25 Ocak 2010 Pazartesi

Başbuğ: "TSK'nın sabrının sınırı var"

Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ, Balyoz Planı iddialarıyla ilgili çok sert konuştu. Başbuğ, "TSK'nın sabrının sınırı var. İddiaları lanetliyorum. Allah Allah diye askere taarruz emri veren TSK nasıl olur da cami bombalatır" dedi.
.
ANKARA - Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ, ''Biz diyoruz ki demokrasilerde en ideal husus iktidarların seçimlerle, demokratik yöntemlerle yer değiştirmesidir'' dedi. Orgeneral Başbuğ, Genelkurmay Başkanlığı Karargahı'nda düzenlenen Kazım Karabekir'ı anma toplantısının ardından gazetecilerin gündemdeki konulara ilişkin sorularını yanıtladı.

''BALYOZ PLANI DERİNLEMESİNE İNCELENİYOR''
Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ, medyada yer alan ''Balyoz Planı''na ilişkin iddialar konusunda Kara Kuvvetleri Komutanlığının ''derinlemesine incelemesinin sürdüğünü'' ifade ederek, ''Bunun da bir hafta içinde neticelenmesini istiyoruz, fazla uzaması doğru değil. Bunları tabii ki sizlerle paylaşacağız'' dedi.

Orgeneral Başbuğ, bir gazetede, 2003 yılında 1. Ordu Komutanlığı'nca icra edilen bir plan seminerine ilişkin iddialar ortaya atıldığını ifade ederek, bu çerçevedeki bir seminerle ilgili belgelerin 5 yıl sonra imha edildiğini tutulduğunu kaydetti. İddiaların gazete yer almasından yaklaşık 24 saat sonra, o anda elde olan bilgiler ışığında açıklama yapıldığını anlatan Orgeneral Başbuğ, şöyle konuştu: ''Bu açıklamada 'her şeye cevap verin, bütün suallere cevap verin her kesin aklındaki...' Bunda biraz sabırlı olmak lazım. Biz, Silahlı Kuvvetler olarak, doğru bilgilere, sağlıklı bilgilere dayanarak kamuoyunu bilgilendirmek zorundayız. Bizim şöyle bir lüksümüz yok: 'Bugün A diyelim, ertesi gün çıkalım B diyelim'. Biz bunu yapamayız. Kimse de bizden bunu beklemesin. Bu 'plan semineri', efendim 'yok plan semineriyle bağlantılı bir plan' konusunda çeşitli şeyler söyleniyor.

Biz ciddi bir kurumuz. O günden itibaren gelen her iddiayı ciddiye alıp incelemek durumundayız. Bir şeyin incelenmesi o iddiaların kabul edilmesi anlamına da gelmez elbette. Ama gayet tabii ki incelemek durumundayım. Gerçeği bütün açıklığıyla ortaya çıkarıp, zamanı geldiğin zaman da bunu elbette kamuoyu ile paylaşmak durumundayız. Bu kapsamda çalışmalar devam ediyor. Özellikle Kara Kuvvetleri Komutanlığımız konuya ilişkin derinlemesine incelemelerine devam ediyor. Bu incelemeler sonuçlandıktan sonra... Bunun da bu hafta içinde neticelenmesini istiyoruz, fazla uzaması da doğru değil. Bunları tabii ki sizlerle paylaşacağız.''

''HİÇ Mİ VİCDANINIZ YOK
LANETLİYORUM BUNLARI''
Orgeneral İlker Başbuğ, ortaya atılan iddiaları ''vahim iddialar'' olarak niteleyerek, sözlerini şöyle sürdürdü: ''TSK'nın, eğitimde kullandığımız dokümanlara 'talimname' deriz. Talimnamelerimizden taarruzla ilgili bölüme baktığımız zaman, ki tahmin ediyorum çoğunuz da askerlik hizmetini yaparken bunları görmüşsünüzdür. Talimnamelerimize baktığımız zaman, taarruz bölümü, özellikle hücum bölümünde... Hücum bölümü ne demek? Taarruzun en son safhası... Biz askere ne dedirtiyoruz biliyor musunuz? Allah, Allah diye asker taarruz ediyor. Şimdi ben sizlere soruyorum, vicdansızlara soruyorum. Allah, Allah diye askerine hücum ettiren bir ordu nasıl Allah'ın evi camiye bomba attırmayı düşünür. Vicdansızlıktır, lanetliyorum bunları. Bu kadar vicdansızlık olur mu? Çanakkale'de de böyleydi, İstiklal Savaşı'nda da böyleydi, bugün de böyle. Bugün de bu ordunun Mehmetçiği, Allah Allah sesleriyle eğitim yapıyor. alimnamemizde var. Böyle bir ordu, böyle bir ordunun kişileri çıkacak Allah'ın evi camilere bomba atacak, oradaki dini ibadetini yapan kişileri şey yapacak. Lanetliyorum...

