31 Ocak 2010 Pazar

EMASYA bir kağıt parçası değil

Foto: EMASYA bir kağıt parçası değil

İSTANBUL - EMASYA Protokolü bir kağıt parçası değil, olağanüstü hal uygulaması. Milletvekillerine fotokopisi bile verilmeyen protokolün değiştirilmesi gündemde. Meclis'in göremediği protokol nasıl değiştirilecek? Demokratikleşme için bu yeter mi?

TBMM Şemdinli Komisyonu sözcüsü Sefer Üstün, İçişleri Bakanlığı'ndan EMASYA Protokolü'nü istediklerini, ancak 'ret' cevabı ile karşılaştıklarını açıkladı. Üstün, Balyoz Harekat Planı'na zemin teşkil eden protokol için şöyle konuştu: "Fotokopisini bile vermediler. Bakanlık yetkilisi protokolü okurken, sadece not tuttuk." İçişleri Bakanlığı, EMASYA ile ilgili bir çalışma başlattı. Peki toplumdan sır gibi saklanan, kanunların çıktığı Meclis'ten bile gizlenen protokol nasıl değiştirilecek? Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek, EMASYA ile ilgili "Vatandaşlarımız, herkes şundan emin olsun; Türkiye'de demokrasiyle bağdaşmayan ne varsa bunlar toplumsal gerekçeleriyle beraber ortadan kaldırılması gerekiyor" dedi. Peki vekillerin bile görmediği bir protokolü sadece değiştirerek demokratikleşmek mümkün mü? Hele hele bir darbe planına sadece fotokopi olduğu için 'kağıt parçası' diyen bir Genelkurmay Başkanı görevde iken...

Milletvekillerine fotokopisi bile yasak

TBMM Şemdinli Araştırma Komisyonu, İçişleri Bakanlığı'ndan protokolü isteyince ilginç bir cevapla karşılaştı. Bakanlık metni veremeyeceğini bildirdi. Bakanlık, görevlendirdiği bir uzmanla protokolün nüshasını gönderdi, ama fotokopisinin çekilmesine bile izin vermedi. Bakanlık temsilcisi metni okurken, komisyon üyesi milletvekilleri sadece not alabildi. Şemdinli Araştırma Komisyonu'nun sözcüsü AKP Sakarya Milletvekili Ayhan Sefer Üstün, bu gerçeği yıllar sonra Zaman gazetesine anlattı. Üstün, şöyle konuştu: "Balyoz'da olsun, Şemdinli'de olsun hep EMASYA karşımıza çıkıyor. Oraya sığınılmak isteniyor. Kanunlarda olmayan ne idüğü belirsiz protokollerle yetki adacıkları oluşturulmaya çalışılıyor. Demokrasiye, kanunlara aykırı olan EMASYA tamamen kaldırılmalıdır. İçişleri Bakanlığı, tek taraflı olarak protokolü iptal etmeli; devrettiği yetkisini geri almalıdır."

Meclis için bile sır olan EMASYA konusunda Türkiye parça parça bilgilere sahip. Bunda protokolün gizliliği kadar, 12 Eylül darbesinin ardından kurulan askeri vesayet rejiminin de payı büyük. Olağanüstü protokoller, yasa ve düzenlemeler olağanüstü rejimin ve anayasanın doğal uygulamaları. Emniyet Asayiş Yardımlaşma (EMASYA) Protokolü bunlardan sadece birisi. Türkiye'de onlarca olağanüstü uygulama söz konusu. Bu olağanüstü uygulamalardan bazıları şöyle: Milli Güvenlik Kurulu, Milli Güvenlik Siyaset Belgeleri, Yüksek Öğretim Kurumu, Özel Ağır Ceza Mahkemeleri'ne dönüştürülen Devlet Güvenlik Mahkemeleri, hatta EMASYA'nın hukuksal temellerini ortadan kaldıran ve yok hükmünde kılan İl İdaresi Kanunu'nun kendisi bile.

