5 Şubat 2017 Pazar

HDP Kadın Meclisi’den "hayır" deklarasyonu..!

Halkların Demokratik Partisi Kadın Meclisi, AKP ve MHP’nin oylarıyla Meclis’ten geçirildikten sonra Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın onayına sunulan ‘başkanlık anayasası’ ile ilgili deklarasyon yayınladı.
HDP Kadın Meclisi’nin yayınladığı deklarasyonda, “Bombalar hayatımıza düşüyor; kızlarımız, oğullarımız içte ve sınır ötesinde yürütülen savaşlar nedeniyle yaşamlarını kaybediyor. İktidarın topluma tek vaadi savaş ve ölüm, biz kadınların ise yaşamak ve yaşatmaktır. İşte bu yüzden savaş ve ölüm siyasetine HAYIR diyoruz” denildi.
Halkların Demokratik Partisi Kadın Meclisi’nin ‘hayır’ deklarasyonu şöyle:
ÖZGÜRLÜĞÜMÜZ İÇİN ‘TEK ADAM REJİMİ’NE, ‘TEKÇİ’LİĞE HAYIR
Sevgili Kadınlar;
Biz kadınlar tarih boyunca tekliğe dayanan egemenliklere karşı özgürlüğümüz için mücadele ettik. Bir cinsin diğer cins üzerindeki egemenliğine; tek kişinin aile üzerindeki egemenliğine; kralların, imparatorların, padişahların halklar üzerindeki egemenliğine; tek ulusun diğer uluslar üzerindeki baskısına, sermayenin emek ve doğa üzerindeki egemenliğine, bir inancın diğer inançlar üzerindeki baskısına karşı durduk. Baskıcı bütün yönetim biçimlerine karşı kentlerde, kırlarda, işyerlerinde, evde, sokakta, direniş ve serhildan alanlarında tüm kadınlarla birlikte el ele mücadele ettik.
2000’li yıllar boyunca TCK ve Medeni Kanun çıkarılırken kadınlar lehine değişikliklerin yapılmasını sağladık. Kürtaj Yasası’na, kadın cinayetlerine ve ağır tahrik indirimlerine, tecavüz yasasına karşı on binlerce kadın meydanları doldurduk. Cinsiyetçi baskıları gerilettik ve büyük kazanımlar elde ettik. 8 Martlarda ve 25 Kasımlarda bütün dünyadaki kadın yoldaşlarımızla birlikte özgürlüğü, eşitliği gerçekleştirmek için alanları doldurduk, Eş yaşamı kurmak için kadın isyanını büyüttük.
HDP’li kadınlar olarak; kadın özgürlük mücadelesinin tarihsel deneyimleri, birikimleri ve geleneğiyle özgürlük ve eşitlik mücadelesinin özneleri olduk. Kadının dönüştürücü gücüyle ‘Yeni Yaşam’ı inşa etmek için çalıştık. Başta siyasi parti ve yerel yönetimler olmak üzere bütün kurumlarda eş başkanlığı ve eşit temsili uygulayarak kadın iradesini ve yönetim tarzını yaşamın bütün alanlarında hayata geçirdik. 7 Haziran seçimlerinde sadece AKP iktidarını geriletmekle kalmadık, 26 kadın milletvekiliyle Meclis’e girerek ilk ‘Kadın Milletvekili Grubu’nu kurduk. Kadınları katleden, köle pazarlarında satan IŞİD’e karşı mücadeleyi kazanan ve kadın devrimini adım adım inşa eden Rojavalı kadınların yanında olduk.
Bu nedenle AKP iktidarı ilk önce kadınlara saldırdı, kadın kazanımlarını yok etmeye çalıştı. Buna karşı direnen kadınlar katledildi, bedenleri teşhir edildi, gözaltına alındı, tutuklandı. Eş Genel Başkanımız Figen Yüksekdağ, Kadın Meclisi Sözcümüz Besime Konca ve kadın milletvekillerimiz, DBP Eş Genel Başkanı Sabahat Tuncel, KJA sözcüsü Ayla Akat Ata, Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Eşbaşkanı Gültan Kışanak’ın aralarında olduğu belediye eş başkanları, belediye meclis üyeleri, parti yönetici ve üyelerimiz tutuklanarak rehin alındı.
