Cumartesi
Anneleri, kayıp yakınlarının akıbetini sormak ve faillerin
yargılanması için 662’nci kez Galatasaray Lisesi önünde bir
araya geldi. Üzerine kımızı karanfillerin bırakıldığı
“Failler belli kayıplar nerede” pankartı açılan eylemde,
kayıpların fotoğraflarının bulunduğu dövizler taşındı.
Bu
haftaki eylemde 1991 yılında Şırnak’ta gözaltında kaybedilen
Agit Akipa ve İbrahim Demir'in akıbeti soruldu. Katledilişinin 2.
yılında kayıpların avukatı Tahir Elçi de anıldı.
Eyleme
Tahir Elçi'nin eşi Türkan Elçi, Diyarbakır Barosu Başkanı
Ahmet Özmen, CHP Milletveki Mahmut Tanal, HDP Milletvekilleri Garo
Paylan, Filiz Kerestecioğlu, HDP eski milletvekili Hasip Kaplan,
Cumartesi İnsanları avukatlarından Kemal Aytaç, Emek Partisi MYK
Üyesi Levent Tüzel, kayıp yakınları ve çok sayıda yurttaş
katıldı.
‘ELÇİ
BARIŞ İSTERKEN KATLEDİLDİ’
İlk
sözü 1980’de kaybettirilen Hayrettin Eren’in ablası İkbal
Eren aldı. Eren, “Tahir Elçi faili meçhul cinayetlerin peşinde
koşarken, barış isterken, bu coğrafyada silahlar gömülsün
dediğinde katledildi. 2 yıldır failleri bulunamadı, sözüm ona
onca polisin içinde, faili bulunamadı” diye konuştu.
Eren,
“Elçi ailesinin bizden tek farkı çiçek koyacak bir mezarları
var ama Bunun dışında bir fark yok Tahir Elçi’nin de bizim gibi
dosyası açılmadı ve faili meçhul durumda” dedi.
'BARIŞ
KAZANACAK'
Daha
sonra Agit Akipa’nın oğlu Fehmi Akipa söz aldı. Akiba, "26
yıldır adalet arayışımız devam ediyor. Tahir Elçi boyunca 24
yıldır adalet arayışında bulundu. İki yıl önc Tahir Elçi’yi
de katlettiler. Adalet ararken Barış elçimizi katlettiler. Adalet
ararken mezarlarımızı yıktılar, harap ettiler. Adaletin olmadığı
bir ülkede adalet arayışındayız. Biliyoruz barış kazanacak”
diye konuştu.
'FAİLLER
BELLİ’
Akipa’nın
konuşmasının ardından Demir ailesinin gönderdiği mektup okundu.
"Biz o zaman daha çocuktuk büyüdük ve şuan çocuklarımız
var" denilen mektupta şunlar söylendi: "Ölüm, hayatın
bir gerçekliğidir ama bizim yaşadığımız ölümler, kayıplar
bir gerçeklik değil bir zalimlik, bir acımasızlık ve
vicdansızlıktır. Öldürülen, kaybedilen, sevdiklerimizin
katledildikleri yetmiyormuş gibi adeta alay eder gibi kayıtlara
‘faili meçhul’ olarak geçirilmesi bizler açısından ayrı bir
yara, ayrı bir acıdır. Bunlar faili meçhul cinayetler değil
failleri belli cinayetlerdir. Yatağında ölmek bu coğrafyada az
görülen bir olay, Azrail'in keyfine diyecek yok doğrusu, görevini
eli kanlı cellâtlara devretmiş, daha iki yıl önce Tahir Elçi de
olduğu gibi. Barışın elçisi ve bu davanın avukatı olan Tahir
Elçi yine aynı oyunla katledildi. Tahir Elçi, babamın davasının
da avukatıydı. Onun kaderi de babama benzedi. İkisi aynı kaderi
paylaştılar. İkisinin de faili ayni. Daha önceki cellatları
korudukları gibi Tahir Elçi’nin de cellatlarını koruyorlar."
