2 Aralık 2017 Cumartesi

Cumartesi Anneleri Akipa ve Demir’in akıbetini sordu..!

Cumartesi Anneleri, kayıp yakınlarının akıbetini sormak ve faillerin yargılanması için 662’nci kez Galatasaray Lisesi önünde bir araya geldi. Üzerine kımızı karanfillerin bırakıldığı “Failler belli kayıplar nerede” pankartı açılan eylemde, kayıpların fotoğraflarının bulunduğu dövizler taşındı.
Bu haftaki eylemde 1991 yılında Şırnak’ta gözaltında kaybedilen Agit Akipa ve İbrahim Demir'in akıbeti soruldu. Katledilişinin 2. yılında kayıpların avukatı Tahir Elçi de anıldı.
Eyleme Tahir Elçi'nin eşi Türkan Elçi, Diyarbakır Barosu Başkanı Ahmet Özmen, CHP Milletveki Mahmut Tanal, HDP Milletvekilleri Garo Paylan, Filiz Kerestecioğlu, HDP eski milletvekili Hasip Kaplan, Cumartesi İnsanları avukatlarından Kemal Aytaç, Emek Partisi MYK Üyesi Levent Tüzel, kayıp yakınları ve çok sayıda yurttaş katıldı.
ELÇİ BARIŞ İSTERKEN KATLEDİLDİ’
İlk sözü 1980’de kaybettirilen Hayrettin Eren’in ablası İkbal Eren aldı. Eren, “Tahir Elçi faili meçhul cinayetlerin peşinde koşarken, barış isterken, bu coğrafyada silahlar gömülsün dediğinde katledildi. 2 yıldır failleri bulunamadı, sözüm ona onca polisin içinde, faili bulunamadı” diye konuştu.
Eren, “Elçi ailesinin bizden tek farkı çiçek koyacak bir mezarları var ama Bunun dışında bir fark yok Tahir Elçi’nin de bizim gibi dosyası açılmadı ve faili meçhul durumda” dedi.
'BARIŞ KAZANACAK'
Daha sonra Agit Akipa’nın oğlu Fehmi Akipa söz aldı. Akiba, "26 yıldır adalet arayışımız devam ediyor. Tahir Elçi boyunca 24 yıldır adalet arayışında bulundu. İki yıl önc Tahir Elçi’yi de katlettiler. Adalet ararken Barış elçimizi katlettiler. Adalet ararken mezarlarımızı yıktılar, harap ettiler. Adaletin olmadığı bir ülkede adalet arayışındayız. Biliyoruz barış kazanacak” diye konuştu.
'FAİLLER BELLİ’
Akipa’nın konuşmasının ardından Demir ailesinin gönderdiği mektup okundu. "Biz o zaman daha çocuktuk büyüdük ve şuan çocuklarımız var" denilen mektupta şunlar söylendi: "Ölüm, hayatın bir gerçekliğidir ama bizim yaşadığımız ölümler, kayıplar bir gerçeklik değil bir zalimlik, bir acımasızlık ve vicdansızlıktır. Öldürülen, kaybedilen, sevdiklerimizin katledildikleri yetmiyormuş gibi adeta alay eder gibi kayıtlara ‘faili meçhul’ olarak geçirilmesi bizler açısından ayrı bir yara, ayrı bir acıdır. Bunlar faili meçhul cinayetler değil failleri belli cinayetlerdir. Yatağında ölmek bu coğrafyada az görülen bir olay, Azrail'in keyfine diyecek yok doğrusu, görevini eli kanlı cellâtlara devretmiş, daha iki yıl önce Tahir Elçi de olduğu gibi. Barışın elçisi ve bu davanın avukatı olan Tahir Elçi yine aynı oyunla katledildi. Tahir Elçi, babamın davasının da avukatıydı. Onun kaderi de babama benzedi. İkisi aynı kaderi paylaştılar. İkisinin de faili ayni. Daha önceki cellatları korudukları gibi Tahir Elçi’nin de cellatlarını koruyorlar."
