Halkların Demokratik Partisi Kadın
Meclisi, AKP ve MHP’nin oylarıyla Meclis’ten geçirildikten sonra Cumhurbaşkanı
Recep Tayyip Erdoğan’ın onayına sunulan ‘başkanlık anayasası’ ile ilgili
deklarasyon yayınladı.
HDP Kadın Meclisi’nin yayınladığı
deklarasyonda, “Bombalar hayatımıza düşüyor; kızlarımız, oğullarımız içte ve
sınır ötesinde yürütülen savaşlar nedeniyle yaşamlarını kaybediyor. İktidarın
topluma tek vaadi savaş ve ölüm, biz kadınların ise yaşamak ve yaşatmaktır.
İşte bu yüzden savaş ve ölüm siyasetine HAYIR diyoruz” denildi.
Halkların Demokratik Partisi Kadın
Meclisi’nin ‘hayır’ deklarasyonu şöyle:
ÖZGÜRLÜĞÜMÜZ İÇİN ‘TEK ADAM REJİMİ’NE,
‘TEKÇİ’LİĞE HAYIR
Sevgili Kadınlar;
Biz kadınlar tarih boyunca tekliğe
dayanan egemenliklere karşı özgürlüğümüz için mücadele ettik. Bir cinsin diğer
cins üzerindeki egemenliğine; tek kişinin aile üzerindeki egemenliğine;
kralların, imparatorların, padişahların halklar üzerindeki egemenliğine; tek
ulusun diğer uluslar üzerindeki baskısına, sermayenin emek ve doğa üzerindeki
egemenliğine, bir inancın diğer inançlar üzerindeki baskısına karşı durduk.
Baskıcı bütün yönetim biçimlerine karşı kentlerde, kırlarda, işyerlerinde,
evde, sokakta, direniş ve serhildan alanlarında tüm kadınlarla birlikte el ele
mücadele ettik.
2000’li yıllar boyunca TCK ve Medeni
Kanun çıkarılırken kadınlar lehine değişikliklerin yapılmasını sağladık. Kürtaj
Yasası’na, kadın cinayetlerine ve ağır tahrik indirimlerine, tecavüz yasasına
karşı on binlerce kadın meydanları doldurduk. Cinsiyetçi baskıları gerilettik
ve büyük kazanımlar elde ettik. 8 Martlarda ve 25 Kasımlarda bütün dünyadaki
kadın yoldaşlarımızla birlikte özgürlüğü, eşitliği gerçekleştirmek için
alanları doldurduk, Eş yaşamı kurmak için kadın isyanını büyüttük.
HDP’li kadınlar olarak; kadın özgürlük
mücadelesinin tarihsel deneyimleri, birikimleri ve geleneğiyle özgürlük ve
eşitlik mücadelesinin özneleri olduk. Kadının dönüştürücü gücüyle ‘Yeni Yaşam’ı
inşa etmek için çalıştık. Başta siyasi parti ve yerel yönetimler olmak üzere
bütün kurumlarda eş başkanlığı ve eşit temsili uygulayarak kadın iradesini ve
yönetim tarzını yaşamın bütün alanlarında hayata geçirdik. 7 Haziran
seçimlerinde sadece AKP iktidarını geriletmekle kalmadık, 26 kadın
milletvekiliyle Meclis’e girerek ilk ‘Kadın Milletvekili Grubu’nu kurduk.
Kadınları katleden, köle pazarlarında satan IŞİD’e karşı mücadeleyi kazanan ve
kadın devrimini adım adım inşa eden Rojavalı kadınların yanında olduk.
Bu nedenle AKP iktidarı ilk önce
kadınlara saldırdı, kadın kazanımlarını yok etmeye çalıştı. Buna karşı direnen
kadınlar katledildi, bedenleri teşhir edildi, gözaltına alındı, tutuklandı. Eş
Genel Başkanımız Figen Yüksekdağ, Kadın Meclisi Sözcümüz Besime Konca ve kadın
milletvekillerimiz, DBP Eş Genel Başkanı Sabahat Tuncel, KJA sözcüsü Ayla Akat
Ata, Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Eşbaşkanı Gültan Kışanak’ın aralarında
olduğu belediye eş başkanları, belediye meclis üyeleri, parti yönetici ve
üyelerimiz tutuklanarak rehin alındı.