Halkın iradesini temsil eden belediyelerimiz gasp edilerek kayyum atandı. Atanan kayyumların ilk işi kadın çalışmalarını durdurmak oldu. ‘Kadın Merkezleri’ ve ‘Şiddet Hatları’ kapatıldı, kadın müdürlükleri lağvedildi, kadın çalışanlar işten atıldı. OHAL döneminde çıkarılan KHK’ler ile pek çok kadın emekçi işten atıldı, kadın dernekleri, kadın kooperatifleri ve haber ajansları kapatıldı. Kadınları siyasi yaşamdan, çalışma yaşamından, medyadan, toplumsal yaşamdan tasfiye etme saldırıları hız kazandı.
AKP/Saray iktidarı, biz’lere her an nasıl yaşamamız gerektiğini dikte ediyor. Konuşmamıza, gülmemize, çalışmamıza, başımızı örtmemize ya da açmamıza, kaç çocuk doğuracağımıza kadar her konuda konuşuyor, konuşuyor, konuşuyor…
Mevcut iktidarın savaş ve militarist politikalarının oluşturduğu şiddet ve nefret ortamında kadınlar olarak sokakta dolaşırken, otobüse, dolmuşa veya metroya binerken, hatta evimizde ve işimizde bile kendimizi güvende hissetmiyoruz. Çünkü kadınlara saldıranlar gözümüzün içine baka baka, ellerini kollarını sallayarak ortalıkta dolaşıyor. Cezasızlık her gün bize yeni bir şiddet olarak geri dönüyor. Kadın katliamları durmuyor, her gün bir kadın erkekler tarafından katlediliyor.
Bombalar hayatımıza düşüyor; kızlarımız, oğullarımız içte ve sınır ötesinde yürütülen savaşlar nedeniyle yaşamlarını kaybediyor. İktidarın topluma tek vaadi savaş ve ölüm, biz kadınların ise yaşamak ve yaşatmaktır. İşte bu yüzden savaş ve ölüm siyasetine HAYIR diyoruz. Bir kez daha ilan ediyoruz ki, eşitlik özgürlük mücadelemizle kalıcı ve adil barışı biz sağlayacağız.
Halkları yok sayan, sadece bir avuç yandaş ve sermayenin çıkarlarını gözeten ekonomi politikaları nedeniyle özellikle biz kadınlar yoksullaşıyoruz! Ekonomik kriz her geçen gün derinleşiyor. Peş peşe gelen zamlarla ekmeğimiz küçülüyor, aşımız azalıyor. İşsizlik artıyor, ilk işinden edilenler de biz kadınlar oluyoruz. Tam da bu nedenlerle sermaye ve savaş odaklı ekonomi politikalarına HAYIR diyoruz. Birlikte ürettiğimizi eşit paylaştığımız bir yaşamı, emeğin haklarının yok sayılmadığı bir yaşamı, doğanın ve canlı yaşamın korunduğu bir yaşamı, güvenceli bir yaşamı hep birlikte kuracağız.
Ellerindeki yetkileri 14 yıllık tek başına iktidarları boyunca sınırsızca kullanarak demokratik hak ve özgürlüklerimizi gasp etmeleri yetmezmiş gibi, daha çok yetkiyi üstelik tek bir kişiye teslim etmek istiyorlar. Anayasa değişikliği adı altında bütün yetkiyi ‘tek’ kişide toplayan bir rejimi kalıcı hale getirmeye çalışıyorlar. Meclis’te Anayasa değişikliğini görüşme süreci Eş Genel Başkanlarımız ve vekillerimizin tutsak edilmesiyle başlatıldı. Sonrasında, Meclis’teki görüşmeler sırasında başvurdukları şiddete varan yöntemler nasıl bir yönetim getireceklerinin ipuçlarını herkese gösterdi. Irkçı ve buram buram kadın düşmanlığı kokan saldırılar altında milletvekillerinin konuşmaları kısıtlandı, oylamalar talimatla yapıldı, kadın vekillere saldırıldı ve teklif ‘zor’ kullanılarak Meclis’ten geçirildi.
Şimdi karşımızda her maddesi geleceğimizi ipotek altına alacak, toplumu kutuplaştıracak, savaşı derinleştirecek, yoksulluğu büyütecek, kadınları yaşamın her alanından tasfiye edilecek bir oylama var. ‘Cumhurbaşkanlığı Sistemi’ adını verdikleri bu garabetin bir adı var: ‘TEK ADAM REJİMİ’. Getirmek istedikleri bu tekçi ve otoriter rejim, kadın düşmanlığını esas alan faşizmi, baskıyı, sömürüyü devam ettirerek OHAL ve KHK düzenini kalıcı hale getirmeyi hedefliyor.
