Türkiyeli
madenciler 4 Aralık Dünya Madenciler Günü’nü, kuralsız,
güvencesiz, denetimsiz çalışmanın, 1 yılda 84 madencinin
yaşamını aldığı koşullarla karşılıyor. İşçilerin
örgütlülüğünün ve mücadelesinin daha ileri olduğu Avrupa
ülkelerindeki madencilik sektöründe ise son 50 yılda neredeyse
tek bir ölümlü kaza yaşanmadı. Ülkemizde her yıl 100’e yakın
maden işçisinin yaşamını yitirdiğine dikkat çeken Zonguldak
Maden Mühendisleri Odası Başkanı Erdoğan Kaymakçı, işçi
sağlığı ve iş güvenliği önlemlerini öne alan bir zihniyet
değişikliğine ihtiyaç olduğuna vurgu yaptı.
İşçi
Sağlığı ve İş Güvenliği (İSİG) Meclisinin verilerine göre
2017 yılının ilk 11 ayında 84 maden işçisi iş cinayetlerinde
yaşamını yitirdi. En son TTK Zonguldak Karadon Müessesinde
yaşanan göçükte 2 işçi ile birlikte TTK’de yaşamını
yitiren işçi sayısı 6’ya yükseldi. Ölümler özellikle
linyit, taş kömürü, mermer, taş ve bakır ocaklarında
yoğunlaşırken 54 madencinin ölümü göçük ve ezilme sonucu
yaşandı. Bu yıl madenci ölümlerin yaşandığı iller arasında
Zonguldak, Şırnak, Antalya, Manisa Soma, Bursa, Elazığ Alacakaya
yer aldı.
ALMANYA’DA
40 YILDA SIFIR ÖLÜM
Dünyada
132 ülke arasında toplam kömür üretim değeri itibarıyla 28.
sırada yer alan Türkiye’yi madenlerde yaşanan iş cinayetleri
bakımından dünyanın en büyük kömür üreticisi olan Almanya
ile karşılaştırdığımızda Almanya madenlerinde 2013 ekim ayına
kadar 40 yıllık süre zarfında hiç ölüm meydana gelmedi. Uzun
yıllar iş cinayetlerinin yaşanmamasının en büyük nedeni
Almanya’da madenciliğin tamamının devlet kontrolünde yapılması.
Bunu Türkiye madenlerinin 2004 yılından itibaren özel şirketler
tarafından işletilmesine izin verilmesiyle birlikte madenlerdeki iş
cinayetlerinin 3 kat artması da kanıtlıyor.
MADENCİLİK
SEKTÖRÜ ÜLKEMİZDE FACİALARLA HATIRLANIYOR
Ülkemizde
madencilik sektörünün toplu ölümlü facialarla hatırlandığını
belirten Maden Mühendisleri Odası Zonguldak Şube Başkanı Erdoğan
Kaymakçı, madencilik sektöründe toplu ölümlü iş kazalarının
yaşanmasının nedeninin bu sektörde uygulanan çalışma düzeni
olduğunu ifade etti. “Taşeronlaşma, özelleştirme,
kuralsızlaştırma, esnekleştirme, ne derseniz deyin. Yani bu
çalışma sistemi diğer sektörlerde de aynı sıkıntıyı
yaratıyor ama madencilik sektöründe bunu bir kat daha artırıyor
bu çalışma sistemi” diyen Kaymakçı şöyle devam etti:
“Yeraltı madenciliği en zor işlerden biri. Dolayısıyla
çalışanların güvenliğini sağlayacak, sağlıklarını
kaybetmesine neden olmayacak çalışma ortamlarının oluşturulması
lazım. Bunların mevzuata girmesi lazım. Ancak bizim ülkemizde
yasalar her ne hikmetse sürekli sermayeden yana, özel sektörden
yana. İşçinin derdini dinleyen yok. Kuralsız çalışma, Emek
sömürüsü, ucuz iş gücü, aşırı yoğun çalışma saatleri bu
sonucu doğuruyor. Aşırı üretim zorlaması, baskı, işçi
sağlığı ve iş güvenliği için yapılacak yatırımların
masraf olarak görülmesi düşüncesi bu sektörde maalesef
önümüzdeki yıllarda da benzer türde faciaların yaşanmasına
yol açabilecek. Bunun mutlaka önlenmesi lazım.”