Halkın iradesini temsil eden
belediyelerimiz gasp edilerek kayyum atandı. Atanan kayyumların ilk işi kadın
çalışmalarını durdurmak oldu. ‘Kadın Merkezleri’ ve ‘Şiddet Hatları’ kapatıldı,
kadın müdürlükleri lağvedildi, kadın çalışanlar işten atıldı. OHAL döneminde
çıkarılan KHK’ler ile pek çok kadın emekçi işten atıldı, kadın dernekleri,
kadın kooperatifleri ve haber ajansları kapatıldı. Kadınları siyasi yaşamdan,
çalışma yaşamından, medyadan, toplumsal yaşamdan tasfiye etme saldırıları hız
kazandı.
AKP/Saray iktidarı, biz’lere her an
nasıl yaşamamız gerektiğini dikte ediyor. Konuşmamıza, gülmemize, çalışmamıza,
başımızı örtmemize ya da açmamıza, kaç çocuk doğuracağımıza kadar her konuda
konuşuyor, konuşuyor, konuşuyor…
Mevcut iktidarın savaş ve militarist
politikalarının oluşturduğu şiddet ve nefret ortamında kadınlar olarak sokakta
dolaşırken, otobüse, dolmuşa veya metroya binerken, hatta evimizde ve işimizde
bile kendimizi güvende hissetmiyoruz. Çünkü kadınlara saldıranlar gözümüzün
içine baka baka, ellerini kollarını sallayarak ortalıkta dolaşıyor. Cezasızlık
her gün bize yeni bir şiddet olarak geri dönüyor. Kadın katliamları durmuyor,
her gün bir kadın erkekler tarafından katlediliyor.
Bombalar hayatımıza düşüyor; kızlarımız,
oğullarımız içte ve sınır ötesinde yürütülen savaşlar nedeniyle yaşamlarını
kaybediyor. İktidarın topluma tek vaadi savaş ve ölüm, biz kadınların ise
yaşamak ve yaşatmaktır. İşte bu yüzden savaş ve ölüm siyasetine HAYIR diyoruz.
Bir kez daha ilan ediyoruz ki, eşitlik özgürlük mücadelemizle kalıcı ve adil
barışı biz sağlayacağız.
Halkları yok sayan, sadece bir avuç
yandaş ve sermayenin çıkarlarını gözeten ekonomi politikaları nedeniyle
özellikle biz kadınlar yoksullaşıyoruz! Ekonomik kriz her geçen gün
derinleşiyor. Peş peşe gelen zamlarla ekmeğimiz küçülüyor, aşımız azalıyor.
İşsizlik artıyor, ilk işinden edilenler de biz kadınlar oluyoruz. Tam da bu
nedenlerle sermaye ve savaş odaklı ekonomi politikalarına HAYIR diyoruz.
Birlikte ürettiğimizi eşit paylaştığımız bir yaşamı, emeğin haklarının yok
sayılmadığı bir yaşamı, doğanın ve canlı yaşamın korunduğu bir yaşamı,
güvenceli bir yaşamı hep birlikte kuracağız.
Ellerindeki yetkileri 14 yıllık tek
başına iktidarları boyunca sınırsızca kullanarak demokratik hak ve
özgürlüklerimizi gasp etmeleri yetmezmiş gibi, daha çok yetkiyi üstelik tek bir
kişiye teslim etmek istiyorlar. Anayasa değişikliği adı altında bütün yetkiyi
‘tek’ kişide toplayan bir rejimi kalıcı hale getirmeye çalışıyorlar. Meclis’te
Anayasa değişikliğini görüşme süreci Eş Genel Başkanlarımız ve vekillerimizin
tutsak edilmesiyle başlatıldı. Sonrasında, Meclis’teki görüşmeler sırasında
başvurdukları şiddete varan yöntemler nasıl bir yönetim getireceklerinin
ipuçlarını herkese gösterdi. Irkçı ve buram buram kadın düşmanlığı kokan
saldırılar altında milletvekillerinin konuşmaları kısıtlandı, oylamalar
talimatla yapıldı, kadın vekillere saldırıldı ve teklif ‘zor’ kullanılarak
Meclis’ten geçirildi.
Şimdi karşımızda her maddesi
geleceğimizi ipotek altına alacak, toplumu kutuplaştıracak, savaşı
derinleştirecek, yoksulluğu büyütecek, kadınları yaşamın her alanından tasfiye
edilecek bir oylama var. ‘Cumhurbaşkanlığı Sistemi’ adını verdikleri bu
garabetin bir adı var: ‘TEK ADAM REJİMİ’. Getirmek istedikleri bu tekçi ve
otoriter rejim, kadın düşmanlığını esas alan faşizmi, baskıyı, sömürüyü devam
ettirerek OHAL ve KHK düzenini kalıcı hale getirmeyi hedefliyor.
