28 Ocak 2010 Perşembe

Türkiye proletaryasının önderi Mustafa Suphi ve 14 yoldaşı 89. yıl dönümünde anıyoruz!

Mustafa Suphi-1883 -28/29 Ocak 1921Yıl 1921, 28 Ocak Karadeniz suları, Kemalist diktatörlüğün katlettiği Türkiye proletaryasının önderi Mustafa Suphi ve 14 yoldaşın kızıl kanlarıyla rengini değiştirdi. Böylece Türkiye proletaryası 15 yiğit komünist evladını yitiriyordu.

Mustafa Suphi 1883’te doğdu 1883’te Giresun’da doğdu. İstanbul Hukuk Fakültesini ve Paris Siyasi İlimler okulunu bitirdi. Paris’te okulunu bitirirken bitirme tezi olarak Türkiye Tarım Kredileri Teşkilatının Durumu ve Geleceği üstüne bir çalışma hazırlamıştı. Bu arada Pariste bir yandan Tanin gazetesi muhabirliğini yapıyor, öte yandan da sendikalar, işçi örgütleri ve siyasi partiler üzerine incelemeler yapıyordu.
.
1908’de Türkiye’ye döndü. Çeşitli gazetelerde yazılar yazdı. Üniversitelerde hukuk ve iktisat hocalığı yaptı. 1912’den itibaren Türkiye işçi ve köylülerini yok yere kırdıran emperyalist savaşlara, emperyalist yağma savaşlarına karşı çıktı ve Alman işbirlikçisi ittihatçı kompradorlarla mücadeleye başladı. Bu tarihte de Milli Meşrutiyet-Perver Fıkrasını kurmak için ithal(uyarı) gazetesini çıkarıyordu.

Mustafa Suphi, Alman işbirlikçilerinin diğer muhalifleriyle birlikte 1913 yılında Sinop’a sürüldü. 1914’de buradan kaçarak Rusya’ya geçti. 1. Emperyalist Dünya savaşı başlayınca Çarlık tarafından Urallara sürülen Mustafa Suphi, Burada Bolşeviklerle ve Türkiyeli devrimcilerle ilişki kurdu ve komünizmi benimsedi, Türk savaş esirleri arasında yoğun bir ihtilalcı çalışma yürüttü. Aynı zamanda işçilerle birlikte demir yollarında çalışıyor ve onların hayatını ve kaderini paylaşıyordu. Moskova, Kazan, Sanara, Ufa ve Sarotov gibi şehirlerde İdil ve Ural bölgelerinden ilk Türkiyeli komünist gruplarını teşkilatladı.

Bolşevik partisi islam bürosunda görev aldı. Mustafa Suphi büyük Ekim devriminden sonra Moskova’da ilk Türkiyeli komünist gazetesi Yeni Dünya’yı çıkardı. Yedi Türk lehçesinde yayınlanan bu gazete, Türkiyeli işçilerle Tatar devrimcilerinin birlikte çıkardıkları bir yayındı.

Mustafa Suphi ve Rusya’daki Türkiyeli komünistlerin amaçları bağımsız bir Türkiye komünist partisi teşkilatlamak ve Anadoludaki kurtuluş savaşına katılarak ulusal devrimin sosyal devrim yönünde gelişmesini sağlamaktı.

Türkiye Komünist Partisinin kurulması yolunda atılan ilk adım 25 Temmuz 1918’de Moskovada toplanan Türkiyeli sol sosyalistleri konferansı oldu. Bu kongreye Türkiye’li işçi ve köylüleri temsil eden yirmi işçi ve köylü delege katılmıştı. Kongreye Rus komünist Partisinin (Bolşevik) İdil, Ural, Tatar ve Başkırdılarının temsilcileri katıldılar. Konferans sonunda Türkiye İştirakiyyum (komünist) Teşkilatı (TKT) kuruldu ve merkez komitesi başkanlığına Mustafa Suphi getirildi.

