14 Nisan 2009 Salı

1 Haziran’a kadar çatışmasızlık

Koma Civakên Kurdistan (KCK) Yürütme Konseyi Başkanlığı, 29 Mart’a kadar ilan edilen çatışmasızlık ortamını 1 Haziran’a kadar sürdürme kararı aldı. KCK, “İlk defa Kürt sorununun çatışmasızlık ortamında çözüm sürecine girebileceği düşüncesi ortaya çıkmıştır” derken, çatışmasızlık kararına rağmen Türk ordusunun operasyonlarını arttırmasının düşündürücü olduğunu vurguladı. KCK, sorunun çözüm seçeneğinin teşviki için destek çağrısında bulundu.

KCK Yürütme Konseyi Başkanlığı tarafından yapılan açıklamada, yerel seçimlere dikkat çekilerek “Kuzey Kürdistan’daki seçimleri yurtsever demokratik çizgi kazanmıştır. İç ve dış dünyadaki taraflı- tarafsız tüm siyasi ve basın çevreleri Kürt halkının devletin ve AKP Hükümeti’nin Kürt politikasını reddettiğini belirtmiştir. Önder Apo’nun, PKK’nin ve DTP’nin dikkate alınmadan bu sorunun çözülemeyeceği ilk defa bu düzey ve kapsamda dile getirilmiştir. Ortaya çıkan bu sonuçlar nedeniyle iç ve dış kamuoyunda eski politika ve uygulamalar yerine yeni çözümleyici politikalarla Kürt sorununun çözülmesi gerektiği beklentisi yükselmiştir” denildi.

Türk devletinin sorumluluğu
Seçimlerin eşit ve adil koşullarda geçmediği anımsatılan KCK Yürütme Konseyi Başkanlığı açıklamasına şöyle devam edildi: “Kuzey Kürdistan’ın tüm önemli şehir ve kasabalarında DTP net bir üstünlükle başarı sağlamıştır. Kürt sorununda demokratik çözüm projesini ortaya koyan DTP şahsında Kürdistan halkı demokratik iradesini ortaya koymuştur. Kürt halkı Türkiye nüfusunun bir parçası olarak görülüyorsa, Türkiye’deki siyasal karar alıcıların bu iradenin ortaya koyduğu talepleri dikkate alma sorumluluğu vardır. Bu sorumluluğu yerine getirmek, demokratik hukuk devleti olma iddiasının ve 29 Mart seçimlerinin siyasi ve ahlaki yükümlülüğüdür.”

KCK’ye yüklenen sorumluluk
Seçimlerden Türkiye’nin demokratikleşmesi ve Kürt sorununun demokratik yöntemlerle çözülmesi gerektiği sonucunun çok açık bir biçimde açığa çıktığı kaydedilen KCK Yürütme Konseyi Başkanlığı açıklamasında, “Türkiye halkları başta AKP Hükümeti olmak üzere siyasi karar alıcılarının önüne böyle bir görev koymuştur. Kürt halkı, ‘Özgür Kimlik, Özgür Önderlik ve Demokratik Özerklik’ sloganıyla Newroz’u kutladı. DTP de başta Demokratik Özerklik olmak üzere bu sloganları kendi seçim programında formülleştirdi. Kürdistan halkının DTP’nin bu programını onaylaması, hareketimize de önemli sorumluluklar yüklemektedir” denildi.

İlk defa çözüm umudu
Kürdistan Özgürlük Hareketi’nin 29 Mart seçimlerine kadar çatışmasızlık konumunu muhafaza ettiği hatırlatılan Yürütme Konseyi Başkanlığı açıklamasında şunlar vurgulandı: “Türk ordusunun da önemli oranda bizim bu tutumumuza uyması sonucunda, Türkiye’de herkesin hissettiği ve dillendirdiği bir çatışmasızlık ortamı yaşanmıştır. İlk defa Kürt sorununun çatışmasızlık ortamında çözüm sürecine girebileceği düşüncesi ortaya çıkmıştır.”