Hiçbir güç tarafından denetlenemeyen
iktidar ‘mutlak iktidar’dır. Tarih de göstermiştir ki, her ‘mutlak iktidar’
diktatörlüktür. Her şeyin tek olduğu yerden demokrasi çıkmaz. Bizi ‘mutlak
iktidar’ hevesiyle bir girdaba sokup, elimizde olan haklarımızı da ortadan
kaldırmak istiyor. Önümüze getirilen 12 Eylül Askeri Faşist Cunta yasasına
rahmet okutan, faşizmi kurumsallaştıran ‘TEK ADAM REJİMİ’Nİ iyi tanıyoruz.
Ancak onlar da bizi iyi tanıyor. Biz
kadınlar baskılara boyun eğmedik, eğmeyeceğiz. Bin bir emekle, çabayla,
mücadeleyle elde ettiğimiz kazanımlarımızdan vazgeçmiyoruz. Hangi suretle
gelirse gelsin apoletli ya da kravatlı faşizme, Kadınlar olarak ‘HAYIR’ dedik,
‘HAYIR’ demeye devam ediyoruz.
Yasamanın, yürütmenin, yargının, yani
bütün yetkilerin ve gücün tek bir kişinin elinde merkezileşmesinin, kurmaya çalıştığımız
egemensiz ve efendisiz ‘Yeni Yaşam’ı nasıl tehdit ettiğini, siyaseti
erkekleştirdiğini, cinsiyetçi ve milliyetçi yapıyı pekiştirdiğini ve kadınları
dışladığını biliyoruz. Buna izin vermeyeceğiz. ‘Hem TEK hem ADAM rejimine
HAYIR’ diyoruz.
Kadınlar; çoğulculuğun, renkliliğin,
farklılıkların eşit haklarla bir arada ve birbirine saygı duyarak yaşamasının
güvencesidir. Kadınların kesintisiz eşitlik ve özgürlük mücadelesi aynı zamanda
‘Yeni Yaşam’ı kurma mücadelesidir. Bu umudun ‘TEK ADAM REJİMİ’yle kesintiye
uğratılması girişimine izin vermiyoruz, HAYIR diyoruz.
- Halklarımız arasındaki kutuplaştırmayı
durdurmak, komşularımızla dost kalmak için HAYIR
- Cizre’de bodrumlarda yakılan ve kör
bir kurşunla sokak ortasında katledilenlere olan sorumluluğumuz için HAYIR
- Taybet Ana için, HAYIR
- Tecavüze, şiddete dur demek için HAYIR
- Kadın cinayetlerine dur demek için
HAYI
- IŞİD karanlığının, gerici baskılarının
hukuk haline getirilmesine HAYIR
- İnanç özgürlüğünü sağlamak için HAYIR
- Yaşam tarzlarımız için HAYIR
- Emeğimiz, bedenimiz ve kimliğimiz için
HAYIR
- ‘İtaat et rahat et’ zihniyetine HAYIR
- Kula kulluk etmemek için HAYIR
- Eşit temsil, Eş Yaşam için HAYIR
- Emek sömürüsü ve iş cinayetlerine
karşı, güvenceli bir gelecek için HAYIR
- Birlikte yaşayıp birlikte yaşlanmak
için HAYIR
- Yerel demokrasi için HAYI
- Ekolojik bir yaşam için HAYIR
- Doğanın, kentlerimizin, köylerimizin
bir KHK ile yağmalanmasına HAYIR
- Umut için HAYIR
- Gülen çocuklar ve huzurlu bir gelecek
için HAYIR
- Barış, adalet ve özgürlük için HAYIR
- Demokratik Cumhuriyet, Ortak Vatan,
Yeni Yaşam için HAYIR
Haydi kadınlar
Yüzümüzü güneşe dönüyoruz,
Ev ev, sokak sokak, meydan meydan
dolaşarak tüm kadınları toprağın rengine, yani yaşama ve yaşatmanın rengine,
HAYIR’a çağırıyoruz.
8 Mart’ın direniş ruhuyla, Newroz’un
coşkusuyla her yerde, her dilde, her renkte kadınları yan yana gelmeye, el ele
vererek gökkuşağı olmaya, “KIŞ”ı “BAHAR”a çevirmeye çağırıyoruz.
Bütün egemenlik biçimlerine karşı;
eşitliğin, özgürlüğün, barışın, umudun, mutluluğun hayrına HAYIR’ı dalga dalga
örmeye, örgütlemeye çağırıyoruz. Bu Davet Bizim…
Unutmayalım ki, 7 Haziran’da birlikte
başardık. Yine başaracağız.
MUTLAKA KAZANACAĞIZ..!