İzmir Barosu, 10 Aralık İnsan Hakları Günü dolayısıyla İzmir Barosu
Konferans Salonu’nda basın açıklaması gerçekleştirdi. Açıklamada konuşan Baro
Başkanı Av. Aydın Özcan insan hakları ve demokrasi için demokratik kitle
örgütleri ve meslek örgütlerine güç birliği çağrısı yaptı.
İnsan Hakları Evrensel Bildirgesinin 69. yıl dönümü nedeniyle bir basın
açıklaması yapan İzmir Barosu, OHAL ve KHK süreçlerinin toplumun bir çok
kesiminde mağduriyetleri ve hukuksuzluğu artırdığına dikkat çekti. 15 Temmuz
darbe girişiminin ardından gündeme gelen OHAL-KHK süreciyle, “özel bir rejime”
geçildiğine de vurgu yapılan açıklamada özellikle yargı mensuplarının
güvenceden yoksun kılındığı ve baskı altında kararlar almaya zorlandığına
dikkat çekildi.
Kadınlara ve çocuklara yönelik şiddetin artarak devam ettiğini belirten
Özcan yaptığı açıklamada “Basın yayın organlarına yansıdığı kadarı ile bu yıl
içerisinde 365 çocuk önlenebilir nedenlerden dolayı hayatını kaybetmiş, 267
kadın erkekler tarafından katledilmiş, yüzlercesi fiziksel şiddete maruz
kalarak yaralanmıştır” dedi.
İş kazalarında Avrupa birincisi ve dünya üçüncüsü olan Türkiye’de iş
cinayetlerinin bitmek bilmediğini söyleyen Özcan ”İşyerlerinde sağlık ve iş
güvenliği açısından etkin denetim mekanizmaları işletilmelidir” dedi.
‘BASIN ÖZGÜRLÜĞÜNDE 4 SIRA GERİLEDİK’
Sınır Tanımayan Gazetecilerin yayımladığı 2017 dünya basın özgürlüğü
endeksine de atıf yapan Özcan “Türkiye, geçen yıla göre 4 sıra daha gerileyerek
180 ülke arasında 155’inci sırada yer almıştır” şeklinde konuştu. Özcan ayrıca
Türkiye’de 212 gazete çalışanının cezaevinde olduğunu söyledi.
Türkiye’nin 2.9 milyon kişiyle dünyada en fazla sayıda mülteci ağırlayan ülke
olduğuna da dikkat çeken Özcan “Temel insan hakkı olan iltica hakkına saygının
geliştirilerek sürdürülmesi, pratikte karşılaşılan zorlukların ve özellikle
avukatların mültecilere erişiminde karşılaşılan engellerin kaldırılarak adalete
erişimlerinin sağlanmasında Baromuzun son derece etkili çalışmaları
bulunmaktadır” dedi.
TAHİR ELÇİ UNUTULMADI
İzmir Barosu yaptığı açıklamada Tahir Elçi’yi de hatırlattı. Yapılan
açıklamada şu ifadelere yer verildi: “28 Kasım 2015 tarihinde Sur ilçesindeki
Dört Ayaklı Minare’nin önünde uğradığı silahlı saldırı sonucu hayatını kaybeden
Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi’nin failleri aradan geçen iki yıla rağmen
bulunamamıştır. Bu durum yargı sürecinin adilane işleyeceği konusunda
kamuoyunda ciddi kaygı uyandırmaktadır. Bu nedenle tüm sorumluları ortaya
çıkarmaya yönelik etkin ve kapsamlı bir soruşturma yapılarak, adil bir
yargılama ile cezasızlığın önüne geçilmelidir.” Trump’ın Kudüs kararına da
tepki gösterilen açıklamada son olarak demokrasi ve insan hakları için güç birliği
çağrısı yapıldı.
İşkence
"İşkence izleri
silinsin diye polis gözetiminde merhem veriliyor"..!
Cezaevinden alınıp TEM’e götürülen ve işkenceye maruz kaldığı iddia edilen
Mahmut Öngör'ün avukatı Mikail Yavuz, “İzler silinsin diye merhem veriliyor.
Yarasına sürüp sürmediği polis tarafından kontrol ediliyor. Mahkemeye işkence
izleri olmadan çıkması amaçlanıyor" diye konuştu.
Urfa’da 23 Kasım’da tutuklanarak Urfa T Tipi Cezaevine götürüldükten sonra
28 Kasım'da TEM Şube polisleri tarafından "ek ifadesi var" denilerek
tekrar emniyet müdürlüğüne götürülen Mahmut Öngör, hala TEM Şube’de tutuluyor.
Öngör’ün aynı zamanda avukat olan ağabeyi ve İHD Adana Şubesi Eşbaşkanı İlhan
Öngör, kardeşine işkence yapıldığını söyleyerek İHD Urfa Şubesi’ne başvuru
yapmış, işkencenin ayrıntılarına dair "elektrik verme, falakaya yatırma,
kaba dayak fiziki işkence yapıldığı, sol elini kullanamadığını, burnunun
yaralar içinde olduğunu, yaraların elektrik verme ile yapılan işkence izlerine
benzediğini, konuşmakta güçlük çektiğini, kardeşinin bir önceki sorgusunda
susma hakkını kullandığı için işkence yapıldığını, hala gözaltı ve işkencenin
devam ettiği" bilgilerini vermişti.
Bugün TEM Şube'ye getirilişinin 11'inci günü dolan Öngör'ün avukatı Mikail
Yavuz, dün müvekkili ile bir görüşme yaptı. Avukat Yavuz, Öngör'e yeni herhangi
bir şeyin sorulmadığını söyledi.
- İşkence devam ediyor
Yavuz, müvekkiline yönelik işkenceye dair sağlık raporu almak
istediklerini; ancak ayrıntılı bir rapor alamadıklarını belirtti. Yavuz, sadece
"darp ve cebir yoktur" raporu verildiğini, bunun da hukuksal bir alt
yapısının olmadığını kaydetti.
12 Aralık'ta ek gözaltının dolacağını belirten Yavuz, basında çıkan
haberlerden sonra fiziksel işkencenin durduğunu, ancak Öngör’ün sürekli
psikolojik işkenceye maruz bırakıldığını kaydetti.
- Merhem için başında polis bekliyor
Yavuz, önceki işkence izlerinin silinmesi için de her gün Öngör'e merhem
verildiğini söyleyerek, "Merhemi yarasına sürüp sürmediği polisler
tarafından kontrol ediliyor. Üstelik müvekkilim merhemi silmesin diye yarım
saat boyunca başında polisler bekliyor. Amaç işkence izlerinin silinmesi ve
mahkemeye işkence izleri olmadan çıkması" dedi.