AKP yetkililerin gerinerek açıkladıkları Türkiye ekonomisinin hızla
büyüdüğü hatta görülmemiş bir büyüme gösterdiği yalanı ortada duran enflasyon,
döviz kurunun yükselişi ve artarak süren işsizlik ve gelir dağılımındaki
adaletsizlik açıklamaların yalan olduğunu gösteriyor. Halkın borçla alışveriş
yapmasını ekonominin büyümesi olarak gösteren AKP iktidarı hayali bir ekonomi
tablosu çizerek durumu tz pembe göstermeye çalışıyor.
Türkiye ekonomisi 2017’nin üçüncü çeyreğinde yüzde 11.1 oranla
beklentilerin üzerinde büyüdü. Son iki yılda ilk kez çift haneli büyüme
rakamına ulaşıldı. Son altı yılın en yüksek çeyreklik büyümesi yakalandı.
Büyümenin çift haneli gelmesinde 2016’nın üçüncü çeyreğinde 15 Temmuz darbe
girişimi sonrası yaşanan yıllık daralmanın sonucu oluşan baz etkisi ile
birlikte Kredi Garanti Fonu (KGF) ile sağlanan krediler ve teşvikler etkili
oldu. Mevsim ve takvim etkisinden arındırılmış büyüme hızı bir önceki çeyreğe
göre yüzde 1.2 olarak gerçekleşti. Ancak KGF ile gelen büyüme enflasyonu da
yüzde 13’e taşıdı.
En büyük katkı tüketimden
Büyümeye en büyük katkı, 7 puan ile hanehalkı tüketiminden geldi. 2017’nin
üçüncü çeyreğinde harcamalar yönünden bakıldığında hanehalkı tüketimi yıllık
yüzde 11.9 arttı. Devletin tüketim harcamaları ikinci çeyrekteki küçülmenin
aksine üçüncü çeyrekte yıllık yüzde 2.8 artarak büyümeye 0.3 puanlık ılımlı bir
katkı sağladı. Yatırımlar üçüncü çeyrekte yıllık yüzde 12.4 büyüyerek son 9
çeyreğin en güçlü artışını gösterdi ve büyüme oranına 3.6 puan katkı sağladı.
Yıllık bazda inşaat yatırımları yüzde 12 artarken, önceki bir yıllık dönemde
sürekli olarak daralan makine-teçhizat yatırımları üçüncü çeyrekte yüzde 15.3
artış kaydetti.
İkinci çeyrekte 1.8 puan olan net dış talebin (ihracat eksi ithalat)
büyümeye katkısı 0.3 puana geriledi. İhtalattaki hızlanma bunda etkili oldu.
Üçüncü çeyrekte zincirlenmiş hacim endeksi bazında ihracat yüzde 17.2, ithalat
yüzde 14.5 (ikinci çeyrek: yüzde 1.8) arttı.
Üretim yönünden bakıldığında ise sanayi sektörünün büyümeye 2.6 puan gibi
önemli bir katkı sağladığı, bu katkının 2.2 puanlık kısmının imalat sanayiden
geldiği görüldü. Sanayi sektöründe güçlü baz etkisinin de katkısıyla ikinci
çeyreğin yıllık büyüme oranı yüzde 14.8 olurken bu oran imalat sanayiinde yüzde
15.2 olarak gerçekleşti. 2017 üçüncü çeyrekte tarım sektörü 2.8 ile görece
ılımlı büyüdü. Hizmet sektörü yüzde 20.7 ile yıllık bazda ekonominin en hızlı
büyüyen sektörü olurken inşaat yüzde 18.7 büyüme kaydetti. Buna karşılık finans
ve sigorta faaliyetleri sektöründeki yüzde 5.8 daralma dikkat çekti.
Yavaşlayacak
Dördüncü çeyrekte, net dış talebin büyümeye katkısının daha da azalması,
olumlu baz etkisinin tersine dönmesi, yükselen enflasyonun alım gücünü
sınırlayıcı etkisi, artan jeopolitik riskler gibi faktörler nedeniyle büyümenin
yavaşlaması bekleniyor.
