KESK,
DİSK, TMMOB ve TTB’nin ortaklaşa yürüttüğü “OHAL değil
demokrasi istiyoruz” kampanyası kapsamında Ankara’da
sendikalar, meslek örgütleri ve siyasi partilerin temsilci ve
üyelerinin katılımıyla forum gerçekleştirildi. Forumda, OHAL’in
yarattığı tahribat, emekçilere yansıması, sağlık, eğitim
gibi alanlarda yarattığı yıkım gözler önüne serildi. Forumda
OHAL karanlığına karşı bütün farklılıklarla birlikte
mücadele çağrısı yapıldı.
KESK,
DİSK, TMMOB ve TTB’nin ortaklaşa yürüttüğü “OHAL değil
demokrasi istiyoruz” kampanyasının Ankara ayağında bir yılı
aşkın süredir devam eden OHAL’İn sonuçlarının tartışıldığı
forum gerçekleştirildi.
İnşaat
Mühendisleri Odası Teoman Öztürk Salonu’nda gerçekleşen
foruma sendika ve meslek örgütleri yönetici ve üyelerinin
yanısıra, siyasi parti ve sivil toplum örgütü temsilcileri de
katılım gösterdi. Foruma HDP Eş Genel Başaknı Serpil Kemalbay
ve CHP Ankara milletvekili Şenal Sarıhan da katıldı. Forumun
açılış konuşmalarında dört örgütün başkanları,
kampanyanın amacını paylaşarak kendi alanlarından OHAL’in
yarattığı tahribatı gözler önüne serdiler..
‘KARANLIĞA
KARŞI ÇOBAN ATEŞİ YAKIYORUZ’
DİSK
Genel Başkanı Kani Beko konuşmasında, OHAL’e karşı
yürüttükleri bu kampanyada Türkiye’nin her yerinde halkla
paylaşarak, yan yana olma inancı ile yola çıktıklarını
söyledi. Beko, Türkiye’nin 20 Temmuz sonrası ilan edilen OHAL
ile birlikte yeni bir rejim inşa sürecine sokulduğunu
belirterek,iktidarın bu konuda niyetini gizlemediğini belirtti.
Beko, “Burada önemli olan emekten, barıştan, demokrasiden yana
güçlerin ne yapacağıdır. Bu karanlık gidişe karşı
yakacağımız çoban ateşini ilan etmek için bir araya geldik.
Farklı olabiliriz ancak bu farklılıklarımızla bir araya
geliyoruz” dedi.
Cumhurbaşkanı
Erdoğan’ın sermaye temsilcileriyle gerçekleştirdiği toplantıda
OHAL’i grevleri engellemek için kullandıklarına yönelik
açıklamalarını hatırlatan Beko, 2017 yılı içerisinde 5 grevin
engellendiğini, 25 bin işçinin hakkının gasbedildiğini
belirtti. Beko sözlerini şöyle sürdürdü: “Dolarlarını
yurtdışına kaçıran oğul, dünür, barış isteyen
akademisyenlerin kanıyla banyo yapmak isteyen mafya liderleri millet
oluyor ama 6 milyon işsiz, hakkını isteyen işçi, emekçi, hayatı
cemaatlerle mücadele ile geçen ve FETÖ ile ilişkilendirilen kamu
emekçileri, işçiler millet olmuyor öyle mi? Siz her gün bir
başka emperyalist ile iş tutabilirsiniz ancak bizim başka
vatanımız yoktur. OHAL gidecek, demokrasi gelecek, bu güzelim ülke
işçi ve emekçilerin olacaktır.”
‘NE
İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ, NE ÜNİVERSİTE NE DE BARIŞTAN
VAZGEÇMEYECEĞİZ’
KESK
Eş Genel Başkanı Aysun Gezen de OHAL sürecinde 28 KHK ile 300
civarında yasa değişikliğine dikkat çekti. 657 sayılı
kanundan, eğitim öğretim sürecine, kış lastiğinden, kuaförlere
pekçok alanda düzenlemeler yapıldığını belirten Gezen,
“Araştırma görevlerinin kadroları bir gecede
güvencesizleştirildi, terör tanımı genişletildi, muhalif olan
herkes terörist ilan edildi ve savaş başlatıldı. Toplu sözleşme
sürecinde masaya alınmayarak sendikal mücadleye saldırılar
arttı” dedi.
