2 Aralık 2017 Cumartesi

OHAL karanlığına karşı birlikte mücadele formu yapıldı..!

KESK, DİSK, TMMOB ve TTB’nin ortaklaşa yürüttüğü “OHAL değil demokrasi istiyoruz” kampanyası kapsamında Ankara’da sendikalar, meslek örgütleri ve siyasi partilerin temsilci ve üyelerinin katılımıyla forum gerçekleştirildi. Forumda, OHAL’in yarattığı tahribat, emekçilere yansıması, sağlık, eğitim gibi alanlarda yarattığı yıkım gözler önüne serildi. Forumda OHAL karanlığına karşı bütün farklılıklarla birlikte mücadele çağrısı yapıldı.
KESK, DİSK, TMMOB ve TTB’nin ortaklaşa yürüttüğü “OHAL değil demokrasi istiyoruz” kampanyasının Ankara ayağında bir yılı aşkın süredir devam eden OHAL’İn sonuçlarının tartışıldığı forum gerçekleştirildi.
İnşaat Mühendisleri Odası Teoman Öztürk Salonu’nda gerçekleşen foruma sendika ve meslek örgütleri yönetici ve üyelerinin yanısıra, siyasi parti ve sivil toplum örgütü temsilcileri de katılım gösterdi. Foruma HDP Eş Genel Başaknı Serpil Kemalbay ve CHP Ankara milletvekili Şenal Sarıhan da katıldı. Forumun açılış konuşmalarında dört örgütün başkanları, kampanyanın amacını paylaşarak kendi alanlarından OHAL’in yarattığı tahribatı gözler önüne serdiler..
KARANLIĞA KARŞI ÇOBAN ATEŞİ YAKIYORUZ’
DİSK Genel Başkanı Kani Beko konuşmasında, OHAL’e karşı yürüttükleri bu kampanyada Türkiye’nin her yerinde halkla paylaşarak, yan yana olma inancı ile yola çıktıklarını söyledi. Beko, Türkiye’nin 20 Temmuz sonrası ilan edilen OHAL ile birlikte yeni bir rejim inşa sürecine sokulduğunu belirterek,iktidarın bu konuda niyetini gizlemediğini belirtti. Beko, “Burada önemli olan emekten, barıştan, demokrasiden yana güçlerin ne yapacağıdır. Bu karanlık gidişe karşı yakacağımız çoban ateşini ilan etmek için bir araya geldik. Farklı olabiliriz ancak bu farklılıklarımızla bir araya geliyoruz” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sermaye temsilcileriyle gerçekleştirdiği toplantıda OHAL’i grevleri engellemek için kullandıklarına yönelik açıklamalarını hatırlatan Beko, 2017 yılı içerisinde 5 grevin engellendiğini, 25 bin işçinin hakkının gasbedildiğini belirtti. Beko sözlerini şöyle sürdürdü: “Dolarlarını yurtdışına kaçıran oğul, dünür, barış isteyen akademisyenlerin kanıyla banyo yapmak isteyen mafya liderleri millet oluyor ama 6 milyon işsiz, hakkını isteyen işçi, emekçi, hayatı cemaatlerle mücadele ile geçen ve FETÖ ile ilişkilendirilen kamu emekçileri, işçiler millet olmuyor öyle mi? Siz her gün bir başka emperyalist ile iş tutabilirsiniz ancak bizim başka vatanımız yoktur. OHAL gidecek, demokrasi gelecek, bu güzelim ülke işçi ve emekçilerin olacaktır.”
NE İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ, NE ÜNİVERSİTE NE DE BARIŞTAN VAZGEÇMEYECEĞİZ’
KESK Eş Genel Başkanı Aysun Gezen de OHAL sürecinde 28 KHK ile 300 civarında yasa değişikliğine dikkat çekti. 657 sayılı kanundan, eğitim öğretim sürecine, kış lastiğinden, kuaförlere pekçok alanda düzenlemeler yapıldığını belirten Gezen, “Araştırma görevlerinin kadroları bir gecede güvencesizleştirildi, terör tanımı genişletildi, muhalif olan herkes terörist ilan edildi ve savaş başlatıldı. Toplu sözleşme sürecinde masaya alınmayarak sendikal mücadleye saldırılar arttı” dedi.