Mustafa Suphi, 1918 Kasımında Müslüman Komünistleri birinci kongresine katıldı. Stalin’in başında bulunduğu Milliyetler Komiserliğine bağlı olarak kurulan bütün Rusya Müslüman İşleri Merkez Komitesi üyesi ve uluslararası Doğu Propaganda dairesi Türk kesimi başkanı olarak çalıştı.

1918 Aralık ayında Petrograd’da yapılan Uluslararası Devrimler Toplantısına ve 1919 Martında Moskovada toplanan 3. Enternasyonalin birinci kongresine Türkiye delegesi olarak Mustafa Suphi katıldı. Yine bu yıllarda Rusya’nın çesitli yerlerindeki esir düşmüş olan Doğu halklarını uyarmak için, Rezan, Astrahan, Kazan, Samara, Saratof, Moskova gibi şehirlerde Türk komünist Teşkilatlarını örgütledi. Bu teşkilat daha sonra toplanan 3. Enternasyonalin 2. kongresine delege ile katıldı ve gelecek kongreye ise dörtoyla katılma hakkını aldı.
.
Mustafa Suphi, bu kongrede Türkiye halkının ve proletaryasının temsilciliğini yaptı. Yeni Dünya Gazetesinin çıkarılmasını islam komiserliği ve Stalin kendisi sağlamıştı. Mustafa Suphi’nin sağlam devrimci karekteri ve proletarya davasına sarsılmaz bağlılığı ve devrimci siyaseti derinden kavraması onun büyük devrimci önderler içerisinde haklı bir güven yaratmasına sebep olmuştur.

Türkiye İştirakiyyum Teşkilatı merkezi 1919 başında Türkiye ile daha sıkı kurabilmek için Kırım’a geldi. Mustafa Suphi burada Bolşeviklerle beraber çalışarak bir “ Müslüman Komünistler Ülke Bürosunu” kurdu. Burada Kırım haberler gazetesi ve yeni dünya günlük olarak yayınlandı. Ayrıca çeşitli broşürlerde çıktı. Sonra Kırım’da bir parti okulu açıldı. Bu okulda eğitilen bir işçi ve köylü proletarya davasının sadık savunucuları oldular. Kırım’da Mustafa Suphi "Anayasa ve kominizm Programı” gibi eserlerde yayınladı. Ayrıca sürgündeki ve esir düşmüş Türk ve diğer milletlerden halklardan Beynemilen Şark Alayı kuruldu. Türk kayıkçılarıyla da Anadoluya kadrolar ve yayınlar gönderilmeye başlandı. Mustafa Suphi’nin yönetiminde kurulan Türkiye Komünist Teşkilatı Telif ve Tercüme komisyonu şu eserleri çevirmiştir: Anayasa, Komünist Partisi Programı, Lenin’nin Hayatı, Lenin’in Burjuva Demokrasisi ve Proletarya Diktatörlüğü Hakkındaki Görüşleri, Komünist Programının Açıklanması, Komünist Manifestosu (Bildirisi), Kırmızı Ordu Kıtatı, Fıkra Hücreleri Talimatnamesi, Çocuk Dostu, Mektebe Kazandırma Terbiye Müsasseleri Talimat ve Programları.
.
Kırım’ı Urangeli’in beyaz orduları istila edince Mustafa Suphi, Odesa’ya hareket etti ve çalışmalarını orada sürdürüldü.
.
O tarihlerde Mustafa Kemal, ihtilale destek sağlamak için Bolşevikler’le ilişki kurmaya çalışıyordu. Bu amaçla Odesa’daki Mustafa Suphi ile haberleşti. Mustafa Suphi, Milli ihtilali desteklediklerini Mustafa Kemal’e bildirdi. Türkiye İstirakiyyum Teşkilatı adına Mustafa Suphi Milli mücadeleye yardım yapmak için Moskova’ya giderek Bolşevik Partisi Merkez Komitesi ile bir görüşme yaptı. Teklifi kabul edildi.