Hiçbir güç tarafından denetlenemeyen iktidar ‘mutlak iktidar’dır. Tarih de göstermiştir ki, her ‘mutlak iktidar’ diktatörlüktür. Her şeyin tek olduğu yerden demokrasi çıkmaz. Bizi ‘mutlak iktidar’ hevesiyle bir girdaba sokup, elimizde olan haklarımızı da ortadan kaldırmak istiyor. Önümüze getirilen 12 Eylül Askeri Faşist Cunta yasasına rahmet okutan, faşizmi kurumsallaştıran ‘TEK ADAM REJİMİ’Nİ iyi tanıyoruz.
Ancak onlar da bizi iyi tanıyor. Biz kadınlar baskılara boyun eğmedik, eğmeyeceğiz. Bin bir emekle, çabayla, mücadeleyle elde ettiğimiz kazanımlarımızdan vazgeçmiyoruz. Hangi suretle gelirse gelsin apoletli ya da kravatlı faşizme, Kadınlar olarak ‘HAYIR’ dedik, ‘HAYIR’ demeye devam ediyoruz.
Yasamanın, yürütmenin, yargının, yani bütün yetkilerin ve gücün tek bir kişinin elinde merkezileşmesinin, kurmaya çalıştığımız egemensiz ve efendisiz ‘Yeni Yaşam’ı nasıl tehdit ettiğini, siyaseti erkekleştirdiğini, cinsiyetçi ve milliyetçi yapıyı pekiştirdiğini ve kadınları dışladığını biliyoruz. Buna izin vermeyeceğiz. ‘Hem TEK hem ADAM rejimine HAYIR’ diyoruz.
Kadınlar; çoğulculuğun, renkliliğin, farklılıkların eşit haklarla bir arada ve birbirine saygı duyarak yaşamasının güvencesidir. Kadınların kesintisiz eşitlik ve özgürlük mücadelesi aynı zamanda ‘Yeni Yaşam’ı kurma mücadelesidir. Bu umudun ‘TEK ADAM REJİMİ’yle kesintiye uğratılması girişimine izin vermiyoruz, HAYIR diyoruz.
- Halklarımız arasındaki kutuplaştırmayı durdurmak, komşularımızla dost kalmak için HAYIR
- Cizre’de bodrumlarda yakılan ve kör bir kurşunla sokak ortasında katledilenlere olan sorumluluğumuz için HAYIR
- Taybet Ana için, HAYIR
- Tecavüze, şiddete dur demek için HAYIR
- Kadın cinayetlerine dur demek için HAYI
- IŞİD karanlığının, gerici baskılarının hukuk haline getirilmesine HAYIR
- İnanç özgürlüğünü sağlamak için HAYIR
- Yaşam tarzlarımız için HAYIR
- Emeğimiz, bedenimiz ve kimliğimiz için HAYIR
- ‘İtaat et rahat et’ zihniyetine HAYIR
- Kula kulluk etmemek için HAYIR
- Eşit temsil, Eş Yaşam için HAYIR
- Emek sömürüsü ve iş cinayetlerine karşı, güvenceli bir gelecek için HAYIR
- Birlikte yaşayıp birlikte yaşlanmak için HAYIR
- Yerel demokrasi için HAYI
- Ekolojik bir yaşam için HAYIR
- Doğanın, kentlerimizin, köylerimizin bir KHK ile yağmalanmasına HAYIR
- Umut için HAYIR
- Gülen çocuklar ve huzurlu bir gelecek için HAYIR
- Barış, adalet ve özgürlük için HAYIR
- Demokratik Cumhuriyet, Ortak Vatan, Yeni Yaşam için HAYIR
Haydi kadınlar
Yüzümüzü güneşe dönüyoruz,
Ev ev, sokak sokak, meydan meydan dolaşarak tüm kadınları toprağın rengine, yani yaşama ve yaşatmanın rengine, HAYIR’a çağırıyoruz.
8 Mart’ın direniş ruhuyla, Newroz’un coşkusuyla her yerde, her dilde, her renkte kadınları yan yana gelmeye, el ele vererek gökkuşağı olmaya, “KIŞ”ı “BAHAR”a çevirmeye çağırıyoruz.
Bütün egemenlik biçimlerine karşı; eşitliğin, özgürlüğün, barışın, umudun, mutluluğun hayrına HAYIR’ı dalga dalga örmeye, örgütlemeye çağırıyoruz. Bu Davet Bizim…
Unutmayalım ki, 7 Haziran’da birlikte başardık. Yine başaracağız.

MUTLAKA KAZANACAĞIZ..!