1 Haziran’a kadar devam
Açıklama, şu kararın duyurusuyla sürdürüldü: “Hareketimiz, 29 Mart’tan sonra halkın seçimde siyasi güçlere ve taraflara yüklediği diyalog ve demokratik çözüm politikasına fırsat vermek için bir süredir Türkiye’ye nefes aldıran bu çatışmasızlık ortamının 1 Haziran’a kadar sürdürülmesi tutumunu uygun görmüştür. Bu kararı, İmralı Cezaevi’nde demokratik çözüm ve barış için büyük bir kararlılıkla çaba gösteren Önderliğimiz de desteklemiştir. Böylece demokratik çözüm için demokratik siyasetin devreye gireceği yeni bir sürecin önü açılmış bulunmaktadır.”

Düşündürücü operasyonlar
Önder Apo’nun çatışmasızlık ortamını uzatma kararını desteklediğini açıkladığı bir günde Şırnak, Dersim vb. yerlerde Türk ordusunun operasyon başlatması ve ağır can kayıplarıyla sonuçlanan çatışmaların ortaya çıkmasını düşündürücü ve manidar bulan KCK Yürütme Konseyi Başkanlığı’na göre, 29 Mart seçimlerinden sonra demokratik siyasi çözüm imkanlarının ve beklentilerinin ortaya çıktığı ortamda bu operasyonların yapılmasının izahı zordur.

Bağdat’ta zorlayıcı girişim
KCK Yürütme Konseyi Başkanlığı, Irak, Türkiye ve ABD’nin Bağdat’taki koordinasyon toplantısına da atıfta bulunarak, açıklamasına “Aynı biçimde Bağdat’ta toplanan üçlü koordineye mensup güçlerin tasfiye planı eksenindeki kararları ve Türk basınının savaşı tahrik eden üslubu, barış ve demokratik çözüm sürecine hizmet etmemekte, tersine süreci zorlayarak olumlu koşulları tahrip etmektedir. Bu süreçte sınıra yoğun askeri güç yığılması, yeni karakolların yapılması ve savaş için yapılan birçok hazırlık ortaya çıkan olumlu ortamı dikkate almayan ve tasfiyede ısrar eden girişimler olmaktadır” diye devam edildi.

Askeri operasyonların rolü
Yürütme Konseyi Başkanlığı’na göre, seçim sonrasında devlet güçlerinin sertleşen tutumu, Halfeti’de iki Kürt gencinin sebepsiz yere katledilmesi, yoğunlaşan tutuklamalar ve ardından gelişen askeri operasyonlar sorunun çözümünü zorlaştırdığı gibi, halen uluslararası zeminlerde tasfiye projeleri üzerinde durulması sorunun çözümüne hizmet etmemektedir. Kim dile getirirse getirsin, PKK’yi terörist olarak damgalamalar çözümsüzlükte ısrar eden güçleri cesaretlendirmektedir.

Türk ordusuna açık çağrı
KCK Yürütme Konseyi Başkanlığı açıklamasına şöyle devam edildi: “25 yıldan bu yana devam eden askeri operasyon ve çatışmalarla, baskı ve şiddet politikalarıyla sorunun bastırılamayacağı ve çözülemeyeceği anlaşılmıştır. Kürt sorununda çözümsüzlük siyasetinin Türkiye dahil hiçbir güce yararı yoktur. Kaldı ki uluslararası ve bölgesel durum bu sorunun çözümünü çağdaş yöntemlerle sağlanmasını dayatmış bulunmaktadır. Türkiye’nin ve bölge ülkelerinin çıkarı da Kürt sorununun diyaloga dayalı demokratik siyasi çözümünden geçmektedir. Bu açıdan Türkiye’nin de bölge ülkelerinin de bölgeyle ve Kürt sorunuyla ilgili tüm çevrelerin de hareketimizin tercihini ve tutumunu ortaya koyduğu demokratik çözüm çabalarına destek olmaları gerekmektedir. Türk ordusu da olumlu yaklaşarak çatışmasızlık sürecinin derinleşmesine katkı sunar ve siyasi karar alıcılar da sorunun çözümü için diyalog ve çözüm iradesi ortaya koyarsa, Kürt sorununun çözümü kısa sürede imkan dahiline girecektir.”

