17 Aralık 2017 Pazar

Bağlar’da yaşatılan ideolojik devlet politikasıdır..!

Aktif siyaset yürüten DTK, HDP ve DBP’li kadınlar yaşananları MA’dan Ayşe Güney ve Devran Toptaş’a değerlendirdiler. Bağlar’da yaşanan kadına ve çocuklara dönük cinsel istismar ve saldırı haberlerinin basında yer almasından sonra herkesin ayağa kalkması gerektiğini vurgulayan DTK Delegesi Saniye Bozkurt, sessizliğin devlet tarafından şiddeti normalleştirme yaklaşımı sonucu olduğunu söyledi.
‘Şiddet meşrulaştırılıyor’
Bozkurt, “Şiddetin meşrulaştırıldığı, bununla birlikte taciz tecavüzünde meşrulaştırıldığı bir zeminde yaşıyoruz. Mevcut yaşadığımız sistem içinde doğal görünse de insani olarak, bir canlının varlık sebebi olarak ise utanılması gereken bir durum. Görüntülere rağmen saldırıyı gerçekleştirilen erkeğin henüz yakalanmamış olmasının ironik. Kadına yaklaşım topluma yaklaşımdır. Şiddete, istismara uğrayan kadınların ırkı önemli değil. Kadın sorunu evrenseldir. Bugün Suriyeli yarın Kürdistanlı ,Türkiyeli fark etmiyor. Dünyanın neresinde olursa olsun kadına yönelik saldırıyı meşrulaştırmak, üstünü kapatmak o ahlaksızlığa ortak olmaktır” diye konuştu.
Devlet eliyle şiddetin önü açıldı
Kadına yönelik şiddetin ve cinsel istismarın önüne ancak mücadele ile geçilebileceğini belirten HDP Diyarbakır İl Eşbaşkanı Filiz Buluttekin, atanan kayyumların önceliğinin kadın ve çocuk merkezlerini kapatmak olduğunu hatırlatarak, “Mücadele ile elde ettiğimiz kazanımlarımızı elimizden alarak erkeğin ve devletin eliyle şiddetin ve tacizin önü açıldı. Ellerinde silahlarla sokak ortasında dolaşıp kadınlara saldıran zihniyet, desteği iktidar politikalarından alıyor. Kadınlar olarak bizler bu durumu kabul etmiyoruz. Etmeyeceğiz” dedi.
‘Öz savunmamızı geliştirmemiz gerekir’
Bu coğrafyada yaşayan bir kadın ve siyasetçi olarak yaşananlara yabancı olmadıklarını, bölge açısından şiddetin tacizin bir devlet politikası haline geldiğinin altını çizen DBP Diyarbakır İl Eşbaşkanı Ruken Akça ise “Kadına yönelik şiddetin artışının kadınların bilinç düzeylerinin gelişimi ve örgütlenmesiyle orantılıdır. OHAL ve ardından çıkarılan KHK’ler ile kadın kurumları kapandı ve bu şiddet politikasının bir parçasıdır. Kadınların yaşadıkları şiddet ve istismarları saklamamaları gerekir. Çünkü yalnız değildirler. Saldırı ideolojiktir ve bilinçlenerek örgütlenerek öz savunmamızı geliştirmemiz gerekir” diye belirtti.