24 Ocak 2010 Pazar

İstanbul'un 'beyaz' fotoğrafı

Foto: İstanbul'un 'beyaz' fotoğrafı

Kar, tipi, fırtına, sis... Beyaz çile İstanbul'da hayatı felç etti. Kar yağışı nedeniyle deniz ve kara ulaşımı durdu, sürücüler isyan ediyor. Bazı bölgelere elektrik verilemiyor. İki kişi donarak öldü. Büyükşehir Belediye Başkanı "Her şey kontrol altında" diyor. İşte İstanbul'un 'beyaz' fotoğrafı.

Öğle saatlerinden bu yana sokaktayım. Artık şehir kar altında. Herşey buz tutmuş ve bembeyaz. Yollarda yürümek neredeyse imkansız. Araçlar için zaten büyük çile başladı. Şehir artık kar altında, sis ortasında.

Önce şehrin silueti İstiklal Caddesi'ndeyim. Caddenin her zamanki kalabalığı yok. Cadde boyunca seslerine alıştığımız o isportacılardan çok az var. İnsanlar, yolda yürüyemiyor. Buz tutmuş yolda sağa sola tutunanlar, düşmemek için yanındakine yaslananlar. Bir de üşüyenler var ki; onların sesi hemen duyuluyor; "Hadi hızlı gidelim üşüdük."

Taksim Meydanı'nda durum pek farklı değil. Kentin ışıltılı caddesinde hayat "normal", kar bir eğlence gibi.

Deniz sis altında

Yola koyuluyorum. Bu defa Galata'dayım. Deniz çamur gibi. Ve sis bir yorgan gibi kaplamış üstünü. Sis ortasında fotoğraf için çabalıyorum. Bir andan sisin arasında sıyrılıp gelen vapurlar göze çarpıyor. Belli ki seferler aksıyor ve sınırlı. Çünkü kıyıda bekleyen çok sayıda vapur var.

Yolculuk sürüyor. E-5'e gitmeye karar veriyorum. Tramvay ile Cevizlibağ. Millet Caddeis'nden anlaşılıyor, yolunda gitmeyen bir şeyler var. Tramvay duruyor. Makinistin sesi duyuluyor bir süre sonra; "ambulans kaza yapmış, az sonra yolumuza devam edeceğiz."

Kornalar niye çalıyor?

Bekleyiş bitiyor; Cevizlibağ E-5. Korna sesinden geçilmiyor. Köprüye çıkıyorum. Trafik tek kelime ile felç. Kilometrelerce uzayan kuyruklar. Araçlar bir milim bile ilerleyemiyor. Herkesin yüzünde bir gerilim var. Kornalar bir filmin gerilim müziği gibi. Araçtakilere bir şey sormaya gerek yok. Ağzını açan, "Nedir bu çektiğimiz çile" diye isyan ediyor. Bir diğeri, "Yeter artık. Kaç saattir buradayız" diye isyan ediyor. Metrobüs de çalışmıyor bu arada. Elektrik kesintisi nedeniyle metro da bir saat çalışmamıştı.

Topkapı değil sanki Sibirya

Topkapı'ya yöneliyorum. Değil yürümek araç ile ilerlemek bile imkansız. Yürümeye çalışıyorum milim milim. Zar zor ilerliyorum. Başımı kaldırıyorum, ne yana baksan bembeyaz. Kar tanesi çarpıyor yüzlere, tipinin, fırtınanın sesi duyuluyor. İki genç yoldan geçiyor. Tramvay yetişmeye çalışıyorlar. Biri arkadaşına sesleniyor: “Nereye düştük biz sanki Sibirya.”

Ekmeğini kardan çıkarıyor

Millet Caddesi'nde yürüyüyorum. Soğuk mu soğuk. Bir yandan kar ve fırtına, diğer yandan bir türlü dinmeyen korna sesi. Gözüne yaşlı bir adam çarpıyor. Herkes yürüyor, bir o duruyor. Daha dikkatli bakıyorum. Meğer eldiven satıyormuş. Uzaktan izliyorum önce. Sonra yanına yaklaşıyorum. "Üşümüyor musun?" diyorum. Sözleri herşeyi izah eder gibi; "Ekmek parası neylersin. Mecburuz."

"Her şey yolunda"

Haberi yazmaya başlıyorum. Ekranda İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş. AKP'li Topbaş, "Herşey kontrol altında" diyor. İki kişi donarak ölmüş, trafik felç, çatılar uçmuş, deniz ulaşımı aksıyor, Kartal-Yalova ve Adaalar seferleri iptal, bazı bölgelere elektrik verilemiyor. Ne kontrol altınd