KCK’nin destek beklentisi
Demokratik çözüm seçeneğini teşvik etmek için aldıkları kararın desteklenmesini isteyen KCK Yürütme Konseyi Başkanlığı açıklamasında, “Türkiye’de yetkili mercilerin ve uluslararası güçlerin, barışa yol açacak diyalog ve demokratik çözüm çabalarına destek vermesi gerekmektedir. Kürt sorununun demokratik ve barışçıl çözüm sürecine yapılması düşünülen Kürdistan Ulusal Konferansı’nın da katkı sunabileceğini düşünmekteyiz. Böyle bir konferans çatışmasızlık koşullarını ortaya koyarak sorunun çözümü için ortam sağlayabilir. Soruna taraf olanların çatışmasızlık ortamında kalıcı çözüm için neler yapması gerektiği konusunda kolaylaştırıcı rol üstlenebilir” denildi.

Muhatap ve çözüm çerçevesi
Demokratik Özerklik’in Kürdistan halkı tarafından onaylandığı ve demokratik siyasal temelde pratikleştirilmesinin istendiğinin net biçimde görüldüğü vurgulanan açıklamada, artık Kürdistan halkının siyasi iradesi muhatap alınmadan Kürt sorununda adım atmanın ve çözmenin mümkün olmadığı ifade edildi. Muhatabın ve sorununun çözüm çerçevesinin de açıkça ilan edildiği belirtilen açıklamada, şuna dikkat çekildi: “Önder Apo’nun muhatap alınması ve Demokratik Özerklik çerçevesinde sorunun çözümünün en gerçekçi yol olduğu bu seçimlerle birlikte daha iyi anlaşılmıştır.”

Eylemsizlik sürecinde kararlılık
Sorunun, diyalogla, çağdaş yöntemlerle ve makul yaklaşımla çözüleceğine inandıklarının altı çizilen KCK Yürütme Konseyi Başkanlığı açıklamasında, şunlar vurgulandı: “1 Haziran’a kadar uzattığımız eylemsizlik kararı da böyle bir çözüme imkan tanımak için alınmıştır. Saldırı olmadığı ve bu süreç, Özgürlük Hareketi’ne darbe vurmak ve tasfiye etmek için kullanılmadığı taktirde eylemsizlik kararımız kararlı bir biçimde uygulanacaktır. Bu kararlılığımızı yakın bir zamanda daha kapsamlı bir çözüm projesiyle ortaya koyacağımızı şimdiden belirtmek istiyoruz.”

Bütün taraflara çağrı
Başta Türk devleti olmak üzere tüm güçleri, barıştan yana olan demokratik çevreleri de bu sürecin devamı için sorumlu davranmaya ve sorunun çözümü için katkıda bulunmaya çağıran KCK Yürütme Konseyi Başkanlığı, açıklamasını yine şu çağrılarla noktaladı: “Tüm Kürdistani güçleri ve Kürt demokratik kamuoyunu, sürecin tasfiyeye değil, demokratik çözüm sürecine dönüşmesi için ilkeli davranmaya ve çaba göstermeye çağırıyoruz. Başta ABD olmak üzere tüm uluslararası güçleri ve bölge güçlerini Kürt sorununda barışçıl yöntemlerle çözümün gelişmesi için sorumluluklarına sahip çıkmaya ve katkı sunmaya çağırıyoruz.”

ANF/BEHDİNAN