Şemdinli iddianamesi: Olağanüstü Hal Uygulaması

EMASYA Protokolü, TSK Birliklerinin Emniyet, Asayiş ve Yardımlaşma (EMASYA) Görevlerinde Kullanılmasına İlişkin Planlama Direktifi ile güncellenen bir olağanüstü hal uygulaması. İlk kez ciddi bir şekilde tartışma konusu haline getirildiği ünlü Şemdinli İddianamesinin dipnotlarında ifade edildiği gibi:

"Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesindeki bazı illerimizde, 1987 yılında 285 sayılı Olağanüstü Hal Bölge Valiliğinin İhdası Hakkındaki Kanun Hükmünde Kararname ve bu KHK’ye ilave hüküm eklenmesine dair 286 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile, terörle mücadelede bazı düzenlemeler yapılmış ve Kara Kuvvetleri Komutanlığı, Jandarma Genel Komutanlığı, Emniyet Genel Müdürlüğü birlik ve birimlerinin gerek kendi aralarında gerekse mülkî makamlarla olan ilişkilerinde, hangi esaslara bağlı olarak faaliyet yürütecekleri açıklanmıştır. Olağanüstü hal uygulaması niteliği itibariyle geçici bir uygulamadır. Bu sebeple, 285 ve 286 sayılı KHK’lerdeki esas ve usullerden olağan döneme geçiş sırasında emir komuta ilişkileri başta olmak üzere, terörle mücadele faaliyetlerinde bir boşluk içerisine düşülmemesi amacıyla 07 Temmuz 1997’de Genelkurmay Başkanlığı ile İçişleri Bakanlığı arasında, 5442 Sayılı İl İdaresi Kanununun 11/D maddesinin uygulanmasına ilişkin olarak toplam (27) maddeden oluşan bir "Müşterek Protokol" imzalanmıştır. İmzalanan protokol, Genelkurmay Başkanlığınca Jandarma dahil ilgili Türk Silâhlı Kuvvetleri birimlerine ve İçişleri Bakanlığınca da, 81 İlimizin Valiliğine ve ilgili birimlerine gönderilmiştir. Protokolün yayımlanmasından sonra, Genelkurmay Başkanlığınca hazırlanan ve zaman zaman yenilenen EMASYA direktifleri yayımlanarak, anılan Müşterek Protokoldeki hususlar teyit edilmiştir. En son olarak da, 06 Temmuz 2005 tarihinde Genelkurmay Başkanlığınca "MD: 117-1 TSK Birliklerinin Emniyet, Asayiş ve Yardımlaşma (EMASYA) Görevlerinde Kullanılmasına İlişkin Planlama Direktifi (EMASYA Direktifi)" hazırlanarak, Jandarma dahil Türk Silâhlı Kuvvetleri’nin ilgili birlikleri ile Millî Savunma Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı, Valilikler, İl Emniyet Müdürlükleri başta olmak üzere pek çok sivil makama da gönderilmiştir."

Bayramoğlu: Protokol yasalara aykırı, antidemokratiktir

Protokolle her ilde askeri birim içinde "Asayiş Güvenlik Merkezleri" oluşturulmuş ve sivil emniyet ve mülki amiri istihbarat, değerlendirme ve planlama açısından askere bağımlı kılınmış. Bu Asayiş Güvenlik Merkezleri'nden biri de Şemdinli İddianamesi'ne konu olan Hakkâri EMASYA Tali Bölge Komutanlığı'dır. Diğer adıyla Hakkâri Dağ ve Komanda Tugay Komutanlığı. Hakkâri Dağ ve Komanda Tugay Komutanlığı, EMASYA Direktifi gereğince Jandarma Asayiş Kolordu Komutanlığı'na bağlı olarak faaliyet yürütüyor.

EMASYA'yı ilk kez Türkiye'nin gündemine getiren deneyimli gazeteci Ali Bayramoğlu, süreklileşen bu olağanüstü duruma dikkat çekiyor. Bayramoğlu, protokolün geçici değil, sürekli haller düzenlemesi olduğunu belirtiyor. Ali Bayramoğlu, "Jandarmanın valilerden kimi tekil olaylarda ya da 1 yıla varan uzun sürelerde her tür konuda polis alanında görev yapma yetkisini alması son yıllarda sıkça görülüyor. Bu tür görevlendirmeler istisna değil, rutinleşmiştir" diyor. "Protokol hükümlerine göre herhangi bir iç güvenlik harekatı süresince polis, Özel Harekat Timleri EMASYA Bölge ve Tali Bölge Komutanlıkları'nın emrine verilir. Buralar genellikle Kara Kuvvetleri Komutanlığı karargahları olmuştur. İç harekat durumunun özellikle doğu illerinde geçici değil sürekli olduğu düşünülürse, ülkenin ciddi bir bölümünde asayişin askerileştiği açıktır" diye belirtiyor. Bayramoğlu, "Protokol yasalara aykırı, antidemokratiktir. Askeri mülki amirin yönlendiricisi haline getirmektedir" vurgusunda bulunarak, EMASYA Protokolü'nün iptal edilmesi gerektiğinin altını çiziyor.