Eylemde söz alan İbrahim Demir’in kızı Deniz Demir ise şunları söyledi: "Henüz babamın katillerini ortaya çıkarmış değiller. 'Katil belli değil' diyorlar. Babamın katili belli. Devlettir. Faili ortaya çıkarmadığı için. Katilleri unutmayacağız, unutturmayacağız. Ne biz ne çocuklarımız unutturmayacak."
Ardında Demir ailesinden torunları adına Zilan Demir söz aldı. Demir, Agit Akipa ve Tahir Elçi için adalet istediğini söyledi.
Son olarak basın açıklamasını Cumartesi İnsanlarından Maside Ocak okudu.
Tahir Elçi katledildiğinde dönemin Başbakanı ve Adalet Bakanı’nın “Failler bulunacak” dediğini hatırlatan Ocak, “Bugüne kadar yürütülen adli ve idari soruşturmalarda somut hiçbir bir ilerleme kaydedilmedi. Yaşanan süreç, ömrünü cezasızlıkla mücadeleye adamış avukatımızın infazının da cezasız bırakılmak istendiğine dair kuşkularımızı destekler nitelikte” diye belirtti.
İBRAHİM DEMİR VE AGİT AKİPA’NIN AKIBETİ SORULDU
Ardından İbrahim Demir ve Agit Akipa’nın hikayelerini anlatan Ocak, “36 yaşındaki İbrahim Demir ve 39 yaşındaki Agit Akipa, Şırnak’ın İdil ilçesine bağlı Çukurlu (Xenduk) Köyü’nde yaşıyordu. Agit Akipa aynı zamanda köyün muhtarıydı. Köylüler üzerinde ağır bir koruculaştırma baskısı vardı. Köye giriş ve çıkışlar asker kontrolü altındaydı. Köy okulu karakol haline getirilmiş, bazı köylülerin evlerine el konmuş ve askerler yerleştirilmişti. Bu ortamda İbrahim Demir ve Agit Akipa defalarca gözaltına alındı, ağır işkence gördü. 12 Aralık 1991 tarihinde İbrahim Demir ve Agit Akipa İdil’den köye dönmek için diğer köylülerle birlikte traktöre bindiler. Traktör yolda askerler tarafından durduruldu. İbrahim Demir ve Agit Akipa traktörden indirildi. Dargeçit Anıtlı Tabur Komutanlığına bağlı Ağaçlı mezrasında bulunan Piyade Bölük Komutanı ve askerleri tarafından gözaltına alındılar” diye konuştu.
CENAZELER MAĞARADA BULUNDU
Ocak, sözlerini şöyle sürdürdü; “Traktördeki diğer kişiler köye ulaşınca durumu ailelere anlattılar. Jandarma karakoluna giden ailelere, Karakol Komutanı ‘Onları hiç görmedik’ dedi. Bir asker gizlice aileleri ‘mağaralara gidin’ diye yönlendirdi. Bölgeyi köylülerle birlikte karış karış arayan aileler, 13 Aralık 1991 günü girişi taşla örülerek kapatılmış bir mağarada kayıpların cansız bedenlerine ulaştı. Gözleri ve elleri bağlanmış halde bulunan İbrahim Demir işkence edilerek, Agit Akipa da başından silahla vurularak öldürülmüştü.”
İbrahim Demir ve Agit Akipa dosyasının kaybedilmek istendiğini söyleyen Ocak, “26 yıldır yürütülen soruşturmalardan bugüne kadar bir sonuç alınmadı. Dava ailelerin avukatı Tahir Elçi tarafından 2012 yılında AİHM’e taşındı” dedi. Ocak, kayıpların yerel sorumlularını saydıktan sonra “İbrahim Demir ve Agit Akipa’nın kaybedilmesinden Süleyman Demirel’in Başbakan, İsmet Sezgin’in İçişleri Bakanı olduğu 49. hükümet ve dönemin Genel Kurmay Başkanı Doğan Güreş sorumludur” sözlerini kaydetti.