Kurulan
OHAL komisyonun da işlevsizliğine vurgu yapan Gezen, komisyonun
AKP’nin eliyle oluşturulduğunu ve emekçilerin lehine bir şey
çıkmayacağını kaydetti. Önümüzdeki hafta yargılanmaya
başlayacak barış akademisyenlerine de değinen Gezen, “Çocuklar
ölmesin, düşünce özgürlüğüne ket vuramazsınız demişlerdi.
Şimdi de yargılanmaları talep ediliyor. Ne ifade özgürlüğü,
ne üniversite ne de barış mücadleesinden vazgeçmeyeceğiz”
dedi.
HESAP
VERMEKTEN KORKUYORLAR, OHAL’İ KULLANIYORLAR
TMMOB
Yönetim Kurulu Başkanı Emin Koramaz ise, gelinen sürecin AKP’nin
hiçbir meşruiyetinin kalmadığını gösterdiğini söyledi.
Koramaz, iktidarın ayakta kalması için baskı ve zulum
politikalarını artırmaktan başka çaresinin olmadığını
belirterek, “15 yıldır işledikleri suçların hesabını
vermekten korkuyorlar. OHAL’i de bunun için kullanıyorlar.
İşçilerin grevleri yasaklanıyor. Kadın özgürlük talepleri
bastırılıyor” dedi. Koramaz, TMMOB’ye yönelik baskıların
özellikle referandumda yürütülen ‘Hayır’ mücadelesiyle daha
da çok arttığını söyledi.
‘SESSİZ
KALAMAZDIK’
Koramaz;
“Deprem toplanma alanları AVM yapılırken, Hasankeyf sular
altında bırakılırken, şehirlerimiz biçimsiz gökdelenlerle
doldurulurken, kentsel dönüşüm altında insanların barınma
hakkı yok sayılarak evleri ellerinden alınıp bu alanlar
villalarla dolduruluken bu ülkenin mimar, mühendis ve şehir
plancıları sessiz kalamazdı. O yüzden yetkilerimiz ellimizden
alınmak isteniyor” dedi. Koramaz, susmayarak yapılanları teşhir
etmeye devam edeceklerini söyleyerek, “Yıllardır işledikleri
suçu bizlere yıkmaya çalışıyorlar. Emekçilerin, yoksul halkın
istikbali onların istikbali ile bir olmayacaktır” dedi.
‘OHAL
SAĞLIĞA ULAŞIMI ENGELLEDİ’
TTB
Yönetim Kurulu Başkanı Raşit Tükel de OHAL’in sağlık
alanındaki etkilerine değindi. Tükel,OHAL sürecinde halkın
sağlığa ulaşımı ve nitelikli sağlık hizmetnin engellendiğini
söyleyerek, “Tıp eğitimi ciddi anlamda engellendi. Hekimlere
özel hastanelerde çalışma izni verdi ama bu hekimler bu seferde
ucuz işgücü olarak görüldü. Özel hastaneler aranarak
çalışmamaları telkin edildi. Sağlıkta piyasalaştırmanın
ayağı olarak şehir hastaneleri ile taşeron çalışma
yaygınlaştırılmaya, halkın sağlık hizmetlerine ulaşımı
zorlaştırılmaya çalışıldı” dedi.
Hekimlerin
mesleki değerleri çiğnenmeye zorlandığını da vurgulayan Tükel,
gözaltı giriş ve çıkışlarında gerçekleşen muayenelerin
emniyette yapılmaya zorlanması, raporlaştırma güçlükleri,
mahpuslara kelepçeli muayene, işkence ve kötü muamelede hekimlere
ciddi baskılar uygulandığını söyledi.
OHAL’İN
BİLANÇOSU
Forumda
OHAL dönemine ait bilançoyu ortaya koyan raporu ihraç edilen
akademisyenlerden Mutlu Arslan paylaştı. Arslan, bu süreçte
akademik özgürlüklerin, sendikal hak ve özgürlüklerin yok
edildiğini, emek ve meslek örgütlerinin hedef alındığını,
basının susturulduğunu, toplumsal muhalefetin baskı altına
alındığını, kamu personel rejiminin keyfileştirildiğini
söyledi.
Arslan’ın
paylaştığı verilere göre, “5 ayrı işletmede 23 bin 874
işçiyi ilgilendiren grevler yasaklandı. Sendikal haklar işten
atılmanın gerekçesi haline getirildi” Arslan, 162 yazılı ve
görsel işitsel medya organının kapatıldığını, 6 haber
ajansı, 48 gazetenin kapatıldığını, internet sitelerine erişim
engeli getirildiğini, yüzlerce gazetecinin cezaevlerine
gönderildiğini söyledi.