Anadoluda emperyalist işgale karşı silahlı mücadelenin başlaması üzerine Rusya’daki Türkiye komünistlerinin önderleri Anadoluya geçmeye karar verdiler. Mustafa Suphi Kafkas yolu kapalı olduğu için Anadolu’ya Türkistan üzerinden gitmeye çalıştı. Fakat, buradaki karşı devrimci faaliyetlerin bastırılması için kendisine ihtiyaç olunca bir yıl kadar Türkistan’da kaldı. Bununla beraber, bazı arkadaşlarını doğuya gönderdi. Türkistan’da Yeni Dünya’nın yayınına devam edildi ve Türkiyeli askerlerinden oluşan bir askeri birlik kuruldu. Ayrıca Mustafa Suphi uluslararası Doğu propaganda konseyinin Türkistan şubesini teşkilatladı. Bu teşkilatla Kars,, Buhara, Hiva, İran-Türkiye komünist teşkilatları birleştirmeyi başarır Mustafa Suphi Taşkette iken, Türkistan komünist partisi 3. kongresine de alındı ve bu parti ile odaklaşa çalışarak bütün doğu halklarının kurtuluşu davasına önder bir yönetici olarak hizmet etti.

Mustafa Suphi ve yoldaşları 1920 Mayıs’ında bütün teşkilatla birlikte Bakü’ye geldiler. Bura da eski Türk komünist grubu yeniden ele alınarak kuruldu ve Türkiye komünist teşkilatının bir kolu olarak düzenlendi. Mustafa Suphi Alman işbirlikçisi İttihat ve Terakinin adamı Bahattin Şakir’i kurduğu sahte”Türk Komünist Partisi”ni yıktı ve açığa çıkardı. Anadolu’dan başlayan ulusal mücadeleye katılmak için Mustafa Suphi, bu defa da Azerbeycan’da bir seferberlik ilan etti.

Bu teşkilatlanma çalışmasıyla beraber, yoğun bir yayın faaliyeti başladı. Yeni Dünya dört bin nüsha basılıyor, iki bini Anadolu’da dağıtılıyordu. Ayrıca Gençlik adlı bir gazete ve çeşitli broşürler yayınlandı. Parti okulu açıldı. Türkistan da iken kurulmuş olan askeri birlik milli mücadeleye katılmak amacıyla geliştirip ve 1200 kişilik bir kızıl alay haline getirildi. Nahcivan da, Anadolu ile ilişkileri sağlamak üzere bir şube kuruldu. Erzurum, Sivas, Ankara ve Karadeniz sahillerinde faaliyetlere girişildi.

