“ZOE'ydi
adı,
ismim TANYA, dedi onlara.
ismim TANYA, dedi onlara.
Tanya,
sen asılan partizan,
ben hapiste şair.
Sen kızım, sen yoldaşım.
Resminin üstüne eğiliyor başım:
kaşların incecik,
gözlerin badem gibi,
ama renklerini fotoğraftan anlamam mümkün değil.
sen asılan partizan,
ben hapiste şair.
Sen kızım, sen yoldaşım.
Resminin üstüne eğiliyor başım:
kaşların incecik,
gözlerin badem gibi,
ama renklerini fotoğraftan anlamam mümkün değil.
Nazlı, uzun
boynuna ilmiği geçirdiler.
Bir subay fotoğrafa meraklı,
bir subay, elinde makina : Kodak,
bir subay resim alacak.
Tanya seslendi kolhozlulara ilmiğinin içinden
"- Kardeşler, üzülmeyin.
Gün yiğitlik günüdür.
Soluk aldırmayın faşistlere,
yakın, yıkın, öldürün..."
Bir subay fotoğrafa meraklı,
bir subay, elinde makina : Kodak,
bir subay resim alacak.
Tanya seslendi kolhozlulara ilmiğinin içinden
"- Kardeşler, üzülmeyin.
Gün yiğitlik günüdür.
Soluk aldırmayın faşistlere,
yakın, yıkın, öldürün..."
Bir Alaman vurdu ağzına partizanın,
genç kızın beyaz, yumuk çenesine aktı kan.
Fakat askerlere dönüp devam etti partizan :
"- Biz iki yüz milyonuz.
İki yüz milyon asılır mı?
Gidebilirim ben.
Ama bizimkiler gelecekler.
Teslim olun, vakit varken..."
Kolhozlular ağlıyordu. Cellat çekti ipi.
Boğuluyor nazlı, boynu kuğu kuşunun.
Fakat dikildi ayaklarının ucunda partizan
ve hayata seslendi İNSAN:
"- Kardeşler
hoşça kalın.
Kardeşler
kavga sonuna kadar.
Duyuyorum nal seslerini
geliyor bizimkiler!"
Cellat bir tekme attı makarna sandıklarına.
Sandıklar yuvarlandılar.
Ve Tanya sallandı ipin ucunda.”
genç kızın beyaz, yumuk çenesine aktı kan.
Fakat askerlere dönüp devam etti partizan :
"- Biz iki yüz milyonuz.
İki yüz milyon asılır mı?
Gidebilirim ben.
Ama bizimkiler gelecekler.
Teslim olun, vakit varken..."
Kolhozlular ağlıyordu. Cellat çekti ipi.
Boğuluyor nazlı, boynu kuğu kuşunun.
Fakat dikildi ayaklarının ucunda partizan
ve hayata seslendi İNSAN:
"- Kardeşler
hoşça kalın.
Kardeşler
kavga sonuna kadar.
Duyuyorum nal seslerini
geliyor bizimkiler!"
Cellat bir tekme attı makarna sandıklarına.
Sandıklar yuvarlandılar.
Ve Tanya sallandı ipin ucunda.”
15 Aralık 2004 yılında kanser hastalığında kaybetmiş
olduğumuz kadının özgürlük yürüyüşünün öncülerinden olan Şefika Necla Kaya
yoldaşı, ölümünün 13.yılında mezarı başında andık. Her yıl gelenekselleştirilen
anma etkinliği bu yılda sürdü. Yoldaşları olarak 15 Aralık günü Necla yoldaşın
mezarını önce temizleyip, çiçeklerle donatıp ardından anma etkinliğine geçildi.