''TÜRK ORDUSUNUN DA BİR SABRI VAR''
Yine bu ordunun kişileri çıkacak, kendi uçağını ve saire yapacak. Lanetliyorum... Türk Ordusu'nun da bir sabrı var. Bu asker şimdi bölgede, elinde silah bekliyor milleti. Siz bu orduyu, tümü nasıl böyle itham edersiniz. Hiç mi vicdanınız yok. Yapanlara söylüyorum.'' Orgeneral Başbuğ, Kara Kuvvetleri Komutanlığının konuya ilişkin incelemelerinin sürdüğünü ifade ederek, ''İnceleme sonuçlarını daha açık net olarak sizlerle paylaşacağız'' dedi.

SADECE ŞİKAYET EDECEK DEĞİLİZ
Genelkurmay Başkanı olarak TSK'nın komutanı olduğunu belirten Orgeneral Başbuğ, ''Bu bana elbette sorumluluk da verir. Elbette TSK'nın tüm personelini düşünmem gerekiyor. Ancak, şunu burada açıkça ifade edeyim, yetkili makamlarda olmak, görev ve sorumluluklara sahip olmak, sadece size şikayet etme yolunu yaratmaz. Böyle bir şeyimiz de yoktur. Yani 'sadece şikayet edeceğiz...' Yok öyle bir şey. Aynı zamanda görev ve sorumluluğu olanların, sorunları çözmek veya çözme yönünde gayret göstermek vazifeleri. Bizim anlayışımız budur'' diye konuştu. TSK'yı ilgilendiren konularda üzerlerine düşen görev ve sorumlulukları bulunduğunu ifade eden Orgeneral Başbuğ, şunları kaydetti: ''Bu görev ve sorumlulukların başında da TSK'yı ilgilendiren sorunlarla ilgili olarak elbette bunları çözmek, bu da bizim görevimizdir. Bir iki defa ifade ettim, elbette TSK'ya karşı yürütülen karşı faaliyetler var, söyledim... Ama tabii ki söylemekle şikayet etmekle konu bitmez. Elbette bir sorun varsa bu sorunun nedenlerine, köküne inip çözümler neyse bunları üretmek de bizim görevimiz.

Bir kere şunu ifade edeyim, kimse Türk Silahlı Kuvvetlerini dünyanın başka ordularıyla mukayese yapma gibi bir hataya düşmesin. Biz ne Güney Amerika'nın bilmem ne ülkesinin ordusuyuz ne Kafkaslar'daki bilmem ne ülkesinin ordusuyuz. Böyle bir hataya kimsenin düşmemesini özellikle rica ediyorum.''

''BİLGİLERİN SIZDIRILMASI
TSK İÇİN DE BİR SORUNDUR''
''Sorunlar var, evet'' diyen Orgeneral Başbuğ, sözlerine şöyle devam etti: ''İsmine ne derseniz, Silahlı Kuvvetlere karşı faaliyetler var. İlk önce, benim burada kullanacağım sual: Peki nedir bu sorunlar, benim sorumluluğum ne, benim ne yapmam lazım? Çok kapsamlı.