Mustafa Suphi ve arkadaşları 1 Eylül 1920’de toplanan Bakü Şark milletleri kurultayına katıldılar. Mustafa Suphi 10 Eylül 1920’de 74 delegenin katılmasıyla birinci Türkiye Komünist Partisi(TKP)nin kongresini topladı. Bu kongreye bizzat Mustafa Suphi ve yoldaşlarının hazırladığı Tüzük ve programı teklif edildi, onaylandı. Ve böylece ülke çapında hareketi kucaklayan Türkiye Komünist Partisi kuruldu.
.
Mustafa Suphi’nin proletaryasının ve halkın davası ve ulusal bağımsızlık için adadığı hayatı devrimciler ve halk için örnektir. Yılmaz mücadele ruhu, devrim davasına bağlılığı yığınları etkileme ve teşkilatlama yetenekleri Mustafa Suphi yaptı. O’nun mücadelesi, fikirleri ve yetenekleri, devralmamız ve sürdürmemiz gereken değerli bir mirastır. Mustafa Suphi yoldaşı yaşamı, krallığa, sultanlığa, Çarlığa ve dünya kapitalist emperyalist sömürü sistemine karşı militan kavgadan ibaretti. Hayatını sınıfsız ve sömürüsüz bir dünya için mücadeleye adamıştı. Mustafa Suphi, yetenekli bir örgütleyici, militan bir eylemci ve Marksist-Leninist önder özelliklerine sahip olan Mustafa Suphi yoldaş, mücadele hayatında proleter enternasyonalizmine sonuna kadar bağlı kaldı. Mustafa Suphi ve 14 yoldaşı, başını Kautsky'nin gerektiği İkinci Enternasyonal oportünizmine karşı mücadele Leninizm’in bayrağını kararlıklar dalgalandırdılar.
.
Mustafa Suphi yoldaş, Çarlık Rusya’sının Ural bölgesinde sürgündeyken, Lenin yoldaşın önderliğindeki Bolşevik Partisine üye oldu. Ekim Devriminin zaferine dek Çarlığın yıkılması için Bolşeviklerin saflarında mücadelesini sürdürdü. Ekim devriminin özellikle doğu halklarındaki devrimci uyanışında onemli etkisini gören Mustafa Suphi yoldaş doğu halklarının bu devrimci uyanışını hızlandırmak için kararlı bir mücadele sürdürdü. "Doğu Enternasyonal Birliği" adında silahı bir askeri birlik örgütlendi Ayrıca "Doğu Halkları Komünist Örgütleri Merkez Bürosu"nda aktif rol oynadı.
.
Mustafa Suphi yoldaşın Komünist Enternasyonalin II. Dünya Kongresi ile ilgili olarak kaleme aldığı yazıdaki şu sözler onun doğu halklarının devrimci uyanışına beslediği derin umudu ve inancı ifade ediyordu:

"Şimdi Üçüncü Enternasyonalin karşısında duran önemli mesele, batı proletaryası gibi, doğunun derin karanlıklarında ezilen ve yoksul halkları da kendi etrafında birleştirmeyi ve emperyalizme karşı Asya'da yükselecek büyük bir yumruk hazırlamayı başarmaktır."

Türkiye’nin emperyalist işgal altında bulunduğu yıllarda Mustafa Suphi yoldaş, Türkiye'nin durumuyla yakından ilgilendi. Sıcak bağlar kurmak için çaba sarfetti. O her şeyden önce ülkenin "mazlum amale ve rençberlerine" sonsuz bir güven duymaktaydı. Mustafa Suphi ve yoldaşları komünist partisinin kurulması için hizh bir faaliyet içine girdi, ilk adım olarak 1918 yılında “Yeni Dünya" adlı komünist gazeteyi çıkardı.

Mustafa Suphi yoldaş emperyalist işgale karşı yiğitçe başkaldıran Anadolu'nun fedakar köylülerinin ve işçi sınıfının mücadelesinin önderliğini ele geçirmek isteyen komprador burjuvazi ve toprakagalarının temsilci Kemalistleri bu miicadele sonucu halkın kazanımlarını gaspedeceklerini "Milli Müdafa" ile başlıyan hareketin " zulüm ile çarpıştıkca ezilen işçi köylü sınıflarının gönüllerini fetheden devrim hareketi"ne yönelik gelişmezse " er geç iflasa mahkum olacağını" da o zaman tespit etmekteydi.

