4 Şubat 2017 Cumartesi

Cumartesi Anneleri 1984 Yılında Gözaltında Kaybedilen Maksut Tepeli ve Mehmet İnan’nın Akibetini Sordu..!

Cumartesi Anneleri gözaltında kaybedilenlerin faillerinin bulunması talebiyle 619. kez Galatasaray Meydanı’ndaydı. Cumartesi Anneleri 619. haftada, 1994’te gözaltında kaybedilen Mehmet İnan ve 1984’te kaybedilen Maksut Tepeli’nin akıbetinin ortaya çıkarılmasını ve faillerinin bulunmasını talep etti. Eyleme Cumartesi Annelerinin yanı sıra CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, HDP İstanbul Milletvekili Pervin Buldan kayıp yakınları sanatçılar ve avukatlar da katıldı.
İlk açıklamayı Maside Ocak yaptı. Mehmet İnan’ın yanı sıra bugün 2 Şubat 1984’te yaralı bir şekilde göz altına alınıp, koma halinde Gayrettepe askeri Şubeden Haydarpaşa Askeri astanesi’ne götürülen Maksut Tepeli’nin yıl dönümü olduğunu söyleyen Ocak, 6 Şubat 1984’te ölü kaydı düşülen Maksut Tepeli’nin bedeninin de hala kayıp olduğunu kaydetti.
“YARIM ASIRDIR BU MEYDANDA ADALET ARIYORUZ”
1995’te gözaltında kaybedilen Murat Yıldız’ın annesi Hanife Yıldız, yarım asırdır adalet için bu meydanda olduklarını ancak o adaletin hiç bu meydandan geçmediğini belirtti. Yıldız, Erdoğan’ın Gezi döneminde “Bana diktatör diyorlar ama ben diktatör olsaydım çoğunu ipte sallandırırdım” açıklamalarına değinerek, “Kimseyi iplerde sallandırmadılar ama, Güneydoğu’da cenazeler yerlerde sürüklendi, çıplak cesetler yollarda kaldı, insanlar ölülerini evlerinde derin dondurucularda sakladılar. Bütün bunlar Tayyip Erdoğan’ın zamanında oldu. Biz bunları söylemek zorundayız” dedi.
“UNUTMAYACAĞIZ, UNUTTURMAYACAĞIZ”
Konuşmasında basına yönelik baskılara da değinen Yıldız, haber alma haklarının kısıtlandığını belirtti. Başbakan Binali Yıldırım’ın “Gözünüze dizinize dursun. Bu kadar yol yaptık, şu kadar tünel açıyoruz. Hala size yaranamıyoruz” sözlerini hatırlatan Yıldız, “Bizim derdimiz sadece yol değil. Biz niye 21 yıldır buradayız? Niye bu ölümler durdurulmuyor? Niye kadın cinayetleri durdurulmuyor? Bunlar bu ülkenin sorunları değil mi? Bu sorunları çözmek hükumetin görevi değil mi? şeklinde konuştu. Kayıplarının arkasında olduklarını belirten Yıldız, “Unutmayacağız unutturmayacağız, Kayıplarımızın akıbetini öğreneceğiz.” dedi.
“PEKİ MAKSUT NEREDE?”
Yıldız’ın ardından söz alan Tepeli ailesini avukatı Gülseren Yoleri, Maksut Tepeli’nin dosyası hakkında bilgi verdi: “Maksut Tepeli, 2 Şubat 1984 tarihinde göz altına alındı. Göz altına alınırken polis tarafından vuruldu. Ardından işkenceyle sorgulandığına dair tanıklar var. Uzun bir süre Maksut Tepeli’den haber alınamadı. Sonra anlaşıldı ki devlet Maksut Tepeli’nin nüfus kaydına ölü kaydı düşerek bir ölüm tarihi bildirmiş. Eşinin yaptığı başvurularla Maksut’un ölümünün ne şekilde gerçekleştiği, nereye defnedildiği hakkında bilgi alınmaya çalışıldı ancak alınamadı. 2003’te yeniden açılan soruşturma dosyasında devlet 2006 yılında Maksut’un vurularak yakalandığı, hastaneye götürüldüğü hastanede de hayatını kaybettiğine dair bilgileri aile ile paylaştı. Ancak verilen bilgilerin doğru olmadığına dair şüpheler vardı. Çünkü Maksut’un vurulduktan sonra hastaneye değil gözaltına ve işkenceli sorguya götürüldüğünü söyleyen tanıklar vardı. Bunlar dosyaya o dönemki avukat tarafından sunuldu. Ama her hangi bir sonuca ulaşılamadı. Maksut’un nerede olduğu hala bilinmiyor. 2011 yılında tekrar bir suç duyurusu başvurusunda bulunulduç Fakat buna da takipsizlik kararı verildi. Anayasa Mahkemesine de başvuru yapıldı. Ancak Anayasa Mahkemesi de zaten kapanmış bir dosyayı geri açmak bizim konumuz değildir dedi. Şimdi biz merak ediyoruz. Peki Maksut nerede? Bu sorunun cevabı bulunamadığı sürece bu dosya kapanmaz.”
