyordu. Şimşekler çakmış yağmur boşanmıştı. Ama yağan yağmur değil gençlerimizin kanıydı. Okuldan öğrenciler topluca çıktılar. Okulları iki yıldır faşist işgal altında olduğu için her gün topluca gelip gidiyorlardı. Adına “Merasim Birliği” denen polis ekipleri yoktu o gün. Oysa polis şefi Reşat Altay, MHP’li sivil faşistlere katliamlarını gerçekleştirmeleri için rahat bir ortam hazırlıyordu. Kalabalık Eczacılık Fakültesi’ne doğru ilerledi. Korkunç bir patlama sesiyle irkildi Beyazıt. Ardından kan kusan namluların uğultusu duyuldu. Havada kollar, bacaklar, insan parçaları uçuştu. Patlamadan geriye kalan kan gölünde 7 öğrencinin cansız bedeni yatıyordu. Onlarca yaralı vardı meydanda.” ( Beyazıt Katliamında ölen Hatice Özen’in arkadaşının anlatımı- Kurtuluş)
Türkeş’in çocukları, sokaklarda halkın üzerine, tüm muhaliflerin üzerine salınmıştı. Kan, cinayetler, kitlesel katliamlar, işkence ve tecavüz artık görev kapsamlarındaydı.
Alevi, Kürt, Solcu… Memur, aydın, sanatçı, esnaf… Kadın, öğrenci, çocuk… Kendilerinden olmayan herkese işkence yapıyorlar, öldürüyorlardı. Bu şekilde halkı sindirmeye çalışıyorlardı. Bu katiller, cinayetlerine tüm ahlaksızlıklarıyla devam ederken tecavüz de ediyorlardı. Türkeş’in çocukları hem katil hem de tecavüzcüydü.
Soygun için girdikleri bir evde hiçbir şey bulamayınca “boş çıkmamak için evin kızının ırzına geçerek Başbuğlarının talimatını yerine getirdiler.”(Itiraflar – Ali Yurtaslan)
Piyangotepe katliamında 6 işçinin kafasına kurşun sıkmadan önce gaspettikleri taksinin şoförüne tecavüz ederek “görevlerini” yaparlar. İtirafçı Ömer Tanlak bu “görev anlayışını” detayı ile anlatır.
18 Aralık 1978 akşamı Maraş’ta bir sinemaya bomba koyanlar ve “bombayı komünistler attı” diyenler MHP’li faşistlerdir. “Allahını, peygamberini seven yürüsün. Alevileri, Komünistleri yaşatmayın. Bunları öldüren cennetliktir. Maraş, Alevilere mezar olacak” sesleri arasında yüzden fazla insan katledildi.
Maraş katliamını başlatan bombanın sahibi Abdullah Çatlı’ydı. “Katliamı organize eden, bizzat katılanlardan bazıları ise Haluk Kırcı, Ercüment Gedikli, Ökkeş Kenger’di” (Reis- Soner Yalçın)
Maraş Katliamı
Çatlı’nın ve Kırcı’nın başrolünü oynadığı bir başka katliamda kamuoyunun yakından bildiği Bahçelievler katiamıydı. Haluk Kırcı, bu katliamı şöyle anlatır; “Kapı açılır açılmaz içeri girdik. Hepsini yere yatırdık. Ne yapacağımız konusunda talimat almak için Abdullah Çatlı’ya birini gönderdik. Abdullah eter ve pamuk vermiş ‘hepsini teker teker bayıltıp öldürelim’ demiş. Dışarı çıkıp, arabada bekleyen Abdullah’la konuştum. ‘Evde öldürmek zor olacak. İkişer ikişer götürüp öldürelim dedim. Olur dedi.’ İki kişiyi Büyük Reis’in arabasına bindirip Eskişehir yoluna götürdük. Müsait bir yer bulup ikisini de yere yatırıp kafalarına ateş ettik. Geri döndük. Böyle zor olacağını anlayınca Abdullah, ‘tek tek boğalım bunları’ dedi. Bir tanesini zor boğdum, diğer dördünü bu şekilde öldürmekte zor olacaktı. Arkadaşları gönderdim. Sonra da sedirin üzerinde bulunan dört kişiye yakın mesafeden ateş ederek mermilerin hepsini boşalttım. Silahı da götürüp Abdullah’a verdim.” (17 Kasım 80 Haluk Kırcı, Ankara Sıkıyönetim Savcılığı’na verdiği ifade)
Sanırım bu kadar örnek ve alıntı yeterlidir. Bunlar MHP’nin tertibatında yer aldığı kamuoyunda bilinen katliamlardan bazıları. Ve daha bilinen, bilinmeyen onlarca cinayet, katliamları var. Şimdi Devlet Bahçeli’ye soralım; Terörist olan kim?