Bir yoldaş Necla yoldaşın nezdinden devrim ve sosyalizm için ölümsüzleşen kadın
ve erkekler anısına saygı duruşuna çağrı yaptı. Ardından yoldaş Necla yoldaşı
ve şehitleri anma ve onların erdem ve
mücadelelerinden öğrenmenin ne kadar önemli olduğuna değinen
konuşmasın içinde geçtiğimiz zorlu
süreçte Necla yoldaşı anmanın ne anlama geldiğine dikkat çekerek, sözlerine
şöyle devam etti ; AKP dinci faşist iktidarı dönemin de emekçilere özellikle de
kadınlara yönelik saldırıların, kırımın ve
çalışma yaşamından uzaklaştırılarak eve kapatılıp, erkeğin kulu kölesi
olması dayatılıyor. Dini gericilik dayatılarak kadınlar üç-beş çocuk doğurmaya zorlanarak
çocuk doğruma makinası olarak görülen kadınlar AKP iktidarı döneminde
kazanımlarını kaybettikleri gibi aynı zamanda iş ve sosyal yaşamında dışına
itildi. Bu koşullarda kadınların
örgütlenip kavgaya katılması daha bir önem ve aciliyet kazanıyor.
Necla yoldaşın kişiliğini
şekillendiren temel olgu kadının özgürlük mücadelesinin örgütlü bir zeminde
kendini yaratma eylemine dönüşmüş olmasıdır. Sınırsız, sürekli anlam kazanarak
büyüyen, ütopyalarla yoğrulduğu kadar yeni yaşamın hayallerini bunları gerçekleştirme
mücadelesiyle birleştiren, bulduğu kadar yeniye yönelen, sonsuz anlama ve
yaratma merakıyla arayışlarını sürekli canlı tutan, salt arayışların rüzgarında
kalmayıp ulaştığı özgür yaşam damlalarını derinliğine yaşayan, yaşattıran ve
soluduğu havaya yayan, bunu günlük yaşamında sürekli bir akışa dönüştüren bir
yaşam tablosudur Necla yoldaş.
Şefika Necla yoldaş “ Özgür Kadın
Mücadele eden kadındır ” şiarını kendi yürüyüşünün pusulası yapan özgür kadın
kişiliğidir.
Yok oluşun eşiğine getirilen halkın ve
kimliksizleştirilen kadının hakikatini çağırırlar. Hakikat ve ikiyüzlülük,
karanlık ve aydınlık, güzellik ve çirkinlik, barış ve savaş, özgürlük ve
kölelik olguları damla damla onların içinde yaşanır ve süzülerek onların öz
kişiliğini oluşturur. Onlar her güne yeni bir doğumu sığdırırlar ve
duruşlarıyla yeni bir mücadele ilanı yaparlar tüm egemenlik kuşatmalarına
karşı. Güzelliklerin nöbetçisi olma kararlılıklarını ne kar ne fırtına ne de
hiç bir tufan engelleyemez.
Konuşmacı yoldaş, yaşamak için yaşamayı
öğrenmek, öğrendiklerini anlamak, anladığını uygulamak, uyguladıklarının
sonuçlarını değerlendirmek ve bu değerlendirme ışığında yaşamayı ne kadar hak
edip etmediğinin muhasebesini yapmak gerekmektedir, sözleriyle Necla yoldaşın kendi bedenini devrim ve
sosyalizm mücadelesinin terazinde de tartmış, ruhunu buradan çıkan sonuçlarla
anı anına muhakeme etmiş ve kendini, kendisiyle bu zorlu mücadelenin sonucunda
yaratmıştır.
İşte bugün yoldaşları olarak Necla yoldaşın
bize bırakmış olduğu devrimci görevlere sıkıca sarılarak, emekçileri ve
kadınları örgütleyip savaşıma seferber ederek, devrimci görevlerimizi yerine
getirebilir ve geriye düşüşe son vererek yeniden ayağa kalkmayı başarabiliriz.
Yoldaş konuşmasını; dönem her bir
yoldaşı kendisiyle hesaplaşıp yenileyip eksik ve yetmezliklerine savaş açarak
savaş açarak, şehitlerimize verdiğimiz devrim sözlüne bağlı kalabilir ve
başarının yolunu döşeyebiliriz; Şefika Necla Yoldaş Ölümsüzdür, Kadınlar Makus
Tarihlerini değiştirmek için örgütlenip yağa kalkmalıdır, Yaşasın Devrim ve
Sosyalizm Mücadelemiz şiarıyla konuşmasını sonlandırdı.
Avrupada Halkın Birliği Okurları