‘GÜVENLİK
SORUŞTURMALARI MUHALİFLERE KAMUYU KAPATTI’
Toplumsal
muhalefete yönelik baskılara da değinen Arslan, 11 HDP, 1 CHP
vekili olmak üzere seçilmiş vekil ve belediye başkanlarının
tutuklandığını, insan hakları, kadın ve çocuk derneklerinin
kapatıldığını söyledi. AKP’nin yıllardır dillendirdiği
Kamu Personel Rejiminin OHAL ile fiilen hayata geçirildiğini
kaydeden Arslan, “Memurluğa alınma şartlarına getirilen
“güvenlik soruşturmaları” muhaliflere kamu kapısını
kapattı. Uzun güvenlik soruşturmaları nedeniyle binlerce hekim
mesleğine başlayamadı. Sözleşmeli personel alımı kamunun temel
istihdam yöntemlerinden biri haline getirildi. Mülakat ile boşalan
kadrolara yandaşlarla dolduruldu”.
FATURA
EMEKÇİLERE ÇIKARILDI
OHAL
döneminde yükselen ekonomik krize de dikkat çeken Arslan,
“Enflasyon yüzde 12, işsizlik yüzde 11 üzerine çıktı.
Yükselen döviz kuruyla hayat pahalılaştı. Ekonomik krizin
faturası vergilerle, yapılan zamlarla emekçi kesimlere çıkarıldı.
Ekonomik çarkları döndürebilmek için kamuya ait zenginlikler
Varlık Fonuna devredildi.”dedi.
Forum
siyasi parti temsilcileri ve sivil toplum örgütü temsilcilerinin
konuşmalarıyla devam etti.
HDP
Eş Genel Başkanı Serpil Kemalbay konuşmasında OHAL ile mücadenin
Cumhurbaşkanı Erdoğan ile mücadele olmadığını ortak bir
yaşamı hayata geçirecek bir demokrasi mücadelesi olduğunu
söyledi. Kemalbay, “Kritik nokta, halkların ortak toplumsal
yaşamını kuracak, emek, barış, demokrasi mücadelesini yan yana
götürmektir” dedi. AKP’nin Kürt düşmanlığı üzerinden
ayakta kaldığını hem içeride hem de dışarıda baskılarını
artırdığını kaydeden Kemalbay, “AKP’nin elinden bu silahını
almalıyız” dedi.
CHP
Ankara Milletvekili Şenal Sarıhan ise OHAL’in doğrudan doğruya
yaşam hakkına yönelik bir müdahale olduğunu belirterek, “Devlet
yurttaşlarına karşı cinayet girişminde bulundu. Bütün
olanakları ellerinden alındı. Yoksulluğa ve ölüme mahkum
edildi” dedi. Birlikte mücadele vurgusu yapan Sarıhan, barışın
inşasının demokrasi olmadan gerçekleşemeyeceğini söyledi.
ŞÜKRAN
DOĞAN: OHAL SERMAYENİN ÇIKARLARINI KORUMAK İÇİN BASKI ARACI
OLARAK KULLANILIYOR
Emek
Partisi GYK Üyesi Şükran Doğan ise hükümetin OHAL’i,
sermayenin çıkarlarını korumak için baskı unsuru olarak
kullandığını söyledi. Doğan dört örgütün bir araya
gelmesinin çok önemli olduğunu belirterek herkesin kendini ifade
edebileceği daha geniş kitlelerle buluşulması gerektiğini
söyledi. Doğan sözlerini şöyle sürdürdü:
"OHAL’e
karşı yürütülecek kampanyada işçilere, emekçilere, kadınlara,
AKP’ye oy veren geniş kesimlere OHAL’e neden karşı olunduğunu
anlatmamız gerekiyor. Anakara’da binlerce kamu emekçisi ve işçi
var farklı alanlarda. Önümüzdeki günlerde asgari ücret yeniden
belirlenecek. İnsanca yaşayacak bir asgari ücret çalışması
bile OHAL’e karşı örgütlenmelidir. Yine metal sözleşmesi var…
İşçilerin hak arama mücadelesinde OHAL’in nasıl kullandılığını
anlamalıyız.”