Eylemde
söz alan İbrahim Demir’in kızı Deniz Demir ise şunları
söyledi: "Henüz babamın katillerini ortaya çıkarmış
değiller. 'Katil belli değil' diyorlar. Babamın katili belli.
Devlettir. Faili ortaya çıkarmadığı için. Katilleri
unutmayacağız, unutturmayacağız. Ne biz ne çocuklarımız
unutturmayacak."
Ardında
Demir ailesinden torunları adına Zilan Demir söz aldı. Demir,
Agit Akipa ve Tahir Elçi için adalet istediğini söyledi.
Son
olarak basın açıklamasını Cumartesi İnsanlarından Maside Ocak
okudu.
Tahir
Elçi katledildiğinde dönemin Başbakanı ve Adalet Bakanı’nın
“Failler bulunacak” dediğini hatırlatan Ocak, “Bugüne kadar
yürütülen adli ve idari soruşturmalarda somut hiçbir bir
ilerleme kaydedilmedi. Yaşanan süreç, ömrünü cezasızlıkla
mücadeleye adamış avukatımızın infazının da cezasız
bırakılmak istendiğine dair kuşkularımızı destekler nitelikte”
diye belirtti.
İBRAHİM
DEMİR VE AGİT AKİPA’NIN AKIBETİ SORULDU
Ardından
İbrahim Demir ve Agit Akipa’nın hikayelerini anlatan Ocak, “36
yaşındaki İbrahim Demir ve 39 yaşındaki Agit Akipa, Şırnak’ın
İdil ilçesine bağlı Çukurlu (Xenduk) Köyü’nde yaşıyordu.
Agit Akipa aynı zamanda köyün muhtarıydı. Köylüler üzerinde
ağır bir koruculaştırma baskısı vardı. Köye giriş ve
çıkışlar asker kontrolü altındaydı. Köy okulu karakol haline
getirilmiş, bazı köylülerin evlerine el konmuş ve askerler
yerleştirilmişti. Bu ortamda İbrahim Demir ve Agit Akipa defalarca
gözaltına alındı, ağır işkence gördü. 12 Aralık 1991
tarihinde İbrahim Demir ve Agit Akipa İdil’den köye dönmek için
diğer köylülerle birlikte traktöre bindiler. Traktör yolda
askerler tarafından durduruldu. İbrahim Demir ve Agit Akipa
traktörden indirildi. Dargeçit Anıtlı Tabur Komutanlığına
bağlı Ağaçlı mezrasında bulunan Piyade Bölük Komutanı ve
askerleri tarafından gözaltına alındılar” diye konuştu.
CENAZELER
MAĞARADA BULUNDU
Ocak,
sözlerini şöyle sürdürdü; “Traktördeki diğer kişiler köye
ulaşınca durumu ailelere anlattılar. Jandarma karakoluna giden
ailelere, Karakol Komutanı ‘Onları hiç görmedik’ dedi. Bir
asker gizlice aileleri ‘mağaralara gidin’ diye yönlendirdi.
Bölgeyi köylülerle birlikte karış karış arayan aileler, 13
Aralık 1991 günü girişi taşla örülerek kapatılmış bir
mağarada kayıpların cansız bedenlerine ulaştı. Gözleri ve
elleri bağlanmış halde bulunan İbrahim Demir işkence edilerek,
Agit Akipa da başından silahla vurularak öldürülmüştü.”
İbrahim
Demir ve Agit Akipa dosyasının kaybedilmek istendiğini söyleyen
Ocak, “26 yıldır yürütülen soruşturmalardan bugüne kadar bir
sonuç alınmadı. Dava ailelerin avukatı Tahir Elçi tarafından
2012 yılında AİHM’e taşındı” dedi. Ocak, kayıpların yerel
sorumlularını saydıktan sonra “İbrahim Demir ve Agit Akipa’nın
kaybedilmesinden Süleyman Demirel’in Başbakan, İsmet Sezgin’in
İçişleri Bakanı olduğu 49. hükümet ve dönemin Genel Kurmay
Başkanı Doğan Güreş sorumludur” sözlerini kaydetti.