Mustafa Suphi yoldaş emperyalist işgal altında bulunan " Türkiye'nin Mazlum Amele ve Rençberlerine” şu çağrıda bulunuyordu. "Emperyalist hükümetlerin bugün memleketimize ve halklarımıza saldıran ordularına karşı savaşa kalk."
.
Mustafa Suphi yoldaş işçi sınıfının ve köylülerin kurtuluşunun ancak devrimle mümkün ola-bileceğini, ancak böyle bir devrimin Komünist partisi önderliğinde kitlelerin eseri olacağı temel ilkesini kararlılıkla savunarak her türlü reformcu, uzlaşmacı teorilere karşı çıktı. Proletaryanın bağımsız devrimci siyasetini devam ettirebilecek komünist partisinin kuruluşu için sistemli olarak yürüttüğü çaba 10 Eylül 1920'da sonuçlandı. Mustafa Suphi yoldaşın başkanlığında, Bakü'de yapılan kongrede TKP'i kurdu. Parti başkanlığına Mustafa Suphi yoldaş, genel sekreterliğine ise Ethem Nejat yoldaş getirildi.
.
Her türlü uzlaşmacı teorilere karşı Mustafa Suphi yoldaşın şu sözleri vurucudur. "Komünist partisi devrim hareketinin yeni girdiği gelişmemiş memleketlerde, emperyalizme karşı varlığını savunan milli kuvvetlere yardımla birlikte, genellikle sermayedarlar idaresine karşı, sınıf mücadelesi duygusunun emekçi halk içinde derinleşmesine uygun yollar bulmalı ve mutlaka teşkilatın bağımsızlığını korumalıdır.” (Mustafa Suphi'nin hazırladığı TKP 1. Kongresinin “Sömürgeler ve Milletler Hakkında Karar”dan.)
.
Mustafa Suphi, yoldaşın en büyük eseri TKP idi. Öte yandan TKP’nin kuruluşundan en çok rahatsızlık duyan Kemalist güçler yeni planlar kurdular. Nitekim, Kemalist diktatörlük kendisini bertaraf edebilecek şeyin ancak böyle demir disiplinli bir Komünist parti önderliğinde gelişecek mücadelenin olduğunu bildiğindendir ki, komünist partisini daha kuruluşunun başında darbeleyip etksiiz hale getirmek, önderlerini yok etmek için bir dizi burjuva ayak oyunları tezgahladı. Önce Mustafa Kemal’in talimatıyla sahte bir komünist partisi kurduruldu. Mustafa Suphi ve yoldaşlarının şiddetli teşhiri sonucu kısa zamanda bu “Komünist Partisi”nin sahtekarlığı açığı çıkartıldı. Bu kez Kemalist diktatörlük komünist önderleri katletme planlarını hazırladı. M. Kemal Mustafa, Suphi’ye çağrılar yolladı. Mustafa Suphi yoldaş bu çağrıların arkasındaki burjuva ayak oyunlaırını pek göremesi olacak ki, ihtiyatı eld e bırakarak Millet meclisinin ve bizzat Mustafa Kemal’in daveti üzerine bir an önce ulusal kurtuluş mücadelesine katılmak için 1921 Ocak ayında Kars’a gelen Mustafa Suphi önderliğindeki TKP heyeti burda Kemalist diktatörlüğün alçakça saldırıları ve provakasyonlarına maruz kalmaları üzerine, Trabzon'a geçmek zorunda kaldı. 28 Ocak'ta Trabzon'a vardığı zaman, 14 yoldaşı ile birlikte silahları elinde olarak bir sandala bindirildiler. Sandalın denize açılmasının hemen arkasından, katillerin doldurulduğu ikinci bir sandalla M.Suphi ve yoldaşları izlendi. Kemalist diktatörlüğün bu eli kanlı katilleri Mustafa Suphi ve 14 yoldaşını süngülerle 28-29 Ocak 1921 gecesi Karadenizin ortasında alçakça katlettiler. Böylece Türkiye'nin “mazlum amele ve rençberleri” TKP’nin önderleri 15 komünist evladını yitiriyordu.Mustafa Suphi ve 14 yoldaşının alçakça katledilmesi üzerine TKP'nin yönetimi Şefik Hüsnü ve diğer oportünist hempalarını eline geçti. Şefik Hüsnü 40 yıllık yönetimi boyunca Kemalist diktatörlüğün kuyrukculuğu teorisini geliştirdi. Sosyal şoven bir çizgi izledi. Proletaryanın bağımsız siyasetinden kopan kitlelere yabancılaşan TKP ünlü 1951 tevkifatıyla çöktü.