Birinci, sorunların çıkış veya sorunların oluşundaki temel noktalardan bir tanesi, maalesef bilgi çağındayız, bilgi teknolojisi var. Bilgi teknolojisi ve bilgi çağında bilgilerin sızdırılması gerçekten bir sorundur. Bakın, bunu hiç şey yapmıyorum. Evet, bilgilerin sızdırılması Türk Silahlı Kuvvetleri için de bir sorundur. Ama zannetmeyin ki sadece Türk Silahlı Kuvvetleri, bütün dünya orduları için de geçerli, diğer kurumlar için de geçerli. Şimdi biz biraz hedefte olduğumuz için belki bizim sorunlarımız çok büyük. O zaman nedir birinci konu, bilgi sızmaları konusunda ne yapmamız lazım, ne yapıyoruz? İlk önce konunun temel noktalarından birisi budur.''

''Bazı yapısal eksiklikleri bulunduğunu, bunların üzerinde durduklarını'' ifade eden Orgeneral Başbuğ, bu eksiklikleri tamamlamaları gerektiğini kaydetti. Orgeneral Başbuğ, şunları söyledi: ''Ama burada önemli olan bilgi sızdıranlarla ciddi şekilde mücadele içinde olmamız lazım. İlk defa bunu sizlere burada açıklıyorum: Bugüne kadar Türk Silahlı Kuvvetleri içinde çeşitli şekillerde bilgi sızdırmasıyla ilgili... Bilgi sağa, sola, basına, medyaya, nereye derseniz deyin, kişilere... Bilgi sızdırması kapsamında açılan soruşturma adedi 61. 61 adet bilgi sızdırması iddiasıyla şu anda soruşturmamız vardır. Bunlardan 9 tanesi kovuşturma, yani yargı safhasına dönüşmüştür. Bu 9'u devam ediyor, 9 konu mahkeme tarafından devam ediyor. 1 tanesi sonuçlandırıldı ve bu mahkemenin sonuçlandırdığı karara göre 1 kişi, 1 subay 3 yıl hapis aldı ve Silahlı Kuvvetlerden tarh edildi. Şu anda 10 kişi de bu kapsamda, çeşitli rütbelerde tutukludur. Silahlı Kuvvetler olarak benim öncelikli olarak üzerinde durmam gereken konu, bu bilgi sızdırması konusunda tedbirlerimizi, yapılanmalarımızı aktarırken bu konuda hata yapan, çeşitli şekillerde olabilir bu, bunları mutlaka bulup, yargıya götürüp, sonuçlandırmamız lazım.''

Orgeneral Başbuğ, bu bilgileri ilk kez açıkladığını ifade ederek, ''Silahlı Kuvvetlerde hata yapanlar olabileceğini, hata yapanlar olursa gereğinin yapılacağını'' ifade etti. Bilgi sızdırmalara kapsamında hakkında işlem yapılan personele ilişkin rakamların son dönemlere ait olmadığını, geçmiş dönemleri de kapsadığını bildiren Orgeneral Başbuğ, ''Maalesef bu sızan bilgiler de değiştirilerek, eklemeler ve saireler yapılarak. İşte, zamanı geldiği zaman kullanılır'' diye konuştu.

''TEKLİFLERİMİZİN
SONUÇLANDIRILMASINI DA TAKİP EDECEĞİZ''
Orgeneral Başbuğ, şunları kaydetti: ''Silahlı Kuvvetlere karşı yürütülen karşı faaliyetlerle ilgili bize düşen görevler olduğu gibi elbette devletimize düşen görevler de var. Bu konuyu tek başına Silahlı Kuvvetler olarak biz tek başımıza mücadeleyi bitiremeyiz. Elbette devletimizin de bu konuda yapacağı hususlar var. Bunu daha önce de ifade ettim, burada bir defa daha ifade ediyorum: Bu konulara ilişkin görüş, düşünce ve teklifleri uygun zamanda, uygun platformlarda Sayın Cumhurbaşkanımıza da arz ediyorum. Sayın Başbakanımıza da çeşitli vesilelerle arz ettim. Elbette bu görüş, düşünce ve tekliflerimizin sonuçlandırılmasını da takip edeceğiz. Bazı konuların da bizim dışımızda bazı konularda da gerekli tedbirlerin alınması zorunluluğu var.''
.
İKTİDARLARIN SEÇİMLERLE,
DEMOKRATİK YÖNTEMLERLE EL DEĞİŞTİRMELİDİR
Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ, ''Biz diyoruz ki, demokraside demokratik yönetimlerde en önemli husus, iktidarların seçimlerle demokratik yöntemlerle el değiştirmesidir ve bu düşünceye herkesin de yürekten inanması gerektiğini değerlendiriyoruz'' şeklinde konuştu.