HAVZA
MADENCİLİĞİ TERK EDİLİYOR
Son
Torba Yasa ile birlikte TTK dışındaki sahaların
özelleştirilmesinin yolunu açan 51. maddeye ilişkin de konuşan
Kaymakçı, “TTK, kendine özgü yasası olan ve Zonguldak
bölgesindeki kömür damarlarının devletçe işletilmesi hakkında
kanuna bağlı olarak üretim yapan bir işyeriyken 2004 yılında
Maden Kanunu kapsamına alındı. TTK, Zonguldak’taki kömür
damarlarını işletir veya işlettirir ibaresi konuldu. Zaten oradan
bir darbe yemişti TTK. Şimdi geldiğimiz bu en son aşamada da
geçtiğimiz günlerde Torba Yasa’da yapılan düzenleme ile
TTK’nin çalıştığı müesseseler de dahil ihale edilebilir,
ruhsatlar bölünebilir şeklinde bir düzenleme yapıldı. Maden
işçilerinin direnişiyle Hükümet TTK’nin çalıştığı
sahaların dışındaki yerlerde bunu uygulayacağız dedi. Bence
amacına ulaşmış oldu iktidar. Buradaki ruhsatlar şimdi bölündü.
Sadece TTK’nin çalıştığı yerler haricinde diğer irili ufaklı
sahalarda istenirse eğer ruhsatlar bölünebilecek. Bizim oda olarak
yıllardan beri söylediğimiz havza madenciliği ilkesinin terk
edilmesi anlamına geliyor. Havza madenciliğinin terk edilmesi de
hem yatırım bütünlüğünü bozacak hem bu havzanın tek elden
işletilmesine engel teşkil edecek, işçi sağlığı iş güvenliği
önlemlerinin de tek elden alınmasının önüne geçecek bir durum
ortaya çıkaracak. Bunu yaşayarak göreceğiz önümüzdeki
yıllarda. Böyle bir tehlike söz konusu. Biz bu tehlikeyi
göstermeye çalışıyoruz ama umarım yaşanmaz böyle tehlikeler.
Keşke yaşanmasa. Ama ülkemiz maalesef bu sıkıntıların bolca
yaşandığı bir ülke konumunda” diye konuştu.
ZİHNİYET
DEĞİŞİKLİĞİ LAZIM
Soma’da
yaşanan facia sonrası belli düzenlemeler yapılarak işçilere iki
asgari ücret verildiğini, hafta sonları izinlerin artırıldığını,
çalışma saatlerinin kısaltıldığını ancak yapılan bu
düzenlemelerin sorunun asıl kaynağını değiştirmediğini
belirten Kaymakçı, “Ülkemizde bir zihniyet değişikliği lazım
bize” dedi. Kaymakçı, nasıl bir değişikliğe ihtiyaç olduğunu
da şu sözlerle anlattı: “Önce can güvenliğine, önce iş
güvenliğine, önce işçi sağlığına bakılması lazım. Ancak
bakamıyoruz bizim ülkemizde. İnsana yeteri kadar önem verilmiyor.
Örneğin en gelişmiş Avrupa ülkelerinde madencilik sektöründe
neredeyse 50 yılda ölümlü tek bir kaza yok. Ama bizim ülkemizde
her yıl 100’e yakın maden işçisi yaşamını yitiriyor.
Dolayısıyla biz bu sektörde işçilerin can güvenliğini, iş
güvenliğini sağlamayan bir ülke konumundayız. Dolayısıyla biz
öncelikle işçi sağlığı iş güvenliği önlemlerini önceleyen
bir zihniyet değişikliğine kesinlikle ihtiyacımız var.”
TTK’DE
AÇIK GİDERİLMELİ
Dünya
Madenciler Günü dolayısıyla yönetim kurulu adına yazılı bir
açıklama Genel Maden İşçileri Sendikası (GMİS) Genel Başkanı
Ahmet Demirci şunları söyledi: “Türkiye’nin Zonguldak’a
ihtiyacı var. Çünkü Zonguldak’ta kömür var. TTK’nin işçi
açıkları acilen giderilmeli ve kurumun norm kadro ile istikrarlı
şekilde çalışması sağlanmalıdır. TTK’ye sahip çıkmakla;
Zonguldak’ta istihdam yaratacağının, ekonominin
canlandırılacağının, cari açığın önemli faktörlerinden
olan taşkömürü ithalatının ve ithalata ödenen paranın
azalacağının tüm kamuoyuna anlatılması herkesin görevidir. Bu
düşüncelerle tüm madencilerimizin ve bölgemiz halkının Dünya
Madenciler Gününü kutlarız”
Demirci,
açıklamasında 27 Kasım’da Karadon Müessesesi’nde meydana
gelen iş cinayetinde hayatını kaybeden madenciler Cafer Tepebaşı
ve İsa Çeltik’i de andı.