Enflasyon ve kurda beklenti yükseldi
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Aralık Ayı Beklenti Anketi’ne
göre, yıl sonu enflasyon beklentisi (cari yıl sonu TÜFE) yüzde 10.68’den yüzde
11.74’e yükseldi.
Bir önceki anket döneminde 5.5 olan yıl sonu büyüme beklentisi de aralıkta
yüzde 5.7’ye yükseldi. Aralık ayı için tüketici enflasyonu (TÜFE) beklentisi
bir önceki anket döneminde yüzde 0.43 iken, bu anket döneminde yüzde 0.55 oldu.
Katılımcıların bu yıl sonu döviz kuru (Dolar/TL) beklentisi bir önceki
anket döneminde 3.8624 lira iken, aralık ayı anket döneminde 3.8805 lira oldu.
12 ay sonrası döviz kuru beklentisi ise aynı anket dönemlerinde sırasıyla
4.0819 lira ve 4.1534 lira olarak gerçekleşti.
Bilkent Üniversitesi İktisat Bölüm Başkanı Prof. Dr. Erinç Yeldan: Baz etkisi
ve KGF etkili oldu. Yanılsamalardan kurtulmak için mevsimsel ve takvimsel
etkilerden arındırılmış verilere odaklanmalıyız. Bununla birlikte de geçen yıla
değil bir önceki çeyreğe bakmamızda fayda var. Böyle baktığımızda sanayide ve
ihracatta aslında bir yavaşlama olduğunu, inşaat ve tüketim merkezli büyüme
olduğunu görebiliriz. Bu istikrarlı büyüme değil. Saman alevi diyebiliriz.
Sürdürülebilir değil. Yurtdışından para girişlerine bağımlı bir yapı var.
SÜRDÜRÜLEBİLİR DEĞİL
Ekonomiden Sorumlu Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek: Rakamlar yıl sonunda
yüzde 6.5 bir büyümeye işaret ediyor. 3. çeyrekte dış talebin katkısı oldukça
düştü.
İntegral Yatırım Menkul Değerler Araştırma Direktörü Tuncay Turşucu: Mevsim
ve takvim etkisinden arındırılmış çeyreksel verinin güçlü olmadığını görüyoruz.
Burada yüzde 1.8 beklentiye karşılık yüzde 1.2 büyüme oluşurken, tarım, imalat
sanayi, finans ve sigorta, gayrimenkul gibi kollarda negatif veriler alıyoruz.
İmalat sanayinin çeyreksel bazda büyümeye katkısının zayıf olması ilginç.
Kapital FX Araştırma Müdür Yardımcısı Enver Erkan: Enflasyon açısından
riskler barındırmakla ve yüksek cari açık ile bütçe açığı oluşumuna meydan
vermekle birlikte, niteliksel büyüme açısından da çok fazla tüketim ve daha az
yatırım katkısı almasından dolayı sürdürülebilir değildir.
Gedik Yatırım Ekonomisti Erol Gürcan: 2018 yılında benzer büyüme
rakamlarının ekstra bir destek- gelişme olmadıkça çok kolay olmayacağını
değerlendiriyoruz.
TÜRKONFED Yönetim Kurulu Başkanı Tarkan Kadooğlu: KGF başta olmak üzere,
hükümet teşvikleri büyümede ana faktör. Diğer yandan merkezi yönetim bütçe
açığı, cari açık ve enflasyonun çift haneli rakamlara yükselmesi gibi
gelişmeler; odaklanmamız gereken alanın, büyümenin kalitesi ve
sürdürülebilirliği olduğunu ortaya koyuyor.
İstanbul Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan: Sanayi sektörü
üçüncü çeyrek büyümesine 2.6 puanlık çok önemli katkı yaptı. Üretkenlik ve
teknolojik yeniliklerin istenen hızda seyretmemesi büyümenin kalitesi açısından
risk oluşturuyor. Enflasyonun çift haneye ulaştığı, TLnin yüzde 52 devalüe
edildiği, yoksulluk sınırının 5 bin TL’ye çıktığı ve asgari ücretin 1.404
TL.’de durduğu, işsizliğin alıp başını gittiğini Türkiye gerçeğinde ekonominin
görülmemiş düzeyde arttığı yalan olmaktan öteye gitmiyor. AKP iktidarı kendi
çalıp kendi oynamaya devam ediyor.