“BU MEYDAN VİCDAN MEYDANIDIR”
CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, her güne bir acı sığdırılan başka bir coğrafyanın daha olmadığını belirterek “Cumartesi Anneleri dinmeyen acıların anneleri, bu meydan da bir vicdan meydanıdır. Biz burada kayıplarımızın, faili meçhullerin akıbetini sormaya devam edeceğiz” dedi.
“BARIŞIN GELMESİ İÇİN KAYIPLARIN BULUNMASI GEREKİYOR”
HDP İstanbul milletvekili Pervin Buldan, Galatasaray Meydanı’nın faili meçhul cinayetlerin açığa çıkması için yeni yeni acıları dile getiren bir meydan olduğunu vurgulayarak, kayıplarını ararken bu meydanda ölen anaların yerine kayıpları bulmak için mücadele edeceklerini belirtti. Buldan, barışın gelmesi için kayıpların bulunması ve faillerin yargılanması gerektiğini ifade etti.
“BU ANAYASA DEMOKRASİNİN ÖZÜNE AYKIRIDIR”
Bu haftanın basın açıklamasını Mukaddes Şamil okudu. 21 Ocak’ta meclisten geçen anayasa değişikliğine vurgu yapan Şamil, “Anayasa değişikliği yalnızca oy çokluğuna indirgenemez. Anayasalar toplumsal sözleşmelerdir ve ancak toplumun tüm kesimlerinin mutabakatıyla yapıldığında bu niteliği kazanırlar. Önümüze getirilen Anayasa değişikliği yalnızca iki partinin mutabakatı ile gerçekleşmiştir ve demokrasinin özüne aykırı düzenlemeler içermektedir. Otoriter bir rejime geçişi hedefleyen bu değişiklik karşısında toplumun tüm kesimlerini insan haklarından ve demokratik değerlerden yana etkili bir tutum almaya çağırıyoruz” şeklinde konuştu.
Basın açıklamasında hakikati bilme hakkının sadece kayıp yakınları için değil, toplumun kendisi için de bir hak olduğu vurgulandı.
“HALA HABER ALINAMIYOR”
Mehmet İnan’ın annesi Emine İnan’ın “23 yıldır oğlumdan bir haber bekliyorum. Artık yeter, oğlumun başına ne geldiğini bilmek istiyorum!” diyen sesini yükseltmek için bir araya geldiklerini söyleyen Şamil, sözlerine şöyle devam etti: “40 yaşındaki 7 çocuk babası Mehmet İnan Siirt’te yaşıyordu. İnşaat işçisiydi. Birkaç ay arayla iki kez güvenlik güçlerince evine baskın yapılarak gözaltına alındı. Gözaltına alınıp serbest bırakılmasından 10 gün sonra 28 Şubat 1994 tarihinde alışveriş yapmak üzere Siirt çarşısına gitti. Bir daha evine dönemedi. Onu arayan ailesine silahlı kişilerce zorla arabaya bindirilerek kaçırıldığı bilgisi geldi.”
Baba Ali İnan’ın ertesi gün Siirt Cumhuriyet Başsavcılığı’na ve Tugay Komutanlığı’na başvuruda bulunduğunu ancak kendisine İnan’ın gözaltında olmadığını söylendiğini belirten Şamil, ailenin tüm çabalarının sonuçsuz kaldığını ancak İnan’dan bir daha haber alınamadığını söyledi.
Baba Ali İnan’ın iki yıl önce aramızdan ayrıldığını, anne Emine İnan’ın ise 90 yaşında hala oğlundan bir haber alma umuduyla yaşadığını ifade eden Şamil, Metmet İnan’ın eşi ve çocuklarının “Başında dua edebileceğimiz bir mezar istiyoruz” diyerek girişimlerde bulunmayı sürdürdüklerini belirtti.