.
Oportünist önderlerin bir kısmı tutuklandı. Bir kısmı ise soluğu yurt dışına kaçarak aldı. Bunların arasında Yakup Demir'in önderliğindeki Şüreka bir tebela partisi kurdu. Yakup Demir kliği Stalin'in ölümünden sonra Bolşevik partisini gaspeden Kruşçev revizyonizminin sadık izleyicileri haline geldiler. Sovyetlerde kapitalizmin adım adım restoresi sonucu Sosyal-emperyalist ülke haline gelmesine paralel olarak tabele partisinden öteye gitmeyen TKP de sosyal-faşist bir karakter kazandı. Yakup Demir önderliğindeki bu ihanet şebekesinin TKP'siyle Mustafa Suphi yoldaşın TKP'si arasında en ufak bir benzerlik dahi yoktu. Sonrasında da TKP adına hareket eden bir çok çevre oldu ama bunların hemen tümüde reformist parlamentarist çizginin dışına çıkamadığı gibi M. Suphi yoldaşın değil ama Şefik Hüsnü’nün TKP’sinin mirasçıları olmaktan kutulmadılar.
.
Bugün bir çok dergi çevresi ve akımın Mustafa Suphi'ye sahip çıkmaları hiç de gerçekci değildir. Çünkü Mustafa Suphi yolunda ilerlemek her türden revizyonizme, sınıf uzlaşmacılığına, faşist şovenist saldırılara ve sosyal şovenizme karşı proletaryanın bağımsız devrimci siyasetini kararlılıkla savunmakla mümkündür. Bugün faşist diktatörlüğün işçi,emekçi ve Kürt düşmanlığı yapan ırkçı şovenist politikalarına payanda olanlar ve Kürt sorununda sosyal şovenist bir konumda duranlara, Mustafa Suphi'nin fikirleri değil, Şefik Hüsnü'nün oportünist fikirleri ışık tutmaktadır. Mustafa Suphi yoldaş mücadelesi boyunca emperyalist savaşa karşı ve işbirlikçilerine karşı kararlı bir mücadele yürüterek proletaryanın bağımsız devrimci siyasetini sonuna dek savundu. Çünkü Mustafa Suphi yoldaş proleter enternasyonalist bir komünistti. Bu bakımdan Marksizm-Leninizm’in kendileriyle başladığını iddia edenler, Mustafa Suphi'nin bize bıraktığı değerli mirasa sahip çıkmaları sahtekarlıktan öteye gitmez.
.
Aynı zamanda Mustafa Suphi'nin çizgisi ile Şefik Hüsnü'nün sosyal şoven çizgisinin aynı kefeye koyanların böyle bir iddiaları da lafızlardan öteye gitmez. Bu komünist mirasa sahip çıkmak bu temelde gelişmek ancak bugün anti.Marksist akımların saldırılarına karşı bu davayı titizlikle korumakla mümkündür. Komünist hareket M-L düşman akımlara karşı mücadele içinde bu değerli mirasın temelinde gelişmektedir. Komünist hareket, bugün M-L kendisiyle başladığını iddia etmekte olan her türden oportünist inkarcılığa karşı mücadele ederek bu mirası titizlikle korumaktadır.Mustafa Suphi yoldaşın fikirleri bugün her zamankinden daha çok bize ışık tutmaktadır. Komünist hareket anti-Marksist akımlara karşı ve inkarcılığa karşı kararlı mü
cadelesini proletarya partisini kurma tarihi görevini yerine getirecek bu mirasa layık olduğunu ispatlayacaktır.
.
Türkiye işçi sınıfı ve emekçi halk kitleleri katledilişlerinin 89. yıldönümünde Mustafa Suphi ve 14 yoldaşını unutmayacaktır. Onların mücadeleleri, bugün Türkiye devriminin yolunu aydınlatmakta ve faşist diktatörlüğü yıkma ve işçilerin ve emekçilerin devrimci konseyler iktidarını kurma mücadelesinde,işçi sınıfını ve ezilen halk kitlelerinin elinde kanlarıyla kızıllaşan bir bayraktır. Ve bu bayrak kavgamızda hep dalganacaktır.