Kurulan OHAL komisyonun da işlevsizliğine vurgu yapan Gezen, komisyonun AKP’nin eliyle oluşturulduğunu ve emekçilerin lehine bir şey çıkmayacağını kaydetti. Önümüzdeki hafta yargılanmaya başlayacak barış akademisyenlerine de değinen Gezen, “Çocuklar ölmesin, düşünce özgürlüğüne ket vuramazsınız demişlerdi. Şimdi de yargılanmaları talep ediliyor. Ne ifade özgürlüğü, ne üniversite ne de barış mücadleesinden vazgeçmeyeceğiz” dedi.
HESAP VERMEKTEN KORKUYORLAR, OHAL’İ KULLANIYORLAR
TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Emin Koramaz ise, gelinen sürecin AKP’nin hiçbir meşruiyetinin kalmadığını gösterdiğini söyledi. Koramaz, iktidarın ayakta kalması için baskı ve zulum politikalarını artırmaktan başka çaresinin olmadığını belirterek, “15 yıldır işledikleri suçların hesabını vermekten korkuyorlar. OHAL’i de bunun için kullanıyorlar. İşçilerin grevleri yasaklanıyor. Kadın özgürlük talepleri bastırılıyor” dedi. Koramaz, TMMOB’ye yönelik baskıların özellikle referandumda yürütülen ‘Hayır’ mücadelesiyle daha da çok arttığını söyledi.
SESSİZ KALAMAZDIK’
Koramaz; “Deprem toplanma alanları AVM yapılırken, Hasankeyf sular altında bırakılırken, şehirlerimiz biçimsiz gökdelenlerle doldurulurken, kentsel dönüşüm altında insanların barınma hakkı yok sayılarak evleri ellerinden alınıp bu alanlar villalarla dolduruluken bu ülkenin mimar, mühendis ve şehir plancıları sessiz kalamazdı. O yüzden yetkilerimiz ellimizden alınmak isteniyor” dedi. Koramaz, susmayarak yapılanları teşhir etmeye devam edeceklerini söyleyerek, “Yıllardır işledikleri suçu bizlere yıkmaya çalışıyorlar. Emekçilerin, yoksul halkın istikbali onların istikbali ile bir olmayacaktır” dedi.
OHAL SAĞLIĞA ULAŞIMI ENGELLEDİ’
TTB Yönetim Kurulu Başkanı Raşit Tükel de OHAL’in sağlık alanındaki etkilerine değindi. Tükel,OHAL sürecinde halkın sağlığa ulaşımı ve nitelikli sağlık hizmetnin engellendiğini söyleyerek, “Tıp eğitimi ciddi anlamda engellendi. Hekimlere özel hastanelerde çalışma izni verdi ama bu hekimler bu seferde ucuz işgücü olarak görüldü. Özel hastaneler aranarak çalışmamaları telkin edildi. Sağlıkta piyasalaştırmanın ayağı olarak şehir hastaneleri ile taşeron çalışma yaygınlaştırılmaya, halkın sağlık hizmetlerine ulaşımı zorlaştırılmaya çalışıldı” dedi.
Hekimlerin mesleki değerleri çiğnenmeye zorlandığını da vurgulayan Tükel, gözaltı giriş ve çıkışlarında gerçekleşen muayenelerin emniyette yapılmaya zorlanması, raporlaştırma güçlükleri, mahpuslara kelepçeli muayene, işkence ve kötü muamelede hekimlere ciddi baskılar uygulandığını söyledi.
OHAL’İN BİLANÇOSU
Forumda OHAL dönemine ait bilançoyu ortaya koyan raporu ihraç edilen akademisyenlerden Mutlu Arslan paylaştı. Arslan, bu süreçte akademik özgürlüklerin, sendikal hak ve özgürlüklerin yok edildiğini, emek ve meslek örgütlerinin hedef alındığını, basının susturulduğunu, toplumsal muhalefetin baskı altına alındığını, kamu personel rejiminin keyfileştirildiğini söyledi.
Arslan’ın paylaştığı verilere göre, “5 ayrı işletmede 23 bin 874 işçiyi ilgilendiren grevler yasaklandı. Sendikal haklar işten atılmanın gerekçesi haline getirildi” Arslan, 162 yazılı ve görsel işitsel medya organının kapatıldığını, 6 haber ajansı, 48 gazetenin kapatıldığını, internet sitelerine erişim engeli getirildiğini, yüzlerce gazetecinin cezaevlerine gönderildiğini söyledi.