Orgeneral Başbuğ, Genelkurmay Başkanlığı Karargahı'nda düzenlenen Kazım Karabekir'i anma töreni sonrasında, gazetecilerin soru sormakta ısrar etmeleri üzerine açıklamalarda bulundu.
''Bu kelimeyi burada söylemekten hicap duyuyorum ama mecburum'' diyen Orgeneral Başbuğ, şunları söyledi: ''Son dönemde, maalesef darbe, darbe iddiaları Türkiye'nin gündemini, ana gündem maddesini teşkil ediyor. Darbe, darbe iddiaları... Hicap duyuyorum ve bu kapsamdaki iddialardan Türk Silahlı Kuvvetleri olarak fevkalade rahatsızız. Bu konulara ilişkin Türk Silahlı Kuvvetlerinin durumu, pozisyonu nedir? Söyledim ama bir kere daha tekrar etme ihtiyacı duyuyorum. Bakın, ben 1960'da askeri lise öğrencisiydim, 1960 yılının Ekim ayında öğrenci olarak Kara Harp Okuluna geldim ve 1962 yılında da genç bir teğmen olarak Türk Silahlı Kuvvetlerinin görevlerine katıldım. Yani bir noktada, 1960-2010 yani 50 yıl... Türkiye'nin yaşadığı olayları biz de görevimizin kapsamı içinde, bazısı daha detaylı, bu 50 yılı yaşayan birisiyim. Bu kapsamda diyorum ki; Türkiye'de, elbette, 1960'lardan beri benim jenerasyonum en azından, benim de yaşadığım geçmiş dönemlerle ilgili... Elbette Türkiye'de bazı olaylar yaşandı. Ama biz diyoruz ki Türk Silahlı Kuvvetleri olarak bugün artık bu olayların geride kaldığını biz değerlendiriyoruz. Ayrıca bu süreçte yaşanan olaylardan kendi payına düşen bölümlerinden gerekli dersleri de çıkardığını düşünüyoruz.''

''DARBE İDDİALARININ
GÜNDEMDE KALMASINDAN KİM MENFAATLENİYOR''
Orgeneral Başbuğ, bugün artık 2010 yılına gelindiğini, artık Silahlı Kuvvetler olarak Türkiye'nin, toplumun, huzura ve barışa ihtiyacı olduğunu düşündüklerini vurgulayarak, şunları kaydetti:
''Bugün herkesin, 72 milyonun, bizce artık yürekten inanması gereken husus şu olmalı: Biz diyoruz ki, demokraside, demokratik yönetimlerde en önemli husus, iktidarların seçimlerle, demokratik yöntemlerle el değiştirmesidir ve bu düşünceye herkesin de yürekten inanması gerektiğini değerlendiriyoruz. Bu kadar net, açık olarak bu konuyla ilgili düşüncelerimi ifade ettikten sonra... Ben de haklı olarak şunu söylüyorum: Peki bu darbe iddialarının, darbe ile ilgili iddiaların devamlı gündemde kalmasından kim menfaatleniyor? Bunu da sormak benim hakkım. Ben, Silahlı Kuvvetler olarak bundan rahatsızlık duyuyorum. Türk milletinin de rahatsızlık duyduğu kanaatindeyim. O zaman kim bundan menfaatleniyor? Bu yararlı bir şey değil, yararlı bir konu olduğunu da düşünmüyorum. Ama bu soruyu da sormakta haklı olduğumu da değerlendiriyorum.''

Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ, bugün bu açıklamaları yapmasının gündeminde olmadığını, ancak basın mensupları buradayken hiçbir şey söylememesi halinde onun da yanlış yorumlanabileceğini ifade ederek, ''Dolayısıyla bu konulara ilişkin düşüncelerimizi sizlerle paylaşmanın yaralı olduğunu düşünüyorum'' dedi.