GÜVENLİK SORUŞTURMALARI MUHALİFLERE KAMUYU KAPATTI’
Toplumsal muhalefete yönelik baskılara da değinen Arslan, 11 HDP, 1 CHP vekili olmak üzere seçilmiş vekil ve belediye başkanlarının tutuklandığını, insan hakları, kadın ve çocuk derneklerinin kapatıldığını söyledi. AKP’nin yıllardır dillendirdiği Kamu Personel Rejiminin OHAL ile fiilen hayata geçirildiğini kaydeden Arslan, “Memurluğa alınma şartlarına getirilen “güvenlik soruşturmaları” muhaliflere kamu kapısını kapattı. Uzun güvenlik soruşturmaları nedeniyle binlerce hekim mesleğine başlayamadı. Sözleşmeli personel alımı kamunun temel istihdam yöntemlerinden biri haline getirildi. Mülakat ile boşalan kadrolara yandaşlarla dolduruldu”.
FATURA EMEKÇİLERE ÇIKARILDI
OHAL döneminde yükselen ekonomik krize de dikkat çeken Arslan, “Enflasyon yüzde 12, işsizlik yüzde 11 üzerine çıktı. Yükselen döviz kuruyla hayat pahalılaştı. Ekonomik krizin faturası vergilerle, yapılan zamlarla emekçi kesimlere çıkarıldı. Ekonomik çarkları döndürebilmek için kamuya ait zenginlikler Varlık Fonuna devredildi.”dedi.
Forum siyasi parti temsilcileri ve sivil toplum örgütü temsilcilerinin konuşmalarıyla devam etti.
HDP Eş Genel Başkanı Serpil Kemalbay konuşmasında OHAL ile mücadenin Cumhurbaşkanı Erdoğan ile mücadele olmadığını ortak bir yaşamı hayata geçirecek bir demokrasi mücadelesi olduğunu söyledi. Kemalbay, “Kritik nokta, halkların ortak toplumsal yaşamını kuracak, emek, barış, demokrasi mücadelesini yan yana götürmektir” dedi. AKP’nin Kürt düşmanlığı üzerinden ayakta kaldığını hem içeride hem de dışarıda baskılarını artırdığını kaydeden Kemalbay, “AKP’nin elinden bu silahını almalıyız” dedi.
CHP Ankara Milletvekili Şenal Sarıhan ise OHAL’in doğrudan doğruya yaşam hakkına yönelik bir müdahale olduğunu belirterek, “Devlet yurttaşlarına karşı cinayet girişminde bulundu. Bütün olanakları ellerinden alındı. Yoksulluğa ve ölüme mahkum edildi” dedi. Birlikte mücadele vurgusu yapan Sarıhan, barışın inşasının demokrasi olmadan gerçekleşemeyeceğini söyledi.
ŞÜKRAN DOĞAN: OHAL SERMAYENİN ÇIKARLARINI KORUMAK İÇİN BASKI ARACI OLARAK KULLANILIYOR
Emek Partisi GYK Üyesi Şükran Doğan ise hükümetin OHAL’i, sermayenin çıkarlarını korumak için baskı unsuru olarak kullandığını söyledi. Doğan dört örgütün bir araya gelmesinin çok önemli olduğunu belirterek herkesin kendini ifade edebileceği daha geniş kitlelerle buluşulması gerektiğini söyledi. Doğan sözlerini şöyle sürdürdü:

"OHAL’e karşı yürütülecek kampanyada işçilere, emekçilere, kadınlara, AKP’ye oy veren geniş kesimlere OHAL’e neden karşı olunduğunu anlatmamız gerekiyor. Anakara’da binlerce kamu emekçisi ve işçi var farklı alanlarda. Önümüzdeki günlerde asgari ücret yeniden belirlenecek. İnsanca yaşayacak bir asgari ücret çalışması bile OHAL’e karşı örgütlenmelidir. Yine metal sözleşmesi var… İşçilerin hak arama mücadelesinde OHAL’in nasıl kullandılığını anlamalıyız.”